*Bu haber, Atölye BİA İletişim Platformu atolyebia.org'da yayınlandı.
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Adana’daki ithal plastik atık sorunu gündemdeki yerini koruyor. Greenpeace Akdeniz İletişim Sorumlusu Çiğdem Özkan, Adana’daki plastik kirliliğine sebep olan geri dönüşüm şirketlerinin Nisan ayında plastik atıkların bulunduğu 18 noktayı bir ay içerisinde temizleyeceklerine söz vermelerine rağmen hala temizlemediklerini söyledi.
Çiğdem Özkan, AHBAP Derneği'nin girişimiyle Nisan başında aldıkları 1 aylık sürenin bitmesinden sonra bu seferde ek süre isteyen geri dönüşüm şirketlerinin bu konunun unutulması ve takip edilmemesi için geçiştirilmeye çalışıldıklarını söyledi. Özkan, "Temizliği bir ayda tamamlayamamaları, bilimsel açıdan uygun tesislerinin olmadığını başka bir deyişle kapasitelerinin olmadığını gösteriyor. Olsaydı zaten söz verdikleri gibi bir ay içinde geri dönüştürmüş olurlardı" dedi.
Plastik atık ithalatının, önce 18 Mayıs 2021’de tamamen yasaklanıp iki ay sonra 9 Temmuz 2021’de tekrar serbest bırakılmasıyla Adana'ya gelen ithal plastik atıklar halk sağlığını tehdit eder boyuta ulaştı. 2022 Nisan ayında, atıkları Türkiye’ye getiren özel geri dönüşüm firmaları, AHBAP Derneği'nin girişimiyle Adana’da konunun tarafları ve STK'ler ile görüştükten sonra, plastik atıkların bulunduğu 18 noktayı bir ay içerisinde temizleyecekleri sözünü verdi. Ancak bugüne kadar herhangi bir ciddi temizlik işlemi başlamadığı gibi firmalar bir de ek süre talep etti.
Özkan, bianet’e yaptığı açıklamada, çöp döküm alanlarının tarımsal alanların içinde olması, çöplerin yakılması sonucunda toprağa, suya ve havaya karışmasının Adana halkının sağlığı için çok riskli olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Geri dönüşü olmayan hasarlar yaratıyor"
“Adana'da yaptığımız araştırmalarda tespit ettiğimiz dioksin ve furan miktarı, bugüne kadar Türkiye'de tespit ettiğimiz en yüksek miktar. Son araştırmalarda bu miktar 400 bin kat yüksek çıktı. Adana il sınırları içerisinde beş farklı çöp döküm alanından alınan numuneler üzerinde yaptığımız incelemeler sonucunda tüm lokasyonlarda, birçoğunun plastiklerin yanması sırasında üretildiği bilinen zehirli kimyasalların bulunduğunu tespit ettik.
“Bu kimyasalların yanı sıra alınan numunelerde ağır metaller de tespit edildi. Bu çalışmada bulunan bazı kimyasallar çocuklarda büyüme, hormonal, üreme bozukluklarına, organ hasarlarına (karaciğer ve böbrek), kardiyovasküler hastalıklara veya solunum hastalıklarına neden olabilir ve çeşitli kanserleri tetikleyebilir. Alınan numuneler incelendiğinde kanser gibi ciddi sağlık problemleri yaratan klorlu dioksin ve furanlara yüksek düzeyde rastlandı. Yapılan bilimsel çalışmalarda tespit edilen kimyasallar, potansiyel olarak hastalıklara neden oluyor ve sinir sistemini etkiliyor. Ayrıca bu atıklar, çevre ve insan sağlığı açısından geri dönüşü olmayan hasarlar yaratıyor.”
Dioksinler ve Furanlar: Bu bileşikler, bazı plastik atıklar da dahil olmak üzere, klorlu malzemelerin yanması sonucu oluşan yan ürünleridir. Bazı pestisitlerin ya da atıkların yakılması işlemi sırasında yan ürün olarak da oluşan bileşiklerdir. Vücuda girişleri çoğunlukla oral olarak gerçekleşirken, solunum ve içme suyu yoluyla da girişleri mümkün. Atıkların yakma tekniği ile bertarafı günümüzde yaygın olarak kullanıldığı için dioksin ve furanların toplum sağlığını tehdit etmesi kaçınılmaz. Deri lezyonları, hormonal sistem ve immun sistemin baskılanması gibi etkilerinin yanında, dioksin ve furanların fetüs üzerine toksik etkili oldukları ve tümör oluşumunu tetikledikleri biliniyor.
Polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAH): Organik bileşiklerin eksik yanması sonucu ortaya çıkan toksik ve kansorejen etkiye sahip yine organik yapıda bileşiklerdir. PAH’lar hava, su, gıdalar ve sigara dumanı ile insan vücuduna girerek DNA’da mutasyona neden olur. Doğada 100’ün üzerinde PAH bileşiği tespit edilmiştir. Ancak kanserojen ve toksik etkisinin daha fazla olduğu düşünülen 16 PAH bileşiği öncelikli kirleticiler arasında kabul ediliyor. |
Bakanlıktan yanıt yok
8 Şubat'ta açıkladıkları Atık Oyunları: Geri Dönüşümsüz Hayatlar raporlarını Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile paylaştıklarını da belirten Özkan, bir yanıt alamadıklarını da söyledi. Bakanlığın yayınladığı raporda tehlikeli bir unsura rastlamadıklarını ve yayınladıkları raporda asıl kanserojen maddelerin ölçülmediğini de belirten Özkan, Bakanlığın raporunda sadece birtakım ağır metallerin ölçüldüğünün altını çizdi.
