Avrupa'nın 10 ayrı ülkesinde yaşayan sürgünler, 15 Aralık günü Almanya'nın Köln kentinde Stadtgymnasium konferans salonunda toplanıp bir platform oluşturdular.
12 Mart ve 12 Eylül Askeri Darbesi sürgünü olan 150 kişi akşam geç saatlere kadar süren yoğun bir toplantı sonrası 23 kişiden oluşan bir meclis ve meclis üyeleri içinden dokuz kişilik bir yürütme seçtiler. Sürgün Platformu'nun sözcülüğüne ise yazar, yönetmen Hayri Argav ve avukat Neslihan Çelik getirildi.
Argav: dört alanda çalışacağız
Toplantıda platform girişimcileri adına açılış konuşmasını Hayri Argav yaptı.
Argav, "Avusturya, İsviçre, Fransa, Belçika, İngiltere ve Hollanda'dan kış koşullarına aldırmaksızın yola çıkıp gelen arkadaşları Sürgünler Platformu Oluşturma Girişimcileri adına devrimci duygularla selamlıyorum" sözleriyle başladığı konuşmasında birkaç aydır süren hazırlık çalışmaları aktardı.
Argav mücadelenin siyasal, hukuksal, akademik ve sosyo-kültürel olmak üzere dört ayakta yürütüleceği söyledi ve şöyle özetledi:
Akademik çalışma: Ne zaman, ne kadar insanın sürgüne gönderildiği üzerine oluşturulacak veri bankası sürgün yollarında kaybolanları, intihar edenleri içermeli.
Siyasal çalışma: Helsinki Yurttaşlar Derneği, Avrupa Mülteciler ve Sürgünler Konseyi, Uluslararası Af Örgütü gibi sivil toplum örgütleriyle siyasal parti ve hükümet düzeyinde, uluslararası anlamda Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler gibi örgütler yoluyla gündeme getirmek.
Hukuk çalışması: Genelde mevcut iç hukukta, özelde 12 Eylül darbesinin işkence dahil hukuk dışı uygulamaları ve sonuçlarıyla ve Süryani Manastırı Mor Gabriel, özel yetkili mahkemeler gibi güncel durumlarla ilgili çalışmak. Bu konularıı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşımak.
Sosyal-Kültürel çalışma: Avrupa'da yaşayan sürgünlerin siyasal, sanatsal, akademik ve sosyal alandaki birikimlerini, İstanbul gibi büyük kentlerde sergilemek. Abidin Dino, Yılmaz Güney, Ahmet Kaya ve daha birçok devrimci sürgünün, sürgünde yaşamlarına dair anı, belge, eşya ve çalışmalarını derlemek ve bu ürünleri bir müze veya sergi boyutunda sergilemek.
Odantal: Hukuki yardım vereceğim
Açılış konuşmasının ardından toplantı divanı seçimi yapıldı. Divan Erdal Boyoğlu, Enver Toksoy, Neslihan Çelik ve Fevzi Karadeniz'den oluştu. Daha sonra konuşmacılara söz hakkı verildi.
12 Eylül Askeri Darbesi'nden itibaren sürgünlerin davalarıyla yakından ilgilenen Almanyalı avukat Odantal, Almanya'daki sürgünler, yaşanan sıkıntılar ve bundan sonra hukuksal olarak yapılması olası yöntemler üzerine bir konuşma yaptı. Alman devletinin mültecilere uyguladığı politikayı protesto etmek için 30 Ağustos 1983'de Türkiye'ye iade etmek için yapılan duruşmada, duruşma salonunun penceresinden atlayıp ölümü seçen ve bu yıl Hamburg'un Altona semtinde bir parka adı verilen Kemal Altun'un durumuna da değinen Odantal, hukuksal alanda sürgünlerin sorununa da yardımcı olacağını belirtti.
