Ülkeleri, Güney Afrika'daki Dünya Kupası'na katılmaya hak kazandığından beri, genç Cezayirliler kendileri ile futboldan başka bir şey konuştuğunuzda size sıkıntılı bir bakış atıyor. Özellikle de sorunuz terörizm sonrası dönem ile ilgili ise...
Sorun sadece fikirlerin paylaşılmasını karmaşık hale getiren ve ulusal bir durum olan kaçınma stratejisi değil. On yıldan biraz daha uzun bir sürede, neredeyse 200 bin insanın ölmesini ve binlerce kişinin yetim kalmasını konuşurken uygun kelimeler bulmak da çok zor.
Bunun sebebi ise, Cezayir'de tarihin bu bölümü için jenerik bir isim üzerinde anlaşmaya varılmamış olması.
Adsız Yıllar
"İç savaş" üzerinde en az uzlaşılan tanım; hala yabancı basın ve o günlerde kendilerine "barış-kurucuları" denenlerce ya da ulusal bir uzlaşmaya varmak için çatışma halindeki tüm partilerle diyalogu savunanlarca kullanılıyor.
Bu uzlaşma, resmi olarak Eylül 2005'te, şu anki Cumhurbaşkanı Abdelaziz Bouteflika tarafından, hiç kimseyi memnun etmeyen siyasi ve psikolojik şartlar altında sonuçlandırıldı.
Devlet, "aynı milletten kardeşleri parçalama" prensibini benimsemiş ise de, buna iç savaş adı verilmedi. Bu tabu hala çok sağlam şekilde yerleşik durumda.
Öyleyse, bu dönemden başkaları ile aynı safı tutmaktan nasıl söz edilebilir?
İrhab, kara ya da kırmızı on yıl
Genç insanlar "terörizm dönemi," ifadesini, yani Arapça "irhab" demeyi tercih ediyor. Bu elverişli bir ifade olmasının yanı sıra, tarafların kim olduklarını belirtmekten kaçınmayı da sağlıyor.
Medya-siyaset jargonunda, bu döneme "kara on yıl" veya "kırmızı on yıl" demeyi tercih ediyoruz. Bu semantik çuval, adeta bir acil çıkış görevi görerek, dehşetle yüzleşmekten ve bağımsızlık öncesi dönemin kökenindeki düğümü çözmekten kaçınmaya yardımcı oluyor.
Tarihler de problematik. Kimileri, her şeyin 1988'de tek parti rejimine, yani Ulusal Kurtuluş Cephesi'ne (FLN) * karşı gençlik ayaklanması sırasında değiştiğine inanıyor. Gaddar bir bastırma operasyonu...
Genç genci öldürdü
Cezayirli gençler, ilk defa diğer Cezayirli gençler, yani ordu tarafından öldürdü. Saflık yanlıları, yine zalim bir şekilde bastırılmış olan 1980 Berberi Baharı'na geri gidiyor, ancak o durumda kara on yılın sınırları geçerli değil.
Bu nedenle, saldırı ve öldürmeler bugüne değin devam ettiğinden, 1990 ve 2000 yılları arasındaki eşit derecedeki muğlak döneme odaklanacağız.
Bugünün 20 - 25 yaşlarındaki gençleri o zamanlar çocuktular ve bugün hala "iyi" ve "kötü" arasında bir fark yaratmıyorlar.
Her şey nasıl başlamış?
Amine Ferhat, 19 yaşında. "İnsanların neden birbirlerini öldürmeye başladıklarını" hala anlamadığını itiraf ediyor. "Her şeyin nasıl başladığını" pek iyi bilmiyor.
Amine, belli belirsiz bir şekilde "başlarda onların devletin insanlarını, sonra da herkesi öldürmeye başladıklarını" anlamış. "Onlar" kelimesi, ille de silahlı İslamcıları veya güvenlik güçlerini tarif etmek için kullanılmıyor. Bu kelime, muhtemelen, kendisi çocukken, birbirlerini öldüren tüm yetişkinleri ifade ediyor.