Greenpeace raporunda, POH, dioksin ve furan gibi kanserojen maddelere yer verirken Bakanlığın yayınladığı raporlarda bunların incelenmediği görüldü. Özkan, yayınlanan iki raporunda birbirlerini destekler nitelikte olmadığını söyledi.
Özkan, Adana’da insanların artık şehirde çöp kokusundan duramadıklarını, eski portakal çiçeği kokularının yerini yanık, duman ve çöp kokusunun aldığını belirtti: “Bu sorun gerekli bilimsel yöntemler kullanılarak ortadan kaldırılmazsa, gelecek nesiller içinde büyük bir tehlike olacak.”
Türkiye geri dönüştürmede yetersiz
Özkan’ın Greenpeace’in Atık Oyunları raporundan aktardığı verilere göre Türkiye'ye yapılan plastik çöp ithalatı 2004’ten bugüne 196 kat arttı. Son 50 yılda 20 kat artan plastik kullanımı ve plastik üretimi 2050 yılına geldiğimizde dörde katlanacak. Ve bugüne kadar üretilen plastiklerin yüzde 90'ı geri dönüştürülememiş durumda:
"Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 2020'de kamuoyuyla paylaştığı bültende 2020’nin ilk dört ayında 93 bin ton plastik ambalaj atığı geri dönüştürdüğünü açıkladı. Ancak bu miktar, o tarihlerde Türkiye’ye gelen ithal plastik atık miktarının 232 bin ton ve Türkiye’nin kendi plastik atık miktarını yaklaşık 2 milyon ton olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda oldukça yetersiz kalıyor."
Veriler şeffaf değil
Özkan diğer bir sorununda, geri dönüşümde ortaya konan verilerin tamamen şeffaf olmaması ve güvenilir kaynaklarla doğrulanmaması olduğunu söylüyor:
“Denetim dokümanları halka açık olmalı, çünkü halk için yapılıyor. Bu plastiklerin doğada çözünmesi yüzyıllar alıyor. Çoğu plastik çevre koşulları ne olursa olsun ayrışmıyor. Öncelikle plastik atık ithalatının tüm Türkiye’de yasaklanmasını ve plastik üretiminin azaltılmasının doğru bir adım olacağı öngörülüyor. Türkiye öncelikle kendi plastik atıklarını dönüştürebilecek altyapıyı kurmalı. Türkiye’deki çöplerin nasıl temizleneceği hala büyük bir soru işareti. Atıklar birikmeye devam ediyor.”
Plastik atık ithalatı yasaklanmalıGreenpeace'in plastik atık ithalatının çevre ve insan sağlığı açısından tehlike yarattığını ve bu tehlikenin hala devam ettiğini hatırlatarak “Greenpeace Atık Oyunları” raporunda belirttiği öneriler: 1- Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı , 2019 sonunda ilan ettiği gibi sıfır atık ithalatı hedefine bir an önce ulaşmalı ve her türlü plastik atık ithalini derhal yasaklamalıdır. 2- Özellikle ithal plastik atıkların yasa dışı olarak döküldüğü ve açıkta yakılması için kullanılan kirlenmiş alanların temizlenmesi ve rehabilitasyonu için kapsamlı bir rehabilitasyon eylem planı geliştirilmelidir. 3- TBMM Başkanlığı, plastik kirliliğine ve plastik atık yönetimiyle ilgili yolsuzluğa özel vurgu yaparak konu hakkında bir araştırma komisyonu oluşturmalı ve ilgili alanlarda incelemelerde bulunmalıdır. 4-Toprak Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği güncellenerek uygulanabilir ve gerçekçi çevresel kirletici limitler belirlenerek tüm kalıcı organik kirletici ve ağır metalleri kapsayacak şekilde revize edilmelidir. 5- Sağlık Bakanlığı, ithal plastik çöplerin neden olduğu kirlilik nedeniyle sağlık etki çalışmaları yapmalı ve etkilenen bölge sakinlerine sağlık desteği sağlamalıdır. 6- Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarımsal üretim alanları yakınlarında gerçekleşen yasa dışı plastik çöp döküm ve açıkta yakım faaliyetleri nedeniyle kirlenmiş tarımsal toprakların ve tarımsal sulamada kullanılan sulama sularının risksiz olduğunu ortaya koyacak çalışmalar başlatmalıdır. 7- Ticaret Bakanlığı, plastik atık ithalatı yapan şirketlerin hangi ülkeden ne kadar ve hangi içerikte ithalat yaptığını şeffaf bir biçimde gerçek zamanlı olarak açıklamalı; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile birlikte atık ithal eden firmaların ne kadar üretim yaptıklarını, ne kadar proses atığı ürettiklerini ve beraberinde de bu proses atıklarının akıbetinin izlenebileceği bir sistem kurarak herkesin kullanımına açmalıdır. |
(ŞB/SO/NÖ)