AKP seçim bildirgesinin "Çevre, Şehircilik ve Yerel Yönetimler" bölümüne "Sürdürülebilir, kapsayıcı ve dengeli kalkınma yaklaşımımızla ülkemizin her bir ferdine ve her yöresine ulaşacak; ülkemizin bütün enerjisini harekete geçirerek, 2023 ve daha ötesine uzanan vizyonumuzu el birliğiyle gerçekleştireceğiz" cümlesiyle yapıldı.
Bildirgede çevre ile ilgili problemler "Neler yaptık?" ve "Neler yapacağız?" başlıkları altında toplandı.
"Neler yaptık?" başlığında yer alan konulardan biri Türkiye'nin 2015'te altına imza attığı ancak TBMM'de iki buçuk yıldır onaylanmayan Paris Anlaşması da onaylanmış gibi yer aldı.
Bildirgede Paris Anlaşması ile ilgili şu ifadeler kullanıldı:
"2004 yılında Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine ve 2009 yılında Kyoto Protokolü'ne taraf olduk.
"2016 yılında ise Paris Anlaşmasına imza attık. İklim değişikliği başta olmak üzere, artan çevresel sorunlara karşı hassasiyeti, afetler konusunda hazırlıklı olmayı, insanımıza ve dünyamıza karşı önemli bir mesuliyet olarak görüyoruz".
TIKLAYIN - Paris İklim Anlaşması'nda Merak Edilenler
Türkiye hâlâ onaylamayan 23 ülke arasında
197 tarafça imzalanan anlaşmayı şimdiye kadar ulusal meclislerinde onaylamamış ülke sayısı 23'e geriledi.
Türkiye'nin de dahil olduğu bu gruptaki diğer ülkeler ise Angola, Ekvator Ginesi, Eritre, Gine-Bissau, Güney Sudan, Irak, İran, Kuveyt, Kırgızistan, Kolombiya, Lübnan, Liberya, Libya, Mozambik, Özbekistan, Rusya, San Marino, Surinam, Tanzanya, Trinidad ve Tobago, Umman ve Yemen.
"Bu şartlarda onaylamayı düşünmüyoruz"
Hatta ABD Başkanı Donald Trump'ın Paris İklim Anlaşması'ndan çekilme kararı almasının ardından Türkiye'nin İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Mehmet Emin Binpınar, twitter üzerinden bu konu kendisine sorulunca "Meclisten geçirmediğimiz ve onaylamayı bu şartlarda düşünmediğimiz bir anlaşmayı nasıl askıya alalım" ifadelerini kullandı.
"ÇED sürecini basitleştirdik" ifadesi
Beyannamenin ilgili bölümündeki "Neler yaptık?" kısmında yer alan bir başka cümle ise "Çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) süreçlerini basitleştirdik" oldu.
"Bu kapsamda, işlemleri elektronik ortama aldık ve mevzuatta yapılan düzenlemelerle bürokrasiyi azalttık, yatırım ortamını iyileştirdik. Çevrimiçi Çevre İzinleri uygulaması ile yatırımcıdan istenen belge sayısını azalttık ve tüm süreci elektronik ortama taşıdık".
Bu noktada çevre hakkı savunucularının AKP politikalarına en temel itirazlarından biri gündeme geliyor. Yapılan ya da yapılma projesinde olan ancak doğal hayatı etkileyeceği gerekçesiyle hak savunucularının karşı çıktığı başta Cerrattepe ve Akkuyu gibi projelerde en çok karşılaşılan sorunlardan biri de yatırımcılara ÇED raporunun yeteri kadar incelemeden ve eksiklerle verilmesi.
Akkuyu Nükleer Santral Projesi ile ÇED raporu bunlar arasında sadece bir örnek.
Akkuyu davasının takipçilerinden Avukat Arif Ali Cangı, hukuki süreci hakkında bianet'e yaptığı açıklamada "Henüz ÇED Raporunun hukuki denetimi sonuçlanmadan inşaata başlanarak, Akkuyu nükleer santralını oldu-bittiye getirmeye çalışıyorlar" ifadelerini kullanmıştı.
"Üçüncü nükleer santrali de yapacağız"
TMMOB'un avukatlarından Nurten Çağlar ise "ÇED bilirkişi raporundaki Rus nükleer uzmanın imzası, kendisi işten çıkarılmış olmasına rağmen halen durmakta. Bu da ÇED raporunun bu anlamda güvenilmez olduğunu ortaya koyuyor" demişti.
TIKLAYIN - Tonlarca Radyoaktif Atık Mersin'e Kalacak
Beyannamenin "Neler Yapacağız?" başlıklı bölümlerinden birinde yine nükleer santrallerle ilgili şu ifadeler yer alıyor:
"Uzun yıllardır üzerinde konuşulan nükleer enerjide somut adımlar attık. Mersin ve Akkuyu'da 4.800 MW gücünde ve Sinop'ta 4.480 MW gücünde olmak üzere 2 adet nükleer santralın yapılması için anlaşmalar imzalanmış olup 2018 yılı başında Akkuyu Nükleer Santralinin inşasına başlanmıştır. Bu iki santrale ek olarak üçüncü santral için çalışmalar devam etmektedir".
"Emisyonu 2030'a kadar yüzde 21 azaltacağız"
Partinin çevre hedeflerindeki "Neler yapacağız?" örneklerinden biri sera gazı emisyonlarının azaltılmasıyla ilgili. Beyannamede bu "hedefle" ilgili şu ifadeler yer alıyor:
"Kentsel dönüşüme, atık yönetiminden ormancılığa kadar tüm alanlarda yapacağımız vizyon projelerle gerçekleştirmeyi planlıyoruz.
"Ülkemiz için iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin mümkün olan en düşük seviyeye indirilmesi doğrultusunda çalışmalar gerçekleştiriyoruz.
"Uluslararası alanda ülkemizin menfaatlerini korumak ve Paris Anlaşması kapsamında Yeşil İklim Fonu Teknoloji Desteklerine erişmek için, iklim müzakerelerini yoğun bir şekilde sürdüreceğiz.
"Hava kalitesi izleme ağındaki istasyon sayısını 300'den 380'e çıkaracağız. Stratejik gürültü haritalarını 2019 yılı sonu itibariyle ülkemiz genelinde 66 ilin yerleşim alanlarında tamamlayacağız". (PT)