İnfografik: Yağmur Karagöz
Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
Haziran 2023 Genel Seçimlere yaklaştıkça, Türkiye’deki eleştirel medya ve temsilcilerine yönelik 2019 Seçimleri’ne çok benzer bir yıldırma ve saldırı mekanizmasının sahneye çıktığı gözleniyor.
İktidar, RTÜK’ün kendine yakın olmayan medyayı dize getirmeye dönük pratikleri yetmezmiş gibi, Anayasa Mahkemesi’nin resmi ilan ve basın kartı ayrımcılığına ilişkin ihlal kararları da varken, “tek görüşlü toplum” inşası için “Dezenformasyonla Mücadele Merkezi” kurdu.
28 yıllık “Basın Ahlak İlkeleri”ni değiştirdi ve bu üç aylık dönemde var gücüyle “Dezenformasyon” tasarısını Meclis’ten geçirmeye çalıştı.
|
Temmuz - Eylül dönemine ait BİA Medya Gözlem Raporu, bir yandan 126 medya temsilcinin karşı karşıya kaldığı yargılamalara dikkat çekerken diğer yandan da medyanın haber verme görevi çerçevesinde gazeteciler veya meslek örgütlerinin “BİK’in ahlak bekçiliği”, “medya temsilcilerine şiddet”, “basın kartı ayrımcılığı” ve “keyfi yargılamalar” gibi birçok alanda verdiği yoğun mücadeleye de ışık tutuyor.
Rapor, 2018’de İstanbul’da öldürülen Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın dosyasını “katil Arabistan yönetimi”ne iade eden Türkiye’nin, altı ay sonra da, Susurluk Raporu’nda devletin işlediğini itiraf ettiği gazeteci Musa Anter cinayeti dosyasını kapatarak, devlet olmaktan kaynaklı en temel işlevinden geri çekildiğini de gösteriyor.
“Gazeteci tutuklamak” kötü alışkanlığa geri dönüş
Darbe girişiminden sonra “en büyük gazeteci hapishanelerinden biri” haline gelen Türkiye, son yıllarda inisiyatifi “tutuklama yerine adli kontrol” yönünde kullanınca, “tutuklu gazeteci” sıralamasında geriye düşmüştü. Diyarbakır’da Kürt medyasından 16 gazetecinin Haziran’da tutuklanması ve tutukluluğa yapılan iki itirazın da reddedilmesi, keyfi tutuklamaya geri dönüşe işaret ediyor.
Beş gözaltı ve Evangelos Areteos’a sınırdışı
Son üç ayda, üçü kadın, biri LGBTİ+ en az beş medya temsilcisi gözaltına alındı. Zeynep Kuray’ın İstanbul’da inşaat işçilerinin eylemini izlerken görevini yapması engellendi, Kuray karakolda tutuldu. Türkiye’de sekiz yıl yaşayan Yunanistan merkezli Real Gazetesi'nin yazarı Evangelos Areteos, Türkiye’ye girmek istediği İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan sınır dışı edildi.
Geçen yılın aynı döneminde, dördü Kürt Sorunu kapsamındaki gelişmelerle bağlantılı olmak üzere 11 gazeteci gözaltına alınmıştı. Bunlardan ikisi, Edirne’de mülteci hareketliliğini haberleştirmek üzere Hollanda’dan gelen RTL muhabiri Olaf Koens ile kameraman Pepijn Nagtzaam idi.
Şiddetin kaynağında polis ve MHP
Son üç ayda Ankara Emniyeti mensupları, İstanbul Sözleşmesi ve tutuklu gazetecilerin tahliyesi için yapılan üç eylemde, 10 medya temsilcisinin fiziki olarak hedef alınması nedeniyle ağır şekilde eleştirildi. Seçimler öncesi oy kaybettiğine dair haberler çıktıkça gerginleşen Cumhur İttifakı’ndan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) çevreleri, eleştirel medyayı 2019 Seçimlerine benzer şekilde hedef almanın işaretlerini veriyor.
