*Fotoğraf: Boğaziçi Dayanışması
Haberin İngilizcesi için tıklayın
"Boğaziçi Üniversitesi'nde rektör olmak, benim çok uzun süreden beri düşündüğüm bir hayalimdi. Galiba 22 sene önce, Siyaset Meydanı'nda Ali Kırca'ya bunu ifade etmişim. Paydaşlarıyla, mezunlarıyla, öğrencileriyle, hocalarıyla hatta etraftaki esnafıyla birlikte biz Boğaziçi Üniversitesi'ni çok daha iyi noktalara taşıyacağız."
Prof. Dr. Melih Bulu, Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör olarak atanmasına yönelik protestolar bir ayı geride bıraktığında gazetecilere böyle bir yanıt verdi. Bulu, 3 Şubat'taki bu konuşmasında, Boğaziçi Üniversitesi'nin, dünyanın ilk 100 üniversitesi arasına girmesini istediğini de bir kez daha söyledi.
Ancak Bulu, bir dönem dışarıdan verdiği dersler dışında Boğaziçi Üniversitesi'nde çalışmadı ve burada kadrosu yok. Buna karşın rektör olarak atanması da başından beri eleştirildi.
YÖK'ten öte
Bulu'nun "22 yıllık hayalim" dediği Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü'ne varan yol, Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) belirlediği kriterlerin de ötesinde.
TIKLAYIN - YÖK "rahatsız" oldu, yönetmelik değişti
Bulu'nun alanı olan İşletme Bölümü'nde profesör olmanın şartı "Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyeleri Atama ve Yükseltme Esasları" başlıklı 16.01.2019 tarih ve 2019-01 sayılı Senato Kararı'nda açıkça belirlenmiş durumda. Şöyle diyor kararın ilgili kısmı:
"Profesörlük kadrosuna atanabilmek için başvuran adayların Boğaziçi Üniversitesi'nde Bölüm ve ilgili kurulların doçentlik ataması işlemlerini başlatma onayı vermesinden itibaren en az ikisi SSCI veya biri SSCI diğeri SCI/SCIE tarafından taranan dergilerde olmak üzere en az beş başlıca eser yayımlamış olması gerekir. Bunlara ilaveten, ders yükü ve idari hizmet kriterlerinde değerlendirme yapılacaktır."
TIKLAYIN - Melih Bulu nasıl "devlet memuru" olacak?
Daha önce devlet üniversitelerinde kadrolu çalışmadığından memurluğu bulunmayan Melih Bulu için nasıl bir formül bulunacağı henüz belli değil. Ancak İstanbul Medeniyet Üniversitesi'nde açılan "bir kişilik profesörlük kadrosu" Bulu'nun özellikleriyle örtüşüyor.
Peki, Boğaziçi Üniversitesi'nde akademik kadronun oluşturulmasına dair işleyiş bugüne dek nasıldı? Boğaziçi Üniversitesi Senatosunda 13 yıl görev yapan Prof. Dr. Cevza Sevgen'e sorduk.
"Şeffaf bir üniversite"
Boğaziçi Üniversitesi'nde akademik kadroda yer etmek için gerekli şartlar neler? Kriterleri bir de sizden dinleyelim.
Boğaziçi Üniversitesi'nde bundan neredeyse 15 sene önce 'Kendi kriterlerimizi belirleyelim ve aralıklarla yeniden değerlendirelim, yükseltelim' diye Senato kararı alındı. Ben Senato'da 13 sene kadar bulunduğum için bu konuda epey bilgi sahibi oldum.
Biliyorsunuz, devletin yükseltmeler ve kadroya atamalar için koyduğu minimum standartlar var. Fakat o kriterler bize yeterli gelmediği için fakültelerde toplantılar yapıldı, her bölüm yardımcı doçentlik, doçent ve profesörlük kadro başvuruları için kendi minimum isterlerini saptadı. Bu iş bir yıldan uzun sürdü.
TIKLAYIN - Melih Bulu'dan sonra "demokrasi": Her göreve Naci İnci!
O kadar ince ince detaylar ki... Mesela kitap basılacaksa hangi itibarlı yayınevlerinden çıkacak konusu var. Dergide yayımlanacaksa mutlaka endeksli (SCI, SSCI, AHCI) dergilerde belirli sayıda yayın yapmanız gerekiyor. Çünkü para verip makale bastırabileceğiniz o kadar çok abur cubur dergi var ki! O dergileri filtrelemek gerekiyor.
Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) ve Üniversitelerarası Kurul'un (ÜAK) koyduğu kriterler bizim kriterimizle tam örtüşmüyor. Onlar zaten minimum kriterler, her üniversite yasal olarak onlardan daha yükseksek minimum bir standart belirleyebiliyor. Bu arada belirtmek isterim: Her bölümün başvuru için gerekli isterlerini Boğaziçi Üniversitesi web sayfasında kolayca bulmak mümkün. Yani bu konuda da şeffaf bir üniversiteyiz.
Kriterler açık
Melih Bulu, bu kriterlere uygun mu?
Arandı tarandı, endeksli yayınına rastlanmadı. Zaten profesörlük için bir makalenin sadece endeksli dergide yayımlanması da yetmiyor, ayrıca atıf alması lazım. Boğaziçi'ne profesör olarak atanmak için endeksli yayınlara ve atıf sayısına bakılıyor.
TIKLAYIN - Boğaziçi'nde "güvenlikçi" sorunu: Sürekli gözleniyoruz!
Tez yazarken bir alıntıyı tırnak içine almayı unutmak ne anlama gelir?
Ben 1970'lerde aldım doktoramı, o zaman da başkasının sözlerini tırnaksız tekrarlamak intihal sayılıyordu, ondan önce de sonra da sayılıyor. Bilinçli veya bilinçsiz -nasıl yapıldığını bilmiyorum doğrusu- tırnaksız alıntı intihal sayılmıştır hep. TÜBA'nın (Türkiye Bilimler Akademisi) Bilim Etiği El Kitabı'nda bu tırnak içine alma meselesi ayrıntılarıyla açıklanmış.
Bulu devlet memuru değil. Bu, çözülebilir bir sorun mu?
Melih Bulu için şimdi görevlendirme yolu kullanılabilir. Bir devlet üniversitesinde bir kadro bulunur, o kadroya oturduğu anda bizim üniversitede görevlendirilebilir. Bu yolla kadro sorunu çözülmüş olur ama buna hülle gözüyle bakan çok olur.
TIKLAYIN - Öğrenciler, mezunlar ve akademisyenler Güney Kampüs'te
"Hafızaya bir çentik"
Bu atamayı ne zamana dek reddeceksiniz? Daha önce böyle bir protestoya tanık olmuş muydu Güney Kampüs?
Vazgeçmeyi düşünmüyoruz. Sonuç alırız ya da almayız ama kamu hafızasına bir çentik atmış oluruz. 40 yıldır hocayım, hatırlamıyorum hocalarla ve öğrencilerle rektörün bu şekilde karşı karşıya geldiğini, okulun polis kuşatması altına girdiğini. Demek ki şimdiye kadar bizim akademik kültürümüze çok aykırı gelen olaylar olmamış ve ipler böyle gerilmemiş.
(DŞ)