*Fotoğraf: AA/ Taliban'ın Kabil'e girmesinden sonra ülkeden çıkmak isteyenler havaalanında bekliyor.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden, önceki Başkan Donald Trump’ın 2020’de Doha’da Taliban liderleriyle yaptığı anlaşma gereği ABD ve NATO’ya bağlı tüm askeri birliklerin Afganistan’dan çekileceğini ve bu tarihi olayın ABD’ye yapılan 11 Eylül saldırılarının 20. yılında olacağını 13 Nisan’da açıkladı.
Böylece, Başkan Trump döneminde açıklanan askerin geri çekilme tarihi olan 1 Mayıs 2021, asker çekilmesinin başlangıç tarihi oldu, askerin çekilmesinin ise 11 Eylül 2021 biteceği duyuruldu.
Biden'in kararı
Joe Biden’ın bu kararı Taliban yönetimi tarafından hoş karşılanmadı. Taliban, 1 Mayıs tarihi konusunda ısrarcı olacaklarını ve son asker ülkelerinden çıkana kadar tekrar müzakere masasına oturmayacaklarını beyan etti. Ayrıca askerler çıkana kadar ABD ve NATO güçlerine karşı yapacakları saldırıların süreceğini de ilave etmeyi unutmadı.
Resmi rakamlara göre 13 Nisan tarihinde Afganistan’da bulunan Amerikan askeri sayısı 2,500, NATO ve diğer ülkelerin asker sayısı ise 7 bin civarındaydı. 20 yıl süren Afganistan savaşında 2 bin Amerikan askeri ve en az 100 bin Afganistanlı yaşamını yitirmişti.
Joe Biden’in bu kararı ABD yetkili mecralarında tartışmalara yol açtı. ABD Silahlı Hizmetler Komitesi Başkanı Adam Smith, "Bu konuda iyi ve doğru karar vermek kolay değil, ama eldeki duruma bakarsak, en iyi seçenek bu” dedikten sonra “Afganistan’a zorla bazı şeyleri kabul ettiremeyiz, bu karar sonucu karmaşa ve şiddetin süreceğine eminim, ama bizi başka yerlerde bekleyen görevler var, her yerde birden olamayız. Bunları söylerken Afganistan’a yeterince zaman vermediğimiz sanılmasın” demeyi de ihmal etmedi.
ABD'nin "iyi niyeti"
ABD Afganistan’da demokrasi, özgürlük ve insan haklarına bağlı bir devlet yapısı kurmak için 20 yıl uğraşmış, milyarlarca dolar para harcamış ama bu dağlık ülkenin insanlarını bir türlü memnun edemediği gibi, asıl savaşma nedeni olan El Kaide, IŞİD ve Taliban gibi İslamcı şiddet yanlısı yapılanmaların kökünü kazımak bir yana gelişip, serpilmelerine neden olmuştu. ABD 11 Eylül saldırılarının asıl faili olan Usame Bin Ladin’i Pakistan’da saklandığı yerde bulmuş, öldürmüş ve asli görevini böylece yerine getirmişti. Bin Ladin’in öldürülmesinden sonra Afganistan’da kalmaya devam etmesi, ABD yetkililerine göre, tamamen insani yardımlarını sürdürebilmesi, Afganistan halkının yanında durabilmesi için olmuştu.
Hamit Dabashi'nin söyledikleri
ABD ve dünya çapındaki taşeronları, bu ulvi amaçlar doğrultusunda çalışırken, her nedense, onların bu çabalarını görmezden gelen, çarpıtan bazı kişiler de vardı. Bunlardan birisi de İran asıllı yazar, akademisyen ve film eleştirmeni Hamit Dabashi’ydi.
Dabashi, 28 Temmuz 2021’de Middle East Eye websitesinde şöyle diyor:
“ABD’nin 20 yıldır süren Afganistan işgali sonrasında ülkeden ayrılma kararı, bazı liberal ve gerici çevrelerde ABD’nin başarısızlığı olarak yorumlanıyor. Bence böyle düşünenler ve yazanlar yanılıyorlar. Onlar ABD’nin Afganistan’daki varlığının Afganistan’a barış ve huzur getirmek, Taliban’ı ortadan kaldırmak, El Kaide’yi yok etmek ve Müslüman bir ülkede demokratik bir yönetim kurmak olduğuna inanıyorlar. Bence tüm bunlar boş aldatmalardan ibaret! ABD böyle bir şeyi niye yapsın ki?
