Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) 2012 yılı raporunu yayınladı. Rapor göre 2012 yılı, RSF’nin yıllık raporlamaya başladığı 1995 yılından beri en fazla gazetecinin öldürüldüğü yıl.
RSF raporu dünyada öldürülen gazeteci sayısının 2011’e kıyasla yüzde 33 arttığını ortaya koyuyor. 2011’de öldürülen yurttaş-gazeteci (citizen-journalist) ve netdaş (netizen) sayısı beş iken, 2012’de 47 olan bu sayı tam yüzde 840 artıyor.
RSF Genel Sekreteri Christophe Deloire bu durumun “tarihi artış” olarak nitelendirerek, çok sayıda gazetecinin öldürülmesinin sebebinin Suriye’deki çatışma ortamı, Somali’deki kaotik durum ve Pakistan’daki Taliban şiddetinin olduğunu söyleyerek şunları ekledi:
“Hak ihlallerinde bulunanların cezalandırılmaması, yenilerinin sürmesini de cesaretlendiriyor”.”
Türkiye, Suriye, Eritre, Somali, Meksika...
Raporda, dünya genelinde hapis gazeteci sayısı azalmakla beraber, Türkiye bunun tam aksi bir artış gösteriyor. RSF Türkiye’yi “gazeteciler için dünyanın en büyük cezaevi” olarak tanımlıyor.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün 2012 raporu özetle şöyle:
“2012 yılında Suriye’de 14 gazeteci, 44 yurttaş-gazeteci ve dört medya çalışanı, Somali’de 18 gazeteci, Pakistan’da dokuz gazeteci ve bir medya çalışanı, Meksika’da altı gazeteci ve Brezilya’da beş gazeteci öldürüldü.”
“Türkiye’de şu an, aralarında en az 42’si mesleki etkinlikleriyle bağlantılı olmak üzere, 72 gazeteci ve dört medya çalışanı hapiste bulunuyor. Bu durum Türkiye’yi dünyada gazeteciler için “en büyük cezaevi” haline getiriyor.”
“Eritre’de sadece 2012 yılı içinde 28 gazeteci tutuklandı. Eritre’deki cezaevi koşullarında hapis gazeteciler aileleri hatta avukatlarıyla dahi görüşemiyor.”
Sınırlı reformlar tutuklamaları engelleyemedi
RSF, raporun Türkiye bölümünde şu tespite yer verdi:
“Askeri rejimlerin sona ermesinden bu yana görülmeyen bu durum, Türkiye yargısının yapısal sorunları dikkate alınırsa hiç şaşırtıcı değil.”
“Sınırlı yasal reformlar, medya profesyonellerine yönelik ‘Terörle Mücadele’ adına girişilen tutuklama, baskın ve kovuşturmaları engelleyemedi.”
“Baskıcı yasalar üstüne temellenen yargıysa, bilgi özgürlüğü ve adil yargılanma haklarına pek saygı göstermiyor.”
RSF, raporda, hapis gazetecilerin çoğunun Kürt medyasının temsilcileri olmasının, haberleşme özgürlüğü ile Kürt Sorunu’nunda barışçıl çözüm arayışının birbirinden ayrıştırılamayacağının göstergesi olduğunu vurguladı. (EA/HK)
Rapora buradan ulaşabilirsiniz.