Türkiye, 2018’de İstanbul’da öldürülen Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın dosyasını “katil Arabistan yönetimi”ne iade ettikten altı ay sonra, Susurluk Raporu’nda devletin 1992'de işlediğini itiraf ettiği gazeteci Musa Anter cinayetine ilişkin dava dosyasını zamanaşımından kapattı. Anter’in oğlu Dicle Anter, kararı “Bir insanlık suçuyla karşı karşıya kaldık. Babamı ikinci defa öldürdüler” sözleriyle kınadı.
Diğer yandan politik boyutun bulunmadığı veya sınırlı olduğu gazeteci cinayetleri dosyaları ise hızla yol alabiliyor: Bursa’da radyocu Hazım Özsu’nun Mart 2021’de öldürülmesiyle ilgili zanlı Halil Nalçacı’nın 28 Mart’ta müebbet hapse mahkûm edilmesinden sonra, Ses Kocaeli gazetesi imtiyaz sahibi Güngör Arslan’ın 19 Şubat’ta iş yerinde öldürülmesiyle ilgili cinayet davası, Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı.
Darbe girişiminden sonra “en büyük gazeteci hapishanelerinden biri” haline gelen Türkiye, son yıllarda inisiyatifi “tutuklama yerine adli kontrol” yönünde kullanınca “tutuklu gazeteci” sıralamasında geriye düşmüştü. Diyarbakır’da Kürt medyasından 16 gazetecinin Haziran’da tutuklanması ve tutukluluğa yapılan iki itirazın da reddedilmesi, keyfi tutuklamaya dair kötü alışkanlıklara geri dönüşe işaret ediyor.
|
Son üç ayda, sekiz kentte en az 20 medya temsilcisi saldırıya uğradı. Bunlardan 13’ünün hedef alınmasında polis, ikisinde MHP çevreleri, birinde de Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Cemal Enginyurt sorumlu tutuldu.
Bu dönemde yerel makamlar, “görevlerini yaptılar” veya “polisler tespit edilemedi” ve benzeri gerekçelerin arkasına sığınarak, Çekmeköy’de veya Gezi eylemlerinin yıldönümü sırasında medya temsilcilerini hukuku hiçe sayıp hedef alan Emniyet mensuplarını kollamayı tercih etti. Ancak söz konusu üç aylık BİA Medya Gözlem Raporu, basın kartına dair çifte standart ve şiddetle mücadelede attıkları ısrarlı adımlar sonucunda gazetecilerin çeşitli başarılar elde etmeyi sürdürdüğünü de gösteriyor.
Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014’ten 1 Ekim 2022’ye kadar en az 70 gazeteci “Cumhurbaşkanı’na hakaret” başlıklı Türk Ceza Kanunu (TCK) 299. maddesiyle hapis, ertelemeli hapis veya para cezasına mahkûm edildi.
Temmuz- Eylül döneminde Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), iktidarı eleştiren televizyon kanalları ağır para cezalarıyla hedef almayı sürdürdü. Gazeteci Timur Soykan, RTÜK'ün Halk TV, KRT, Tele1 gibi muhalif kanallara ceza yağdırırken, diğer kanallarda "cinci hocaların" halkı kandırdığına dikkat çekti. RTÜK’ün CHP kontenjanından seçilen üyesi İlhan Taşcı da, 2022'de iktidarı eleştiren kanallara 38, yandaş kanallara ise sadece 3 ceza verildiğini kaydetti, çifte standarta dikkat çekti.
Aynı dönemde, en az 126 gazeteci ve medya temsilcisi, Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu’nda yer alan “örgüt üyeliği”, “üye olmamakla birlikte örgüte yardım”, “örgüt propagandası”, “örgüt yayınlarını basmak ve yayınlamak”, “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “suç ve suçluyu övme”, “güvenlik güçlerini alenen aşağılamak” , “kişisel verileri ele geçirip yayımlamak”, “gizli belgeyi temin”, “kin ve düşmanlığa tahrik”, “suç işlemeye alenen tahrik” ve “dini değerleri aşağılamak” gibi suçlamalar nedeniyle yargı önüne çıktı.
Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ve Türk Ceza Kanunu’ndan (TCK) davaların yaygınlığını koruduğu bu dönem, toplumsal eylemleri izleyen en az 12 medya temsilcisi hakkında “Toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanunu” veya “polise direnme” iddialarıyla kovuşturma yürütülmesiyle farklılık gösterdi.
Gazeteci cinayeti dosyaları
Musa Anter cinayeti
Anter Davası'nda zamanaşımı: Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, gazeteci Musa Anter'in 20 Eylül 1992'de öldürülmesi ve 90'larda JİTEM'in işlediği cinayetlerle ilgili yargılamayı zamanaşımından düşürülmeye karar verdi. Mahkeme, 18 sanıklı davada, 37 duruşma boyunca, ne "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım'ı bulabildi ne de İsveç'te bulunan PKK itirafçısı ve eski MİT elemanı Abdulkadir Aygan'ın (Aziz Turan) yedi yıldır ifadesini alabildi. Böylece mahkeme, aradan geçen 30 yıllık sürede zamanaşımına uğradığı için Musa Anter ve Ayten Öztürk cinayeti davalarının düşürülmesi yönünde savcının sunduğu mütalaa doğrultusunda karar verdi. Oysa ki, Anter Ailesi avukatlarından Selim Okçuoğlu ve Nuray Özdoğan, uzun bir süre, Musa Anter dosyasının "insanlığa karşı suça" ilişkin olduğunu ve dosyanın tefrik edilerek bir an önce karara bağlanmasını ısrarla talep etmişlerdi. 15 Eylül'de görülen ve cinayetin 30 yıllık zamanaşımının dolduğu günün ertesine, 21 Eylül'e bırakılan yargılama, zamanaşımıyla son bulmuş oldu. Anter'in oğlu Dicle Anter, karara, "Zaman aşımı bir insanlık suçu. Şimdi yeniliyorum. Bir insanlık suçuyla karşı karşıya kaldık. Hem babamı ikinci defa öldürdüler" sözleriyle sert tepki gösterdi (21 Eylül). |
Güngör Arslan cinayeti
Arslan cinayeti davası başladı: Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Ses Kocaeli gazetesi imtiyaz sahibi Güngör Arslan’ın 19 Şubat’ta iş yerinde silahla öldürülmesiyle ilgili 10'u tutuklu toplam 14 kişiyi yargılamaya başladı. Tetikçi olduğu bildirilen Ramazan Özkan, “Olay günü Ferhat Yıldırım beni aradı ve beni aldılar. Bana Burhan Polat'ın çok kızdığını, bir işi beceremediğini söylediğini anlattı. 'Tamam ben yaparım' dedim, korkutmak için. Fakat kendisi gazeteci olduğu için silah almamız gerektiğini söyledim. Ramiz Saatçi'nin yanına giderek silah aldık. Birlikte gazetenin yakınlarında arabadan inerken, 'En kötü ayaklarına sıkarım' diyerek indim. Sonrasında da bu olayı gerçekleştirdim. Ferhat Yıldırım'ı arayıp vurduğumu söyleyince bana kızdı. Ben de gidip teslim oldum” şeklinde konuştu. Cinayete yardımdan tutuklu Ferhat Yıldırım’ın ifadesiyse şöyle: "Olay günü Hasan Emre Çelik beni aradı ve iş yerine gittik. İş yerine gittiğimizde Burhan Polat oradaydı, Hasan Emre'ye kızdı. 'Bir işi beceremediniz. Ramazan'a sor yapacaksa yapsın, yapmayacaksa haber versin' dedi. Ramazan'ı arayıp onun olduğu eve gittik. Hasan Emre olanları Ramazan'a anlatınca o da 'Ne istiyorsanız yaparım' dedi. 'Ben gideyim tehdit edeyim, gözünü korkutayım' dedi. Sonrasında silah istedi ve onu da alınca olay yerine yakın bir noktaya onu bıraktık. Olaydan sonra Burhan ile görüştük, hatta bize bayağı kızdı”. Tutuklu Hasan Emre Çelik ise savunmasında saldırı talimatını veren kişinin Burhan Polat olduğunu ifade etti: “Evde hep birlikte otururken yorum konusu açıldı. Burhan Polat, haberin altına gelen yorumlara çok kızmıştı, 'Buna bir gözdağı vermeyelim mi?' diye sordu. Ramazan da bunu kabul etti. Ramazan'ın talebi üzerine de silah bulduk. Olaydan sonra Ramazan bizi arayıp 'vurdum' deyince ona kızdım. 'Sana vur mu dedik' deyince bize kızgınlığından ilk ifadesinde bizi suçladı. Burhan da yine bize kızarak 'Size öldürün mü dedim?' dedi. Bunun üzerine avukat Ersin Kurt'un yanına gittik ve avukatımız olmasını istedik. Ancak kendisi bu dosyada isminin geçtiğini söyleyerek bunu kabul etmedi. Talimatı veren kişi Burhan Polat'tır. Burhan Polat yorumları kendi üzerine almış, bir de bize eski kız arkadaşına Güngör Arslan'ın şarap ve çiçek gönderdiğini söylemişti. Bu nedenle ben sadece silah temin ettim, pişmanım”. Başsavcılık açıklamasında, “Eylemi bizzat gerçekleştiren tutuklu şüpheli R.Ö. hakkında ‘Tasarlayarak Kasten Öldürme ve 6136 Sayılı Yasaya Muhalefet’ suçlarından, tutuklu şüpheliler E.K. ve B.P. hakkında ‘Tasarlayarak Kasten Öldürme ve 6136 Sayılı Yasaya Muhalefet Suçlarına Azmettirme’ suçlarından, tutuklu şüpheliler H.E.Ç., F.Y., R.S. ve E.Y. hakkında ‘Tasarlayarak Kasten Öldürmek Suçuna Yardım ve 6136 Sayılı Yasaya Muhalefet’ suçlarından, tutuklu şüpheliler C.Y., K.Y. ve Ö.T. hakkında ‘Suçluyu kayırma’ suçundan, tutuksuz şüpheliler A.Y., E.T., E.Y. ve Y.B. hakkında ‘Suç Delillerini Gizleme’ suçundan Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesince kamu davası açılmıştır” denilmişti. Güngör Arslan'ın eşi Suna Arslan ise, “Güngör Arslan sadece bir gazeteciydi. Bu kentteki tüm ilişkileri yazardı. Ben kimseyi suçlamıyorum. Yargı sizin. Sadece şunu diyorum: Bu bir gazeteci cinayeti. Arkasında başka insanlar da var” dedi. Duruşma savcısının mütalaası ve avukat savunmalarının ardından, mahkeme heyeti sanıklardan Özgür Taşkıran, Can Yılmaz, Kadir Yıldırım ve Emrah Yıldırım'ın tutuksuz yargılanmasına karar verdi. Ramazan Özkan, Burhan Polat, Ersin Kurt, Ferhat Yıldırım, Hasan Emre Çelik ve Ramiz Saatçi ise tutuklu kalacak. Yargılama 10 Ekim’e bırakıldı (6 Eylül).
Cemal Kaşıkçı cinayeti
Kaşıkçı dosyasının düşürülmesini Arabistan talep etmiş: Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda 2 Ekim 2018’de öldürülmesine ilişkin Türkiye'de görülen cinayet davasının düşürülmesi yönündeki talebin, Suudi Arabistan Krallığı Başsavcılığı’ndan geldiği ortaya çıktı. T24’ten Tolga Şardan’ın haberine göre, Dışişleri Bakanlığı, Riyad’dan gelen teklif yazısını aynı gün “çok acele” kaydıyla “gereğinin yapılması” için Adalet Bakanlığına gönderdi. Arabistan Krallığı Başsavcısı Suud Bin Abdullah Almucib imzasıyla 31 Mayıs 2022'de Ankara’ya özel yazı gönderildi. Yazıda, Türkiye’nin 7 Nisan 2022 günlü davanın devredilmesi kararı sonrasında yapılan işlemlerin yerel makamlarca incelendiği ifade edildi. Sürecin hukuki esasının ‘Uluslararası Nezaket İlkesi’ olarak belirtildiği yazıda, dosyanın devredilmesi sonrasında İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bilgi talebine yanıt verildiği aktarıldı. Böylelikle Suudi Arabistan Krallığı Başsavcılığı, dosyanın düşürülmesini talep ettiği yeni yazısıyla aynı zamanda İstanbul’daki mahkemenin beklediği yanıtı da göndermiş oldu. Türkiye’de tamamen kapanan dosya Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz tarafından Mayıs’ta Anayasa Mahkemesi’ne taşınmıştı (2 Temmuz).
Tutuklamalar
2016 darbe girişiminden sonra “en büyük gazeteci hapishanelerinden biri” haline gelen Türkiye, son yıllarda inisiyatifi “tutuklama yerine adli kontrol” yönünde kullanınca “tutuklu gazeteci” sıralamasında geriye düşmüştü. Diyarbakır’da Kürt medyasından 16 gazetecinin Haziran’da tutuklanması ve tutukluluğa yapılan iki itirazın da reddedilmesi, keyfi tutuklamaya dair kötü alışkanlıklara geri dönüşe işaret ediyor.
Bitlis'te gazeteci Sinan Aygül, Jeotermal Enerji Projesi’ne dair yaptığı haberde 2014’te dönemin AKP Bitlis milletvekili Vahit Kiler’e “Kurt siyasetçi” dediği için hakkında verilen adli para cezasını ödemediği gerekçesiyle tutuklandı, ertesi gün ise Covid-19 izni kapsamında tahliye edildi.
Tutuklu gazetecilere gazete yasağı: Diyarbakır’da 16 Haziran’da tutuklanan 16 gazeteciden Diyarbakır 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan Xwebûn gazetesi editörü Zeynel Abidin Bulut, mektubunda Yeni Yaşam, BirGün ve Evrensel gazetelerinin kendilerine verilmediğini yazdı. Bulut ayrıca, az sayıda kanala bağlantısı bulunan bir radyo dışında muhalif medya kanallarını ve yayınlarını takip etme imkanlarının da olmadığını belirtti. Bulut’a göre, resmi gerekçe göstermeyen cezaevi yönetimi, “Bu gazeteler yasak” diyerek keyfi hareket ediyor (15 Eylül).
Aygül tutuklandı ve bırakıldı: Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve www.bitlisnews.com sitesi yazarı Sinan Aygül, Bitlis’te 2014’te yapılan 450 milyon dolarlık Jeotermal Enerji Projesi’ne dair yaptığı haberde dönemin AKP Bitlis milletvekili Vahit Kiler’e “Kurt siyasetçi” dediği için verilen 1500 TL’lik adli para cezasını ödemediği gerekçesiyle tutuklandı. Gazeteci Covid-19 izni kapsamında ertesi gün tahliye edildi. Normalde hükmü ertelenen (HAGB) bu para cezasına dair karar, gazetecinin 2019’da da bir cinsel istismar olayını haberleştirdiği için hapis cezası alması üzerine kesinleşti. Ancak adli para cezasını ödemeyen ve seçenek yaptırımları kabul etmeyen ve hakkında Tatvan Cumhuriyet Savcılığı’nca yakalama emri çıkarılan Aygül, cezaevine gönderildi. Aygül’ün avukatı Burhan Aksoy, cezanın basın ve ifade özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik olduğunu belirtti. Aksoy, “Müvekkilim adli para cezasını ödemeyerek ve seçenek yaptırımları kabul etmeyerek, bu cezayı teşhir etmek için bu kararı aldı" dedi. (13-14 Eylül).
İki aylık tutukluluğuna itiraza ikinci ret: Diyarbakır'da 8 Haziran'da düzenlenen operasyonda gözaltına alındıktan sonra "örgüt üyeliği" iddiasıyla 16 Haziran'da tutuklanan 16 gazetecinin tutukluluklarına yapılan itiraz reddedildi. 22 Haziran'da yapılan itirazı 16 Ağustos'ta karara bağlayan Diyarbakır 5. Asliye Ceza Mahkemesi, 64. gününde olan tutukluluğu "ölçülü, usul ve yasaya uygun" buldu. Diyarbakır 5'inci Sulh Ceza Hakimliği, tutukluluğa yapılan ilk itiraz 18 gün sonra karara bağlamış ve 10 Temmuz'da reddetmişti (20 Ağustos). |
16 tutukluluğa itiraz reddedildi: Diyarbakır 5. Sulh Ceza Hakimliği, Diyarbakır merkezli bir soruşturma kapsamında 8 Haziran’da gözaltına alınan 16 gazetecinin 16 Haziran’daki tutuklanmalarına yapılan itirazı reddetti. Hakimlik, aylık tutukluluk değerlendirmesi sonucunda, “örgüt üyeliği” iddiasıyla verilen tutukluluğun devamına hükmetti (10 Temmuz).
Hapisteki Çelik’e “mektup” tecridi: Diyarbakır’da 16 Haziran’da 16 meslektaşıyla birlikte tutuklanan gazeteci Ömer Çelik'in, meslektaşı Mehmet Güleş'e 28 Haziran’da yazdığı mektup, cezaevi tarafından "sakıncalı" bulunarak el konuldu. El koymaya gerekçe olarak “Basın ve yayın organlarında yayınlamak istemiş olduğu yazısında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, devlet kurumlarını, hakim ve savcılarını asılsız ve küçük düşürücü ithamlarda bulunarak kişileri hedef gösterdiği ayrıca; örgüt içi iletişim ve şifreli haberleşmeye neden olabileceği” gösterildi. Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi İnfaz Müdürlüğü, gazeteci Deniz Tekin’in Çelik’e gönderdiği mektubu ise “Çelik hakkında çıkan haberlerin çıktısı olduğu” için el koydu ve vermedi (3 Temmuz).
Tahliyeler
Aygül tutuklandı ve bırakıldı: Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve www.bitlisnews.com sitesi yazarı Sinan Aygül, Bitlis’te 2014’te yapılan 450 milyon dolarlık Jeotermal Enerji Projesi’ne dair yaptığı haberde dönemin AKP Bitlis Milletvekili Vahit Kiler’e “Kurt siyasetçi” dediği için hakkında verilen 1500 TL’lik adli para cezasını ödemediği gerekçesiyle tutuklandı. Gazeteci Covid-19 izni kapsamında ertesi gün tahliye edildi. Normalde hükmü ertelenen (HAGB) bu para cezasına dair karar, gazetecinin 2019’da da bir cinsel istismar olayını haberleştirdiği için hapis cezası alması üzerine kesinleşti. Ancak adli para cezasını ödemeyen ve seçenek yaptırımları kabul etmeyen ve hakkında Tatvan Cumhuriyet Savcılığı’nca yakalama emri çıkarılan Aygül cezaevine gönderildi. Aygül’ün avukatı Burhan Aksoy, cezanın basın ve ifade özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik olduğunu belirtti. Aksoy, “Müvekkilim adli para cezasını ödemeyerek ve seçenek yaptırımları kabul etmeyerek bu cezayı teşhir etmek için bu kararı aldı" dedi. (13-14 Eylül).
Gözaltılar
Temmuz - Eylül döneminde, üçü kadın, biri LGBTİ+ en az beş medya temsilcisi gözaltına alındı. Gazeteci gazeteci Zeynep Kuray, inşaat işçilerinin eylemini izlerken gözaltına alınırken Diyarbakır’da “PKK’ya yönelik” operasyonda üç gazeteci ters kelepçeli olarak aynı akıbete uğradı, akabinde bırakıldı. Türkiye’de sekiz yıl yaşayan Yunanistan merkezli Real Gazetesi'nin yazarı Evangelos Areteos, Türkiye’ye girmek istediği İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan sınır dışı edildi.
Evrensel gazetesi İzmir muhabiri Ramis Sağlam’ın Foça'daki evine, evde olmadığı sırada, gece saat 03.00'te jandarma geldi. Sabah Foça Jandarma Komutanlığı’na gittiğinde, Sağlam’a “Bilgimiz yok” yanıtı verildi. Gazeteci, “Haber yaptığım gazete ve adresim biliniyor” diyerek işleme anlam veremediğini duyurdu.
Geçen yılın aynı döneminde, dördü Kürt sorunu kapsamındaki gelişmelerle bağlantılı olmak üzere 11 gazeteci gözaltına alınmıştı. Gazetecilerden ikisi, Edirne’de mülteci hareketliliğini haberleştirmek üzere Hollanda’dan gelen RTL muhabiri Olaf Koens ile kameraman Pepijn Nagtzaam idi.
Bayburt’a terk kelepçeli gözaltı: Hasta ve infazları yakılan tutukluların yakınlarının İstanbul Kartal Meydanı’nda 24. haftasında yapmak istediği Adalet Nöbeti’ni izleyen Etkin Haber Ajansı (ETHA) muhabiri Elif Bayburt, darp edilip ters kelepçeyle gözaltına alındı (3 Eylül).
Gazeteci Areteos’a sınırdışı: Türkiye’de sekiz yıl yaşayan Yunanistan merkezli Real Gazetesi'nin yazarı Evangelos Areteos, Türkiye'den sınır dışı edildi. 25 Ağustos’ta Brüksel’den İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'na gelen Areteos, burada kendisini polislerin karşıladığını söyledi. Sohbet adı altında yaklaşık 7 saat sorgulandığını belirten Areteos, sorgunun ardından cuma günü 09:40 uçağıyla geldiği Brüksel’e gönderildiğini açıkladı. Gazeteci, “Türk makamlarının kararını anlayamıyorum, bu beni derinden üzen ve kendimi sürgün gibi hissetmeme neden olan bir şey. Türk devlet yetkililerinin bir noktada kararlarından dönecekleri umuduyla, uzaktan da olsa Türkiye'yi takip etmeye ve aynı inançla çalışmaya devam edeceğim” dedi (25 Ağustos).
Kuray’a gözaltı: İstanbul Ataşehir Finans Merkezi’ndeki Halkbank Plazası’nı yapan ana şirketin kampındaki işçilerin eylemini izlemek isteyen gazeteci Zeynep Kuray, Emlak Konut GYO önünde gözaltına alındı. Kuray, aynı gün serbest bırakıldı (12 Ağustos).
Sağlam’ın evine gece 03.00’te jandarma geldi: Evrensel gazetesi İzmir muhabiri Ramis Sağlam’ın Foça'daki evine, evde olmadığı sırada, gece saatlerinde jandarma geldi. Gece saat 3 sularında jandarmanın evine geldiğini komşularından öğrendiğini bildiren Sağlam, sabah Foça Jandarma Komutanlığı’na gittiğinde, “bilgimiz yok” yanıtı verildi. Sağlam, “Ülkemizde her gün bir bilim insanı, gazeteci ve aydın tehdit edilip baskıya uğrarken gece yarısı biz evde yokken evimize gelen kolluk güçlerinin geliş nedenini öğrenemedim. Haber yaptığım gazete ve adresim bilindiği halde gece yarısı kapıma gelen kolluğa anlam veremedim” diye konuştu (8 Ağustos).
Üç haberciye ters kelepçeli gözaltı: Ankara polisi, 16 Haziran’da Diyarbakır’da tutuklanan 16 medya temsilcisinin serbest bırakılması için Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu’nun (MKGP) Ankara Ulus Meydanı’nda yapmak istediği basın açıklamasına müdahale etti. Gazeteciler Sibel Yükler, Kaos GL sitesi editörü Yıldız Tar ile Mezopotamya Ajansı (MA) Ankara büro muhabiri Deniz Nazlım, darp edilerek ters kelepçeyle gözaltına alındı. Haklarında Ankara Emniyeti Güvenlik Şubesi’nde “2911 sayılı Gösteri ve Yürüyüş Kanunu’na muhalefet” gerekçesiyle işlem yapılan gazeteciler, Ankara Gazi Mustafa Kemal Hastanesi’nde yapılan sağlık kontrollerinin ardından serbest bırakıldı (5 Temmuz).
