Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), yılın üçüncü çeyreğine (Temmuz-Eylül) ilişkin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) verilerini açıkladı.
GSYH tahmini, zincirlenmiş hacim endeksi olarak, bu yılın üçüncü çeyreğinde geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 11,1 arttı.
Üretim yöntemiyle gayrisafi yurt içi hasıla tahmini ise aynı dönemde cari fiyatlarla yüzde 24,2 yükselerek, 827 milyar 230 milyon lira olarak belirlendi.
Peki bu büyüme oranlarını ekonomistler nasıl yorumluyor?
Bu rakamlar Türkiye ekonomisinin büyüdüğünü, Türkiye için işlerin yolunda gittiğini gösteriyor. Ancak ekonomistler aynı fikirde değil.
Ekonomistler ve uzmanlar iki konuyu öne çıkarıyor: TÜİK hesaplama yöntemini değiştirdi, rakamlar doğru veri olarak kabu edilemez; ikinci görüş böyle bir büyümenin faturasının enflasyon, cari açık ve vergi ve faiz artırımı olacağı yönünde.
En çok inşaat sektörü büyüdüTarım sektörünün toplam katma değeri, bu yılın temmuz-eylül döneminde geçen yılın aynı çeyreğine göre, zincirlenmiş hacim endeksi olarak yüzde 2,8, sanayi sektörü yüzde 14,8 ve inşaat sektörü yüzde 18,7 arttı. Ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetlerinin toplamından oluşan hizmetler sektörünün katma değeri ise yüzde 20,7 artış gösterdi. Türkiye Çin'i geçtiAnadolu Ajansı (AA) büyüme rakamlarını verdiği haberinde bu rakamla “Türkiye büyümede dünya lideri” olduğunu vurguladı. AA’ya göre G20'de ise dünyanın en büyük ekonomilerinden Çin yüzde 6,8 büyürken, Hindistan ekonomisi yüzde 6,1 büyüme gösterdi. Avrupa Birliği ülkelerinin üçüncü çeyrek büyüme oranlarında en iyi durumda olan ülkesinin 8,8 ile Romanya, 7,2 ile Malta ve 5,8 ile Letonya olduğu belirtildi. |
TIKLAYIN - Türkiye Ekonomisi Büyüdü ama Kişi Başına Milli Gelir Düştü
TÜSİAD Başkanı: Büyüme inşaat sektörüne endeksli
TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, büyüme rakamını değerlendirirken büyümenin inşaat sektörüne dayandığını hatırlattı ve bunun tek başına yeterli bir gelişme olmadığını söyledi:
"Büyüme oranlarından memnunum. Ama kalitesinde, yani kompozisyonunda sorun var. Ben yatırımlar tarafından biraz söz etmek istiyorum. Yatırımlardaki esas artışın - kötü bir şey değil ama- gayrımenkullere yapılan yatırımlardan kaynaklandığını görüyoruz. Bu kötü mü? Katiyyen değil. Ama yeterli değil. Büyüme kalemlerini incelerken, makine teçhizat yatırımları dört çeyrektir eksi altı (-6) veriyor. İnşaatta 10 puanlık bir büyüme varken, burada da bir büyüme olması lazım. Demek ki bir yerlerdee bir eksiğimiz var.”
FT: Büyümenin sürdürülebilirliği sorgulanıyor
Financial Times gazetesi güçlü rakamlara rağmen birçok uzmanın, büyümenin sürdürülebilirliğini sorguladığını yazdı. FT’ye açıklama yapan yatırım bankası Nomura'dan İnan Demir, büyümenin yapısının 'çok dengesiz' olduğunu belirterek, "Büyümeyi kredi yönlendiriyor. Kredi büyümesi o kadar büyük ki yurtiçi talebi arttırıyor. Bu, ekonomideki en büyük dengesizlik" dedi.
Yeşilada: “İş dünyası OHAL’i atlatmadı”
Danışmanlık şirketi GlobalSource Partners'tan Atilla Yeşilada’nın ise yorumu şöyle: “Özel sektör yatırımlarının çok düşük bir seviyeden doğru yukarı çıktı, bu yüzden yükseliş yaşandı. Bu bir iyileşme ancak iş dünyasının OHAL'i atlattığını söylemeyiz".
Kozanoğlu: Büyüme doğruysa işsizlik niye artıyor?
Ekonomist Hayri Kozanoğlu: “Mantık hızla büyüyen bir ekonominin, bu temposuna paralel biçimde istihdam yaratmasını; kadınlara, gençlere, iş gücünü arz eden bilumum kişilere yeni iş kapıları açmasını gerektirmez mi? 2017’nin 3’üncü çeyrek işsizlik oranının çift haneli yüzde 10,6 olduğunu görüyoruz. Yani 2016’nın aynı dönemindeki yüzde 11,3 oranına göre, ancak yüzde 0,7’lik bir gelişme söz konusu. Çalışan kişi sayısı ise, büyümenin çok gerisinde, sadece yüzde 3,4 artmış. Sizce işgücü piyasası, bu iki haneli büyüme rakamını teyit ediyor mu? Eğer istatistikler doğruysa, ‘istihdamsız büyümeye’ alkış tutma hakkımız bulunuyor mu?"
