Fotoğraflar: Dilek Şen
Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, mezunları ve akademisyenleri, okullarına rektör olarak atanan Prof. Dr. Melih Bulu'ya karşı mücadeleyi sürdürüyor. 4 Ocak'ta Güney Kampüs'te başlayan protestolar, bugün artık mezunların dahi giremediği bir nöbete dönüşmüş durumda.
Öğretim üyeleri her gün 12:00 ila 13:00 arasında Rektörlük binasına sırt dönüp "Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz" diyor. Öğrencilerse forumlar, açık dersler, pankart atölyeleri gibi pek çok eylemle Bulu'nun istifasını istiyor.
TIKLAYIN - Öğrenciler: Rektör ataması yasal ama siyasal!
Bulu, bu talebi, sadece bir kez, 5 Ocak'ta katıldığı Habertürk yayınında Veyis Ateş'in "İstifa edecek misiniz?" sorusunu "Yok canım, niye istifa edeyim?" diyerek yanıtladı.
Üniversite dayanışmalarının 6 Ocak'ta Kadıköy'de düzenlediği ortak eylem sırasında kampüs içinde Boğaziçi öğrencileriyle çay içmek istediğini belirten ancak bu ikramı öğrencilerce reddedilen Bulu, bileşenlerin istifa talebine sessiz.
Öte yandan, okulun öğretim üyeleri geçen Cuma yaptıkları açıklamada Bulu'nun yardımcılığını kimsenin kabul etmediğini duyurdu. Ve tüm bileşenler bu atamaya karşı mücadeleyi sürdüreceklerini belirtti.
Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğrencisi ve LGBTİ+ aktivisti Mert de "Melih Bulu'nun istifası yakın zamanda gerçekleşmeyecek olsa dahi protestolar devam edecek" diyor.
Bulu'nun makaleleri ve intihal meselesi
Neden reddediyorsunuz bu atamayı?
İlki, rektör olarak atanan kişinin akademik olarak yeterli olup olmadığı konusu. Kendisinin tezinde intihal olduğuna dair iddialar var. Kopyala yapıştır yapmış. Bu kişinin benim üniversiteme rektör olması, üniversitemdeki en yetkili kişinin böyle bir şey yapmış olması ne öğrenciler açısından ne akademisyenler açısından iyi.
TIKLAYIN - "Akademik özerklikten vazgeçemeyiz"
İkincisi, bu kişinin bu koltuğa geliş biçimi. Üniversiteler bilim yapılan yerler. Burada fikir üretiyorsunuz. Dolayısıyla bu fikirlerin üretim süreçlerine hâkim olmak durumundasınız. Melih Bulu'nun makalelerine yapılan atıf sayısının düşük olduğunu görürsünüz. Demek ki bilim yaparak bu kurumun başına gelmiyorsunuz.
"Her yerde çift sıra polisler..."
Kampüste konuşlanan polislerin siz öğrencilere tutumu nasıl?
Çok temel bir hakkımızı kullanırken bir anda "provokatör" ilan edildik. Başımıza getirilen kişiye karşı söylem üretmek bile bir suç haline getirildi. 4 Ocak'tan beri her gün Rektörlük binasında nöbet tutuyoruz. O günden itibaren Güney Kapı'nın önü garnizon komutanlığı olmuş gibi. Her yerde çift sıra polisler yolların her bir köşesine kurulmuş. Gelip geçen insanları rahatsız ediyorlar bakışlarıyla.
Bundan LGBTİ+'lar, Kürtler etkileniyor. Çünkü toplumumuzda çok fazla kabul görebilmiş kimlikler değil bunlar. Polisler de ana akım medyadan ve hükümetin tutumundan güç alıyorlar. Ben okulda yaşayan bir LGBTİ+ olarak o kapıdan her girdiğimde birçok polisin gözlerini üzerimde hissediyorum ve onları bir adım geçtiğimde hakkımda konuşmaya başladıklarını duyuyorum.
TIKLAYIN - "Liyakatin olmadığı yerde eğitim kalitesi düşüyor"
Engelli arkadaşlarımız da çok sıkıntılı durumlarda kampüse girip çıkmak zorunda kalıyor. Kaldırımların polis barikatlarıyla kapalı olması nedeniyle göremeyen ya da tekerlekli sandalye kullanan arkadaşlarımız arabaların geçtiği yolun üzerinden ilerlemek zorunda kalıyorlar. Hisarüstü'nde sokakların dar olduğunu ve bunun tehlikeli olduğunu algılayabilirsiniz. Şu an barışçıl ve hiçbir şekilde olay çıkmayan eylemler yapılmasına rağmen hâlâ polisler burada bizim alanımızı işgal ediyorlar.
LGBTİ+ öğrencilerin güvenliği
Benzer bir atamayla rektörlük görevine gelen Mehmed Özkan ile Melih Bulu arasındaki fark ne sizce?
Mehmed Özkan geldiği günden itibaren okuldaki LGBTİ+'lara ve diğer azınlıklara saldırmaya başladı. Okulun kulüplerinin etkinliklerini iptal ettirdi. Okula sivil polisleri sokmaya başladı. Sivil polislerin tacizine uğradığında okula başvuran öğrenciler hiçbir şekilde sonuç alamadı.
TIKLAYIN - "Tüm bileşenlerimizle karşısındayız Melih Bulu'nun"
Melih Bulu, Mehmed Özkan'ın gücünün yetmediğini başarmak adına gönderildi. Özkan, LGBTİ+ kulübünü kapatamadı ya da okuldaki sol grupları sessizleştiremedi. Bunu artık, Melih Bulu'dan yapmasını bekliyor iktidar. Çünkü kendisi Mehmed Özkan kadar dahi Boğaziçili olmadığı için buradaki fikir hürriyetine bakış açımızı çok anlamıyor. Dolayısıyla hiçbirimizin güvenliğinin kalmadığı bir döneme girdik Boğaziçi'nde.
"Protestolar devam edecek"
Bundan sonra ne olacak?
Ben kampüs içinde kulüplerle ve dayanışma gruplarıyla birlikte çalışıyorum. Şu an içinde bulunduğum herhangi bir grubun, eylemleri bırakacağına dair öngörüm yok. Hepsi emek vererek istifa taleplerini dile getiriyor ve bunun hakkında çalışıyor. Bu istifa, yakın bir zamanda gerçekleşmeyecek olsa dahi protestolar devam edecek gibi duruyor. Benim gönlüm de devam etmesinden yana. Melih Bulu ne kadar burada kalırsa o kadar eyleme devam edeceğiz gibi geliyor bana.
TIKLAYIN - "Demokratik olmayan bir ortamda bilgi üretilemez"
(DŞ)