Saldırı, tehdit, engelleme
Temmuz - Eylül aylarında sekiz kentten en az 20 medya temsilcisi saldırıya uğradı. Bunlardan 13’ünün hedef alınmasında polis, ikisinde MHP çevreleri, birinde de Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Cemal Enginyurt sorumlu tutuldu.
Ankara Emniyeti mensupları, İstanbul Sözleşmesi ve tutuklu gazetecilerin tahliyesi için yapılan üç eylemde 10 medya temsilcisinin fiziki olarak hedef alınması nedeniyle ağır şekilde eleştirildi. MHP Genel Başkan Devlet Bahçeli ve Yardımcısı Semih Yalçın’ın HaberTürk TV’ye yönelik tehditleri, Sokak Kedisi YouTube kanalının sahibi ve sunucusu Ebru Uzun Oruç ve eşinin İstanbul Bağdat Caddesi'nde saldırıya uğraması, KRT programcısı Zafer Arapkirli ve Halk TV Medya Mahallesi programı sunucusu Ayşenur Arslan’ın kendisini “Op. Dr. Mustafa Yücel” olarak tanıtan kişi tarafından tehdit edilmesi, “balkondan düştüğü” ifade edilen bebeğin ölümünün izlerini süren bianet sitesi muhabiri Evrim Kepenek’in karşılaştıkları, tehdit ortamının yaygınlığını gözler önüne serdi.
Geçen yılın aynı döneminde, en az 29 gazeteci kolluk kuvvetlerinin ya da üçüncü şahısların fiziksel saldırısına uğramıştı. Polis müdahalelerinin görüntülenmesine yasak getiren 27 Nisan 2021 tarihli Emniyet Genelgesi’nin iptali, gazetecilere polis şiddetini durduramadı.
Sivas’ta iki haberciye polis şiddeti: Demirören Haber Ajansı (DHA) Sivas muhabiri Hüsnü Ümit Avcı, Bahtiyarbostan Mahallesi’nde dört katlı bir binanın çatısında çıkan yangını görüntülemeye çalışırken bir polis memurunun yumruk ve tekmeli saldırısına uğradı. Avcı, gazeteci olduğunu belirtmesine rağmen saldırı devam etti, yanındaki DHA muhabiri Arife Defne Arslan da polisle yaşanan arbedede koluna darbe aldı. Polis memuru, muhabirlerin elindeki kamera ve fotoğraf makinesini kırmaya teşebbüs etti. Aldığı tekmenin şiddetiyle yere düşen Hüsnü Ümit Avcı'ya olay yerinde bulunun sağlık görevlileri ilk müdahaleyi yaptı. Olay sonrası hastaneye giderek sağlık raporu alan DHA muhabiri Avcı ve Arslan polis memurundan da şikayetçi oldu (17 Eylül).
Gazeteci Kepenek'e tehdit: İstanbul Beylikdüzü'nde "balkondan düştü" denilerek getirildiği hastaneye hayatını kaybeden iki yaşındaki çocuğun "cinsel istismar nedeniyle öldüğü" iddiasını ilgili doktorla görüşerek haberleştiren bianet sitesi muhabiri Evrim Kepenek, bebeğin ailesince tehdit edildiğini duyurdu. Gazeteci, iki yaşındaki çocuğun ön otopsi raporunda "tecavüz edildiği yönünde kuvvetli bulgular" yer aldığını yazmıştı. Kepenek, Twitter hesabından, "Çocuğun amcası olduğunu söyleyen biri aradı '12 bin kişilik aileyiz, korkutmak gibi olmasın haberi kaldırın' dedi. Sonra aradı, 'yanlış anlaşılmasın sizi tehdit etmiyorum' dedi" sözleriyle tehdit edildiğini duyurdu (9 Eylül). |
Gazeteci Yılmaz’a polis tacizi: 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla İstanbul Kadıköy’de düzenlenen eylemi izleyen bianet sitesi muhabiri Tuğçe Yılmaz, sivil polisçe taciz edildi (3 Eylül).
Basın odasına polis baskını: Polis, organize suç örgütü lideri olmakla aranan Sedat Peker’in rüşvet iddialarıyla gündeme gelen AKP milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu ile boşanma aşamasında olan ve Peker’e video gönderdiği gerekçesiyle gözaltına alınan eski THK Üniversitesi Rektörü Ünsal Ban’ın adliyeye getirilişini fotoğraflayan gazetecilerin odasını bastı. Ankara Adliyesi Basın Odası kapısına gelen polisler, gazetecileri şüpheli gibi kapıya dizerek, “Siz burada bekleyin, amirimiz gelecek” dedi. Daha sonra polislerden biri basın odasında otururken, diğerleri kapıda beklemeye başladı. Polislerden biri, “Fotoğrafları yayınlayamazsınız, amirimiz gelecek, o izin verirse fotoğrafları yayınlayabilirsiniz” dedi. Polisler gazetecilere “Size adamın getirileceğini kim söyledi? Pat diye çıkıp nasıl fotoğraf çekersiniz. Biz haber değeri olan şeyleri zaten veriyoruz. Burada gizli bir iş yapıyoruz” dedi. Bir gazetecinin, “Neyin haber olup olmayacağına siz mi karar vereceksiniz? ‘Bizim verdiğimizi yazın, vermediğimizi yazamazsınız’ mı diyorsunuz” şeklindeki tepkisi üzerine amir, gazetecilerin çalıştığı kurumları öğrenmeye çalıştı ve basın odasından ayrıldı (2 Eylül).
Polis Bağcı’yı darp etti, diğerlerine silah ekti: Polis, Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) Van’da yaptığı 1 Eylül Dünya Barış Günü mitingi sonrası yürüyüşe geçen kitleyi takip eden gazetecilerden Mesut Bağcı'yı yere yatırarak, darp etti ve kamerasını kırdı. Kendisini ‘TEM Şube’den diye tanıtan bir sivil polis, Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Berivan Kutlu ile JİNNEWS muhabiri Zelal Tunç’u ölümle tehdit etti. Polis, gazetecilere “Seni vururum, kimse seni bulamaz” tehdidinde bulundu. Aynı polis, JİNNEWS muhabiri Elfazi Toral’a da silah çekti. Ayrıca, Emniyet Müdürlüğünden bazı polislerin kentteki kimi gazetecileri aradığı ve konuya dair herhangi bir görüntünün servis edilmemesi yönünde tehdit ettiği iddia edildi (2 Eylül).
Oruç ve gazeteci eşine saldırı: MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli hakkında sokak röportajı yaptıkları için tehdit ve hakaret mesajları alan Sokak Kedisi adlı YouTube kanalının sahibi ve sunucusu Ebru Uzun Oruç, İstanbul Bağdat Caddesi'nde eşi Barış Oruç ile birlikte iki kişinin silahlı saldırısına uğradı. Ebru Uzun Oruç, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda "Bağdat Caddesi'nde eşim Barış Oruç ve ben iki silahlı kişinin saldırısına uğradık. Durumumuz iyi merak etmeyin. Şu an Emniyetteyiz” dedi (13 Ağustos).
Karaman’da Ölger’e şiddet: Karaman'da DEVA Partisi Karaman İl Başkanı Burak Demirer ve gazeteci Hüseyin Ölger, saldırıya uğradı. MHP Karaman Merkez İlçe Başkanı'nın da aralarında olduğu 8-10 kişilik bir grubun saat 00.15 sıralarında sopalarla Demirer ve Ölger’e saldırdığı bildirildi (12 Ağustos).
Programda Şimşek’e darp: Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt ile Melih Gökçek'in oğlu Osman Gökçek'in sahibi olduğu Beyaz TV'de programlar yapan Latif Şimşek, TV100’de canlı yayınlanan “Gündeme Dair” programında tartıştı. Enginyurt’un üzerine yürüdüğü Şimşek Enginyurt'un korumasınca dar edildi. Savcılık, Enginyurt ve koruması hakkında soruşturma başlatırken koruma Emrah T tutuklandı. Enginyurt ise, daha sonra yaptığı yazılı açıklamada, milletvekilliği ve taşıdığı siyasi sorumluluk gereği göstermesi gereken dikkati ve özeni göstermediğini ve itidal dışı davranışta bulunduğunu bildirerek özür diledi (6-7-8 Ağustos).
Soylu’dan BirGün’e tehdit ve hakaret: İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, KPSS skandalıyla gündeme gelen Yediiklim Yayınevi'nin Soylu’nun da yer aldığı afişinde kullanılan fotoğrafını haber yapan BirGün gazetesini hedef aldı. Soylu, Twitter hesabından “Önce PKK’nın yayın organı Birgün, ardından Tele1'de ahlâk yoksunu yalancı Bülent Tezcan (KK'nın Yardımcısı) Ankara’da Bakanlık Eğitim Binamızda kaymakam adaylarımızla çektirdiğimiz fotoğrafı, KPSS ile ilgili malum dersanenin ziyareti olduğu yalanını söylüyorlar. Ahlâk fukaraları” ifadelerinin yer aldığı paylaşım yaptı. “Haberimizde yer alan tüm bilgiler doğrudur; Süleyman Soylu’nun yer aldığı fotoğraf, Yediiklim Dershanesi’nin Bursa Şubesi’ndeki tanıtım afişinde kullanılmıştır” şeklinde açıklama yapan BirGün gazetesi ise, “PKK’nın yayın organı BirGün Gazetesi’nin açıklamaları bile yalan!” diye yazan Soylu hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını duyurdu (5 Ağustos).
Arapkirli ve Arslan’a tehdit: Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol’un kapısına dana dili koyarak tehdit eden ve kendisini Op. Dr. Mustafa Yücel olarak tanıtan kişi, sağlık camiası üyeleri yanı sıra KRT programcısı Zafer Arapkirli ve Halk TV'de Medya Mahallesi programını hazırlayıp sunan Ayşenur Arslan’ı da tehdit etti. Yücel, Arapkirli hakkında “Ne kadar Erdoğan ve İslam düşmanı varsa hepsi şu anda İblisin etrafında toplanmışlar... 28 ŞUBAT sevdalıları, Sabetayın zürriyeti, İzmir'e çıkan yunan artıkları... İslam’a, Devlete, Müslüman devlete kuduz köpekler gibi salyalarınız akıyor... Acıyorum size...” ifadelerini kullandı. Yücel, Ayşenur Arslan’ı ise “Bu kadını nasıl bilirsiniz desem... Erdoğana düşman, İslam ile kavgalı, Azılı laik, Selanik tayfasının, Kaftancıoğlu’nun manevi ablası... 2023 seçimini bekleyin...” sözleriyle tehdit etti (4 Ağustos).
MHP’den HaberTürk TV’ye çifte tehdit: MHP Genel Başkan Devlet Bahçeli ve Yardımcısı Semih Yalçın, iki ayrı açıklamayla, CHP’li eski milletvekili Berhan Şimşek’in eski ÖSYM Başkanı Halis Aygün ile ilgili sözlerine programında yer veren HaberTürk TV’yi tehdit etti. Şimşek, Habertürk’te KPSS’de soruların sızdırılmasının, MHP bağlantılı olduğunu söylediği eski ÖSYM Başkanı Halis Aygün’ü, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan ‘tasfiye etmek için bir tezgah’ olduğunu öne sürmüştü. “Bahçeli’nin tweet’ini beğendi diye MHP’li olamaz” diyerek iddiayı yalanlayan Yalçın, verdiği bu bilginin Şimşek’çe yorumlatması üzerinden Habertürk TV çalışanlarını ve bünyesinde oldukları CİNER Grubu’nun patronu Turgay Ciner’i hedef gösterdi (4 Ağustos).
Futbolcudan Ağdağ'a yumruklu saldırı: Beşiktaş futbol takımının eski oyuncusu Manuel Fernandes, İstanbul Kuruçeşme'deki eğlence mekânı çıkışında kendisini görüntüleyen Beyaz TV muhabiri Mustafa Ağdağ'ı yumrukla darp etti. Gözünde ve kolundaki darp izleri olduğu için hastaneye giderek darp raporu alan Ağdağ, Fernandes'ten şikayetçi oldu (1 Ağustos).
İki gazeteciye Adana’da darp: Gazeteci Vedat Örüç ve meslektaşı Elif Kurttaş, ithal atıkla ilgili araştırma yapmak için gittikleri Adana Geri Dönüşümcü Sanayiciler Sitesi’nde Akbulut ve Akgül Geri Dönüşüm firmalarının patron ve çalışanları oldukları iddia edilen kişilerce darp edildi. Sözlü taciz ve hakarete uğradıklarını da açıklayan gazeteciler, hastane raporu aldıktan sonra şikayetçi olacaklarını bildirdi (27 Temmuz).
Birecik’ten gazeteci Kırpaç şiddeti duyurdu: Şanlıurfa Birecik'te görev yapan gazeteci Kerem Kırpaç, iki yıl önceki heyelan nedeniyle kapatılan Birecik Halfeti Kültür Yolu'ndaki çalışmaların tamamlanmamasını eleştiren HDP Birecik İlçe Örgütü’nün açıklamasını haberleştirmesi üzerine AKP’li Birecik Belediye Başkanı Mahmut Mirkelam tarafından darp edildiğini açıkladı. Daha önce de kalabalık ortamda Mirkelam’dan şiddet gördüğünü sosyal medya hesabından duyuran Kırpaç, “HDP’nin basın açıklaması haberini yaptığım için 25.07.2022 tarihinde Sn. Mahmut Mirkelam tarafından tokatlandım. Aynı zamanda ağza alınmayacak sözlerle aile efradımı da içine alarak beni rencide etmiştir. Ben Basınım, basının kalemi kırılamaz. aynı zamanda Engelli bir bireyim, epilepsi hastasıyım, uğradığım haksızlığı şiddetle kınıyorum” dedi (26 Temmuz).
Kızılay’da üç haberciye şiddet: KESK Ankara Şubeleri Kadın Platformu’nun 20 Mart'ta feshedilen İstanbul Sözleşmesi için Ankara Sakarya Meydan’ında yapmak istediği basın açıklamasına polis müdahale etti. Medya temsilcilerinin itirazlarını “devam et” türünden aşağılayıcı tavırla karşılayan polis mensupları, açıklamayı takip eden gazetecilerden PİRHA muhabiri Melis Ciddioğlu’nu kolundan tutup yere fırlattı. Polis şiddetine tepki gösteren Ciddioğlu’na polisin, “Mağdur rolü oynama” demesi dikkat çekti. Yine açıklamayı takip eden Artı TV kameramanı Kadir Devir’in şiddet uygulayan polise, “Sizi şikayet edeceğim” sözleri üzerine polis, “İstersen sana numaramı da vereyim akşam mesajlaşalım, kime şikayet ediyorsan et” sözlerini kullandı. KESK binasına gitmeye çalışan kadınları çekmek isteyen Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Emel Vural da polis tarafından çekim yaptığı makinasıyla birlikte kolundan tutularak yere fırlatıldı (26 Temmuz).
Danyıldız ve Meyveci’ye polis tehdidi: Konya Şehir Hastanesinde Kardiyoloji Uzmanı Ekrem Karakaya’nın öldürülmesi sonrası sağlıkçıların eylemlerini takip eden gazeteciler, polisler tarafından engellendi. İstanbul'da bir polis memuru, Artı TV muhabiri Meral Danyıldız ve kameraman Bilal Meyveci'yi “Ayağına bastığımı çektin mi? Çekmediysen seninle görüşeceğiz” sözleriyle tehdit ederek üzerine yürüdü. Gazeteciler aynı polis memuru tarafından “Başınız belaya girecek, sonra yere düşüyorsunuz” denilerek tehdit edildi. Basın örgütleri "İşlem yapmak için ne bekliyorsunuz?" diyerek Emniyet'e tepki gösterdi (7 Temmuz).
Dört haberciye şiddet: Ankara polisi, 16 Haziran’da Diyarbakır’da tutuklanan 16 medya temsilcisinin serbest bırakılması için Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu’nun (MKGP) Ankara Ulus Meydanı’nda yapmak istediği basın açıklamasına müdahale etti. Gazeteciler Sibel Yükler ve Yıldız Tar ile Mezopotamya Ajansı (MA) Ankara büro muhabiri Deniz Nazlım darp edilerek ters kelepçeyle gözaltına alındı. Pir Haber Ajansı muhabiri Eren Güven'in de kamerası kırıldı (5 Temmuz).
Hatay’da Şan’a saldırı: Hatay Gazeteciler Cemiyeti üyesi ve Altınözü gazetesi yazı işleri müdürü Mahmut Şan, 5 Temmuz akşam saatlerinde kimliği belirsiz kişi veya kişilerin saldırısına uğradı. (5 Temmuz).
Hak arama ve cezasızlık
Bu dönemde yerel makamlar, “görevlerini yaptılar” veya “polisler tespit edilemedi” ve benzeri gerekçelerin arkasına sığınarak, Çekmeköy’de veya Gezi eylemlerinin yıldönümü sırasında medya temsilcilerini hukuku hiçe sayıp hedef alan Emniyet mensuplarını kollamayı tercih etti. Yeni suç duyurularının yapıldığı bu dönemde Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM), MLSA Hukuk Birimi girişimiyle, Artı TV kameramanı Bilal Meyveci’yi engelleyip tehdit eden İstanbul Güvenlik Şube Müdürü Hanifi Zengin hakkında tahkikat başlattı. Gazeteci Gökhan Biçici’ye 2013 Gezi eylemlerinde şiddet uygulayan polislerden biri hakkında zorla getirme kararı alındı.
IPS İletişim Vakfı Başkanı ve bianet Proje Danışmanı gazeteci Nadire Mater, sürekli basın kartının yenilenmemesi üzerine Cumhurbaşkanlık İletişim Başkanlığı’na karşı dört yıldır sürdürdüğü hukuk mücadelesini kazandı. T24 sitesi Ankara Temsilcisi Gökçer Tahincioğlu da, 2018’de hak kazandığı halde 2022 Ocak’a kadar “incelemede” yanıtı aldığı için elde edemediği süresiz basın kartına Kamu Denetçiliği Kurumu nezdinde yaptığı girişimler sayesinde kavuştu. CİB İstanbul Bölge Müdürlüğü'nden kartını teslim aldı. Evrensel gazetesi de, avukatı Devrim Avcı aracılığıyla, resmi ilan yayımlama hakkını elinden alan Basın İlan Kurumu’na (BİK) belgeleriyle itirazda bulundu.
Arı'ya tehdit ve müdahaleye işlem yok: İstanbul Çekmeköy İlçe Emniyet Müdürlüğü, BirGün muhabiri İsmail Arı'yı tehdit eden Çekmeköy İlçe Emniyet Müdür Yardımcısı Alper Deniz Demir'in "yasal görevi sınırları içerisinde" davrandığını iddia etti. Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne (CİMER) yapılan şikayete yanıt veren Çekmeköy Emniyeti, "Olay tarihinde görevlilerin ihmal kastı ile hareket ettiklerine dair herhangi bir ciddi bulgu ve belgelere dayanmadığı, iddia ve şikayetin soyut ve genel nitelikte olduğu ayrıca iddialarla kesin ve inandırıcı delil veya kanıt bulunmadığı ve personelin yasal görevlerinin gereklerine aykırı davranmadıkları anlaşılmaktadır" ifadesini kullandı (23 Eylül). |
Valilik şiddette “cezasızlığa” çalıştı: İstanbul Valiliği, Gezi eylemlerinin yıldönümünde gazetecilerin darp edilmesine dair yapılan suç duyurusu ile ilgili olarak sorumlu polisler hakkında soruşturma açılmasını engelledi. İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’nın imzasıyla TGS’ye gönderilen yazıda gazetecilere şiddet uygulayan polislerin tespit edilemediği savunuldu. Ayrıca soruşturma izni verilmesine ve disiplin soruşturması açılmasına gerek olmadığı ve dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği belirtildi. Gezi Parkı eylemlerinin 9’uncu yılında Taksim Dayanışması’nın çağrısıyla 31 Mayıs’ta eylem düzenlendi. Eylemde çok sayıda kişi ile haber takibi yapan Halk TV muhabiri Erdinç Yılmaz, Ozan Demiriz, Tele 1 muhabiri Engin Açar ve kameramanı Umutcan Yitük ile Gazete Fersude sitesi muhabiri Hayri Tunç, Dokuz8haber sitesi muhabiri Fatoş Erdoğan ve Karşı Mahalle sitesi muhabiri Sezgin Kartal dahil çok sayıda gazeteci darp edilmişti. Evrensel gazetesi muhabiri Meltem Akyol, BirGün gazetesi muhabiri Gökay Başcan, Flash Haber TV muhabiri Dilan Polat, Nil Derin Aydoğdu ve Sevda Doğan ise gözaltına alınarak kelepçeyle saatlerce bekletilmişti (19 Eylül).
Biçici’ye darp davasında polise zorla getirme: Gazeteci Gökhan Biçici’ye 2013 Gezi eylemlerinde şiddet uygulayan polisler hakkında Anayasa Mahkemesi kararı zoruyla açılan davanın ikinci duruşmasında bir sanık polis hakkında “yakalama kararı” çıktı. 30 Haziran’daki ilk duruşmada “zamanaşımı” talebinde bulunan duruşma savcısı bu talebini geri çekti. Mahkeme, adresi belli olmayan sanık polisin tavrını “savunma vermekten kaçınma” olarak yorumladı ve hakkında yakalama kararı çıkarılmasına hükmetti. Biçici’nin avukatı Metin İriz, “Müvekkilim ile sanıklar köprüde bir anda karşılaşmış değillerdir, yapılan işlemler sırasında sürekli işkenceye maruz kalmıştır. Soruşturma başlatıldığında bu yönde yapılmıştır. Biz atılı suçun işkence olduğu konusunda ısrar ediyoruz. Bir sonraki celse tanıklarımızı hazır edeceğiz” dedi. dokuz8HABER sitesi genel yayın yönetmeni Biçici, Gezi Direnişi sırasında eylemleri takip ederken 16 Haziran 2013’te İstanbul’un Şişli ilçesinde polisin şiddetine maruz kalmıştı. Ancak beş polisle ilgili “zor kullanma yetkisini aşma”, “hakaret” ve “iş ve çalışma hürriyetini ihlal” gerekçesiyle yapılan şikâyet takipsizlikle sonuçlanmıştı. AYM’nin ihlal kararı sonrası İstanbul Başsavcılığının olaylardan dokuz yıl sonra hazırladığı iddianame gereği üç polis, 30 Haziran’da İstanbul 48. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başlamıştı. Dava, 22 Kasım’a bırakıldı (13 Eylül).
Polis şiddetine suç duyurusu: İstanbul Kartal Meydanı’nda 3 Eylül’de gerçekleşen Adalet Nöbeti eylemini takip ettikleri sırada polis şiddetine maruz kaldıkları gerekçesiyle Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Doğan Kaynak ile darp edilerek gözaltına alınan ETHA muhabiri Elif Bayburt için, İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde suç duyurusu yapıldı (8 Eylül).