Temmuz - Eylül aylarında sekiz kentten en az 20 medya temsilcisi saldırıya uğradı. Bunlardan 13’ünün hedef alınmasında polis, ikisinde MHP çevreleri, birinde de Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Cemal Enginyurt sorumlu tutuldu. Polis müdahalelerinin görüntülenmesine yasak getiren 27 Nisan 2021 tarihli Emniyet Genelgesi’nin iptali, gazeteciye polis şiddetini durduramadı. Geçen yılın aynı döneminde, en az 29 gazeteci, kolluk kuvvetlerinin ya da üçüncü şahısların fiziksel saldırısına uğramıştı.
Gazetecilere yönelik davalar
Temmuz, Ağustos ve Eylül döneminde en az 126 gazeteci ve medya temsilcisi, Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu’nda yer alan “örgüt üyeliği”, “üye olmamakla birlikte örgüte yardım”, “örgüt propagandası”, “örgüt yayınlarını basmak ve yayınlamak”, “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “suç ve suçluyu övme”, “güvenlik güçlerini alenen aşağılamak”, “kişisel verileri ele geçirip yayımlamak”, “gizli belgeyi temin”, “kin ve düşmanlığa tahrik”, “suç işlemeye alenen tahrik” ve “dini değerleri aşağılamak” gibi suçlamalar nedeniyle yargı önüne çıktı.
Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ve Türk Ceza Kanunu’ndan davaların yaygınlığını koruduğu bu dönem, toplumsal eylemleri izleyen en az 12 medya temsilcisi hakkında “Toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanunu”na aykırı davranmak (2911 sayılı kanun) veya “polise direnme” iddialarıyla kovuşturma yürütülmesiyle farklılık gösterdi.
Aynı dönemde en az 11 gazeteci ve karikatürist (Mehmet Emin Kurnaz, Ali Ergin Demirhan, Ahmet Sever, Deniz Yücel, Julien Serignac, Gerard Biard, Laurent Sourisseau, “Alice”, Rüstem Batum, Erk Acarer, Engin Korkmaz), Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ilişkin görüş ve eleştirileri nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla yargılanıyordu. Son üç ayda gazeteci Ali Ergin Demirhan bu suçlamadan beraat ederken, bu kez sürgündeki gazeteci yazar Can Dündar hakkında soruşturma açıldı.
“Cumhurbaşkanına hakaret” maddesinin yürürlükten kaldırılmasına dair Venedik Komisyonu tavsiyesi ve AİHM’in Ekim 2021’de verdiği Vedat Şorli mahkumiyeti varken, TCK’nın 299. maddesi (Cumhurbaşkanına hakaret), ne yazık ki, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014’ten bu yana 70 gazeteci veya medya temsilcisinin mahkum edilmesine yol açtı.
Keyfilik arttı, hak arama kararlılığı da
Bu dönemde yerel makamlar, “görevlerini yaptılar” veya “polisler tespit edilemedi” ve benzeri gerekçelerin arkasına sığınarak, Çekmeköy’de veya Gezi eylemlerinin yıldönümü sırasında medya temsilcilerini hedef alan Emniyet mensuplarını kollamayı tercih etti. Diğer yandan, yeni suç duyurularının yapıldığı bu dönemde Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM), MLSA Hukuk Birimi girişimiyle, Artı TV kameramanı Bilal Meyveci’yi engelleyip tehdit eden İstanbul Güvenlik Şube Müdürü Hanifi Zengin hakkında tahkikat başlattı. Gazeteci Gökhan Biçici’ye 2013 Gezi eylemlerinde şiddet uygulayan polislerden biri hakkında zorla getirme kararı alındı.
IPS İletişim Vakfı Başkanı ve bianet Proje Danışmanı gazeteci Nadire Mater, sürekli basın kartının yenilenmemesi nedeniyle Cumhurbaşkanlık İletişim Başkanlığı’na (CİB) karşı dört yıldır sürdürdüğü hukuk mücadelesini kazandı.