TIKLAYIN - TÜİK İşsizlik Verileri ve Artan Kayıtdışılık
Gürkaynak: “Yüzde 5 büyürken hissettiğimiz refah hissi şimdi yok”
Ekonomist Refet Gürkaynak: “Yeni büyüme serisi bir şey ifade etmiyor. Ya yüzde 11 büyümüyoruz, ya yüzde 11 büyüme ne demek bilmiyoruz. Geçmişte yüzde 5 büyürken hissettiğimiz refah artışı hissini şimdi yüzde 11 büyüdüğümüz söylenirken hissetmemek makul değil. TÜİK eski yöntemle de büyüme rakamlarını hesaplamalıdır.”
Güngen: Bu rakamlar güvenilmez
Dr. Ali Rıza Güngen: “TÜİK’in açıkladığı rakamda baz etkisinin ötesinde hesaplama yöntemi değişikliğinin etkisi var. İç pazardaki kıpırdanma görkemli büyüme rakamları ortaya çıkarıveriyor. Türkiye’de yapılan revizyonun toplam etkisi OECD ülkelerinin 3 katı ve bu esasen istatistiki müdahalelerden kaynaklanıyor. Bunu bizzat TÜİK açıkladı revizyon sırasında. Ancak hesaplama yönteminin sonucu bazı temel göstergelerle uyumsuzluk sergiliyor. İdari kayıtların kullanımı ve deflatör (ücretler, hammadde, maliyetler vb. değerinin gerçek değere çevrilmesinde kullanılan fiyat endeksi) değişikliklerinin yarattığı etkinin sonucunda örneğin inşaat sektöründe müthiş bir verimlilik olması lazım. Ya da hanehalkları yeni hesaplarda inanılmaz yüksek tasarruf etmekle kalmıyorlar 3. çeyrek verilerine göre müthiş bir harcama temposu tutturmuşlar. Dolayısıyla bu rakamlar güvenilmezdir. Türkiye ekonomisi olağan temposuna göre daha tempolu bir büyüme gerçekleştirmiş olabilir. Ancak TÜİK bunu şişirmiştir. Ellerini uzatmışken gerçek işsizlik rakamını da yüzde 16,7’den yüzde 5’lere düşürmeleri beklenir. Dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisinde her beş üniversite mezunundan ikisi işsizken bu sorunu halletmek de istatistiki müdahaleyle TÜİK’e düşer sanırım.”
Falakoğlu: Büyümenin faturası ‘borç, faiz, enflasyon’
Evrensel Ekonomi Editörü Bülent Falakaoğlu: “Hazine kefil oldu ve şirketlere, Kamu Garanti Fonu’ndan 200 milyar lirayı aşkın kredi kullandırıldı. Şirketlere istihdam desteği verildi ve sosyal güvenlik ödemeleri ötelendi. Tüketim artsın diye devlet KDV ve ÖTV gibi bazı dolaylı vergilerde geçici indirimlere gitti. İşletme başına 2 milyar TL’ye kadar yükseltilen bu krediler kira, maaş ve borç ödemelerini hızlandırdı. Birçok şirkette batma korkusu azaldı. Karşılıksız çıkan çek oranı son 10 yılın en düşük düzeyine geriledi. Şirketler kredilerin bir kısmını yatırıma yönlendirdiler, üretimi artırdılar.
“Bu hikayenin sadece ‘büyüdük’ kısmı yok. Aynı zamanda bir de bedeli var. Bir ayağı tüketime dayanan bu süreç enflasyonu tetikledi. Çünkü kurlar ve enerji fiyatları yükseldikçe maliyet artıyor. Tüketim oldukça da, şirketlerin artan maliyetini fiyatlara yansıtması kolay oluyor. Diğer ayağı teşviklere dayanan süreç borçluluğu artırıyor. Bankalar hazine garantisi ile kredi vermeye itildi. 100 liralık gelire karşılık 125 liralık borç söz konusu. Bu durum faizleri yükseltiyor. Devlet teşvik verdikçe kasası boşalıyor, bütçe açığı artıyor. Açığı kapatmak üzere vatandaşa yüksek vergi salmanın hazırlıkları yapılıyor. Üretimin ithalata bağlı olması nedeniyle, üretim artışı ithalatı artırıyor. Borçlanma ve ithalat artışı dışarıdan gelecek sermayeye ihtiyacı çoğaltıyor. Bunun sonucu olarak da cari açık büyüyor.
Evet çok iyi gelen üçüncü çeyrek büyümesi, yabancı sermayenin yanına eklenen devlet garantili krediler ve bütçe açığı ile gerçekleşti. Faturası, borç, faiz, enflasyon, bütçe ve cari açık oldu.”
Kahveci: Bu rakamlara kendileri inanıyor mu?
Ekonomist Dr. H. Hakkı Kahveci: “Türkiye yüzde 11,1 büyümüşmüş. Çin ve Hindistan'ı bile geride bırakmış. Bu rakamları açıklayanlar kendileri inanıyor mu? Madem öyle açın rakamları. 20 milyonu işsiz olan bir ülke büyümez. Eksi büyüme rakamları çıkar. 14 yıldır aynı yalan. Peki nerede bu paralar. Bende, sende yok. Kimde var?" (HK)
Kaynaklar: Dünya gazetesi, BBC Türkçe, Bloomberg.