Tahincioğlu'ya "dostane çözüm" ile basın kartı: T24 sitesi Ankara Temsilcisi Gökçer Tahincioğlu, 2018'de hak kazandığı halde 2022 Ocak'a kadar "incelemede" yanıtı aldığı için elde edemediği süresiz basın kartı için Kamu Denetçiliği Kurumuna başvurdu. Kamu Denetçiliği Kurumuna gitme yolunu seçmesinin, bu konuda diğer gazeteciler için kolaylaştırıcı bir rol oynayabileceğini düşünmesi olduğunu belirten Tahincioğlu, böyle bir emsal oluşmaması için kurumun karar yerine "dostane çözüm" önerdiğini söyledi: "Başvuru lehime sonuçlanmak üzereyken üç buçuk sene incelemede tuttuktan sonra dostane çözüm formülüyle emsal karar oluşmasını engellediler. Komisyon da bir ay önce olumlu görüş bildirmiş" (1 Eylül). |
Evrensel’den BİK belgeli itiraz: Evrensel gazetesi avukatı Devrim Avcı, gazetenin yazı işleri müdürü Erdi Tütmez ve idari sorumlusu Rıza Doğan, Basın İlan Kurumu Yönetmeliğine uygun olmadığı iddiasıyla Evrensel gazetesinin resmi ilan yayımlama hakkını elinden alan Basın İlan Kurumu’na (BİK), belgeleriyle itirazda bulundu. İtirazda, “Kararınızda yer alan ‘Sırf resmi ilan alabilmek için çıkan” bir gazete olmakla itham edilmesi ne gerçekle ne de dilekçemizin ekinde sunmuş olduğumuz somut durumla bağdaşmaktadır. Bu itham ve iddiada bulunmak ne yılların gösterdiği gerçeklerle ne Basın İlan Kurumu Yönetmeliği başta olmak üzere “kanun ve ikincil mevzuatın amaçlarıyla” ne de basın özgürlüğü ve halkın haber alma hakkının temel ilkeleriyle bağdaştırılabilir” denildi (31 Ağustos).
Polis şube müdürü Zengin hakkında tahkikat: Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Hukuk Birimi, Artı TV kameramanı Bilal Meyveci’yi haber takibi sırasında engelleyen ve tehdit eden İstanbul Güvenlik Şube Müdürü Hanifi Zengin hakkında yaptıkları suç duyurusu üzerine, Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) tarafından tahkikat başlatıldığını bildirdi. Açıklamada “görevi kötüye kullanmak”, “tehdit”, “iş ve çalışma hürriyetinin ihlali” yönünden İstanbul Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmasının ardından Emniyetçe tahkikat başlatıldığı, İstanbul Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğü’nce Meyveci’nin avukatlarına tebliğ edildi. Onur Yürüyüşü’nde bir kadını taciz ettiği anların video kaydının ortaya çıkmasıyla kadın hakları örgütlerinin hakkında suç duyurusunda bulunduğu Hanifi Zengin, sağlık emekçilerinin öldürülen Dr. Ekrem Karakaya için 7 Temmuz'da yaptıkları eylemi takip eden gazetecilere yönelik tavırları ve tehditleri ile de gündeme gelmişti (28 Ağustos).
Mater "sürekli basın kartı"nı CİB'e bırakmadı: IPS İletişim Vakfı Başkanı ve bianet Proje Danışmanı gazeteci Nadire Mater, sürekli basın kartının dört yıl boyunca yenilenmemesi üzerine 2018'de Cumhurbaşkanlık İletişim Başkanlığı'na karşı başlattığı hukuk mücadelesini kazandı. Ankara 18. İdare Mahkemesi'nin 30 Nisan 2022'de kartın iadesine karar vermesi üzerine gazeteci Mater, CİB İstanbul Bölge Müdürlüğü'nden kartını teslim aldı. Basın kartları son yıllarda iktidar için pratik bir baskı aracı haline gelirken 2 bin 500'den fazla gazetecinin kartı iptal edildi ya da yenilenmedi. Habere erişimde, haberi yapmada, haber ortamlarına girmede gazeteciler için olmazsa olmaz basın kartı, artık üzerinde İletişim Başkanlığı yazan kutuda, yine İletişim Başkanlığı yazılı kalem, not defteri ve haberde boyna asılacak kart sahibinin ismi yazılı deri bir kapla birlikte veriliyor (25 Ağustos). |
Kalkandelen’e tehdide dava açılmadı: 2019'da atılan ve idamla tehdit edildiği bir tweeti şikayet eden Cumhuriyet gazetesi yazarı ve hayvan hakları aktivisti Zülal Kalkandelen, Twitter hesabıyla ilgili takipsizlik kararı verildiğini duyurdu. Kalkandelen, “Hakkımda bu paylaşım yapıldığında da suç duyurusunda bulunmuştum ama savcı 'kovuşturmaya gerek yok' kararı vermişti. Kanıt ve delil bulunamadığına karar vermişler. Mesaj atarken video mu çekmeliydim? Ben adaleti nasıl sağlayacağım?” ifadelerini kullandı. Kendisine yönelik tehditlerin sürdüğünü açıklayan Kalkandelen, önceki günlerde bir şahıs tarafından tecavüzle tehdit edilmiş, mahkeme şahıs hakkında beraat kararı vermişti (3 Ağustos).
Soruşturmalar, açılan / süren ceza davaları, kararlar
Soruşturmalar
Gazeteci Varlı’ya “kin” soruşturması: BirGün gazetesi yayın koordinatörü İbrahim Varlı’ya iki yıl önce yaptığı “İslamcılar zorbadır” paylaşımı nedeniyle “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla soruşturma açıldı. Varlı, 25 Eylül 2020'de Twitter üzerinden yaptığı “İslamcılar zalimdir, İslamcılar zorbadır, İslamcıların yapamayacağı kötülük yoktur...” paylaşımı nedeniyle hakkında resen açılan soruşturma kapsamında Emniyet'te ifade verdi. Varlı, CİMER’e yapılan şikayet üzerine açılan soruşturmada üzerine atılı suçlamayı kabul etmedi. Bir dış politika yazarı olarak Ortadoğu’dan Afrika’ya dört bir taraftaki siyasal ve radikal İslamcı yapıları incelediğini ifade eden Varlı, tweet'te siyasal İslamcılığın kastedildiğini belirtti. Siyasal İslamcılığın bir siyasi hareket olduğunu, bu tanımlamanın bir terminoloji olduğunu ve her inananın da siyasal İslamcı olmadığını kaydederek, “soruşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesini" talep etti (25 Ağustos).
Açılan ve süren davalar
Temmuz, Ağustos ve Eylül döneminde en az 126 gazeteci ve medya temsilcisi, Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu’nda yer alan “örgüt üyeliği”, “üye olmamakla birlikte örgüte yardım”, “örgüt propagandası”, “örgüt yayınlarını basmak ve yayınlamak”, “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “suç ve suçluyu övme”, “güvenlik güçlerini alenen aşağılamak” , “kişisel verileri ele geçirip yayımlamak”, “gizli belgeyi temin”, “kin ve düşmanlığa tahrik”, “suç işlemeye alenen tahrik” ve “dini değerleri aşağılamak” gibi suçlamalar nedeniyle yargı önüne çıktı.
Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ve Türk Ceza Kanunu’ndan (TCK) açılan davaların yaygınlığını koruduğu bu dönem, toplumsal eylemleri izleyen en az 12 medya temsilcisi hakkında “Toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanunu” veya “polise direnme” iddialarıyla kovuşturma yürütülmesiyle farklılık gösterdi.
Yücel’in 301 ve 299 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Almanya merkezli Die Welt gazetesi için 2016’da yazdığı haberleri gerekçe yaparak gazeteci Deniz Yücel’i ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ ve “Devlet kurumlarını aşağılamak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. İddianamede, Yücel hakkında, Die Welt'te 26 Ekim 2016'da “Kürdün annesini göremeden ölmesi” söylemi ile 27 Ekim 2016'da yazdığı “Ermenilere yapılan soykırım ifadeleri" nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğu hatırlatıldı. Oysa ki Yücel, ifadesinde “ayrımcılık ve eşitsizliği eleştirdiğini, tarihi gerçeğin suç sayılamayacağını” söylemişti. İddianamede, Basın Kanunu'na göre 6 aylık sürede dava açılabileceği, ancak yazının savcılıkça öğrenilmesinden itibaren dava açma süresinin başladığı, mahkemenin 11 Eylül 2020'de suç duyurusu yapmasıyla savcılığın suçlamayı öğrendiği kaydedildi. 29 Eylül’de görülen duruşmada mahkeme, bir kez daha, Yücel’in yaşadığı Almanya’dan ifade vermesi için yazılan istinabeye yanıt verilmesinin beklenmesine karar verdi. Dava, 24 Ocak 2023’e kaldı (29 Eylül).
Çandar’ın “Kırmızı fularlı kız” davası: İstanbul 30. Asliye Ceza Mahkemesi, Gezi eylemleri sırasında “kırmızı fularlı kız” olarak tanınan ve Rojava’da IŞİD’in öldürdüğü Ayşe Deniz Karacagil hakkında 30 Mayıs 2017’de yaptığı paylaşım nedeniyle gazeteci yazar Cengiz Çandar’ı “suçu ve suçluyu övme” iddiasıyla yargılamaya devam etti. 29 Eylül’de görülen duruşmada savcı, Çandar’ın avukatı, MLSA’dan Erselan Aktan’ın “derhal beraat” yönündeki talebinin bu aşamada karara bağlamanın gereği olmadığı yönünde görüş bildirdi. Yargılama, bir kez daha, Çandar'a ait istinabe evraklarının dönüşünün beklenmesi için ertelendi. Dava, 22 Kasım’a kaldı (29 Eylül).
Sarı’nın “kin” davası: İstanbul Bakırköy 24. Asliye Ceza Mahkemesi, sosyal medya paylaşımları yoluyla “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik ettiği” iddiasıyla gazeteci Zübeyde Sarı’yı üç yıla kadar hapis istemiyle yargıladığı davada, dosyayı esas hakkında mütalaasını hazırlaması için duruşma savcısına aktardı. MLSA avukatları, Sarı hakkında hazırlanan iddianamenin Anayasa Mahkemesi’nin hukuka aykırı olduğuna hükmettiği “sanal devriye” yöntemi ile elde edilen 11 sosyal medya paylaşımından oluştuğunu ifade etti. Suçlamaya delil olarak gösterilen sosyal medya paylaşımları içerisinde “Dersim katliamı” ve “Kobani” ifadelerini içeren sosyal medya paylaşımları da bulunuyor. Suçlamaları reddeden Sarı, “Tüm paylaşımlar gazetecilik faaliyetleri kapsamındadır. 15 yıldır gazetecilik yapıyorum. İddianamede geçen paylaşımlar aslında haber linkleridir. Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek suçlaması gibi bir niyetim yok. Tamamen halkın bilgilendirilmesi amacıyla yapmış olduğum paylaşımlardır” demişti. Yargılama, 1 Aralık’a kaldı (29 Eylül).
Yurttapan ve Estukyan’ın “terör” davası: İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, Demokratik Modernite dergisi Sorumlu Yazıişleri Müdürü Ramazan Yurttapan ve Agos gazetesi Ermenice sayfalar Editörü Pakrat Estukyan dahil beş kişiyi “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla yargılamaya ikinci duruşmayla devam etti. MLSA, Yurttapan, Estukyan ve avukatların hazır bulunduğu davada hakim, İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan ve daha sonra aralarında “hukuki ve fiili bağ” olduğu gerekçesiyle birleştirilen dosyada Yurttapan’ın ifadesinin olmadığını söyledi. Dergide Osmanlı’dan Türkiye’ye geçişi ve sosyal yapıyı inceleyen bir makale yazdığını söyleyen Estukyan, “Savcılık beni terör örgütü propagandası yapmakla suçladı. Suçlamaya konu olan yazı içerisinde geçen YPG/ YPJ gerillası ifadesi savcılık tarafından propaganda olarak değerlendirilmiştir. Oysa gerilla sözcüğünü Türk Dil Kurumunun tanımı kapsamında kullanılmıştır. Propaganda yapmak gibi bir amacım olmamıştır” diye konuştu. Mahkeme, sanık avukatı Özcan Kılıç’ın savunmaları tamamlanan sanıkların duruşmalardan vareste tutulmaları yönünde yaptığı talebi kabul etti. Birleşen dosya kapsamında savunması alınmayan sanıkların dinlenilmesi için tebligat yazılması karara bağlandı. Dava 1 Şubat’a kaldı (28 Eylül).
Dört gazeteciye “Kaçak” davası: İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesinde çıkan “Boğaz’da kaçak var” haberi nedeniyle gazetenin muhabiri Hazal Ocak, foto-muhabiri Vedat Arık ve yazı işleri müdürleri Olcay Büyüktaş ve İpek Özbey’i 31 Mart’ta görülen beşinci duruşmayla yargılamaya devam etti. Duruşma savcısı, Cumhurbaşkanlık İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un şikayetçi göründüğü dosyada, dört gazetecinin “terörle mücadele eden bir kişiyi hedef göstermek” ve “özel yaşamın gizliliğini ihlal” iddialarıyla cezalandırılmasını talep etmişti. Mahkeme heyeti, terörle mücadele kapsamında Altun’a herhangi bir görev verilip verilmediğinin öğrenilmesini yönündeki talebi ve zabıtaların beraat dosyaları istemini reddetmişti. Mahkeme, esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için dosyayı yeniden duruşma savcısına nakletti. Yargılama 1 Şubat 2023’e kaldı (27 Eylül).
Turhan ve Öztaş’a “gösteri” davası: İstanbul Anadolu 13. Asliye Ceza Mahkemesi, bazı HDP’li belediyelere kayyum atanmasına karşı Kadıköy’de gerçekleştirilen protesto gösterisini haberleştirdiği için ETHA Ajansı muhabiri Tunahan Turhan ve Özgür Gelecek muhabiri Taylan Özgür Öztaş’ı, “Gösteri ve Yürüyüş Kanununa muhalefet”ten yargılıyor. Davanın altıncı duruşmasında sanık avukatlarının mazeretini kabul eden mahkeme yargılamayı 28 Şubat 2023’e bıraktı (27 Eylül).
Bakur belgeseline dava Yargıtay’ı bekleyecek: Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesi, barış sürecinde çekilen “Bakur” belgeseli nedeniyle “örgüt propagandası”ndan ilk yargılamada 4 yıl 6’şar ay hapse mahkum edilen gazeteci Ertuğrul Mavioğlu ve yönetmen Çayan Demirel’i İstinafın bozma kararı sonrası yeniden yargılamaya devam etti. 22 Eylül’de devam edilen yargılamada mahkeme, Mavioğlu’nun temyiz incelemesi için Yargıtay’da bulunan dosyasının beklenmesine ve gazeteci hakkında verilmiş yurtdışına çıkış yasağının sürdürülmesine karar verdi. İstinaf Mahkemesi, Şubat 2022’de gazeteci ve yönetmen hakkında verilen cezaları fazla bulmuş ve indirim yapmamasını bozmaya gerekçe yapmıştı. Yargılama 22 Aralık’a kaldı (22 Eylül).
Akın ve Sarısözen’e “TMK” davası: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Yeni Yaşam gazetesi sorumlu müdürü Osman Akın ve gazetenin köşe yazarı Veysi Sarısözen’i “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Sarısözen hakkında verilen yakalama kararının infazının beklendiği dava, Akın ve Sarısözen’in avukatlarının 21 Eylül günkü duruşma için mazeret bildirmeleri üzerine 21 Aralık’a bırakıldı (21 Eylül).
Soylu’dan soruşturulan Ağca’nın “aşağılama” davası: İstanbul 43. Asliye Ceza Mahkemesi, İslam’da şarap tüketiminin yasaklanmasını 25 Aralık 2020 tarihinde sosyal medya hesabından mizahi tarzda eleştiren gazeteci Baransel Ağca’yı, “halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” (TCK 216/3) suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Ağca’ya dair süreç, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun çıkar ilişkilerine dair iddiaları işleyen tweet'leriyle ilgili Emniyet Siber Suçlar Şube Müdürlüğü’nün 26 Nisan 2021’de hazırladığı sekiz sayfalık Araştırma Raporla başlayıp soruşturma sonunda Aralık 2020’de paylaşılan ilgisiz söz konusu tweet'e dava açılmasıyla sonuçlandı. Duruşmada söz verilen avukatı Baran Kaya, iddianamenin hukuka uygun olmadığını savunarak, müvekkilinin tarihçi olduğunu bildirdi; “Tarihe konu olan bir olayı kaba olarak anlaşılabilecek bir biçimde dile getirmiştir. Dini değerlerin aşağılanması kastı yoktur. Yargılanan gazetecilik faaliyetidir. AİHM İsmailova v. Azerbaycan kararında gazetecilik faaliyetinin başka bir olayla ilişkilendirilerek dahi yargılanmasını ihlal saymaktadır. Söz konusu karar, AİHM’in kilit kararlarındandır. Derhal beraat verilmesini talep ediyoruz” dedi. Ancak mahkeme, yargılamayı sürdürmeye karar verdiği Ağca’nın adresinin bildirilmesi için süre verilmesine karar verdi. Yargılama 17 Ocak 2023’e kaldı (20 Eylül).
Uludağ’a TMK davası yeniden: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Ceza Dairesi, dönemin Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’ı eleştirdiği tweetler nedeniyle 10 ay hapis cezasına çarptırılan gazeteci Alican Uludağ’a ilişkin hükmü bozdu. 3 Şubat 2021’de Ankara 18. Ağır Ceza Mahkemesi, “terörle mücadelede görev almış kişiyi hedef göstermek” suçlamasıyla Uludağ’ı hapse mahkûm etmişti. 14 Eylül’de yeniden yargılanmaya başlayan gazeteci savunma yaptı. Mahkeme, esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için dosyayı duruşma savcısına sundu. Uludağ’ın 30 Eylül 2020’de Twitter’da paylaştığı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında yeniden tutuklama kararı veren Kocaman’ı düğününden hemen sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ziyaret ettiği için “AİHM zorlaması ile tahliye kararı verilen Selahattin Demirtaş’ın cezaevinden çıkamadan yeni bir soruşturmada yeniden tutuklanmasını da aynı başsavcı sağladı. Siyasi muhalifler işte böyle cezaevine atılıyor” ifadeleri ile eleştirmişti. Yargılamaya 23 Kasım’da devam edilecek (14 Eylül).
Sonbahar, Karakurt ve Cihan’ın “direnme” davası: Antalya 25. Asliye Ceza Mahkemesi, Antalya’da 2015’te gerçekleştirilen G20 Zirvesi protestolarını takip ederken gözaltına alınan alınan gazeteciler Eylem Sonbahar, Sema Karakurt, Metin Cihan’ı “görevi yaptırmamak için direnme” suçlamasıyla yargılıyor. Toplam 17 kişinin yargılandığı dava, avukatlar mazeret sunarak duruşmaya katılmadıkları için 18 Ocak 2023’e kaldı (13 Eylül).
Keleş’e “hakaret ve direnme” davası: İstanbul 56. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Sultan Eylem Keleş’i “kamu görevlisine hakaret” ve “görevi yaptırmamak için direnmek” suçlamalarıyla yargılamaya başladı. Keleş birikmiş maaşlarını ve tazminatlarını alamadan işten çıkarılan BİMEKS işçilerinin patronları Prof. Dr. Vedat Akgiray'ın ders verdiği Boğaziçi Üniversitesi kampüsü önünde gerçekleştirmek istediği eylemde gözaltına alınmıştı. Ardından Keleş’e bu iki suçlamadan dava açılmıştı. 13 Eylül’de görülen ilk duruşmaya Keleş katılmazken avukatı Merve Kurhan duruşmada hazır bulundu. Kurhan, “Sanığı bu celsede hazır edemedik, bir dahaki celsede hazır ettikten sonra savunmamızı yapacağız” dedi. Mahkeme sanık müdafilerine talepleri doğrultusunda ek süre verilmesine karar vererek davayı 16 Şubat 2023’e bıraktı (13 Eylül).
Çapraz ve Oğuz’a “propaganda” davası: Hakkari 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Yüksekova Haber sitesi imtiyaz sahibi Erkan Çapraz ve yayın koordinatörü Ömer Oğuz’u, iki yıl önce düzenlenen panelde Hakkari milletvekilleri Sait Dede ve Leyla Güven'in konuşmasını bir haber videosu yoluyla haberleştirdikleri için “örgüt propagandası” iddiasıyla yargıladığı davayı, Güven’in sanık olduğu Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dosyayla birleştirilmesine karar verdi. 13 Şubat 2020’de tespit edilen Youtube yayını nedeniyle gazeteci hakkında 11 Mart’ta dava açılmıştı. Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi, Güven'in dosyasının 7 Eylül'de görülen duruşmasında Hakkari 1. Ağır Ceza Mahkemesiyle birleştirme talebini reddetmişti (13 Eylül).
Ağca’nn davası başlayamadı: Elazığ 8. Asliye Ceza Mahkemesi, 28 Mart 2019’da Elazığ’daki evinde ölü bulunan ve ölümü ile ilgili şüphelerin olduğu Yeldana Kaharman’ın otopsi ve toksikoloji raporunu sosyal medyada paylaştığı için gazeteci Baransel Ağca’yı yargılamaya başlayacaktı ancak hakim mazeret bildirdiğinden dava görülemedi. Gazetecinin “kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak” suçlamasıyla yargılandığı davaya ilişkin duruşma ileri bir tarihe ertelendi (13 Eylül).
Çelik ve Yayla’ya TMK davası: Van Çatak’ta askeri helikopterden atıldığı iddia edilen iki köylü hakkında gözaltı kararı veren ile olayı gündeme getiren habercileri gözaltına aldıran savcının aynı olduğu haberleştiren Mezopotamya Ajansı (MA) İmtiyaz Sahibi Ferhat Çelik ve haberi paylaşan Jiyan TV İmtiyaz Sahibi İdris Yayla hakkında dava açıldı. 9 Ağustos 2022’de tamamlanan soruşturma sonunda Çelik ve Yayla’ya, “Gazetecilere gözaltının talimatını aynı savcı verdi” başlıklı haber nedeniyle “Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme” suçu yöneltildi. Dava 22 Kasım’da başlayacak (7 Eylül).
İki gazeteciye “İzinsiz eylem” davası: 12 Haziran’da “Tecrit Siyasetine Karşı Özgürlüğü Savunmak İçin Gemlik’e Yürüyoruz” mesajıyla gerçekleştirilen Gemlik Yürüyüşü’nü takip eden Mezopotamya Ajansı muhabiri Ergin Çağlar ile Jinnews sitesi muhabiri Rozerin Gültekin hakkında dava açıldı. Bursa Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında Çağlar ve Gültekin hakkında, “2911 sayılı kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleme, yönetme, bunların hareketlerine katılma” iddiasıyla 1 yıl 6 aydan 3 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı. Çağlar 6 Aralık’ta Bursa 29. Asliye Ceza Mahkemesi’nde, ve Gültekin ise 25 Ekim’de Seferihisar Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başlayacak (31 Ağustos).
