Fotoğraf: Anadolu Ajansı
Eğitim bilimcilerin, halk sağlığı uzmanlarının, ailelerin ve öğrencilerin tüm itirazlarına rağmen Liseye Geçiş Sınavı (LGS) yarın (20 Haziran) yapılıyor.
Bir buçuk milyon öğrencinin gireceği sınava ilişkin, "öğrenciler ne yapmalı, aileler nasıl davranmalı" diye Yeditepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Ayşen Köse'ye önerilerini sorduk.
"Bu durumu 'travma içinde travma' olarak görüyorum" yorumunda bulunan Köse, "Veliler çocukları için çok endişeliler. Bu endişelerini çocuklara yansıtmamaları önemli. Çünkü çocuklar ebeveynlerin duygularını aynalar. Öğrenci eğer paniklediğini hissediyorsa nefesine odaklanıp, 5-6 kez diyafram nefesi alıp verebilir. Öğrencinin çözdüğü soruya odaklanabilmesi, anda kalabilmesi ile mümkündür" diyor.
Köse'nin bianet'in sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
Öncelikle pandemi sürecinde sınava girecek öğrenciler için neler yapılmalıydı? Nerelerde eksik kalındı?
Merkezi sınav sistemine dayalı olarak öğrenci yerleştirme politikalarının, adil ve eşitlikçi sonuçları olmadığı yıllardır tartışılan bir konu. Pandemi süreci, yıllardır ötelenen bu sorunun, bir olumsuzluk karşısında nasıl da büyük çaplı bir krize dönüşüvereceğini açıkça ortaya koydu. Politika yapıcılar alternatif bir çözüm oluşturamadılar.
Madem sınav ertelenemedi, en azından LGS ve YGS’ye girecek öğrencilerin ihtiyaçlarına özel, ulusal çapta bir ruhsal destek hattı kolaylıkla oluşturulabilirdi. Okulların kapanma kararıyla beraber hemen bir travma müdahale protokolü oluşturulup, rehberlik servislerinde çalışan okul psikolojik danışmanları (rehber öğretmenler) aracılığı ile bu protokol uygulanabilirdi. Bu tür müdahalelerle öğrenciler sınav kaygılarıyla baş etme ve duygu düzenleme konularında desteklenebilirdi.
LGS'ye 1.5 milyonun üzerinde öğrenci girecek, 14-15 yaş grubu çocuklar üç buçuk aydır uzaktan eğitimle sınava hazırlandı, ayrıca yakın zamana kadar sokağa çıkma yasakları vardı. Bu durumun öğrencilerde yaratığı psikoloji nedir? Nasıl bir duygu dünyası içine sokacaktır?
Ben bu durumu “travma içinde travma” olarak görüyorum. Bir pandemi sürecinin içinden geçiyoruz. Bu durum zaten başlı başına toplumsal bir travmadır. Sınav ise çocuklar için ayrı bir travma. Travma diye isimlendiriyorum çünkü travma dediğimiz olgu bizi korkutan bir durum karşısında çaresiz kalma halinden doğar.
Doğadaki tüm canlılar, insan da dahil, korku ile karşılaştıklarında kaçmak ya da savaşmak isterler. Bu iki eylemi de yapamadığımız durumlar, çaresiz kaldığımız, baş etme kapasitemizi aşan yoğun stres atında kalma halleridir.
Hem pandeminin hem de sınavın oluşturduğu yoğun stres nedeniyle çocuklar çalışmalarına odaklanmakta güçlük, uyku bozuklukları, olumsuza odaklanma, huzursuzluk, öfke patlamaları gibi travmatik tepkiler göstermeye başladılar. Çocuklarda bir sorun yok, baktığınızda, bunlar anormal bir duruma gösterilen normal tepkiler.
Bir yandan da çocuklar ve gençler haksızlığa uğradıklarını da düşünüyorlar. Hayatın olağan akışından çıktığı bir ortamda, biz onlardan her şey normalmiş gibi zorlu bir sınava hazırlanmalarını ve başarılı olmalarını bekliyoruz. Bir başka açıdan bakıldığında, onların adalet duygularını da zedeliyoruz aslında.
Çocuklar 3 aydır evdeler, fiziksel ve sosyal sınırları da çok daraltı. Bunun yarattığı bunalmış hali evdeki yetişkinler tarafından nasıl desteklendi bilmiyoruz. Bu süreçte evinde şiddete tanık olan çocuklar var, kendisi ya da aile bireyleri risk altında olan çocuklar var, maddi kaynakları kısıtlanan çocuklar var. Evde kendisine uygun eğitim ortamı sağlanamayan çocuklar var. Sorunlar katman katman…
TIKLAYIN-Hekimler Uyardı: Salgın Kontrol Altında Değil, YKS ve LGS Ertelenmeli
Hem öğrenciler hem de velilerin büyük bir bölümü hala sınavın iptal edilmesini istiyor. Fakat iptal edilmesini istediği halde "Çocuğumu ayakta tutamam/çocuğum çok yoruldu/ bitsin kurtulalım artık ailece psikolojimiz çöktü" diyen veliler de var. Vakalar arttığı için şu an sınavın ertelenmesini isteyen halk sağlığı uzmanları da var. Sizin yorumunuz ne olur? Ertelenmesi çocukları nasıl etkiler?
