Fotoğraf: Anadolu Ajansı/Arşiv
2020-2021 eğitim ve öğretim yılının birinci dönemi bugün bitti. Geçtiğimiz yıl bir dönemi uzaktan eğitim ile tamamlayan 18 milyon öğrenci, eğitime erişimde yaşanan bütün sorunlara rağmen bu yılın ilk yarısında da karnelerini uzaktan aldılar.
Öğrenciler ne kadar karne heyecanı yaşadılar bilinmez ama not kaygısını dorukta yaşadılar. Zira Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk , ilk önce sınavların yüz yüze yapılmasına karar verdi, daha sonra vazgeçti. Ve öğrencilere canlı derslere katılımı üzerinden not verileceğini açıkladı.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası'nın (Eğitim Sen) eylül ayında yaptığı araştırmaya göre canlı derslere katılım yüzde 15’e ancak ulaşıyor. Öğrencilerin, internet, bilgisayar ve tablet eksiği yaşadığı uzaktan eğitimde, MEB’in derse katılım üzerinden puanlandırma yapılması kararı ise oldukça eleştirildi. Hatta Eğitim Sen durumu yargıya taşıdı.
Peki, birinci yarı yıl tamamlanırken, öğrencilere canlı derslere katılımı üzerinden not verilmesi eğitimde eşitlik ilkesine ne kadar uyuyor? Bu puanlandırma ileriki dönemlerde nasıl sonuçlar doğuracak? Neler yapmalı?
TIKLAYIN-2020: Eğitim hiç bu kadar "uzak" olmadı
"Hem öğretmenler hem de veliler ikilemde kaldı"
Veli Der Genel Başkanı İlknur Kaya Bahadır, öğrencilerin büyük kısmının koşulları nedeniyle derslere katılmadığını belirtti ve bu puanlandırmanın doğru olmadığını söyledi.
İlk tepkinin öğretmenlerden geldiğini ifade eden Kaya Bahadır, “Öğretmenlerimiz, nasıl not vereceklerini bilemediklerini söylediler. Öğrencilerin bazıları hiç giremiyor, bazıları annesinin telefonu ile giriyor, bir evde üç dört öğrenci var, sırayla giriyorlar. Öğretmenler bu durumda ne yapacaklarını bilemediklerini söylediler, ‘vicdanımızla baş başa kaldık, bu çok büyük ve ağır bir yük’ dediler.
"Ardından velilerden de tepki geldi. Öğretmenler notları düşük tutmama eğilimine girdiler. Ancak öğretmenler ve aileler çelişki içinde kaldılar. Olanakları olduğu halde derse girmeyen öğrenciler var, diğer taraftan olanaksızlık nedeniyle derse giremeyen öğrenciler var. Bu durum hem öğretmenleri hem de velileri ikilemde bıraktı” dedi.
TIKLAYIN-"Öğrencilerin sadece yüzde 15'i canlı derslere katılıyor"
"Ortaöğretim başarı puanına yansıyor"
Canlı derse katılım üzerinden not verilmesinin eğitimde eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ve bunun sonuçlarının ileride karşımıza çıkacağını vurgulan Kaya Bahadır, şöyle devam etti: “En büyük sorun bu notların ortaöğretim başarı puanını etkileyecek olması, asıl sıkıntı bu.
"Özellikle 8. Ve 12. sınıf öğrencileri sınavlara girerken ortaöğretim başarı puanı çok etki ediyor ve çok küçük puanlarla istedikleri okullara yerleşiyorlar ya da yerleşemiyorlar. Bize gelen şikayetler böyleydi. ‘Doğru olmayan notlandırma yapılıyor, bu da çocuklarımızın ortaöğretim başarı puanına yansıyor, esas bu büyük haksızlıklara neden olacak’ yönünde şikayetler oldu.”
TIKLAYIN-"Sosyoekonomik özellikler uzaktan eğitimi etkiliyor"
"Eşitsizlik çıplak şekilde görülecekti"
MEB’in sınav yapma kararından vazgeçmesine ilişkinde değerlendirme yapan Kaya Bahadır, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Önce yüz yüze sınavlar yapılacak denildi. Sonra Bakanlık bundan vazgeçti.
"MEB, yüz yüze sınavlarda alınacak notların aynı zamanda kendisine verilen notlar olduğunun farkındaydı bu yüzden vazgeçti. Bir grup çok yüksek notlar alacakken derslere katılamayan öğrenciler çok düşük not alacaktı. Bu da eşitsizliğin çıplak şekilde görülmesini sağlayacaktı.Kendi karnesi zayıf olmasın diye bu yöntemi seçti.
TIKLAYIN-"Çocuklar internet için çatıya çıkıyor"
"Masum bir şeymiş gibi gösterildi"
“Bakanlık, kendi başarısızlığını örtbas etmek için derse katılım üzerinden puanlandırmaya gitti. Dersleri takip etmek üzerinden not vermek masum bir şeymiş gibi gösterildi ancak derse katılma koşulu olmayan öğrenciler açısından başka bir soruna sebep oldular.
“Eğitim Sen yürütmeyi durdurma davası açtı ama bu davalar geç sonuçlanıyor. Biz Veli DER olarak hiç not verilmemesini ya da ortaöğretim başarı puanına verilmemesini istedik. Puanlar verildi ve bunların sonucu sınav döneminde sorun olarak ortaya çıkacak.”
"Yüz yüze eğitim için çaba gösterilmiyor"
Ortaya çıkan eşitsizliğin giderilmesine yönelik adımları sıralayan Kaya Bahadır son olarak şunları söyledi: “Hızlı bir şekilde yüz yüze eğitime başlaması için çaba içine girmeli. Bakanlığın yüz yüze eğitim için gerçekten çaba göstermiyor.
"En son yüz yüze eğitim için ilke kararı aldık denildi ama mesele bu değil. Bunun için ne yapıldı? Hangi kriterler gerçekleştiğinde okulları açacağız belli değil. Hastalanan sayısı yüze indiğinde mi, öğretmenler aşılandığında mı ya da ülke nüfusunun belli bir oranı aşılandığında mı, bunları bilmiyoruz. Herhangi bir kriter yok.
TIKLAYIN-"Öğrencilerimiz Eşit Değil, Farklılıkları Gözetilerek Eğitim Yapılmalı"
"Seferberlik ilan edelim"
"Yüz yüze eğitim için ne yapılması gerekiyorsa seferberlik ilan edelim. Hızlı şekilde okulları açalım. Birinci döneme hızlı bir telafi yapalım ve gerçek notları bunları olsun. Yüz yüze eğitime başlamak için bir takım kararlar almak ve uygulamak gerekiyor. Bunun içinde maliyet gerekiyor. Sınıflar çok kalabalık seyretilmesi gerekiyor, derslik sayısı artırılmalı. Sadece bu dönem için müfredat da seyretilmeli, çocuklar için elzem olan konular seçilmeli ve telafi eğitimi yapılmalı.
"Dört işlem bilmeden liseye geçecekler"
"Çocukların büyük bir kısmı üç dönemdir eğitimden uzak kaldı. Bu nedenle kayıpların giderilmesi için bir an önce adım atılmalı. Nesillerin kaybı ülkenin geleceğine çok büyük yansımaları olacak. Dört işlemi yapamadan liseye geçen öğrenciler olacak. Tıp öğrencisi hasta görmeden mezun olacak ve bizlere bakacaklar. Bizler pandeminin etkileriyle uzun vadede yüzleşeceğiz, bunların görülmesi çağrısında bulunuyoruz." (RT)