Gök'ün gerekçeli kararında "gazeteci" yok: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, gazeteci Abdurrahman Gök'ü "örgüt propagandası" iddiasıyla 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezasına mahkum ettiği kararının gerekçesinde, ne paylaşımların habere ait görseller olduğuna ne de Gök'ün gazeteci kimliğine değindi. 30 Haziran'da mahkeme, IŞİD'in 2014'te Kobanê'ye yönelik saldırısını haberleştiren ve bu haberlerde YPG'liler ve YPG sembollerin bulunmasını gerekçe yaparak Gök'ü cezalandırmıştı. Mahkum edilmeden önce Gök savunmasında "Suçlama konusu yapılan fotoğrafların altına Kobanê yerine Libya, El Bab, İdlib, Lazkiye, Azerbaycan yazmış olsaydım iddia makamı yine de bu fotoğraflarla 'örgüt propagandası' yaptığımı savunabilecek miydi?" diye sormuştu. Gök'e dava, 2017'de Diyarbakır'da yapılan Newroz kutlamasında üniversite öğrencisi Kemal Kurkut'un polis tarafından öldürülme anını görüntülemesinden hemen sonra açılmıştı. "Kemal Kurkut öldürülürken bunu örgüt talimatıyla fotoğrafladığımı beyan eden gizli tanık Sabır'ın ifadelerinin gerekçeli karara girmesi, aslında bu cezanın neden verildiğinin de açık ifadesidir" diyen Gök, "örgüt üyeliği"nden beraat etmişti (24 Ağustos). |
Saymaz’a “kişisel veri” davası: Niğde 2. Asliye Ceza Mahkemesi savcısı, Kayseri'de bir savcının eşine yönelik muameleyi gerekçe yaparak hastane basmasını Hürriyet gazetesi için Mart 2020’de haberleştiren gazeteci İsmail Saymaz’ın zincirleme şekilde “kişisel verileri ele geçirip yayımlamak” iddiasıyla cezalandırılmasını talep etti. 28 Haziran’da görülen bu duruşmada mahkeme, Saymaz’ın gazeteci olup olmadığını İletişim Başkanlığı’na sorulmasına ve buna dair belgelerin istenmesine karar verdi. Gazetecilerin avukatları Aslı Kazan ve Serdar Laçin talimatlı duruşma için İstanbul Adliyesi’nde yerlerini alırken “mazeretsiz katılmadıkları” şeklinde kabul edildiler. Dokuz yıl hapsi istenen Saymaz, İstanbul Adliyesi’nde SEGBİS üzerinde verdiği ifadesinde “Kaynağımı açıklamam. Kamu açısından önemi varsa haberi yaparım. Savcı Bey nasıl gücünü hastane personelini karşı kullandıysa davayı Niğde’de açtırarak bana karşı kullanmaya çalışıyor. Hiç duruşmaya gelmedi. Bunu meslek dayanışmasıyla açıklarım” demişti. Mahkeme, esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yapılması için yargılamayı 4 Ekim’e bıraktı (3 Temmuz).
Yayla’ya “Gösteri” davası: Batman 1. Asliye Ceza Mahkemesi, aralarında gazeteci İdris Yayla ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’in de bulunduğu 28 kişinin, 2016 yılında Batman’da gerçekleştirilen kayyım protestolarına katıldıkları gerekçesiyle “2911 sayılı Gösteri ve Yürüyüş Kanununa muhalefet” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. MLSA’ya göre mahkeme, Emniyet Müdürlüğü kaynaklı kamera kayıtlarına ilişkin bilirkişi raporunun sanık avukatlarına tebliğ edilmesine ve üç sanık hakkında çıkarılan yakalama emrinin infazının beklenmesine karar verdi. Dava 4 Ekim’e kaldı (2 Temmuz).
Darptan takipsizlik yetmedi, gazeteciye dava açıldı: Ankara 37. Asliye Ceza Mahkemesi, Baro başkanlarının Çoklu Baro Yasası’na yönelik protestoları izlerken darpla gözaltına alınan ve şikayeti takipsizlikle sonuçlanan gazeteci Sibel Hürtaş’ı “polise direnmek” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Gözaltına alındığı araçta boğazının sıkıldığını açıklayan ve olaydan sonra iki gün iş göremez raporu alan Hürtaş üç yıl hapis istemiyle yargılanıyor. Hürtaş, “Ben gazeteciyim, kamu adına mesleğimi icra ediyorum. O gün orada kamu görevini engelleme suçu gerçekleştiyse, polisler benim haberi izlememi engelleyerek gerçekleştirmiştir. O gün orada o haberi izlemekteki ısrarım, gazetecilik yapma ısrarım suç olarak gösterilmeye çalışılmıştır. Buradan suç üretemezler çünkü her fırsatta söylediğimiz gibi gazetecilik suç değildir. Bu davalar alanda haber izlemek isteyen gazetecilere gözdağı vermek için açılıyor” demişti. Mahkeme, müştekilerin zorla getirilmesine, zorla getirme müzekkeresine neden cevap verilmediğinin sorulmasına ve verilecek cevaba göre suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. Ayrıca, tanık S.Ç’nin açık adresinin tespiti de beklenecek. Yargılama 27 Ekim’e kaldı (2 Temmuz).
Fincancı, Önderoğlu ve Nesin'in dosyası Ekim'de: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem nöbetçi yayın yönetmenliği davasından yargılanan ve 17 Temmuz 2019'da beraat ettikleri halde kararları istinaftan dönen Şebnem Korur-Fincancı, Erol Önderoğlu ve Ahmet Nesin'i yeniden yargılamaya devam etti. Sadece Önderoğlu'nun katıldığı yeniden yargılamanın dördüncü duruşmasında daha önce AKP milletvekili aday adaylığıyla gündeme gelen hakim Murat Bircan katılmadı. Önderoğlu'nun avukatların Bircan'la ilgili Mayıs'ta reddi hakim başvurusunda bulunmuş ancak sonuç alamamıştı. Mahkeme başkanı, tanık olarak dinlenmesi planlanan gazetenin sorumlu yazı işleri müdürü İnan Kızılkaya'nın güncel adres tespitinin olumsuz sonuçlandığını bildirdi; Fransa'da yaşayan Ahmet Nesin'e dair yurtdışına yazılan istinabe evraklarının beklenmesine karar verdi. Önderoğlu, Fincancı ve Nesin, "örgüt propagandası", "suç ve suçluyu örmek" ve "suç işlemeye tahrik" iddilarıyla toplam 14 yıl 6 ay hapis istemiyle yargılanıyor. Dava, 19 Ekim'de sürecek. 3 Şubat 2021'de mahkeme, İstinafın kararına uymaya ve İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Özgür Gündem ana davasıyla birleştirilmesini için yazı yazılmasına karar vermişti. Ancak İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, Eren Keskin, Zana Kaya, İnan Kızılkaya ve Kemal Sancılı'yı yargıladığı dosyanın birleştirilmesini reddetmişti. İlk yargılama sonunda Temmuz 2019'da verilen beraat kararları İstanbul İstinaf Mahkemesi'nce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Fincancı'yı kamuoyu önünde hedef almasından bir hafta sonra Ekim 2020'de bozulmuştu (2 Temmuz). |
Barıştıran’a TMK’dan yeniden yargılama: Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi, Demokratik Toplum Kongresi’ni (DTK) canlı yayınladığı gerekçesiyle KHK ile kapatılan ve 16 Mart 2021’deki ilk yargılamada aldığı beraat kararı bozulan Özgür Gün TV’nin sorumlu müdürü Barış Barıştıran’ı “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla yeniden yargılamaya devam etti. 11 Ocak’ta başlayan yeniden yargılamada mahkeme, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’ndan (RTÜK) gönderilen dosyanın bir bilirkişi tarafından incelenmesi ve rapor düzenlenmesine karar verdi. Daha önce de Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nden gelen yanıtta, programın belli bir bölümüne ait konuşmaların çözümleri yer almıştı. Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi, Barıştıran hakkında verilen beraat kararını 10 Eylül 2021 tarihinde bozmuştu. Yargılama 13 Ekim’e kaldı (2 Temmuz).
Vice News ekibinin “örgüte yardım” davası: Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi, 2015’te Diyarbakır’da tutuklandıktan sonra sınırdışı edilen Vice News muhabiri Jake Hanrahan ve kameramanı Philip Pendlebury hakkında açılan davada, gazetecilerin bulundukları Britanya’dan ifade vermelerini (istinabe) bekliyor. Sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği Cizre, Silopi, Nusaybin ve Sur gibi ilçelerde yaşananlara ilişkin belgesel çekimi yapmak amacıyla geldikleri Diyarbakır’da 2015'te tutuklanan ve ardından sınırdışı edilen gazetecilerin, ifadelerinin İngiltereden istinabe yoluyla alınması için Adalet Bakanlığına yazılan yazıya gelecek cevabın beklenmesine ve akıbetinin sorulmasına karar verdi. Hanrahan ve Pendlebury, tercüman Mohamed İsmael Rasool ve rehber Abdurrahman Direkçi hakkında “örgüte bilerek isteyerek yardımda bulunmak suretiyle üye olmak”, “Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanun’a muhalefet” ve “örgüt propagandası yapmak” iddialarıyla ve 15 yıldan 67 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı. Dava 29 Kasım’a kaldı (1 Temmuz).
Yoksu’ya “Kürdistan” davası: Gazeteci Metin Yoksu hakkında, sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımlar gerekçe gösterilerek İstanbul Başsavcılığı tarafından “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla dava açıldı. İddianamede, Yoksu’nun, 20 Temmuz 2015’te IŞİD’in gerçekleştirdiği Suruç katliamında hayatını kaybedenlerin Gazi Mahallesi’ndeki cenaze töreninde çektiği haber fotoğrafında gözüken “Kürdistan” ibaresi suç sayıldı. Ayrıca Yoksu’nun paylaşımını basın yayın yoluyla yapması nedeniyle cezada artırıma gidilmesi de talep edildi. Yargılama 26 Ekim’de, İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayacak (1 Temmuz).
Cihan’a “kişisel veri” davası: İstanbul 22. Asliye Ceza Mahkemesi, devlet içindeki kadrolaşmayı gösterdiği öne sürülen Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) belgelerini yayımlayarak “kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak” (TCK 136/1) ile suçlanan gazeteci Metin Cihan’ı yargılamaya devam etti. 24 Haziran’da görülen dördüncü duruşmada söz verilen Cihan’ın avukatı Özgür Urfa, dosyaya atanan altı farklı bilirkişinin bir ay içerisinde soyut ve mazeretsiz olarak çekilmesine ilişkin, “Bu husus bir baskı altında olma durumunu gösteriyor. Dosyanın yeniden bilirkişiye gönderilmesini istiyoruz” dedi. Urfa, Cihan’ın paylaştığı belgelerin gerçek olup olmadığının TÜGVA’ya sorulmasını da talep etti. Mazeretsiz şekilde dosyadan çekilen bilirkişilerle ilgili Adalet Bakanlığına bağlı İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu’na müzekkere yazılmasına karar veren mahkeme, Urfa’nın talebini de dosyadaki eksiklikler tamamlandıktan sonra değerlendireceğini bildirdi. Dosyaya yeniden bilirkişi atanmasına karar verilen yargılamada, gazeteciye yönelik yakalama kararının devamına hükmedildi. Dava 19 Ekim’e kaldı (1 Temmuz).
Aykol, Kaya ve Kızılkaya’nın 301 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “Hükümeti, yargı organlarını veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama” ve “Türk milletini, Cumhuriyetini ve Meclisi alenen aşağılama” suçlamalarıyla KHK ile kapatılan Özgür Gündem gazetesinin Yönetmenleri Hüseyin Aykol, Zana Kaya ve sorumlu müdürü İnan Kızılkaya ile Kürt siyasetçi Hatip Dicle’yi yargılamaya devam etti. 16 Haziran’da süren yargılama, Dicle hakkındaki yakalamanın infazını ve eksik hususların tamamlanmasını bekleyecek. Dava 22 Kasım’a kaldı (1 Temmuz).
Sarı ve Koşar’a 301’den dava yeniden: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Evrensel gazetesinde 15 Mart 2016’da yayımlanan “Polis Nusaybin’de Halkı taradı: 3 yaralı” başlıklı habere verilen ertelemeli beş aylık hapis cezalarının Yargıtay’da oybirliğiyle bozulması nedeniyle dönemin sorumlu müdürü Çağrı Sarı ve imtiyaz sahibi Arif Koşar’ı “Emniyet teşkilatını alenen aşağılamak” iddiasıyla yeniden yargılamaya başladı. Yargıtay, söz konusu suçun unsurlarının bulunmadığını belirterek 6 Haziran 2017’de verilen mahkûmiyet kararının bozulmasına hükmetmişti. Mahkeme, duruşmanın tebliğ edilmesi için Koşar’ın adresinin tespiti için karar aldı. Yargılama 15 Kasım’a bırakıldı (1 Temmuz).
Tunç’a “kin” davası: Gazeteci Hayri Tunç hakkında, Maraş’ta 1978’de yaşanan katliamın tanıkları ve yakınları ile yapılan röportaj, 10 Aralık 2016’da sosyal medyada paylaştığı haber ile yaptığı yorumlar nedeniyle “kin ve düşmanlığa alenen tahrik” iddiasıyla dava açıldı. Yargılama, İstanbul 42. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 6 Ekim’de başlayacak. Yazar Aziz Tunç’un “Beni sen öldür” kitabı için aldığı ve gazeteci Tunç’un paylaştığı röportaj, Maraş Katliamı sırasında katledilen Hasan Yüzüak’ın annesi olan Xaney Ana’nın yaşadıklarına işaret ediyor. Xaney Yüzüak, röportajda, katledilen oğlundan geriye bir fotoğraf dahi kalmadığını, ömrünün geri kalanını bir parkta gizli gizli ağıt yakarak geçirdiğini ifade ediyordu (1 Temmuz).
Oruç ve Çaksu’nun 301 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Özgürlükçü Demokrasi gazetesinde 21 Ekim – 1 Kasım 2016 arasında yayımlanan haber ve köşe yazılarında “Devleti, hükümetini, yargı organlarını, askeri ve emniyet teşkilatını alenen aşağıladıkları” iddiasıyla gazeteciler Aziz Oruç ile Ersin Çaksu’yu yargılamaya devam etti. 24 Mart’ta görülen duruşmada mahkeme, Çaksu hakkında çıkarılan yakalama kararının infazının beklenmesine karar verdi. Yargılama 27 Ekim’e bırakıldı (1 Temmuz).
Batum’a “kin” davası: İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi, 2017-2019 döneminde Twitter hesabından, Güneydoğu’daki hak ihlallerine tepki gösterdiği, ekonomik krizin yurttaş üzerinden etkileri ile “saldırgan” dış politikasından söz ettiği ve Katar’ın uçak verdiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirdiği için gazeteci Rüstem Batum’u hapis istemiyle yargılıyor. 17 Haziran 2019’da “kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla açılan dava, Batum hakkında çıkarılan yakalama kararının infazını bekliyor. Gazeteci hakkında 19 Ekim 2018’de yakalama kararı çıkarılmıştı. Yargılama 10 Kasım’a kaldı (1 Temmuz).
Beş “Zaman” yazar ve müdürü yeniden yargılanıyor: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, aldıkları cezalar Yargıtay tarafından bozulan Zaman gazetesinin eski yazarları Şahin Alpay, Mümtazer Türköne, Ali Bulaç ve Ahmet Turan Alkan ile yazı işleri müdürü Mehmet Özdemir’i yeniden yargılamaya devam etti. Alpay, Alkan, Türköne, Bulaç ve Özdemir’in, “FETÖ üyeliği” iddiasıyla aldıkları hapis cezalarının Yargıtay tarafından “eksik inceleme” gerekçesiyle bozulmasıyla yeniden başlayan davada, ilk yargılamada beraat eden Mehmet Özdemir’in yakalanmasını bekliyor. Türköne 10 yıl 6 ay hapis, Bulaç ve Alpay ise 8 yıl 9’ar ay hapse mahkum edilmişti. 7 Nisan’daki duruşmada esas hakkında mütalaasını sunan savcı, Bulaç, Alpay, Türköne ve Alkan’ın “üye olmamakla birlikte örgüte yardım” gerekçesiyle cezalandırılmalarını talep etti. Savcı, hakkında yakalama emri bulunan Mehmet Özdemir’in dosyasının tefrik edilmesini istedi. 28 Haziran’da görülen son duruşmada, esas hakkında mütalaaya karşı son beyanların alınması, sanıklar hakkında yurt dışı yasağının kaldırılması ve el konulan dijital materyallerin iadesine karar verdi. da bulunmaları için sanık gazeteciler ve avukatlarına süre verilmesini kararlaştırdı. Ahmet Turan Alkan'ın mal varlığı üzerindeki tedbirin de kaldırılmasına karar verilen dava, 2 Kasım’a kaldı (1 Temmuz).
Dündar’ın “Özgürüz” davası: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesi eski yayın yönetmeni Can Dündar'ın “MİT TIR’ları” haberi nedeniyle yeniden yargılandığı davanın Aralık 2020'de görülen karar duruşmasında daha önce ifadesi alınmadığı için ayrılan dosyasını görmeye devam etti. Dündar bu davada 1 Mart 2017 tarihinde Özgürüz sitesinde yayımladığı bir video nedeniyle “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etmek” (TCK 328) ve “gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklamak” (TCK 330) ile suçlanıyor. 23 Haziran’da görülen bu dördüncü duruşma sonunda mahkeme, Cumhurbaşkanlığının katılma talebini kabul ederken gazeteci hakkında verilen yakalama emrinin infazını beklemeye karar verdi. Dava 27 Aralık’a kaldı (1 Temmuz).
Bayık’ın “Gösteri” davası: Batman 1. Asliye Mahkemesi, Hasankeyf’in su altında bırakılmasına karşı Halkların Demokratik Partisi (HDP) Gençlik Meclisi üyelerinin 12 Haziran 2019’da yapmak istediği basın açıklamasını takip ettiği sırada gözaltına alınan gazeteci Sonya Bayık’ı “2911 sayılı Gösteri ve Yürüyüş Kanunu’na muhalefet” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Batman Emniyet Müdürlüğü’nün mahkeme ilettiği görüntü tutanağında, Bayık’ın da bulunduğu yürüyüşün izinsiz olduğuna yer verildi. Mahkeme, Bayık’ın haber takibi için yürüyüşte bulunduğunu belirten avukatlara, görüntü raporunu incelemeler için süre tanıdı. Yargılama 27 Aralık’a kaldı (1 Temmuz).
Söğütlü’nün “direnme” davası: Gazeteci Buse Söğütlü 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşüne katıldığı gerekçesiyle 34 kişiyle birlikte “2911 sayılı Kanuna muhalefet”, “görevi yaptırmamak için direnme” ve “kamu malına zarar” suçlamalarıyla İstanbul 58. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyor. 28 Nisan’da görülen dava, dosyadaki eksiklerin giderilmesi için 14 Ekim’e bırakıldı (1 Temmuz).
KCK Basın” davasında 46 sanık: İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi, 11 yıldır devam eden “KCK Basın” davasından 46 gazeteci ve medya çalışanını “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılamaya 25. Duruşmayla devam etti. Gazeteci Ravin Sterk’in avukatı Sercan Korkmaz, işlemleri nedeniyle soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Bilal Bayraktar hakkında bir HSK soruşturması bulunduğunu hatırlattı, söz konusu soruşturmanın sonucuna ilişkin kararın dosyaya dahil edilmesini talep etti. Mahkeme, sanıklardan İsmet Kayhan’a ilişkin yakalama kararının infazının beklenmesine bir kez daha karar verdi. Dava 1 Kasım’a kaldı (1 Temmuz).
Göcekli’ye “TMK” davası: İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, sosyal medya paylaşımları ve demokrathaber.org sitesinde yayınlanan haberler nedeniyle Demokrat Haber Genel Yayın Yönetmeni ve İmtiyaz Sahibi Mehmet Göcekli’yi “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla yargılıyor. Mahkeme, iş seyahati nedeniyle yurt dışında bulunduğunu bildiren gazetecinin savunmasının alınabilmesi için yargılamayı, 4 Ekim’e erteledi (1 Temmuz).
Kararlar
Son üç ayda Yargıtay, darbe girişimi sonrası açılan davalar çerçevesinde, “FETÖ’ye yardım” iddiasıyla 490 gün hapiste tutulduktan sonra 4 yıl 2 ay hapse mahkum edilen Eren Erdem ve dört sanıkla birlikte “Anayasayı ihlale teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılan Hidayet Karaca’ya dair hükmü bozdu.
Erdem’e Yargıtay destekli beraat: İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, kapatılan Karşı gazetesine yönelik davada 1 Mart 2019'da Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) “üye olmamakla birlikte bilerek yardım ettiği” iddiasıyla 4 yıl 2 ay hapse cezalandırdığı Eren Erdem'i Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin bozma kararının ardından beraat ettirdi. Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin “Sanıkların beraatleri yerine delillerin değerlendirilmesinde düşülen yanılgı sonucu yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması bozma nedeni yapılmıştır” dediği sanıklardan biri olan Erdem, 490 gün Silivri Cezaevi’nde tutuklu bırakılmıştı. Erdem, sosyal medya hesabından “490 Gün tutukluluk. 3 Yıldır süren adli kontrol. AYM’nin hak ihlali kararı, Yargıtay’ın beraat göndermeli esastan bozması. O davada bugün tamamen beraat ettik. Tüm bu süreçlerde yanımda duran herkese teşekkür ediyorum. Herkes için adalet mücadelemize devam” şeklinde mesaj yayınladı (29 Eylül).
Yargıtay Karaca’ya cezayı bozdu: Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Fethullah Gülen örgütüne ilişkin “çatı” davasında Eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca dahil tutuklu dört sanığa “Anayasayı ihlale teşebbüs” suçundan verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarını bozdu. 28 Haziran’da cezaları bozan Yargıtay, sanıkların 15 Temmuz 2016’da darbe girişimi yaşandığında cezaevinde olduklarına işaret edilerek, darbe girişimine yönelik herhangi bir eylemlerinin tespit edilemediği, icrai davranışlarının mevcut olmadığı ifade edildi. Ancak Yargıtay, sanıkların üst sınırdan “silahlı terör örgütü yöneticisi” olmak suçundan cezalandırılmasını istedi Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi, medya yapılanmasını yönetenler arasında olduğu belirtilen Hidayet Karaca ile birlikte, eski AKP Milletvekili İlhan İşbilen, eski Zaman gazetesi imtiyaz sahibi Alaeddin Kaya ve Fethullah Gülen’in kuzeni Kazim Avcı, anayasayı ihlale teşebbüs suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırmıştı (28 Temmuz).
Cumhurbaşkanına hakaret davaları
Temmuz – Eylül döneminde en az 11 gazeteci ve karikatürist (Mehmet Emin Kurnaz, Ali Ergin Demirhan, Ahmet Sever, Deniz Yücel, Julien Serignac, Gerard Biard, Laurent Sourisseau, “Alice”, Rüstem Batum, Erk Acarer, Engin Korkmaz) Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ilişkin görüş ve eleştirileri nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla toplam 46 yıl 8 ay hapis cezasıyla karşı karşıyaydı.
Ne yazık ki Türkiye’de yerel mahkemeler, “Cumhurbaşkanına hakaret” maddesinin yürürlükten kaldırılmasına dair Venedik Komisyonu tavsiyesi ve AİHM’in Ekim 2021’de verdiği Vedat Şorli mahkumiyeti varken Ceza Kanunu’nun (TCK) 299. maddesiyle ilgili yargılamaları sürdürüyor.
Son üç ayda gazeteci Ali Ergin Demirhan bu suçlamadan beraat ederken bu kez sürgündeki gazeteci yazar Can Dündar hakkında soruşturma açıldı.
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014’ten 1 Ekim 2022’ye kadar en az 70 gazeteci “Cumhurbaşkanı’na hakaret” başlıklı TCK 299. maddesi temelinde hapis, ertelemeli hapis veya para cezasına mahkum edildi.
Geçen yılın aynı döneminde “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla açılan ve toplam 84 yıl hapis tehdidiyle karşı karşıya kalan gazeteci ve karikatürist sayısı 17 idi.
Yücel’in 301 ve 299 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Almanya merkezli Die Welt gazetesi için 2016’da yazdığı haberleri gerekçe yaparak gazeteci Deniz Yücel’i ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ ve “Devlet kurumlarını aşağılamak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. İddianamede, Yücel hakkında, Die Welt'te 26 Ekim 2016'da “Kürdün annesini göremeden ölmesi” söylemi ile 27 Ekim 2016'da yazdığı “Ermenilere yapılan soykırım ifadeleri" nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğu hatırlatıldı. Oysa ki Yücel, ifadesinde “ayrımcılık ve eşitsizliği eleştirdiğini, tarihi gerçeğin suç sayılamayacağını” ifade etmişti. İddianamede, Basın Kanunu'na göre 6 aylık sürede dava açılabileceği, ancak yazının savcılıkça öğrenilmesinden itibaren dava açma süresinin başladığı, mahkemenin 11 Eylül 2020'de suç duyurusu yapmasıyla savcılığın suçlamayı öğrendiği kaydedildi. 29 Eylül’de görülen duruşmada mahkeme, bir kez daha, Yücel’in yaşadığı Almanya’dan ifade vermesi için yazılan istinabeye yanıt verilmesinin beklenmesine karar verdi. Dava 24 Ocak 2023’e kaldı (29 Eylül).