Artık şu aşamaya gelindikten sonra ertelenmesi öğrenciler ve ailelerinin ruh sağlığı için daha olumsuz sonuçlar doğurabilir. Zira, ertelense ne zamana erteleneceği, pandemi ile ilgili durumun nasıl bir hal alacağı belirsiz. İnsan zihni belirsizliği sevmez, çünkü belirsizliğin bir referansı yoktur.
Belirsizlik uzun sürdükçe kaygı artar; toksik stres oluşur bu da psikolojik sağlamlığımızın sınırlarını zorlayan bir hal alır. O nedenle iptal kararı için çok geç kalındığını düşünüyorum. Bu durumun psikolojik boyutu ancak bir de halk sağlığı boyutu var. O konuda uzmanların ne söylediği çok önemli. Bütünsel bir değerlendirmeye ihtiyaç var.
Süreç sınavla da bitmiyor, aileler "Virüs kapar mıyız, çocuğumuz hastalanır mı ya da virüsü taşır mı?" paniğini de yaşıyor, ne yapmalılar, sonraki bu süreci nasıl kontrol edebilirler?
Kaygı hayatımızın bir parçası, onu yok etmek mümkün değil. Kaygı ile mücadeleye girişmek yerine onu yönetebilmek önemlidir bu tür dönemlerde. Kaygının olağan bir durum olduğunu kabullenerek başlamak yerinde olacaktır. Ruh sağlığı hizmetleri çok pahalı.
Herkese gidin profesyonel destek alın demek mümkün değil. Ancak kaygıyı yönetmek için yapabileceğimiz pek çok şey var. Sevdiğimiz, bize iyi gelen kişilerle sosyal ilişkilenme içinde kalmak; resim yapmak, müzik dinlemek, komedi filmleri izlemek, el sanatlarıyla uğraşıp bir şeyler üretmek; bedenimizi hareketsiz bırakmamak, yoga, meditasyon gibi aktiviteler kaygımızın derecesini düşürmede çok yardımcı olacaktır.
TIKLAYIN-"Aylardır çocuğum da ben de uyku uyumuyoruz"
Son olarak, sınav için öğrencilere ve velilere önerileriniz nelerdir?
Biliyorum ki veliler çocukları için çok endişeliler. Bu endişelerini çocuklara yansıtmamaları önemli. Çünkü çocuklar ebeveynlerin duygularını aynalar. Duygular bulaşıcıdır. Hele ki bu duygu kaygı ve panikse…
Öğrenciler içinse şunu söyleyebilirim. Kaygılı olduğumuzda duygusal beynimiz aktive olur ve problem çözen, değerlendirme yapan, analiz eden beyin bölgemiz tam kapasite çalışmakta zorlanır. Anda kalabildiğimizde duygusal beynimiz yatışır. Anda kalabilmenin basit yöntemlerini öğrenciler sınav anında kullanabilirler.
Mesela, öğrenci paniklediğini hissediyorsa nefesine odaklanıp, 5-6 kez diyafram nefesi alıp verebilir. Dikkatini bir dakika kadar etrafındaki renklere yönlendirebilir. Ayaklarının yerle temasını hissetmeye odaklanabilir.
Kaygıdan dolayı zihninde uçuşan düşünceler dolanıyorsa, onları sınav bitene dek kapının dışında beklettiğini ya da sonradan ilgilenmek üzere kapalı bir kutuya koyduğunu imgeleyebilir. Öğrencinin çözdüğü soruya odaklanabilmesi, anda kalabilmesi ile mümkündür. Tüm öğrencilere ve ailelerine sınavda bol şanslar diliyorum.
Ayşen Köse hakkındaYeditepe Üniversitesi, Eğitm Fakültesi'nde öğretim üyesi olarak çalışıyor. Okul Psikolojik Danışmasında Politika Araştırma ve Değerlendirme Topluluğu'nun Yönetim Kurulu üyeliğini ve Ortadoğu temsilciliğini yapıyor. Lisans ve yükseklisansını Hacettepe Üniversitesi, Psikolojik Danışma ve Rehberlik alanında tamamladı. Doktorasını Massachusetts Üniversitesi, Eğitim Yönetimi ve Liderlik Bölümü'nde yaptı. |
(RT)