Fella Jertsi ise 23 yaşında. Psikoloji alanındaki eğitimini bitirmek üzere. Fella'ya göre; "gerçeğin ne olduğunu öğrenmediğimiz sürece hiçbir şey düzene girmeyecek".
Ramazanda açık lokanta düşünemiyorlar
Silahlı İslami Grup (GIA ve İslami Kurtuluş Cephesi (FIS) gibi terimler gençlerin dilinden tamamıyla çıkmış durumda. Selefi Mücadele Grubu (GSPC) veya İslami Mağrib El Kaide (AQMI) ise dillerine yerleşmiş değil.
Ancak, intihar bombacılarının motivasyonlarını çok iyi bir şekilde açıklıyorlar. Bazen ölümün tek çözüm olmadığını açıklayabilmek için ise adeta çırpınıyorlar. Gençler, tuhaf bir şekilde, dini çatışma nedenlerinden biri olarak görmüyorlar.
Büyük başarı kazanmış bir İslamizm döneminde doğup büyümüşler ve Cezayir'de insanların camilere gitmediği ve lokantaların Ramazan boyunca da müşterilerine hizmet verdiği zamanların yaşanmış olduğunu düşünemiyorlar bile.
Kafaları dini uygulamalar ile doldurulmuş ve buna saygı göstermediklerinde kendilerini suçlu hissediyorlar.
Siyasi İslamizm ve İslam ayrı tutuluyor
Djaballah Kader camiye gitmiyor, ama başlamaya niyetli. "Namaz hiçbir şeye engel olmuyor, bunun yanında her şeyi yapabiliriz," diyor. Arkadaşları da onun gibi, bir ülkenin İslamizasyon sürecinin ürünleri olarak değerlendirilmeyi reddediyor, çünkü açık şekilde siyasi İslamizm ve İslam'ı birbirinden ayrı tutuyorlar.
İnancı nedeni ile başörtüsü takan Fella din propagandası yapmaya devam eden öğrenci derneklerinden uzak duruyor. Tamirci olan babası bir saldırı sırasında öldürülmüş. Bomba trendeki koltuğunun altındaymış. İktidarda olsun, muhalefette olsun, siyasetçiler "hep aynı, sadece cepleri ile ilgileniyorlar ve bizim için hiçbir zaman hiçbir şey yapmadılar," diyor bütün gençlerle ağız birliği etmişçesine.
Yacoub Zineb, 29 yaşında. Belediyede avukat olarak çalışıyor. İç savaş fikrini reddediyor ve şöyle diyor; "iç savaş iktidar için savaşan iki taraf arasında olur değil mi? Bizim durumumuzda, nüfusun tümü iki grup tarafından katliama uğradı ve kullanıldı. Görüyor musunuz? Bu iç savaş falan değildi. Onlar arasındaki bir hesaplaşmaydı."
Herkes kardeş mi sahiden?
Genç psikolog Fella'nın da görülecek bazı hesapları var: "Eğer kliniğime bir terörist gelirse, onu tedavi etmem."
Stadyumda futbol takımlarını destekleyen genç Cezayirli futbol taraftarları, "Hepimiz kardeşiz, aramızda nefret yok," diyor.
Bunlar, içi boş, büyülü sözler mi, yoksa hayata geçirilmeyi bekleyen birer ütopya mı? (GK/EG/EAY)
-
(*) - Ulusal Kurtuluş Cephesi (Arapça: جبهة التحرير الوطني; Latin alfabesi ile: Jabhat al-Taḩrīr al-Waţanī, Fransızca: Front de Libération Nationale, yani FLN) Cezayir'de sosyalist bir siyasi partidir. 1 Kasım 1954'te, diğer daha küçük grupların biraraya gelmesi ile, Cezayir'in Fransa'dan bağımsızlığını kazanması amacı ile kurulmuştur.
** Ghania Khelifi'nin metnini Fransızcadan İngilizceye Elisabeth Gretch, İngilizceden Türkçeye Esra Aygın Yalgın çevirdi. (Haziran 2010)