BirGün’den Kurnaz’a “Erdoğan” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, BirGün gazetesi Politika Editörü Mehmet Emin Kurnaz’ı, 23 Mayıs 2021’de çıkan “Çetelerin İktidarı” başlıklı Pazar ekine ilişkin “Cumhurbaşkanı’na hakaret”, MHP Lideri Bahçeli’ye yönelik iddiaya ilişkin de “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Kurnaz ve avukatı Ali Deniz Ceylan’ın da yer aldığı dördüncü duruşmada söz verilen Erdoğan’ın avukatı Melih Tüfenkci, Erdoğan’ın “çetelerle aynı aynı karede gösterildiği”ni belirtti. Tüfenkci, çetenin yasadışı ve toplumu korkutmak amacıyla bir araya gelen bir topluluk olduğunu ve Erdoğan’ın da içlerinde yer almasının “Cumhurbaşkanına hakaret” suçunun işlendiğini ileri sürdü. Duruşma savcısının mütalaasında ceza istediği duruşmada Kurnaz da, “Ben gazeteciyim. Kamu yararı doğrultusunda haber yaptım. Beraatımı talep ediyorum” sözleriyle karşılık verdi. Mahkeme, esas hakkında karar vermek üzere dosyayı inceleme kararı aldı. Yargılama 20 Ekim’e kaldı (8 Eylül).
Dündar’a 299 ve 301 soruşturması: İstanbul Başsavcılığı, gazeteci Can Dündar hakkında, “Cumhurbaşkanına hakaret” (TCK 299) ve “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni, devletin kurum ve organlarını aşağılama” (TCK 301) iddialarıyla resen soruşturma başlattı. LeMan dergisinin Sedat Peker’in iddiaları sonrası “Türkiye savcısını arıyor” kapağını kullanarak 31 Ağustos’ta paylaştığı YouTube yayınında Dündar “Boşuna beklemeyin: O cesur savcı gelmeyecek” demişti. Dündar bombalı saldırıda katledilen gazeteci Uğur Mumcu’nun, “Tarikatlara ve cemaatlere alınan genç çocuklar, 30 yıl sonra general olacaklar ve Cumhuriyet'e karşı ayaklanacaklar” sözünü anımsatarak, “Mumcu bu yazıyı yazdıktan 2 gün sonra öldürüldü. Yazının üzerinden 30 yıl geçti. O tarikâtlerde yetiştirilen çocuklar yargıç savcı, kaymakam, general oldu Cumhuriyet’in altını oyuyor. Bu mafya devlet sistemi biraz da o savcıların göz yumması, onayı, desteği sayesinde iktidara yerleşti. Bunu görmemek; bu sistemin içinden iyi niyetli, cesur bir savcının ortaya atılıp o çarkı kırabileceğini zannetmek en hafif deyimiyle siyaset bilmemektir. Erdoğan’ın hırsızlığını belgeleyen savcılar yıllardır hapiste” diye konuşmuştu (5 Eylül).
İmrek’e “Cumhurbaşkanı” davası: Evrensel gazetesi köşe yazarı gazeteci Ender İmrek, 31 Temmuz 2021 tarihli “Saraylara harcanan o paralarıyla kaç yangın uçağı alınırdı?” diye yazdığı için “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla yargılanacak. Türkiye, Venedik Komisyonu çağrısı ve AİHM’in Ekim 2021’de verdiği Vedat Şorli mahkumiyetine rağmen TCK’nın 299. maddesini ifade özgürlüğünü hukuka aykırı şekilde kısıtlamak için araçsallaştırmaya devam ediyor. Dört yıl sekiz ay hapsi istenen gazeteci, 18 Ekim’de Bakırköy 44. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacak (1 Ağustos).
Demirhan’a “Erdoğan” beraati: İstanbul 55. Asliye Ceza Mahkemesi, Rusya’nın 27 Şubat 2020 tarihinde 33 Türkiyeli askerin ölümü ile sonuçlanan hava saldırısından sonra Türkiye’nin Suriye politikasını eleştirdiği sosyal medya paylaşımı nedeniyle DİSK Basın İş Yönetim Kurulu üyesi ve gazeteci Ali Ergin Demirhan’ı “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla yargıladı. Mahkeme, bu üçüncü duruşma sonunda Demirhan’ı beraat ettirdi (4 Temmuz).
Sever’in 299 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “İçimde Kalmasın/Tanıklığımdır” kitabında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” şüphesiyle T24 yazarı ve 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eski basın başdanışmanı Ahmet Sever’i Türk Ceza Kanunu (TCK) madde 299’dan yargılamaya devam etti. Sever’in yurtdışından ifadesinin alınması için istinabe talebine verilecek yanıtı bekleyen mahkeme, yargılamayı 6 Ekim’e bıraktı (2 Temmuz).
Charlie Hebdo’ya “Cumhurbaşkanı” davası: Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 28 Ekim 2020 tarihli bir karikatürde “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” gerekçesiyle Fransa merkezli haftalık Charlie Hebdo dergisinin dört temsilcisini yargılamaya ikinci duruşmayla devam etti. Davadan, derginin genel direktörü Julien Serignac, yazı işleri müdürü Gerard Biard, genel yayın yönetmeni Laurent Sourisseau ve karikatürist “Alice” 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılanıyor. Mahkeme, sanıkların açık kimlik, adres bilgilerinin ve savunmalarının tespiti için Ankara Başsavcılığı’nca düzenlenen yurt dışı istinabe yazısının akıbetinin Adalet Bakanlığı’ndan sorulmasına karar verdi. Dava 1 Aralık’a kaldı (1 Temmuz).
Batum’a “Erdoğan” davası: İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi, 2017-2019 döneminde Twitter hesabından, Güneydoğu’daki hak ihlallerine tepki gösterdiği, ekonomik krizin yurttaş üzerinden etkileri ile “saldırgan” dış politikasından söz ettiği ve Katar’ın uçak verdiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirdiği için gazeteci Rüstem Batum’u 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılıyor. 17 Haziran 2019’da “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla açılan dava, Batum hakkında çıkarılan yakalama kararının infazını bekliyor. Gazeteci hakkında 19 Ekim 2018’de yakalama kararı çıkarılmıştı. Yargılama 10 Kasım’a kaldı (1 Temmuz).
Acarer’in “Cumhurbaşkanı” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Erk Acarer'i BirGün gazetesinde çıkan “Herkese var, Berkin’e yok” yazında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” iddiasıyla yargılıyor. Mahkeme, Almanya’da yaşayan gazeteciyle ilgili yakalama emrinin infazını bekliyor (1 Temmuz).
Korkmaz’ın “Cumhurbaşkanı’na hakaret” davası: Antalya 19. Asliye Ceza Mahkemesi, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Akdeniz Şube Başkanı Engin Korkmaz’ı bir ihbar sonucu “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla yargılamaya devam etti. 13 Mayıs’ta görülen dava 3 Ekim’e bırakıldı (1 Temmuz).
Hakaret ve tazminat davaları
Ceza davaları
Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında en az 22 gazeteci, haklarında “hakaret” gerekçesiyle açılan ceza davaları kapsamında yargılandı. Sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal’ın şikayetiyle altı habercinin yargılandığı bu dönemde, gazeteci Alican Uludağ, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hacı Hasan Bölükbaş’ın, Onur Öncü de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun açtığı davadan beraat etti. Bu dönemde beş gazeteciye açılan dava yeniydi.
Gazetecilere karşı hapis istemiyle dava açanlar arasında Cumhurbaşkanı’nın eşi Emine Erdoğan, oğlu Bilal Erdoğan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Serkan Hacıcaferoğlu, MHP Lideri Bahçeli, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hacı Hasan Bölükbaş, dönemin Yargıtay C. Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, İstanbul Çağlayan Adliyesi eski 1. Sulh Ceza Hakimi Bekir Altun, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Kızılay Başkanı Kerem Kınık ve çocuğunu istismar etmekle yargılanan R.Y. öne çıkıyordu.
Tacizi haberleştiren Karafazlı'nın "hakaret" davası: Rize 4. Asliye Ceza Mahkemesi, öğrencilerin taciz ve mobbingle suçladığı Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu (BESYO) öğretim üyelerinden Doç. Dr. Serkan Hacıcaferoğlu'nun açtığı davada ÇGD Rize Temsilcisi ve gazeteci Gençağa Karafazlı'yı yargılamaya devam etti. Duruşmada ifade veren gazeteci, "Ne yapmış, Gençağa Karafazlı görevini yapmış. Nedir bu görev? Bu öğretim görevlisi hakkında kadın ve erkek öğrenciler şikâyette bulunmasına rağmen hiçbir yasal işlem yapılmıyor. Sadece 'dikkat edin ilişkilerinize' deniyor. Ama öğrenciler hakkında soruşturma açılıyor... Ben halkın haber alma ve yayma hakkını savundum, kimseye hakaret etmedim" demişti. 25 Eylül'de görülen ikinci duruşmada mahkeme, şikayetçi altı öğrencinin tanık olarak dinlenmesine karar verdi. Dava, 20 Aralık'a kaldı (27 Eylül). |
Başcan’a “Emine Erdoğan” davası: Çevre Ajansı’na kıyıları özel şirketlere devretme yetkisi veren kanun değişikliğine ilişkin haberler nedeniyle ve Emine Erdoğan’ın itibarını zedelediği gerekçesiyle haberlerine yayın yasağı getirilen BirGün gazetesi Editörü Gökay Başcan hakkında dava açıldı. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın şikâyeti üzerine açılan davada, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Başcan’ın “hakaret” suçlamasıyla cezalandırılması talep edildi. Haberler yoluyla Emine Erdoğan’ın onur, şeref ve saygınlığının zedelendiği iddiasıyla açılan davaya ilişkin iddianame İstanbul 17. Asliye Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi (25 Eylül).
Bursalı, Terkoğlu ve Çiçek’e “İnal” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Barış Terkoğlu’nun Barış Pehlivan ile birlikte kaleme aldığı “Metastaz 2: Cendere isimli kitapta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal hakkında yer alan iddialara ilişkin gazeteci Can Bursalı’nın Independent Türkçe sitesi için Terkoğlu ile yaptığı söyleşiyi yargılamaya başladı. 3 Aralık 2020’de yayımlanan söyleşi nedeniyle Independent Türkçe sitesi genel yayın yönetmeni Nevzat Çiçek, Bursalı ve Terkoğlu’nun “hakaret” ve iftira” iddiasıyla hapsi isteniyor. Yargılama 26 Ocak 2023’te sürecek (22 Eylül).
Ergün ve Sezer’e “İnal” davası: İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal’ın rüşvet pazarlığı yaptığı iddialarını haberleştirdikleri için dönemin İleri Haber sitesi genel yayın yönetmeni Doğan Ergün ile sorumlu müdürü İzel Sezer’i “hakaret ve iftira” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Üçüncü duruşması görülen davaya Doğan Ergün katılmazken İzel Sezer ve avukatı Özgür Urfa hazır bulundu. İnal’ın avukatı, şikayetlerinin devam ettiğini belirterek sanıklar ve sanık avukatının tanık dinlenmesi yönündeki talebinin reddini istedi. Ergün ve Sezer’in avukatı Özgür Urfa ise isnadın ispatı kapsamında haber içeriğinde adı geçen “Cendere” kitabının yazarı Barış Terkoğlu ile söz konusu tweetleri atan İstanbul Milletvekili Ahmet Şık’ın tanık olarak dinlenmesini talep etti. Mahkeme, Ahmet Şık ve Barış Terkoğku’nun tanık olarak dinlenmesi talebini, yargılamaya katkı sağlamayacağı gerekçesiyle reddetti. Dosya, esas hakkındaki mütalaasını hazırlamak için duruşma savcısına sunuldu. Yargılama 8 Aralık’ta devam edecek (13 Eylül).
Keleş’e “hakaret ve direnme” davası: İstanbul 56. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Sultan Eylem Keleş’i “kamu görevlisine hakaret” ve “görevi yaptırmamak için direnmek” suçlamalarıyla yargılamaya başladı. Keleş birikmiş maaşlarını ve tazminatlarını alamadan işten çıkarılan BİMEKS işçilerinin, patronları Prof. Dr. Vedat Akgiray'ın ders verdiği Boğaziçi Üniversitesi kampüsü önünde gerçekleştirmek istediği eylemde gözaltına alınmıştı. Ardından Keleş’e bu iki suçlamadan dava açılmıştı. 13 Eylül’de görülen ilk duruşmaya Keleş katılmazken avukatı Merve Kurhan duruşmada hazır bulundu. Kurhan, “Sanığı bu celsede hazır edemedik, bir dahaki celsede hazır ettikten sonra savunmamızı yapacağız” dedi. Mahkeme sanık müdafilerine talepleri doğrultusunda ek süre verilmesine karar vererek davayı 16 Şubat 2023’e bıraktı (13 Eylül).
BirGün’den Kurnaz’a “Bahçeli” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, BirGün gazetesi Politika Editörü Mehmet Emin Kurnaz’ı, 23 Mayıs 2021’de çıkan “Çetelerin İktidarı” başlıklı Pazar ekine ilişkin “Cumhurbaşkanı’na hakaret”, MHP Lideri Bahçeli’ye yönelik iddiaya ilişkin de “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Kurnaz ve avukatı Ali Deniz Ceylan’ın da yer aldığı dördüncü duruşmada söz verilen Erdoğan’ın avukatı Melih Tüfenkci, Erdoğan’ın “çetelerle aynı aynı karede gösterildiği”ni belirtti. Tüfenkci, çetenin yasadışı ve toplumu korkutmak amacıyla bir araya gelen bir topluluk olduğunu ve Erdoğan’ın da içlerinde yer almasının “Cumhurbaşkanına hakaret” suçunun işlendiğini ileri sürdü. Duruşma savcısının mütalaasında ceza istediği duruşmada Kurnaz da, “Ben gazeteciyim. Kamu yararı doğrultusunda haber yaptım. Beraatımı talep ediyorum” sözleriyle karşılık verdi. Mahkeme, esas hakkında karar vermek üzere dosyayı inceleme kararı aldı. Yargılama 20 Ekim’e kaldı (8 Eylül).
Öncü’ye “Soylu” beraati: Küçükçekmece 22. Asliye Ceza Mahkemesi, Özgürüz sitesinin YouTube kanalında 3 Mayıs 2021’de yayınlandığı tespit edilen bir videoda, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya hakaret ettiği iddiasıyla yargılanan gazeteci Onur Öncü’yü beraat ettirdi. İzmir İl Emniyet Müdürlüğü’nün çalışmalarına dayanak yapılan “Ülkenin başına Hortum Süleyman kesilmek isteyen bir İçişleri Bakanı var!” başlıklı video nedeniyle gazeteci hakkında 11 Ağustos 2021 tarihinde dava açılmıştı. Öncü’nün Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Hukuk Birimi’nden avukatları, 23 Eylül 2021 tarihinde mahkemeye sundukları savunmada Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına vurgu yaparak suçlama konusu beyanlar Öncü’ye ait olmasa dahi bu beyanların ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiş ve Öncü hakkında beraat kararı verilmesini talep etmişlerdi. Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianame üzerine basit yargılama usulü ile yargılanan Öncü beraat etti (5 Eylül).
Kısa Dalga haberinden Atar ve Kesim’e soruşturma: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal’ın “Mafyanın ‘yol kesme’ tutanakları ve devletin derin sessizliği” başlıklı haberi nedeniyle, Kısa Dalga sitesi yazarı Ersan Atar ve sorumlu müdürü Sezgin Kesim hakkında soruşturma açıldı. Atar, 20 Haziran 2022’de bir cenazeye giden devlet protokolü konvoyunun yolunun 15-20 kişilik bir grup tarafından kesildiği iddialarına dair ulaştığı savcılık belgelerine dayanarak bir yazı kaleme almıştı. Soruşturma, “kişilik haklarına yönelik asılsız iftira ve ithamlarda bulunma”ya dayandırıldı. Savcılık, Atar ve Kesim’in yedi gün içinde savcılığa gelmemeleri halinde haklarında zorla getirme kararı verileceğini bildirdi (17 Ağustos).
İnal’dan Özcan’a “hakaret ve iftira” davası: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal, gazeteciler Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın “Cendere” kitabında yer alan rüşvet iddialarını haberleştirdiği için bianet sitesi eski genel yayın yönetmeni Nazan Özcan hakkında “hakaret ve iftira” iddiasıyla dava açtı. 7 Aralık 2021’de yayınlanan haber için 25 Mayıs’ta avukatı Meriç Eyüboğlu ile birlikte emniyette ifade veren Özcan, “Haberde aktarılan tüm hususlar ‘iddia’ olduğu belirtilerek kaleme alınmıştır. Dolayısıyla şikayetçinin belirttiği gibi hakaret-iftira niteliği taşımamaktadır, söz konusu olan bir gazetecilik faaliyetidir. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Söyleyeceklerim bunlardan ibarettir” demişti. Hakkında iddianame düzenlenen Özcan, 8 Aralık’ta İstanbul 34. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacak (10 Ağustos).
Uludağ’a beraat: Gazeteciler Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve Hülya Kılınç gibi habercilerin tutuklanmasını eleştiren gazeteci Alican Uludağ, Twitter hesabından 5 Mayıs 2020’de yaptığı paylaşımla İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hacı Hasan Bölükbaşı’na hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davadan beraat etti. İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesi, “İstanbul Adliyesi kumpasın yeni adresi” yönündeki ifadesi nedeniyle iki yıl dört aya kadar hapsi istenen Uludağ’ın dosyasında “suçun unsurlarının oluşmadığı”na hükmetti (3 Ağustos).
İstismarı yazan Kepenek’e “hakaret” davası: Altı yaşındaki çocuğunu istismar ettiği için tutuklanan, daha sonra da adli kontrol şartıyla serbest bırakılan R.Y’nin şikayetiyle, haberi kamuoyuna duyuran bianet.org editörü Evrim Kepenek“hakaret” iddiasıyla yargılanıyor. İzmir Selçuk Asliye Ceza Mahkemesi’nde 21 Haziran’da süren dava nedeniyle gazetecinin hapsi isteniyor. 9 Aralık 2021 tarihli iddianame çıkmadan önce Kepenek, Rize Ardeşen Şehit Halis Karoğlu Polis Merkezi Amirliğine giderek ifade vermişti. Yargılama 1 Kasım’da sürecek (13 Temmuz).
Altan’ın “hakaret” davası: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi, yazar Ahmet Altan’ı, 16 Mart 2008 tarihli Taraf gazetesinde çıkan “Darbe hazırlığı ya da Kemalizmi kapatmak” başlıklı yazısında dönemin Yargıtay C. Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’ya “görevinden dolayı hakaret ettiği” iddiasıyla tutuklu gazeteci ve yeniden yargılanmaya devam etti. Mahkeme, dosyanın tekrar açılmasına gerekçe yapılan İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi kararına ilişkin Yargıtay incelemesini bekliyor. Dosyanın Yargıtay’dan dönüp dönmediği yeniden sorulacak. Dava 4 Ekim’e kaldı (2 Temmuz).
Sever’e “hakaret” davaları: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “İçimde Kalmasın/Tanıklığımdır” kitabının yazarı T24 sitesi yazarı ve 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eski basın başdanışmanı Ahmet Sever’i Mustafa Şentop ve Mustafa Varank’a hakaret iddiasıyla yargılamaya devam etti. Sever’in yurtdışından ifadesinin alınması için istinabe talebine verilecek yanıtı bekleyen mahkeme, yargılamayı 6 Ekim’e bıraktı (2 Temmuz).
Dündar ve Kızılkaya’nın “hakaret” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, kapatılan Özgür Gündem ile dayanışmak için başlatılan Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği kampanyasına katılan gazeteci Can Dündar ile gazetenin sorumlu yazı işleri müdürü İnan Kızılkaya, İstanbul Adliyesi eski 1. Sulh Ceza Hakimi Bekir Altun’a yönelik ifadeler nedeniyle “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Dündar ve Kızılkaya, “Saray rejiminin en kullanışlı hakimi” başlıklı bir yazı nedeniyle 2 yıl 4 ay hapis istemiyle yargılanıyor. Mahkeme, 19. duruşmada, Dündar hakkındaki yakalama emrinin infazını bekliyor. Dava, 27 Ekim’e bırakıldı (1 Temmuz).
Dört gazeteciye “Bilal Erdoğan” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan “Bilal Erdoğan'ın şanslı arkadaşı” ve “Arkadaş ihale zengini” başlıklı haberler nedeniyle gazetenin genel yayın koordinatörü Serkan Ozan, sorumlu yazı işleri müdürü Olcay Büyüktaş Akça, internet sorumlu haber müdürü Ozan Yurtoğlu ve haberleri yapan muhabir Hazal Ocak’ı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın şikayetiyle yargılamaya devam etti. Duruşma savcısının, “hakaret ve iftira” suçlamasıyla ve iki yıla kadar hapis istediği gazeteciler 7 Haziran’daki esas hakkındaki savunmalarında “arkadaş” kelimesinden nasıl hakarete varıldığına anlam veremediklerini ve gazetecilik faaliyeti nedeniyle yargılanmamaları gerektiğini ifade etti. Mahkeme, karar için dosyayı incelemeye aldı. Dava 8 Kasım’a kaldı (1 Temmuz).
Gazeteci Arı’ya Kızılay davası: BirGün gazetesinde 6 Ekim 2020 tarihinde yayımlanan “Kızılay Başkanı ile Genel Müdürü’ne kesilen para cezalarının belgelerine BirGün ulaştı” başlıklı haber nedeniyle muhabir İsmail Arı hakkında Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ın şikâyetiyle açılan davaya devam edildi. 12 Mayıs’ta görülen duruşmada İstanbul 58. Asliye Ceza Mahkemesi suçtan zarar görme ihtimaline binaen Kızılay’ın katılma talebini kabul etti. Mahkeme, gazeteciyi “kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek ve yaymak” (TCK 136) suçlamasıyla yargılamaya üçüncü duruşmayla 11 Ekim’de devam edecek (1 Temmuz).
Hukuk davaları
Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında en az beş gazeteci ve üç yayın kuruluşu, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal, Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ve Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak’ın açtıkları tazminat davaları çerçevesinde toplam 700 bin TL tazminat istemiyle yargılandı.
Bir yazısında “elektrikli traktör” toplantısında “bunu zaten üreten sanayicinin neden çağrılmadığını” sorduğu için Türkiye gazetesinin yazarı Fuat Uğur hakkında, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın açtığı dava kapsamında 21 bin 650 TL’lik icra takibi başlatıldı.
Bursalı, Terkoğlu ve Independent Türkçe’ye 300 bin TL’lik dava: İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesi, Barış Terkoğlu’nun Barış Pehlivan ile birlikte kaleme aldığı “Metastaz 2: Cendere isimli kitapta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal hakkında yer alan iddialara ilişkin gazeteci Can Bursalı’nın Independent Türkçe sitesi için Terkoğlu ile yaptığı söyleşiyi yargılıyor. İnal, Independent, Bursalı ve Terkoğlu’dan toplam 300.000 TL’lik manevi tazminat talep ediyor. 13 Eylül’de görülen ikincisi celseye Terkoğlu katılmazken, Bursalı ve Independent Türkçe avukatı hazır bulundu. Terkoğlu’nun avukatı ise e-celse üzerinden duruşmaya katıldı. İnal’ın tarafı davanın kabulünü isterken Independent Türkçe avukatı davanın reddini talep etti. Terkoğlu’nun avukatı da haberin gerçek olduğunu belirterek davanın reddini istedi. Mahkeme eksik hususların tamamlanması için davayı 6 Aralık’a bıraktı (13 Eylül).