T24 sitesi Ankara Temsilcisi Gökçer Tahincioğlu da, 2018’de hak kazandığı halde 2022 Ocak’a kadar “incelemede” yanıtı aldığı için elde edemediği süresiz basın kartına, Kamu Denetçiliği Kurumu nezdinde yaptığı girişimler sayesinde kavuştu. Buna rağmen CİB, 1975’ten beri basın kartı sahibi olan, 20 yıl fiilen gazetecilik yaptığı için de “sürekli basın kartı” taşıyan gazeteci Tuğrul Eryılmaz’ın sürekli basın kartını iptal etti ve iade edilmesini istedi. Evrensel gazetesi de, avukatı Devrim Avcı aracılığıyla, resmi ilan yayımlama hakkını elinden alan Basın İlan Kurumu’na (BİK) belgeleriyle itirazda bulundu.
Gazeteci Aziz Oruç’un yargılandığı dava dosyasına, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün istihbarat amaçlı yaptığı ve TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş ile EFJ Başkan Yardımcısı Mustafa Kuleli’nin adlarının da geçtiği gazeteci fişlemeleri de girdi.
Anayasa Mahkemesi HAGB ve BİK’e dokundu
Temmuz - Eylül döneminde Anayasa Mahkemesi (AYM), bir imamın açtığı davadan tazminata mahkum edilen Adıyaman merkezli Gerger Fırat gazetesinin sahibi Hacı Boğatekin’e, basın özgürlüğü ihlal edildiği gerekçesiyle, 30 bin TL tazminat ödenmesine hükmetti.
Diyarbakır’da 16 Haziran’da tutuklanan 16 gazetecinin dosyası gibi, aldığı başvurularda artış yaşayan AYM, medya temsilcilerine karşı işletilen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” (HAGB) kriterini de “Ceza miktarı iki yılın altında olan suçlarda uygulanan HAGB ile sanığın beş yıl denetim altına tutulması” yönüyle ihlal kabul etti. AYM’nin diğer bir dikkat çekici kararı da, Evrensel, BirGün, Cumhuriyet ve Sözcü gibi gazetelere Basın İlan Kurumu’nun (BİK) verdiği ilan kesme cezalarına ilişkindi. TBMM’ye de gönderilen bu pilot kararda, kamusal makamların müdahale yetkisinde öngörülebilir kimi ölçütlerin ortaya konulması zorunluluğa değiniliyordu.
Anayasa Mahkemesi (AYM), geçen yılın aynı döneminde dört gazetecinin başvurusunda ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiği gerekçesiyle toplam 21 bin 180 TL tazminat ödenmesine karar vermişti.
AİHM’den çıt yok
Temmuz, Ağustos ve Eylül döneminde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden (AİHM), gazeteci hakları konusunda bir karar çıkmadı. AİHM, bu kapsamda yeni başvurulara konu olsa da, bu yılın dokuz ayında sadece Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel’in keyfi tutukluluğuna dair başvurusunu karara bağlayabildi.
Yıl içinde gazeteci Müyesser Yıldız, Anayasa Mahkemesi’nin 2020’deki keyfi tutukluluğuna ilişkin başvurusunu reddetmesi üzerine, AİHM’e başvuracağını açıklamıştı. Bir diğer başvuru da, Van’da iki köylüye işkence edilmesini haberleştirdikten sonra tutuklanan ancak “örgüt üyeliği” iddiasından beraat eden Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Cemil Uğur için yapılmıştı. Geçen yılın aynı döneminde de AİHM’den ses çıkmamıştı.
“Ayrımcı RTÜK” cezalara devam etti
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Temmuz, Ağustos, Eylül 2022 döneminde haber ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına toplam dört kez idari para cezası verdi. Kurul, TV kuruluşlarına toplam 342.328 TL idari para cezası verirken, Halk TV’de yayınlanan Sözüm Var programı için üç defa durdurma kararı aldı.
(EÖ/SA/NÖ)