Çin ve Rusya'ya karşı
"ABD işgali süresince Afganistan’da yaşananlar ve bundan sonra yaşanacak olanlar, ABD karar vericilerinin umurunda bile değil, hiçbir zaman da olmadı! Bush ile başlayıp Obama, Trump ve Biden ile devam eden ABD yönetimlerinin hiçbir zaman bu tür ulvi amaçları olmadı. Onlar tam da istedikleri şeyleri yaptılar; askeri güçlerini sınamak, en yeni silahlarını ve savaş taktiklerini denemek, Amerika’nın dünya çapındaki gücünü kanıtlamak, Rusya ve Çin’e karşı bölgesel konumlarını korumak.
"Trump’ın dört yıllık iktidarı süresince ABD’nin ne kadar yozlaşmış, ırkçı bir oligarşi olduğu gözler önüne serilmiştir. ABD gibi kendi çocuklarını bile eğitemeyen, kamu sisteminin çöktüğü bir ülke, niçin Afganistan kızlarının eğitimi ile ilgilensin?
"ABD’nin Afganistan’da başarılı veya başarısız olduğunu kanıtlayabilmek için ilk önce Afganistan’ı neden işgal ettiğini doğru tespit etmeliyiz.
Neden umursasınlar ki?
"Orta Asya, ABD’nin emperyalist stratejileri için her zaman en önemli hedef olmuştur. Ne Afganistan ne de Taliban onlar için asıl hedef değil, asıl hedeflerini gizleyen bir perdedir. Asıl hedef Sovyet sonrası Orta Asya’da asimetrik savaş güçlerini sınamak ve bölgede güç kazanmaktır. Çin’in dünya çapında artan gücü, her zaman bir tehdit olan Rusya, baş ağrıtmaya devam eden Kuzey Kore ve İran.
"Bugün ABD’nin asıl sorunları bunlardır. Afganistan’a gelince, niye umursasınlar ki? 40 milyon nüfuslu bir ülkeyi Taliban’ın iyi niyetine ve eline teslim etmekten neden gocunsunlar ki?
"20 yıl öncesinde Afganistan’ın işgali ile sonuçlanan 11 Eylül saldırılarıyla sarsılan ABD, bugün dünya çapındaki askeri konumunu güçlendirdi. Bu askeri gücün hiçbir ahlaki sınırı olmaması ise tartışma konusu bile değil. İsrail’in Filistin topraklarındaki kazanımları, Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığı, Yemen’in Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri tarafından işgali, Rusya’nın Doğu Avrupa’da artan gücü bunun en çarpıcı örnekleridir.
Stratejik başarı
"Böyle bakıldığında 20 yıl süren Afganistan savaşı, ABD için stratejik bir başarıdır. Artık bölgeyi eskisinden çok daha iyi tanıyorlar, Rusya ve Çin’den gelebilecek tehditlere karşı çok daha donanımlılar. Bu nedenle Afganistan için 'imparatorlukların mezarı' tanımlamasını da doğru bulmuyorum. Ne Rusya ne de ABD yıkıldı, tam tersine Çin’e karşı daha hazırlıklı oldular.
"İmparatorluklar, emperyalistlere hizmet ederler, işgal ettikleri halklara ise sadece acı ve sefalet getirirler. Afganistan 20 yıldır ölen binlerce masum Afganistanlıya mezar olmuştur. Başka kimseye değil!"
Kirli savaşın kaybedenleri
Bu aktardıklarım Dabashi’nin görüşleri. Katılırız, katılmayız, o bize kalmış! Ama en azından böyle de bakılabilir diyebilmeliyiz.
Sınır kapılarımızda dayanan yüzlerce Afganistanlıyı suçlamayalım, onlar bu kirli savaşın sadece kurbanları. Dünya büyük devletlerin kirli oyunlarına alet olmaya devam ettiği sürece, hepimiz bir gün kendimizi bir sınır kapısında bulabiliriz.
Bize olmaz dediğimiz pek çok şey, bize de yapılabilir. Hem de gözümüzün içine baka baka!
(MUT/NÖ)