Özgüden: Sürgünlerin örgütlenmesi kaçınılmazdı
Avrupa'daki yaşayan en eski siyasi sürgün olarak bilenin ve 1971 yılından bugüne Türkiye'ye dönemeyen ve Brüksel'de yaşamını sürdüren gazeteci Doğan Özgüden de toplantıda bir konuşma yaptı. Göçerliğin kendisinin de bir sürgünlük olduğu belirten Özgüten, sürgünlerin örgütlenmesinin kaçınılmaz olduğunu söyledi. Biz ülkemize dönmek istiyoruz, diyen Özgüden bunun için yılmadan mücadele edeceklerini belirtti.
Daha sonra kitle örgütleri ve tek tek kişilerin söz alarak konuştuğu toplantı, verilen aranın ardından meclis seçimleriyle devam etti.
Seçim sonucu aralarında yazar Kemal Yalın, Doğan Özgüden, Hatice Kilinç, Erdal Boyoğlu, Günay Aslan, Neslihan Çelik, Hayri Argav, Atilla Yalçın, Enver Toksoy, Ali Seçik, Abibaba Karakaş, Selma Metin'in de bulunduğu 23 kişiden oluşan bir meclis seçildi.
Sürgünler Platformu'na ulaşan yol
Avrupa'daki sürgünlerin bir araya gelme süreçleri Türkiye-Almanya İnsan Hakları Derneği (TÜDAY) başkanı İlkay Yılmaz, Oktay Duman, Selahattin Yıldırım, Atilla Keskin, Enver Toksoy ve Erdal Boyoğlu'nun 12 Eylül Yargılaması'na "müdahil"lik başvurularıyla başladı. Ardından Doğan Özgüden, Günay Aslan, Selma Metin, Adil Yiğit'in çabalarıyla 120 sürgün çağrıcılar arasında yer aldı.
Avrupa'daki sürgünler 12 Mart ve 12 Eylül sürgünlerinin yanı sıra kimlik ve inançları nedeniyle doğdukları toprakları terk etmek zorunda kalan Alevi, Ezidi, Kürt, Ermeni, Asuriden oluşuyor.
12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası ilk yıllarda Avrupa'da sürgün sayısının 30 bine ulaştığı kayıtlara geçti. Bu sürgünlerin 14 bini vatandaşlıktan çıkarıldı. 30 yıllık savaş döneminde yoğun Kürt göçüyle birlikte Avrupa'daki sürgünlerin sayısının 100 bini aştığı tahmin ediliyor. Bu rakamlara son 100 yılda yurtlarını terk etmek durumunda kalan ve dünyaya dağılan Ermeni, Süryani ve Rumları da katmak gerekiyor.
Çağrıcı örgütler
YEK-KOM (Förderation der kurdischen Vereine in Deutschland e.V.), AABF (Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu), Avrupa Barış Meclisi, AGIF (Almanya Göçmen işçiler Federasyonu), ADHK (Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu), ATİK (Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu), FDG (Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu), KOMKAR (Avrupa Kürdistan Dernekleri Konfederasyonu), ÖDA (Özgürlük ve Dayanışma Almanya), TÜDAY (Almanya Türkiye İnsan Hakları Derneği), Kürdistan Ezidiler Birliği, AvEG-Kon (Avrupa Ezilen Göçmenler Konfederasyonu), Avrupa DeRsim İnisiyatifi, ICAD (Gözaltında Kayıplara Karşı Komite Almanya seksiyonu), İGİF (İsviçre Göçmen İşçiler Federasyonu), Avrupa Özgür Tutsaklarla Dayanışma Komitesi, Kürmeşliler Derneği, Mainz Pazarcık Kültür Derneği, Güney Dergisi, Gelsenkirchen Alternative e.V., Avusturya 78'liler Derneği, Yılmaz Güney Vakfı Destek Derneği e.V. Remscheid-Almanya, Yaşanacak Dünya.
Çağrıcı kişiler
Hamide Akbayır (Almanya Sol Parti eski NRW Milletvekili), Selahattin Yıldırım (Sendikacı), Cahit Mervan (Gazeteci), Recai Aksu (gazeteci), Şenel Yalıncak (Sinema oyuncusu-Almanya), Rojan Hazım (yazar-Danimarka). (HK)