Uğur’a 21 bin 650 TL’lik tazminat için icra takibi: AKP’ye yakınlığıyla bilinen Türkiye gazetesinin yazarı Fuat Uğur, ‘elektrikli traktör’ toplantısında ‘bunu zaten üreten sanayicinin neden çağrılmadığını’ sorduğu için Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın dava açtığı dava çerçevesinde tazminata mahkum edildiği duyurdu. Uğur, İstinaf mahkemesinin “zorlama gerekçelerle, hukuk skandalı sayılabilecek bir kararla davayı Varank lehine sonuçlandırdığı”nı savundu; bunun sonucunda haciz kararı çıkartılarak 21 bin 650 TL tutarında icra takibi başlatıldığını duyurdu. Yazısında “Neden Önder Yol’un, yani elektrikli traktörü zaten üreten sanayicinin çağrılmadığını” sorduğunu söyleyen Uğur, Varank’ın bu soru üzerine ‘ağır bir tekzip’ yolladığını, “tetikçi” diyerek hakaret ettiği yetmezmiş gibi hakkında dava da açıldığını bildirdi (28 Temmuz).
Sözeri'ye tazminat davası: İstanbul 2 Asliye Ticaret Mahkemesi, 7 Nisan 2019 tarihli "AK Parti'ye kim oy kaybettirdi?" başlıklı yazı nedeniyle Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak'in şikayetiyle Evrensel gazetesi köşe yazarı Ceren Sözeri'yi 200 bin TL manevi tazminat talebiyle yargılamaya devam etti. 13 Nisan'daki duruşmada söz alan Albayrak'ın vekili Gözde Meral, sosyal ve ekonomik durum araştırmasına yönelik eksikliğin, yargılamanın sürüncemede kalmaması için davalılar vekili tarafından giderilmesini talep etti. Gazete ve Ceren Sözeri'nin avukatı Devrim Avcı ise müvekkillerinin sosyal ve ekonomik durumunu bilemediğini belirterek davacı vekilinin beyanını kabul etmediğini söyledi. Ardından kararını açıklayan mahkeme, davalıların sosyal ve ekonomik durum araştırması için kolluğu müzekkere yazılmasına karar verdi. Dava 5 Ekim'e kaldı (2 Temmuz). |
Ocak’ın “Albayrak” davasında “tuhaf” duruşma: Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Kanal İstanbul güzergâhında satın aldığı arazi hakkında Cumhuriyet gazetesinde 20 Ocak 2020'de yayımlanan “Damat işi biliyor” başlıklı haber nedeniyle dava ettiği gazeteci Hazal Ocak, 200 bin TL manevi tazminat istemiyle yargılanmaya devam etti. İstanbul 8. Asliye Hukuk mahkemesi, Ocak hakkında İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen beraat kararının kesinleşmesini bekliyor. Asliye Hukuk Mahkeme başkanı, 21 Haziran’daki duruşma öncesi, duruşma salonu önünde dosya sırasının gelmesini bekleyen gazetecinin avukatı Damla Çaltepe’ye haber vermeden davayı görmüştü. Albayrak’ın avukatlarının e-duruşma yöntemi ile katıldığı davada haber verilmeden duruşmanın görülmesine tepki gösteren avukat Çaltepe’ye hakim, “Biz gördük, bitti” şeklinde cevap vermişti (1 Temmuz).
Yeni baskı araçları: İlan kesme ve müfettiş cezaları
Cumhurbaşkanlık İletişim Başkanlığı, 1975 yılından beri basın kartı, 20 yıl fiilen gazetecilik yaptığı için de bunun ardından “sürekli basın kartı” taşıyan gazeteci Tuğrul Eryılmaz’ın taşıdığı sürekli basın kartını iptal etti ve iade edilmesini istedi.
Basın İlan Kurumu (BİK), Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Evrensel, BirGün, Cumhuriyet ve Sözcü gazetelerinin BİK'in ilan kesme cezalarına dair verdiği ve TBMM’den düzenleme talep ettiği ihlal karar gerekçesinin açıklanmasının ardından “TBMM değişiklik yapana kadar Basın Ahlak Esasları kapsamında yapılan başvurular gündeme almama kararı aldık” açıklaması yaptı. Evrensel gazetesini bayiide denetlemesi tepkilere neden olan BİK, BirGün gazetesine haberi nedeniyle gösterge cezası vermesiyle bir kez daha gündeme geldi.
Gazeteci Aziz Oruç’un yargılandığı dava dosyasına, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün istihbarat amaçlı yaptığı ve TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş ile EFJ Başkan Yardımcısı Mustafa Kuleli’nin adlarının da geçtiği gazeteci fişlemeleri de girdi.
47 yıllık gazeteci Eryılmaz'ın basın kartını iptal ettiler: Cumhurbaşkanlık İletişim Başkanlığı, 1975 yılından beri basın kartı, 20 yıl fiilen gazetecilik yaptığı için de bunun ardından "sürekli basın kartı" taşıyan gazeteci Tuğrul Eryılmaz'ın taşıdığı sürekli basın kartını iptal etti ve iade edilmesini istedi. T24 sitesindeki "Düzenli Magazin" köşesinde durumu aktaran gazeteci, "İletişim Başkanlığı'nın bu hafta gönderdiği bir iadeli taahhütlü mektupla yıllardır taşıdığım sürekli basın kartımın iptal edildiği bildirildi. Gerekçe mi? 70+ bir delikanlı olduğum için 'milli güvenliğe zarar verecek eylemlerim' Fahrettin Altun ve ekibi tarafından cezalandırılmış. Gerçekten burası sözün bittiği yer. Üç yıldır ne yeni basın kartımı verdiler, ne iptal etmişlerdi. Şimdi iptal etmişler. Avukat param olmadığı için konuyla Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ilgileniyor" dedi. İletişim Başkanlığı'ndan gönderilen yazıda, "Başkanlığımızdan alınan ilgi yazıda, 10.08.2022 tarihinde toplanan Basın Kartı Komisyonunca Basın Kartı Yönetmeliği'nin 25. maddesinin 2. fıkrası uyarınca adınıza düzenlenen 140033 numaralı sürekli basın kartınızın iptal edildiği bildirilmiştir. Basın Kartı Yönetmeliği'nin 30.maddesi uyarınca ileride herhangi bir mağduriyet yaşamamanız için, iptal edilen kartınızı Bölge Müdürlüğümüze iade etmeniz gerekmektedir" deniliyor. IPS İletişim Vakfı kurucusu ve yönetim kurulu üyesi de olan Eryılmaz, 2014 TGC Basın Özgürlüğü Ödülü'nün de sahibi (16 Eylül). |
Emniyet istihbarattan 20 gazeteciye fişleme: Gazeteci Aziz Oruç’un yargılandığı dava dosyasına, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün istihbarat amaçlı yaptığı gazeteci fişlemeleri de girdi. Gizli ibareli belge, Oruç’a yardım ettiği belirtilerek, “örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek”ten yargılanan Müftüoğlu’nun dava dosyasında ortaya çıktı. Fişlenen 20 gazeteci arasında Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eş Başkanı ve Mezopotamya Ajansı (MA) Editörü Dicle Müftüoğlu, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş ve Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) Başkan Yardımcısı Mustafa Kuleli ile birlikte 20 gazeteci yer aldı. Fethullah Gülen Cemaati’ne yönelik toplanan istihbarat bilgilerine dayanan fişlemede, gazetecilerin “Journalist Post” adlı bir dergide yazılarının çıktığı belirtildi. Bu derginin Gülen yapılanmasıyla bağlantılı olduğu öne sürülen fişleme tutanağında, gazetecilerin isimleri, TC kimlik numaraları, dergideki pozisyonları ve Ulusal Yargı Ağı (UYAP) üzerinde kaydının bulunup bulunulmadığı bilgileri yer aldı. Fişleme tutanağının, 24 Mayıs 2022’de 174774 sicil numaralı ile 356021 sicil numaralı Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nce imza altına alındığı görüldü (5 Eylül).
Bir BİK denetimi hikayesi: Basın İlan Kurumu (BİK), Evrensel gazetesinin resmi ilan ve reklam yayımlama hakkını 22 Ağustos’ta gazeteye tebliğ ettiği bir kararla tümüyle iptal etti. BİK’in iptal kararına tepkiler sürerken, İstanbul Maltepe’de bayi denetimi sırasında yaşananlar BİK’in Evrensel’e yönelik keyfi tutumunu gözler önüne serdi. Maltepe’de esnaf Ali Aydın, BİK’ten bayii denetim için geldiklerinde karşılaştıklarını anlattı. BİK’ten üç görevlinin geldiğini, ‘Denetim yapacağız’ dediklerini aktaran Aydın yaşanan diyaloğu şöyle özetledi: “Neyin denetimine geldiklerini sordum. ‘Seninle bir ilgisi yok, seni denetlemiyoruz. Gazete denetliyoruz. Kaç tane satıyorsun?’ gibi sorular sordular. Ben de ‘Hiç satmasam da olur, gazetenin kârı yok. Hangi gazeteye bakacaksınız?’ diye sordum. ‘Biz Evrensel’i denetleyeceğiz’ dediler. ‘Diğerlerini de denetleyin’ dedim. ‘Biz Evrensel gazetesi için geldik’ dediler. Buyur ettim. ‘Bugün kaç tane Evrensel gazetesi geldi? Stantta kaç tane var?’ diye sordular. 29 tane geldiğini, 27 tanenin satıldığını, 2 tane gazetenin kaldığını söyledim. Zaten gazete sabahları satılır, sabahları alır gazeteleri okuyucuları. ‘Bunlar tek tek mi, ikişer ikişer mi üçer üçer mi satıldı’ diye sordu BİK görevlisi. Tek tek satıldığını söyledim. ‘İkişer ikişer satıldı desem ne olacak?’ diye sordum. Görevli ‘Hemen tutanağa yazacağız’ dedi. Birer birer satıldığının üstüne basa basa dedim. O arada bir müşteri geldi, bir tane Evrensel gazetesi aldı. Gösterdim, ‘Bak bir tane okuyucu Evrensel aldı. Benim işim bu’ dedim. Bu arada da tabii sadece Evrensel’i denetledikleri için sinirlendim” (22 - 27 Ağustos).
BİK “Basın ahlak” dosyalarını görüşmeyecek: Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Evrensel, BirGün, Cumhuriyet ve Sözcü gazetelerinin BİK'in ilan kesme cezalarına dair verdiği ve TBMM’den düzenleme talep ettiği ihlal kararının gerekçesinin açıklanmasının ardından bir açıklama yapan Basın İlan Kurumu (BİK), “Yönetim Kurulumuz, TBMM tarafından 195 sayılı Kanunun 49. maddesinde değişiklik yapılana kadar Basın Ahlak Esasları kapsamında yapılan başvuruları toplantı gündemine almamaya karar vermiştir” dedi. AYM, Anayasa’nın 29. Maddesinde yer alan “… Süreli yayınların çıkarılması, yayım şartları, mali kaynakları ve gazetecilik mesleği ile ilgili esaslar kanunla düzenlenir; kanun, haber, düşünce ve kanaatlerin serbestçe yayımlanmasını engelleyici veya zorlaştırıcı siyasal, ekonomik, mali ve teknik şartlar koyamaz.” bölümü hatırlatmış ve “gazetelerin yayım yapmasını zorlaştıran ekonomik koşulların konulması da yasaklanmıştır” demişti (11 Ağustos).
BİK’ten BirGün’e gösterge cezası: Basın İlan Kurumu, 30 Temmuz 2021’de BirGün Ege’de yayımlanan ve Dokuz Eylül Üniversitesi’nin (DEÜ) son yıllarda akademisyenlere ve öğrencilere baskı uygulandığına işaret eden “Dokuz Eylül’de çöküş yaşanıyor” başlıklı haber nedeniyle birgun.net’e 7 gün boyunca ek gösterge cezası verdi. İlgili haberde, “Uzun yıllar Ege Bölgesi’nin ve Türkiye'nin en nitelikli üniversiteleri arasında yer alan DEÜ, son üç yıldır akademik yaşamla ilgisi olmayan haberlere konu oluyor. AKP’de 14 yıl genel başkan yardımcılığı ve dört dönem milletvekilliği yapan Prof. Dr. Nükhet Hotar’ın 2018 yılından beri yönettiği DEÜ’de resmen akademik çöküş yaşanıyor” deniyordu (18 Temmuz).
Yasaklamalar, kapatmalar, toplatmalar
Temmuz - Eylül döneminde Sulh Ceza Hakimlikleri veya Erişim Sağlayıcıları Birliği; yolsuzluk, rüşvet, kayırmacılık iddialarını gündeme getiren veya eleştiren en az 198 online haber ve gazetecilik içeriğine erişim engeli getirdi. Erişim engellemelerinde “kişilik hakları” gerekçesi yaygınken yolsuzluk, kayırmacılık, devletin suçlandığı suçlar, kamuoyundan saklanan konular arasındaydı.
Erişime kapatılan haberlerde, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Damadı Berat Albayrak, Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal, AKP Erzurum milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu, eski AKP milletvekili Abdurrahim Boynukalın, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), TRT İzmir Radyo Müdürü Süleyman Hakan Kuralay, Bodrum Vogue Otel, Paramount Hotel, Sezgin Baran Korkmaz, Sedat Peker, Serhat Albayrak, Siemens - Kolin, Sivas Valisi Yılmaz Şimşek, Medicana İnternational İzmir Hastanesi’nin de adı geçiyordu.
Tek istisna olarak İstanbul Anadolu 10. Sulh Ceza Hakimliği, Evrensel, BirGün sitelerinde yer alan üç haberin “kişilik haklarını ihlal” iddiasıyla erişime kapatılması için yapılan başvuruyu reddetti. Evrensel sitesinde çıkan “Peker’in ifşaları Beştepe’nin harim-i ismet’ine kadar uzandı” haberi, gazeteci yazarı Timur Soykan’ın “Rüşvet ağında 30 soru” başlıklı yazısı ile medya ombudsmanı Faruk Bildirici imzalı “Yeni Cüppeli’ yaratan medya” yazısı sansür edilmesi reddedilen içerikler oldu.
Rapor döneminde Konya Şehir Hastanesinde Kardiyoloji Uzmanı Ekrem Karakaya’nın öldürülmesiyle ilgili soruşturmanın “sağlıklı yürütülebilmesi”için konuya ilişkin haberlere yayın yasağı getirildi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın katıldığı bir basın toplantısında, bakanın danışmanı FOX TV muhabirinden soru sormamasını istedi, “Normalde buraya sizi almayacaktım. FOX TV'yi almayacaktım. Biliyorsunuz Cumhurbaşkanlığı iletişim dairesinden şeyi var” dedi.
Altı online içeriğe “Vogue” sansürü: İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliği, Bodrum Vogue Otel’e dair çeşitli tweetler ve haberleri, “kişilik hakları ihlali” iddiasıyla erişime kapattı ve silinmesine hükmetti. İfade Özgürlüğü Derneği’ne (İFÖD) göre 2022/6548 sayılı karardan, gazeteci Cem Seymen’in yangına aldırış edilmeden eğlence düzenlenmesini kınadığı iki Twiti, Milli Gazete, Gazete Duvar, Cumhuriyet ve Sözcü sitelerinde yer alan haberler de karardan etkilendi (26 Eylül).
Altı içeriğe “Paramount” yasağı: İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliği, Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in Paramount Hotel ve Sezgin Baran Korkmaz ile ilgili iddiaları ardından, Paramount Hotel’in ilk sahibi Atilla Uras’ın kızı Yasemin Victoria Uras’ın Vouge Oteller Grubu’nun sahibi Turan Avcı hakkındaki açıklamalarıyla ilgili haberlere erişim engeli getirdi ve silinmesine karar verdi. İFÖD’e göre, “kişilik hakları ihlali”ne dayandırılan 2022/6547 sayılı karardan Cumhuriyet, Sözcü ve Odatv siteleri etkilendi. Sözcü’den Serpil Yılmaz ve BirGün’den Bahadır Özgür’ün yazıları ile İFÖD temsilcisi Prof. Dr. Yaman Akdeniz’in twiti de karardan etkilendi (26 Eylül).
Bakan danışmanının “soru sorma” ricası: Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın katıldığı bir basın toplantısında danışmanı Bilal Çetin, FOX TV muhabirinden soru sormamasını istedi, “Normalde buraya sizi almayacaktım. FOX TV'yi almayacaktım. Biliyorsunuz Cumhurbaşkanlığı iletişim dairesinden şeyi var” dedi (21 Eylül).
Üç İFÖD içeriğine sansür: İnternet sansürüyle ilgili çalışmalar yürüten İfade Özgürlüğü Derneği'nin (İFÖD’) internet sitesinde 4 Ekim 2021, 23 Kasım 2021 ve 14 Ocak 2022 tarihlerinde çıkan üç ayrı içerik, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle, İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği‘nin 13 Eylül 2022 tarih ve 2022/6112 sayılı kararı ile erişime engellendi ve silinmelerine hükmedildi. İFÖD, 4 Ekim 2021 ve 23 Kasım 2021 tarihli içeriklerin yayından çıkartılması talebinin daha önce İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği‘nin 14 Ocak 2022 tarih ve 2022/252 sayılı kararı ile reddedildiği halde, hakim değişikliği sonrası yine aynı hakimlikçe yayından çıkartılmasına karar verildi. İçerikler, bir şirketin yeni İBB’yi icraya vermesine dair bazı sitelere ait haberlerin erişime engellenmesini ele alıyordu (13 Eylül).
Üç site haberine “Peker ve Albayrak” yasağı: İstanbul Anadolu 10. Sulh Ceza Hakimliği, Organize suç örgütü lideri Sedat Peker‘in Borsa İstanbul ve Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) hakkında attığı tweetlerle ilgili yapılan ve Serhat Albayrak‘ın adının geçtiği haberlere erişim engeli getirdi. Hakimlik, 2022/7553 sayılı kararıyla talep edenin ad ve soyadının yayından çıkartılmasına hükmetti. Çeşitli sitelerin haberlerinin erişime engellendiğini duyuran haberleri hedef alan karardan Cumhuriyet, BirGün ve Gazete Duvar sitelerinde çıkan haberler etkilendi (9 Eylül).
Üç habere erişim talebi reddedildi: İstanbul Anadolu 10. Sulh Ceza Hakimliği, 2022/7553 sayılı kararıyla Evrensel, BirGün sitelerinde yer alan üç haberin “kişilik haklarını ihlal” iddiasıyla erişime kapatılması istemini reddetti. Sansür edilmesi reddedilen bu içeriklerden biri Evrensel sitesinde çıkan “Peker’in ifşaları Beştepe’nin harim-i ismet’ine kadar uzandı” haberiydi. Yazılardan biri, gazeteci yazarı Timur Soykan’ın “Rüşvet ağında 30 soru” başlığını taşıyorken bir diğeri de medya ombudsmanı Faruk Bildirici imzalı ve “Yeni Cüppeli’ yaratan medya” başlıklıydı (9 Eylül).
Albayrak ısrarıyla üç habere yasak: İstanbul Anadolu 6. Sulh Ceza Hakimliği, Serhat Albayrak’ın İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Hakimliği’nin 2 Eylül’de aldığı kararına yaptığı itiraz sonucu, BirGün, Halk ve Diken sitelerinde çıkan bu kişiye dair bazı paragrafların da yayından çıkartılmasına karar verdi (6 Eylül).
ESB’den 108 online habere yasak: Erişim Sağlayıcıları Birliği, İstanbul Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliği’nin 29 Temmuz’da erişimini engellediği haberlerin devamı olduğu gerekçesiyle, daha önce İstanbul Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliği‘nin 29 Temmuz’da erişimini engellediği Hürriyet, Cumhuriyet ve Diken sitelerinde yayımlanan haberler dahil Eylül 2015’te Hürriyet Gazetesi’ne saldıran grupta yer alan eski AKP milletvekili Abdurrahim Boynukalın’a ilişkin 108 online habere erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre 2022/162 sayılı karar, “kişilik haklarının ihlali”ne dayandırıldı (6 Eylül).
Kuralay için üç online habere engel: İzmir 4. Sulh Ceza Hakimliği, TRT İzmir Radyo Müdürü Süleyman Hakan Kuralay‘ın akıllı telefon uygulamalarını “şeytani” bulduğu ve “Müslüman bayansanız sosyal ağlarda fotoğrafınızı paylaşmanız, kendinizi dünyaya servis etmektir” dediği iddia edilen haberlere, 2022/5697 sayılı kararıyla erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle alınan 2022/5697 sayılı karar soL, Yurt ve Ege’nin Gazetesi sitelerinde çıkan haberi etkiledi (6 Eylül).
Üç site haberine “Peker ve Albayrak” yasağı: İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Hakimliği, 2022/7078 sayılı kararıyla BirGün, ABC Gazete ve Toplumsal sitelerinde çıkan, organize suç örgütü lideri Sedat Peker‘in Borsa İstanbul ve Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) hakkında attığı tweetlerle ilgili yapılan ve Serhat Albayrak‘ın adının geçtiği haberlere erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre, 2022/7078 sayılı karar “kişilik hakları ihlali” iddiasına dayandırıldı (2 Eylül).
Sağkan’ın konuşmasına “Uydu” sansürü: Türkiye Barolar Birliği (TBB), Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katıldığı 2022-2023 Adli Yıl Açılış Töreni’nde konuşan TBB Başkanı Erinç Sağkan’ın konuşmasının yayın sağlayıcı tarafından yayına verilmediğini duyurdu. Açıklamada, “Cumhurbaşkanlığı tarafından görevlendirilen ve tek yetkili olduğu bilinen yayın sağlayıcı tarafından çekim ve canlı yayın işleri organize edilen açılış töreninde, tüm basın yayın organlarının faydalanması amacıyla uydu frekans bilgileri paylaşılmış ise de yayın saati geldiğinde ve ilk konuşmacı olan TBB Başkanı kürsüye çıktığında yayının uyduya verilmediği görülmüştür” denildi (1 Eylül).
Altı online habere “Siemens” yasağı: İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği, Siemens Mobility Ulaşım Sistemleri A.Ş.’nin, alt tedarikçi Kolin İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret A.Ş.‘ye, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) yetkililerine rüşvet dağıtması için fazla ödeme yaptığı iddiasına yer veren köşe yazısı ve haberlere “kişilik haklarının ihlali” iddiasıyla erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre, 2022/5763 sayılı kararla erişime engellenen içeriklerden beşi, araştırmacı gazeteci Barış Terkoğlu’na ait olan yazı ve haberlerden, biri de Terkoğlu’na ait haberin ABC Gazete sitesinde değerlendirilmesinden oluşuyor (1 Eylül).
Üç site haberine vekil sansürü: Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliği, organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in yayınlarında adı geçen AKP Erzurum milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu’nun talebi üzerine, kendisine dair paylaşımlarla ilgili haberlere, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle, erişim engeli getirdi. İfade Özgürlüğü Derneği’ne göre 2022/10228 sayılı karardan, Cumhuriyet, Halk TV ve Tamga Türk sitelerinde çıkan haberler etkilendi (29 Ağustos).
Evrensel haberine Kaymakam sansürü: Aydın 1. Sulh Ceza Mahkemesi, 28 Temmuz 2022 tarihli “Köylüler JES’e Karşı Nöbete Devam Ediyor: Kaymakamdan Köy Muhtarlarına JES Tehdidi!” başlıklı Evrensel gazetesi haberine Kaymakam Tuğba Polat’ın 1 Ağustos’ta yaptığı başvuru sonucu, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi (25 Ağustos).
10 Diken haberine erişim yasağı: İstanbul Anadolu 1. Sulh Ceza Hakimliği, dünyaca ünlü Karikatürist Carlos Latuff’e ait Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkındaki karikatürlerle ilgili Diken sitesinde yer alan 10 haberin, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle silinmesine hükmetti. Yargı, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan ile ilgili birçok haber linki için ‘içerikten çıkarma’ kararı verdi (19 Ağustos).
20 içeriğe “avukat” sansürü: İstanbul Anadolu 1. Sulh Ceza Hakimliği’nin 18 Ağustos 2022 tarihli kararında, 20'ye yakın içerik erişime engellendi. Bu haberler arasında, BirGün sitesinde çıkan “AKP Beyoğlu adayı Yıldız ile Bilal Erdoğan arasında dikkat çeken sohbet” ve “Fetihtepe zorbalığı akıllara getirdi: Beyoğlu Belediye Başkanı’nın Bilal Erdoğan’la ‘yer kapatma’ sohbeti” başlıklı haberler de var. (19 Ağustos).
Kısa Dalga haberine erişim engeli: İstanbul 9. Sulh Ceza Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal’ın şikayeti üzerine 11 Ağustos 2022 tarihli “Mafyanın ‘yol kesme’ tutanakları ve devletin derin sessizliği” başlıklı haberle ilgili erişimin engellenmesine karar verdi. Kısa Dalga sitesi yazarı Ersan Atar, 20 Haziran 2022’de bir cenazeye giden devlet protokolü konvoyunun yolunun 15-20 kişilik bir grup tarafından kesildiği iddialarına dair ulaştığı savcılık belgelerine dayanarak bir yazı kaleme almıştı (17 Ağustos).
Sancak olsaydı, gazeteciyi “içeriye aldırmazdı”: AKP İstanbul İl Yönetim Kurulu tarafından ihraç istemiyle İl Disiplin Kurulu'na sevk edilen ve partisinden istifa eden eski AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu üyesi Ethem Sancak, Vatan Partisi’ne katıldığını duyurduğu basın toplantısında, AKP ile ilişkilerinin bozulmasına neden olan “Biz Amerika'nın desteğiyle iktidara geldik” açıklamasını haberleştiren Gazete Duvar sitesi muhabiri Ferhat Yaşar'ı hedef aldı. Böyle bir ifade kullanmadığını iddia eden Sancak, muhabire yönelik, “Senin burada olduğunu bilseydim içeri aldırmazdım” dedi (2 Ağustos).
Hakimlikten “Boynukalın” sansürü: İstanbul Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliği, Eylül 2015’te berberindeki AKP’lilerle Hürriyet binasını basan dönemin AKP Gençlik Kolları başkanı ve İstanbul milletvekili Abdurrahim Boynukalın hakkında Diken haber sitesinde çıkan haberlere erişim engeli getirdi. Boynukalın gazeteyi bastıktan sonra beraberindekilere, “Bizim tek suçumuz bunlara dayak atmamak”demiş, dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu ve beraberindekilerden destek görmüştü. Hakimlik haberlerin “kişilik haklarına ihlal edildiği”ni savundu (29 Temmuz).
Jandarma “basın özgürlüğü”nü askıya aldı: Ordu Fatsa'ya bağlı Sefaköy Köyü’nde tek su kaynağının bir alabalık tesisine verilmesine tepki gösteren köylülere jandarma müdahale etmiş, bir yurttaşın cep telefonuyla çekimine müdahale eden bir jandarma, “Basın özgürlüğü şu anda yok, videoya çekmeyin, kanunu aşağıda gösteririz size” diyerek görüntü alınmasını engelledi (28 Temmuz).
“Diken haberine erişim engeli getirildi” haberine de erişim engeli: Diken haber sitesinin İzmir merkezli Sintan A.Ş.’yle hukuka uygun olmayan bağlarının bulunduğu gerekçesiyle İçişleri Bakanlığı’na şikayet edilen Sivas Valisi Yılmaz Şimşek hakkındaki haberinin sansürlendiğini duyurduğu ‘Sivas valisi, İçişleri Bakanlığı’na şikayet edildi’ başlıklı haberine de Sivas 2. Sulh Ceza Hakimliği kararıyla sansür geldi. Bilal Çelik imzalı haberde Şimşek hakkındaki iddialar arasında, nüfuzunu kullanarak Sintan A.Ş.’ye milyonlarca liralık hibe ve destek sağlama, kendisini Aydın Kuşadası’nda beş yıldızlı otelde ağırlayan Sintan A.Ş. yöneticisi Kenan Mazıcı’nın yüksek alkol nedeniyle el konan ehliyetinin iadesi için özel çaba harcama, görev dışı yardımları ‘kamufle etmek’için hastaneye 150 bin TL’lik bağış yaptırmanın yer aldığı yazıyordu (23 Temmuz).
Radikal sitesi kapatıldı: Gazeteci Serdar Kuzuloğlu, sosyal medya hesabından Radikal gazetesinin internet sitesinin kapatıldığını duyurdu. Kuzuloğlu, “Kaç gündür (tarihe not düşme adına) yazacağım, unutuyorum. Radikal gazetesinin web sitesi (radikal.com.tr) de birkaç gün önce sessizce aramızdan ayrıldı. Birçok açıdan “kıymetli” bir arşiv böylece tarih oldu” dedi. Haziran 2014'te basılı yayına, Mart 2016'da ise dijital yayın hayatına son veren Radikal gazetesinin arşiv sitesi de kapatılmış oldu. Öte yandan Demirören Holding, sitenin kapatılmasıyla ilgili herhangi bir açıklama yapmadı (23 Temmuz).
Metin Cihan'ın Twitter hesabı askıda: Gazeteci Metin Cihan Instagram hesabından yayımladığı videoda, Nurettin Canikli'ye dair paylaştığı belgeler ve iddialar sebebiyle Twitter hesabının şikayet edildiğini ve Twitter hesabının bir süreliğine askıya alındığını bildirdi. Cihan, "Bir süredir Nurettin Canikli'nin yolsuzluklarını ve kirli ilişkilerini açığa çıkaran paylaşımlar yapıyorum. O da rahatsız oluyor doğal olarak. Oturmuş, düşünmüş, nasıl engelleyeceğine kafa yormuş anlaşılan ve konuyla ilgili neredeyse bütün tweetlerime çok sayıda, çok sayıda şikayet gönderiyorlar, 'özel bilgi ifşası' diye. Özel bilgi ifşası dedikleri de şirketlerin adresleri, bilgileri, şirketlerinin bu pis işlerde kullandıkları dökümanlar, yazışmalar, banka hesapları, transferler vesaire vesaire. Kim ne derse desin ben bunları özel bilgi olarak görmüyorum. Bunlarda kamu yararı görüyorum ve ne olursa olsun paylaşmanın bir yolunu bulacağımdan emin olabilirsiniz" ifadelerini kullandı (17 Temmuz). |
En az 17 online habere “Medicana” yasağı: İzmir 6. Sulh Ceza Hakimliği, Medicana International İzmir Hastanesinde anjiyo yapıldıktan sonra fenalaşıp hayatını kaybeden Abidin Karataş’la ilgili haberlere erişim yasağı getirdi. Kararda, haber ve paylaşımların Medicana Hastanesini “zan altına bırakacak nitelikte olduğu, yayınlanan yazıların haber verme hakkının sınırlarını aştığı, içeriklerin talepte bulunanın ticari itibarı ve kişilik haklarına saldırı mahiyetinde olduğu” savunuldu. Sansür getirilen 17 içerik arasında hayatını kaybeden hasta Abidin Karakaş’ın avukat kızı Songül Karataş’ın hastane çektiği ve Twitter’dan yayınladığı video ile Ekşi Sözlük’te açılan “25 Haziran 2022 Medicana İzmir Hastanesi Rezaleti” konu başlığı dahil, bianet, Evrensel, Haber24, Ege’de Son Söz, BirGün, Gerçek Haberci, T24, Medya Ege, Ege’ye Bakış, ve Gerçek Gündem gibi gazetelerin haberleri bulunuyor (8 Temmuz).
Konya’daki doktor cinayetine yayın yasağı: Konya 5. Sulh Ceza Hakimliği,Konya Şehir Hastanesinde Kardiyoloji Uzmanı Ekrem Karakaya’nın öldürülmesiyle ilgili soruşturmanın sağlıklı yürütülebilmesi için yayın yasağı getirdi. Açıklamada, “Milli Güvenlik, kamu düzeni ve güvenliği ile soruşturmanın sağlıklı yürütülmesinin sağlanması amacıyla 5187 sayılı Basın kanununun 3/2 maddesi hükmündeki şartların oluştuğu değerlendirilmekte; soruşturma tamamlanıncaya kadar soruşturma dosyası kapsamı hakkında yazılı, görsel ve sosyal medya ile internet ortamında faaliyet gösteren medyada olaya ilişkin kişilerin, olay yerine ait görüntülerin ve her türlü haberin yayınlanmasının yasaklanmasına karar verildi” denildi (6 Temmuz).
Üç site haberine “İnal” sansürü: İstanbul Anadolu 6. Sulh Ceza Hakimliği, gazeteci Barış Terkoğlu ve Odatv sitesi sorumlu Haber Müdürü Can Özçelik’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal’a yönelik, “hakaret”, “iftira”, “kayda alınan konuşmaların basın yoluyla yayınlanması” suçlamasıyla görülen davada mahkemenin İnal hakkında zorla getirme kararı vermesiyle ilgili haberlere, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirildi. İFÖD’e göre 29 Haziran’da alınan 2022/5896 sayılı karar Halk TV, BirGün ve ABC Gazete sitelerini etkiledi (1 Temmuz).
Habercilik
Siyasi bölünmeyle birlikte ağır bir kutuplaşma yaşayan Türkiye ulusal medyası, iktidarı destekleyen kanat bakımından, “yalan haber”, “propaganda”, “çarpıtma”, “göz yumma”, “tehdit” gibi suçlamalarla gündeme geldi. Son üç ayda yaşanan bu çarpıklıklardan bazılarını Medya Ombudsmanı ve gazeteci Faruk Bildirici de eleştirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Muhalefet şehir hastaneleri konusunda eleştiri yöneltiyordu, şimdi kesildi, nasıl açıklıyorsunuz?” şeklinde soru soran Hürriyet gazetesi köşe yazarı Abdülkadir Selvi’ye “Valla Abdulkadir Bey, artık köşenden gereğini yapacaksın, Ahmet Bey (Hakan) yapıyor bak” şeklinde karşılık verdi.
Hürriyet gazetesi, organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in Cumhurbaşkanı Danışmanı Serkan Taranoğlu’na uzanan rüşvet ağı iddialarında adı geçen editörüBurak Taşçı için, “borsa manipülasyonu” suçlamasına karşı dava açacağını duyurdu. Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük, bir yazısında, “Birileri ülkeyi yemeye ve satmaya devam ediyor, yargılanacağınız günleri görebilmek ümidiyle” diyen oyuncu Birce Akalay'ı “Son 20 yıldır böyle konuşanlar ya içeri girdi, ya kaçtı ya da kariyerleri bitti” sözleriyle tehdit etti.
Gazeteci Aslı Aydıntaşbaş, Osman Kavala’nın ikinci tutuklanmasına dayanak yapılan “casusluk” suçlamasıyla ilgili ABD Dışişleri Bakanlığı eski çalışanı Henri Barkey’in yaptığı açıklamaya tepki gösterdi. Aydıntaşbaş, “Kavala ile değil gazeteci Aydıntaşbaş ile akşam yemek yedik” sözlerine, “Bu zamana kadar Osman’la ilgili bir dizi mesnetsiz iddiayı çürütmek için avukatlardan gelen her türlü bilgi paylaşımı talebini reddeden bu şahsın, şimdi konuşması, manidardır” dedi.
Erdoğan’dan Selvi’ye “Hakan Bey gibi gereğini yap”: Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, CNN Türk ve Kanal D ortak yayınında Ahmet Hakan, Hande Fırat, Zafer Şahin ve Abdulkadir Selvi'nin sorularını yanıtladı. Erdoğan, Hürriyet gazetesi köşe yazarı Abdülkadir Selvi’nin “Muhalefet şehir hastaneleri konusunda eleştiri yöneltiyordu, şimdi kesildi, nasıl açıklıyorsunuz?” sorusuna “Valla Abdulkadir Bey, artık köşenden gereğini yapacaksın, Ahmet Bey (Hakan) yapıyor bak” şeklinde yanıt verdi. Gazeteci Ece Üner de sosyal medya hesabı üzerinden “’Köşenden gereğini yapacaksın’ dedi.. Türkiye’de “köşesinden gereğini yapan” yapmak suretiyle köşe olan kaç kişi vardır acaba?” ifadelerini kullandı (29 Eylül).
Medya Ombudsmanından eleştiriler: Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, son dönemde yaşanan gelişmeler kapsamında haberciliğin savunması gereken konum açısında meslektaşlarını eleştirdi. Bildirici, "Özbekistan gezisi sonunda çekilen toplu fotoğrafta Cumhurbaşkanı Erdoğan, koltukta otururken gazeteciler ayakta sıralanarak siyasetçi-gazeteci arasında olması gereken eşitler arası ilişkinin dışında ve benzerine az rastlanır bir poz verilmiş oldu. Diplomasi Muhabirleri Derneği'nin çağrılarına yıllardır yanıt vermeyen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun özel davetlilerle yaptığı "Diplomasi Muhabirleri Buluşması"nda soru cevap bölümü bazı gazetecilerin isteği üzerine Bakanlık tarafından kontrol edildikten sonra medya kuruluşlarına gönderildi. Sedat Peker'in İstanbul'daki evinin önünde Yılmaz Günay adlı adamına yönelik saldırıyı Akşam, Hürriyet, Milliyet, Türkiye, Sabah, Yeni Akit, Yeni Şafak haber yapmadı. İktidar medyasının haftalar öncesinden tanıtmaya başladığı yeni sosyal konut projesinde ilk etapta 250 bin konut hedeflenmesine rağmen "Dar gelirliye 500 bin konut projesi" diye duyurdu ve 2 yıl önce açıklanan benzer projenin bazı etaplarının hala bitmediğine değinmedi. Konya'nın Karatay ilçesi belediyesinin hazırladığı tanıtım metni, Yeni Akit'te ilan olduğu uyarısı yapılmadan tam sayfa yayımlandı. Sabah, bir gizli tanığın "ifadesi"ne dayanarak, Gezi eylemleri sırasında polisin attığı gaz fişeği ile yaşamını yitiren Berkin Elvan ve annesi Gülsüm Elvan'ı zan altında bıraktı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun, Avrasya tünelinden geçen günlük araç sayısında rekor kırıldığı açıklaması haberlerinde araç geçiş garantisi sayıları verilmedi. Türkiye, Bursa'da bas-geç sinyalizasyon sisteminin kaldırılmasını ve yayaların üst geçitlere yönlendirilmesini "Bursa trafiğinde tasarruf devri" diye olumlu bir gelişme gibi yansıttı. Türkiye'de yıllardır sayısız konser veren İranlı sanatçı Mohsen Namjoo'nun konserleri, Yeni Akit'in "Kuran ayetlerini şarkı yaptı hadsiz Namjoo" haberlerinin ardından iptal edildi" (19 Eylül). |
Kılıçdaroğlu’ndan Yeni Şafak ve Haber7’ye “propaganda” tepkisi: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarın sosyal konut politikasına ilişkin açıklamalarını “Kılıçdaroğlu sosyal konut projesine de hayır dedi” şeklinde haberleştiren, iktidara yakın Yeni Şafak ve Haber7 sitesine tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Erdoğan'ın propaganda aparatları. Konutlar yapılsın, devlet garanti versin, destekleyeceğim dedim, kara propaganda aparatlarının haber yapma şekli işte bu… Genç muhafazakâr; bu yalan ve talan düzenine son vermek senin elinde. Yaşlıları kandırıyorlar ama sizleri kandıramıyorlar!” ifadesini kullandı (16 Eylül).
Hürriyet Taşçı için dava açtı: Hürriyet gazetesi, organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in Cumhurbaşkanı Danışmanı Serkan Taranoğlu’na uzanan rüşvet ağı iddialarında adı geçen ve “borsa manipülasyonu” yaptığı ileri sürülen Hürriyet gazetesi editörüBurak Taşçı'yadair açıklama yaptı. İddiaların gündeme gelmesinden üç gün sonra yapılan açıklamada “Son günlerde editörümüz Burak Taşçı ve Hürriyet markası kullanılarak çeşitli sosyal medya hesaplarında yayınlanan ve bazı medya kurumları, TV kanalları ve internet sitelerinde haberleştirilen ifadelerin gerçekle hiçbir ilişkisi bulunmamaktadır… Gerçek dışı ifadeler ile ilgili hukuki işlemler başlatıldı. Taşçı’nın internet sitemizden kaldırılan hiçbir haber veya yazısı bulunmamaktadır” denildi (29 Ağustos).
CHP’den Hürriyet’in vapur haberine tepki: CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Hürriyet gazetesinin Eyüp Serbest imzalı Paşabahçe Vapuru haberini paylaşarak sert tepki gösterdi. Hürriyet gazetesini de etiketleyen Kaftancıoğlu, “Artemis'in hakkını verseydiniz bari” dedi. Haberde restorasyonu yapan İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) ve Şehir Hatları'nın ismini geçirilmemişti (14 Ağustos).
Peker – Perinçek düellosunda Aydınlık: Organize suç örgütü kurduğu gerekçesiyle hakkında yakalama kararı bulunan ve şu an yaşamını Birleşik Arap Emirlikleri'nde sürdüren Sedat Peker ile Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek arasındaki tartışma, partinin yayın organı Aydınlık gazetesinde yayınlanan “Sedat Peker'in FETÖ'ye 'zarif' selamı: Hiçbir cemaati hedef almadım hâkim bey” haberiyle gerginliğe dönüştü. Haberin yayınlanmasından bir gün önce Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı, “Sedat Peker'in duruşma salonlarında FETÖ'ye yolladığı 'zarif' selamlar tek tek, belgeleriyle yarın Aydınlık'ta yayınlanacak. Tivitirlarda racon kestiğini sanan çakalların FETÖ'ye nasıl el pençe olduğunu okuyacaksınız” şeklinde duyuru yaptı. Peker'in basın danışmanı olarak bilinen Emre Olur ise “Ağzına aldığın isim, Sayın Reis Sedat Peker'in ismi, boğazına düğümlenir, boğulursun” şeklinde yanıt verdi (10 Ağustos).
“Kavala ile değil Aydıntaşbaş ile yemek yedim”: ABD Dışişleri Bakanlığı eski çalışanı Henri Barkey, Osman Kavala’nın tahliye olduktan sonra tekrar tutuklanmasına dayanak yapılan “casusluk” suçlamasında akşam yemeği yedikleri iddialarıyla ilgili bir açıklama daha yaptı. Barkey, Twitter hesabından yaptığı açıklamada Osman Kavala ile değil gazeteci Aslı Aydıntaşbaş ile yemek yediğini söyledi. Aynı akşam Osman Kavala ile karşılaştıklarını ve ayaküstü birkaç dakika sohbet ettiğini sözlerine ekleyen Barkey “2018 itibariyle AKP medyası, Osman Kavala ile yaşadığım tesadüf karşılaşmayı büyük bir komploya çevirdi" dedi. Barkey’in ardından bir açıklama yaparak Barkey’ye tepki gösteren Aslı Aydıntaşbaş, Kavala’nın bilgisi dahilinde bu zamana kadar sessiz kaldığını açıkladı; “Yıllardır tüm ısrarlara rağmen bir açıklama yapmayan, kendisiyle ilgili şayiaları gidermek için talep edilen bilgi paylaşımına yanaşmayan bir şahıs, esrarengiz bir zamanlamayla yeni bir polemik başlatmıştır. Bu zamana kadar Osman’la ilgili bir dizi mesnetsiz iddiayı çürütmek için avukatlardan gelen her türlü bilgi paylaşımı talebini reddeden bu şahsın, şimdi konuşması, manidardır” dedi. (7 Ağustos).
Sezgin Baran Korkmaz'ın “gazeteci listesi”: Kara para aklama ve dolandırıcılık suçlarından ABD'de tutuklu bulunan Sezgin Baran Korkmaz'ın gazetecilerle özel ilişkiler kurduğu, para ve hediye gönderdiği gibi bazı iddiaların yer aldığı bir liste sosyal medyada dolaşıma sokuldu. Kaynağı bilinmeyen listede adı geçen Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, gazeteciler Dinçer Gökçe ve Mehmet Akif Ersoy, iddialara yanıt verdi. Şık “Buradan bana çamur bulaşmaz” derken, Ersoy ise Sezgin Baran Korkmaz'ı tanımadığını söyledi. Dinçer Gökçe de dekontları paylaşarak, “Bir avukat arkadaşım aracılığı ile 2’si kadın 3 öğrenciye SBK Eğitim Vakfı’ndan burs temin edildi. Aylık tutar 200/250 TL. Kayseri, Muş ve Ardahanlı çocukların hesaplarına yatırıldı” ifadelerini kullandı. Gazeteci Cengiz Erdinç, 24 Temmuz'da Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Sezgin Baran Korkmaz’la ilgili ‘sekiz sayfalık bir listenin' dolaştığını; listede, "basın, yargı, askeriye, avukat, istihbarat, emniyet, iş ilişkileri, personeller, Paramount otelde kalan kişiler, ziyaret edenler, para ödenenler ve hediye gönderilenler" diye başlıklar olduğunu söylemişti (27 Temmuz).
Cem Küçük oyuncuyu tehdit etti: Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük, köşe yazısında, “Birileri ülkeyi yemeye ve satmaya devam ediyor, yargılanacağınız günleri görebilmek ümidiyle” diyen oyuncu Birce Akalay'ı “Son 20 yıldır böyle konuşanlar ya içeri girdi, ya kaçtı ya da kariyerleri bitti” sözleriyle tehdit etti. Küçük, “Birce Akalay sosyal medyaya bakıyor. Konuşulanları duyuyor. Hükûmet kesin gidici, diyor. Bunların hepsine bir öz güven gelmiş. Birce Hanım, son 20 yıldır böyle konuşanlar ya içeri girdi, ya kaçtı ya da kariyerleri bitti” ifadeleri ile tehdit etti,”dedi. (22 Temmuz).
Irak’ın “Zaho” iddiasına sadece iki gazete kulak verdi: Iraklı yetkililerin Zaho ilçesinde sivillere yönelik bombalı saldırıya dair Türkiye’yi sorumlu tutan açıklamaları ve tepkilerine Evrensel ve Yeni Yaşam gibi çok az sayıda gazete yer verdi. Gazeteler, Erdoğan’ın Suriye’de Kürtleri hedef alan “ABD askeri geri çekilsin” açıklamasını manşetlerine taşıdı. Katliam dünya basınında geniş yer buldu. Türkiye’nin dün Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin Zaxo (Zaho) kentine bağlı Perex köyünü top atışlarıyla bombalaması sonucu en az dokuz kişi hayatını kaybetti, 22 kişi de yaralandı. Yeni Yaşam gazetesi manşetinde “Zaxo’da katliam” olarak görürken, Evrensel de “TSK’den Zaho’ya top atışı: Ölü ve yaralılar var” başlığıyla ilk sayfada gördü. Diğer gazetelerin ana gündemi ise AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın “ABD askeri Fırat’ın doğusundan çekilsin” açıklaması oldu. Birçok sivilin yaşamını yitirdiği saldırıya yer vermeyen Posta Gazetesi, Manisa’nın kuş cenneti Marmara Gölü’nün kuruması sonrası yaşananları “Cennetten Cinnete” manşetiyle, Cumhuriyet Gazetesi “Liberalizmden kamuculuğa” manşetiyle, Hürriyet ise “Toplu taşımaya maske getirilsin” ve “Uçaktan çok önemli mesajlar” haberlerini öne çıkardı. Karar Gazetesi ise İran, Rusya ve Türkiye’nin görüşmelerini “Kınama var operasyona onay yok” manşetini öne çıkardı (21 Temmuz).
Bir kısım medya sağlıkta eylemleri görmedi: Doktor Ekrem Karakaya'nın öldürülmesi sonrasında tüm Türkiye'de sağlıkçılar iş bıraktı, eylem yaptı. Pek çok gazete manşetinde Karakaya'nın öldürülmesine yer verdi. Ancak hükümete yakın gazeteler ne sağlıkçıların iş bırakmasına ne de en büyük talep olan Bakan'ın istifa çağrılarına yer verdi. Hükümete yakın gazeteler haberlerinde sadece Doktor Karakaya'nın cenaze törenine yer verirken, cenazede Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın protesto edilmesini ise görmemeyi tercih etti. Sabah gazetesinin birinci sayfadaki haberinde öldürülen Doktor Karakaya'nın cenaze töreni yer aldı. Ancak cenaze töreni sırasında protesto edilen Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'ya yer verilmedi. Sağlıkçıların eylemlerinin yer almadığı haberde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Sağlıkçılara yönelik saldırılara ağır cezalar getirilecek" sözleri başlığa taşındı. Yeni Şafak da eylemlere yer vermezken, cenaze törenini birinci sayfasından gördü. Erdoğan'ın sözlerini manşete taşıyan Yeni Şafak "En üst ceza verilecek" manşetiyle çıktı. Sağlık Bakanı Koca'nın protesto edilmesi Yeni Şafak'ta da yer almadı. Türkiye gazetesi ise ilginç bir haberle bayilerdeydi. Gazete "Ortak talep ilgi" manşetiyle çıktı. Gazete sağlıkçıların şiddete çözüm, hastaların ise ilgi istediğini yazdı. Türkiye gazetesi, diğer gazeteler gibi "Bakan istifa" sloganlarını görmeyen gazetelerdendi. Hürriyet "10 Numara doktordu" derken, bakanın istifasını istediği eylemlere sadece "Sağlıkçılar doktor cinayetlerini protesto etti" sözleriyle yer verdi. Haberde ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Karakaya'nın ailesini araması ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın açıklamalarına da yer verildi (8 Temmuz). |
Asgari ücret için “eleştirisiz ve eleştirili” sunum: Asgari ücretin yapılan yüzde 30 ara zam ile birlikte net 5 bin 500 TL’ye yükseltilmesi gazetelerin birinci sayfalarında, çoğunlukla manşet olarak yer aldı. BirGün, Sözcü, Evrensel, Cumhuriyet, Korkusuz gazeteleri, yapılan zammı eleştirirken, iktidara yakın gazeteler de dahil olmak üzere çoğu gazete, zam haberini “Asgari ücret 5 bin 500 lira oldu” başlığı ile servis etti (1 Temmuz).
Anayasa Mahkemesi kararları
Temmuz - Eylül döneminde Anayasa Mahkemesi (AYM), bir imamın açtığı davadan tazminata mahkum edilen Adıyaman merkezli Gerger Fırat gazetesinin sahibi Hacı Boğatekin’e basın özgürlüğü ihlal edildiği gerekçesiyle 30 bin TL tazminat ödenmesine hükmetti.
Diyarbakır’da 16 Haziran’da tutuklanan 16 gazetecinin dosyası gibi aldığı başvurularda artış yaşayan AYM, diğer yandan, medya temsilcilerine karşı işletilen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” (HAGB) kriterini de “Ceza miktarı iki yılın altında olan suçlarda uygulanan HAGB ile sanığın beş yıl denetim altına tutulması” yönüyle ihlal kabul etti. AYM’nin diğer bir dikkat çekici kararı da, Evrensel, BirGün, Cumhuriyet ve Sözcü gibi gazetelere Basın İlan Kurumu’nun (BİK) verdiği ilan kesme cezalarına ilişkindi. TBMM’ye de gönderilen bu pilot kararda, kamusal makamların müdahale yetkisinde öngörülebilir kimi ölçütlerin ortaya konulması zorunluluğa değiniliyordu.
Anayasa Mahkemesi (AYM), geçen yılın aynı döneminde dört gazetecinin başvurusunda ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiği gerekçesiyle toplam 21 bin 180 TL tazminat ödenmesine karar vermişti.
AYM HAGB’de ihlal gördü: Anayasa Mahkemesi, açıkladıkları düşünceleri veya katıldıkları toplantı ve gösteri yürüyüşlerindeki eylemleri nedeniyle çeşitli cezalara mahkum edilen 19 başvurucu ile ilgili verilen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” (HAGB) kararının Anayasa'nın 26 ve 34 maddelerinde güvence altına alınan "ifade özgürlüğü" ile "toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı”nı ihlal ettiğine hükmetti. AYM kararının gerekçesinde, ceza miktarı iki yılın altında olan suçlarda uygulanan HAGB'nin sanığı beş yıl denetim altına aldığı, bu süre içinde başka bir suç işlenmemesi halinde de dosyanın düşmesi anlamına geldiğini bildirdi. AYM, ihlallerin sonuçlarının ortadan kaldırılması için karar örneklerinin yargılamayı yapan mahkemelere ve bilgi için TBMM'ye gönderilmesini kararlaştırdı (22 Eylül).
AYM’den “Evrensel okumasan da olur”: Haziran 2021’de Evrensel’e abone olmak için cezaevi idaresine dilekçe veren ancak bu talebi Basın İlan Kurumu’nun (BİK) gazeteye resmi ilan ve reklam vermeme kararına atıfla reddedilen Sincan T Tipi Cezaevinde tutuklu olan Mustafa Koca’nın başvurusunda, ifade özgürlüğünün ihlal edilmediğine hükmetti. 2 Eylül 2021'de yapılan başvuruyu değerlendiren AYM, “Alabileceğin 1800 gazete var, Evrensel okumasan da olur” yönünde bir karar aldı (20 Eylül).
16 gazetecinin tutukluluğu AYM’de: Diyarbakır Başsavcılığı’nın “terör örgütü üyeliği” iddiasıyla yürüttüğü soruşturma kapsamında 8 Haziran’da gözaltına alınıp 16 Haziran’da tutuklanan 16 gazetecinin dosyası Anayasa Mahkemesi’ne taşındı. Gazetecilerin avukatlarının AYM’ye yaptığı başvuruda, tutuklamaların “gazetecilere ve özelde muhalif Kürt basının tamamen susturma ve işlemez hale getirme, çoğulculuğu bastırma ve demokratik toplum kavramının özünde yer alan siyasi tartışma özgürlüğünü sınırlandırmayı amaçladığı” savunuldu, müdahalenin de meşru ve orantılı olmadığı ifade edildi (17 Eylül).
AYM’ye başvuru ve ihlaller arttı: Adalet Bakanlığı’nın açıkladığı 2021 yılı adli istatistikleri, “bağımlı” yargıyı gözler önüne serdi. Sadece Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvurular dahi bu gerçekliği ortaya koyuyor. Anayasa Mahkemesi’ne 2014'te yapılan bireysel başvuru sayısı 20 bin 578 iken, bu sayı 2021'de 66 bin 121 oldu. Bu yıllar arasında en yüksek başvuru, OHAL'in yaşandığı 2016'da oldu. Geçen yıllardan devreden dosyalarla birlikte Anayasa Mahkemesi'nin önünde 2021’de 104 bin bireysel başvuru dosyası bulunuyordu. 2022'ye 58 bin 730 bireysel başvuru dosyası devredildi. 2021'de AYM, yapılan bireysel başvurulardan 32 bin 826'sını kabul edilemez bularak reddetti. 11 bin 830 başvuruda ise en az bir hakkın ihlal edildiğine karar verdi. Hakkın ihlal edilmediği dosya sayısı sadece 102 oldu. Bu kapsamda 2014'te 16 bin 768 başvuru yapıldı. 2021'de ise 113 bin 524 başvuru yapıldı. 2014-2021 arasında toplam 381 bin kişi, “adil yargılanma hakkının ihlal edildiği” gerekçesiyle AYM'ye başvurdu. Bu sayı, AYM'ye toplam başvuruların yüzde 49,5'ini oluşturuyor. “İfade özgürlüğünün ihlali” başvurularında da ciddi bir artış yaşandı. 2014'te 643 kişi başvuru yaparken, 2021'de bu sayı 3 bin 682'ye yükseldi. Adli istatistiklere, hemen her toplumsal gösteriye yönelik polis müdahalesi de yansıdı. 2021'de "toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının ihlal edildiği" gerekçesiyle 971 başvuru yapıldı. Bu sayı 2014'te 305 idi. Bu hakkın ihlali konusunda en çok 2018 ve 2019'da başvuru yapılmıştı (15 Eylül).
AYM'nin "ilan kesme" cezasının gerekçesi: Anayasa Mahkemesi; Evrensel, BirGün, Cumhuriyet ve Sözcü gazetelerinin Basın İlan Kurumu'nun (BİK) ilan kesme cezalarına dair verdiği ihlal kararının gerekçesini açıkladı. Resmi Gazete'de yayımlanan basın ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin karar oy çokluğuyla alınırken, ifade özgürlüğünün ihlal edildiği kararı oybirliğiyle alındı. Evrensel gazetesi avukatı Devrim Avcı yaptığı ilk değerlendirmede, kararın "pilot karar" olduğunu hatırlattı, TBMM'ye gönderilmesine karar verildiğine dikkat çekti. Avcı, "Hangi davranış veya olgulara hangi hukuksal sonuçların bağlanacağı ve bu bağlamda kamusal makamlar için nasıl bir müdahale yetkisi doğacağı belirli bir kesinlik ölçüsünde ortaya konmalıdır. Bu çerçevede 49. maddenin (ilan kesme esaslarına ilişkin) basının etik niteliklerini artırmaya yönelik sunduğu korumanın sınırları netleştirilmeli ve hangi eylemlerin bu nitelikleri ihlal edeceği konusunda bir ölçüt/eşik değer belirlenmesi gibi kriterler oluşturulmalıdır" dedi (10 Ağustos). |
AYM imama değil, Boğatekin’e hak verdi: Anayasa Mahkemesi (AYM), 2012’de bölgede görevli bir imamın gördüğü rüyalardan yola çıkarak başlatılan kazı çalışmalarını haberleştiren Gerger Fırat gazetesinin sahibi ve sorumlu yazı işleri müdürü Hacı Boğatekin’e verilen tazminat cezasının, basın özgürlüğünün ihlali olduğuna hükmetti. Boğatekin. Adıyaman'ın Gerger ilçesi Güngörmüş köyündeki cami imamının rüyasında bir ‘İslam şehidinin’ mezarını gördüğünü söylemesi ve 20 imam eşliğinde bölgede kazı çalışması başlatılmasını “İmamın Şehit Rüyası Fos Çıktı (Temmuz 2012)”, “Şehit Çukuru Kapatıldı (Ekim 2012)” ve “Altta Şehit Mezarı Üstte Kütüphane (Aralık 2012)” başlıklarıyla haberleştirdi. Boğatekin “İmamın Şehit Rüyası Fos Çıktı” haberinde, imamın güvenilir olmadığını geçmiş yaşantısında veriler paylaşarak iddia etmişti. Gerger Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Haziran 2016’da 5 bin TL tazminat ödemeye mahkum ettiği Boğatekin, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin Ocak 2019’da tazminatı fazla bulmasıyla yeniden yargılandı ve bu kez de Mayıs 2019’da 3 bin TL ödemeye mahkum edildi. Dosyayı AYM’ye taşıyan Boşatekin’e, basın özgürlüğü hakkının çiğnenmesi ve altı yıl gibi uzun bir süre yargılanması nedeniyle 30 bin TL tzminat ödenmesine hükmedildi (28 Temmuz).
AİHM kararları
Temmuz, Ağustos ve Eylül döneminde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden (AİHM), gazeteci hakları konusunda bir karar çıkmadı. AİHM, bu kapsamda yeni başvurulara konu olsa da, bu yılın dokuz ayında sadece Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel’in keyfi tutukluluğuna dair başvurusunu karara bağlayabilmiş oldu.
Yıl içinde gazeteci Müyesser Yıldız, Anayasa Mahkemesi’nin 2020’deki keyfi tutukluluğuna ilişkin başvurusunu reddetmesi üzerine, AİHM’e başvuracağını açıklamıştı. Bir diğer başvuru da, Van’da iki köylüye işkence edilmesini haberleştirdikten sonra tutuklanan ancak “örgüt üyeliği” iddiasıyla beraat eden Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Cemil Uğur için yapılmıştı.
Geçen yılın aynı döneminde de AİHM’den ses çıkmamıştı.
RTÜK’ten haberler
Temmuz - Eylül döneminde Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), iktidarı eleştiren televizyon kanalları ağır para cezalarıyla hedef almayı sürdürdü. Gazeteci Timur Soykan, RTÜK'ün Halk TV, KRT, Tele1 gibi muhalif kanallara ceza yağdırırken, diğer kanallarda "cinci hocaların" halkı kandırdığına dikkat çekti. RTÜK’ün CHP kontenjanından seçilen üyesi İlhan Taşcı, 2022 yılında iktidarı eleştiren kanallara 38, yandaş kanallara ise sadece 3 ceza verildiğini kaydetti; çifte standarta dikkat çekti.
RTÜK Üyesi İlhan Taşcı'nın Ağustos 2021’deki orman yangını haberlerine sansür talimatını kamuoyuna açıklaması bahane edilerek, ‘ihsas-ı rey’ iddiasıyla RTÜK toplantısından çıkarılma kararı da Ankara 3. İdare Mahkemesi’nde döndü. Mahkeme, RTÜK Başkan ve üyelerinin böyle bir yetkisi olmadığına oy birliğiyle karar verdi.
Soykan RTÜK’ün dokunmadığı TV’leri sordu: Gazeteci Timur Soykan, RTÜK'ün Halk TV, KRT, Tele 1 gibi muhalif kanallara ceza yağdırırken, diğer kanallarda "cinci hocaların" halkı nasıl kandırdığını anlattı. Twitter hesabından paylaşımda bulunan Soykan, Kaçkar TV'de Mücahit Han isimli bir hocanın isimlerden cin musallat olduğunu ve büyülerini tespit ettiğini söylediğini yazdı. Soykan, "Mücahid Han’ denilen bu dolandırıcı, büyü yapan kişinin ismini gördüğünü iddia ediyor. İnsanlar da etraflarında büyü yaptığından şüphelendikleri insanları öğrenmek amacıyla onu arıyor. Mücahid Han, isimden harf veriyor. Buna inananlar, çevrelerindeki insanları suçluyor… Bu dolandırıcı yüzünden cinayet işlenebilir. Telefonla arayan kişiye 'Büyü yapan akraba ama kan bağı yok’ diyor. Adam “Kardeşimin eşi” diyor. Dolandırıcı onu doğruluyor. Adam ısrarla harf istiyor. 'Cinci Hoca' çok açık şekilde adamın kardeşinin eşini işaret ediyor. Korkunç” dedi (20 Eylül).
Eleştirel kanallara 38, iktidar destekli kanallara 3 ceza: RTÜK’ün CHP kontenjanından seçilen üyesi İlhan Taşcı, 2022'de televizyon kanallarına verilen cezalardaki ayrımcılığa dikkat çekti. İktidarı eleştiren kanallara 38, yandaş kanallara ise sadece 3 ceza verildiğini kaydeden Taşcı, “Ebubekir Şahin iyi ki ayrım yapmıyor. Ya bir de yapsaydı!” dedi. Taşcı’nın “RTÜK’ün Tarafsızlık Karnesi” başlığıyla paylaştığı verilerde Halk TV’ye 14, Tele1’e 11, KRT’ye 5, Fox TV’ye 4, Flash Haber’e 4 olmak üzere toplamda 11,5 milyon TL tutarında 38 cezanın kesildiği, TGRT Haber’e 1, Beyaz TV’ye 1, ATV’ye 1 olmak üzere 1,5 milyon TL tutarında sadece 3 ceza verildiği görüldü. A Haber, Ülke TV, Kanal 7, TV-Net televizyon kanallarına ise dokuz aylık süreç içerisinde hiç ceza kesilmedi (17 Eylül).
RTÜK’ten Halk TV’ye cezalar: RTÜK, 2015'te ilan edilen sokağa çıkma yasakları sırasında hayatını kaybeden Hakan Arslan'ın kemiklerinin 29 Ağustos’ta babasına bir torba içerisinde teslim edilmesinin eleştirildiği "Sözüm Var" programını gerekçe göstererek Halk TV'ye para ve 5 kez program durdurma cezası verdi. RTÜK, gerekçe olarak programdaki ifadelerin, “Terörün amaçlarına hizmet eden sonuçlar doğuracak nitelikte olmasını” gösterdi. RTÜK üyesi Okan Konuralp, Twitter hesabı üzerinden, “RTÜK, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun küçük düşürüldüğü gerekçesiyle de Halk TV için iki ayrı dosyadan para cezalarına hükmetti. (Programlar: Medya Mahallesi- Sözüm Var). Üç ayrı karara da Sayın İlhan Taşçı'yla birlikte karşı oy kullandığımızı kamuoyunun bilgisine sunarım” şeklinde açıklama yaptı (14 Eylül).
RTÜK’ten Halk TV, HaberTürk, TELE1’e ceza: RTÜK üyesi Okan Konuralp, RTÜK toplantısının ardından yaptığı açıklamada “RTÜK, Medya Mahallesi’ndeki değerlendirmelerin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı küçük düşürdüğü iddiasıyla Halk TV’ye para cezası verdi. Oysa tüm hukuki içtihatlar cumhurbaşkanına dahi, basın özgürlüğü kapsamında yapılan eleştirilere katlanma/tahammül etme sorumluluğu yükler. RTÜK, Kardiyolog Ekrem Karakaya’nın Konya’da öldürülmesiyle ilgili yayın yasağına uymadığı iddiasıyla TELE1’i de cezalandırdı. Oysa yayın bir ihlal değil; sağlık emekçilerine yönelik şiddete karşı kamuoyu oluşturma, doktorlarımıza desteği/onlarla dayanışmayı arttırma çabasıdır" dedi. RTÜK’ün Habertürk’e de Prof. Dr. Celal Şengör’ün Teke Tek’teki “Musa Peygamber” değerlendirmesi nedeniyle para cezası verdiğini beliren Konuralp, "Karar, Diyanet’in Türkiye’nin köklü ilahiyat birikimiyle tezat dilekçesine dayandırıldı. TELE1’in internet sitesi üzerinden sağladığı maddi destekleri de cezalandırma gerekçesi yaptı” dedi. (17 Ağustos).
RTÜK üyelerinin Taşçı’yı toplantıdan çıkarma yetkisi yok: RTÜK Üyesi İlhan Taşcı, Ağustos 2021’deki orman yangını haberlerine sansür talimatını kamuoyuna açıklaması bahane edilerek, ‘ihsas-ı rey’ iddiasıyla RTÜK toplantısından çıkarılması kararına karşı Ankara 3. İdare Mahkemesi’nde açtığı davayı kazandı. Mahkeme; RTÜK Başkan ve üyelerinin böyle bir yetkisi olmadığına oy birliğiyle karar verdi. Üyesi İlhan Taşcı, yangın haberlerini yapan televizyonlara verilecek cezaların konuşulacağı kurul toplantısından, Başkan Ebubekir Şahin’in “İhsas-ı rey yaptınız (Oyunuzu/tarafınızı belli ettiniz)” diyerek itiraz etmesi ve oy çokluğuyla alınan karar neticesinde çıkarılmıştı (20 Temmuz).
Bildirici’den RTÜK’e “yanıltma” tepkisi: Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici kendi bloğunda kaleme aldığı yazısında Konya’daki doktor cinayetiyle ilgili yayın yasağını duyuran Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) halkı yanılttığını söyledi. RTÜK’ün açıklamasının içeriğinin yanlış olduğunu belirten Bildirici, yayın yasağının “soruşturma dosyası kapsamı” ile sınırlı olduğunu, olayla ilgili yayın yapılabileceğini belirtti. Bildirici, RTÜK’ün aynı açıklamasında yer verilen Ceza Hâkimliği kararının sayısının yanlış yazıldığını duyurdu (7 Temmuz).
Halk TV ve Tele1’e RTÜK cezası: RTÜK, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 24 Mayıs 2022 tarihli “Bir kaçış planının anatomisi” açıklaması ve HDP milletvekili Mehmet Tiryaki'nin PKK lideri Abdullah Öcalan için kullandığı “Sayın” ifadesi nedeniyle Halk TV'ye ceza verdi. RTÜK kendisini eleştiren TELE 1'e de para cezası verdi. RTÜK Üst Kurul Üyesi Onur Konuralp, RTÜK'ün, CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun “TURKEN Vakfı” açıklamasını ikinci kez yayınlaması nedeniyle Halk TV'ye ikinci kez idari para cezası verdiğini bildirdi (6 Temmuz)
Halk TV, KRT ve Tele1’e ağır cezalar: RTÜK, 29 Haziran’da yaptığı toplantısında Halk TV, KRT ve Tele1’e ağır adli para cezası verilmesine karar verdi. Kurul, Tele1’e Merdan Yanardağ ve Emre Kongar’ın, altı kadının bira içtiği için bir grup erkek tarafından şiddete maruz bırakılmasına ilişkin sözleri nedeniyle ceza kesti. Halk TV’yle KRT’ye kesilen cezanın gerekçesiyse organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in açıklamalarına dair değerlendirme yapılmasıydı (1 Temmuz).
RTÜK cezaları
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Temmuz, Ağustos, Eylül 2022 döneminde haber ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına toplam dört kez idari para cezası verdi. Kurul, TV kuruluşlarına toplam 342.328 TL idari para cezası verirken, Halk TV’de yayınlanan Sözüm Var programı için üç defa durdurma kararı aldı.
(Reklam ve ticari yayınların değerlendirme dışı bırakıldığı “RTÜK cezaları” bölümü, RTÜK’ün 6 Temmuz 2022 – 11 Ağustos 2022 tarihleri arasında yaptığı 5 toplantının kayıtları incelenerek hazırlandı.)
Suç ve suçluyu övme: RTÜK, 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde yer alan "Suç işlemeyi, suçluyu ve suç örgütlerini övücü, suç tekniklerini öğretici nitelikte olamaz" ilkesinin ihlali gerekçesiyle Halk TV’ye üç kez durdurma ve ihlalin ağırlığı nedeniyle 152.091,00 TL idari para cezası verdi.
Hukukun üstünlüğü: RTÜK, 6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan "Hukukun üstünlüğü, adalet ve tarafsızlık esasına aykırı olamaz" ilkesinin ihlali nedeniyle Halk TV’ye 113.317,00 TL idari para cezası kesti.
Tarafsızlık ilkesi: RTÜK, 6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan "Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır; soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz” gerekçesiyle TELE1 TV’ye 38.460,00 TL idari para cezası verdi.
Batıl inançlar: RTÜK, 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (r) bendinde yer alan; "Yayın hizmetleri ...kişileri fal veya batıl inançlar yoluyla istismar edemez" ilkesinin ihlali nedeniyle, ikra TV'ye 38.460 TL idari para cezası verdi.
(EÖ/SA/NÖ)