Son üç ayda, gazeteci cinayetlerinin adalet arayışında en karanlık ve trajik gelişmeler yaşandı: Türkiye,2 Ekim 2018’de Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın dosyasını, bizzat azmettiricilikle suçladığı bu ülkenin yetkililerine nakletti. 20 Eylül 1992’de öldürülen gazeteci Musa Anter’in dosyasında da, Susurluk Raporu’nda devletçe öldürüldüğü itiraf edildiği halde yargılamada hiçbir yol alınamadı. Eylül’de 30 yılı dolacak olan cinayete ilişkin dava, zamanaşımı tehdit altında. Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in 19 Ocak 2007’de İstanbul Şişli’de öldürülmesine ilişkin çoğu kamu görevlisi 37 kişinin beraat ettiği, 26 kişinin hapis cezası aldığı davayı da Dink ailesi avukatları, “cinayetin tüm yönlerinin dava konusu yapılmadığı” gerekçesiyle Yargıtay’a taşıdı. Ses Kocaeli gazetesi imtiyaz sahibi Güngör Arslan’ın 19 Şubat’ta iş yerinde silahla öldürülmesiyle ilgili ise 14 kişi hakkında Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde kamu davası açıldı.
Nisan, Mayıs, Haziran’da en az 17 gazeteci tutuklandı. Bu kişilerden, “kişisel bilgileri hukuka aykırı yolla ele geçirmek” gerekçesiyle tutuklanan İbrahim Haskoloğlu bir hafta sonra tahliye edildi. Diyarbakır’daki 16 gazeteci ise “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” şüphesiyle cezaevinde gönderildi.
Aynı dönemde, en az 17 gazeteci ve medya temsilcisi görev yaparken gözaltına alındı. Gazetecilerden dokuzu, Emniyet görevlilerinin gittikçe artan bir keyfiyet içerisinde hareket ettiği toplumsal eylemleri (Gezi anması, Onur Yürüyüşü, Gemlik Yürüyüşü vs) izlerken gözaltına alındı. Bu habercilerden AFP foto muhabiri Bülent Kılıç, iki yıl üst üste İstanbul’daki Onur Yürüyüşü’nü izlerken darp edilerek gözaltına alındı.
Nisan, Mayıs, Haziran döneminde en az 19 medya temsilcisi saldırıya uğradı. Çizer Hicabi Demirci ve Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Pehlivan tehdit edildi. Ayrıca, en az beş kadın gazeteci (Çiğdem Toker, Nevşin Mengü, Burcu Karakaş, Hale Gönültaş ve Seyhan Avşar), online düzlemde tehdit ve sözlü saldırıya maruz kaldı.
Anayasa Mahkemesi’nin son dönemde gazeteciler Beyza Kural, Erdal İmrek ve Gökhan Biçici’nin polis şiddetine maruz kalmasına dair idareyi mahkum eden kararlarına ve polis müdahalelerini görüntülemelerine yasak getiren Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 27 Nisan 2021 tarihli genelgesinin Danıştay kararıyla iptal edilmesine rağmen, gazetecilere yönelik yaygın şiddet ve hukuka aykırı müdahaleler sürüyor.
Bu dönemde saldırıya uğrayan 19 gazeteciden 12’si Emniyet güçlerinin hedefindeydi: AFP foto muhabiri Bülent Kılıç, geçen yılın aynı döneminde olduğu gibi, 26 Haziran’da İstanbul’da düzenlenen Onur Yürüyüşü'nü izleme görevini yerine getirirken darp edilerek gözaltına alındı. Gazetecilik örgütlerinin İstanbul Valiliği önünde "Nefes Alamıyoruz” sloganıyla kitlesel eylem yapmasıyla sonuçlanan ilk gözaltı olayıyla ilgili açılan soruşturmada bir yıldır sonuç yok.
BİA MEDYA GÖZLEM/NİSAN-MAYIS- HAZİRAN 2022 TIKLAYIN- İktidar geleceğini medyayı susturmakta arıyor TIKLAYIN- Gün gün üç aylık medya/ifade özgürlüğü ihlalleri /Tam metin |
Musa Anter cinayeti
Anter Davası’nda duruşma, zamanaşımına 15 gün kala: Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, gazeteci Musa Anter’in 20 Eylül 1992’de öldürülmesi ve 90’larda JİTEM’in işlediği cinayetlerle ilgili 18 sanıklı davada, ne “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ı bulabildi ne de İsveç’te bulunan PKK itirafçısı ve eski MİT elemanı Abdulkadir Aygan’ın (Aziz Turan) yedi yıldır ifadesini alabildi. Anter ailesi avukatlarından Nuray Özdoğan, Musa Anter dosyasında 30 yıllık azami dava süresinin dolmasına yani zamanaşımına aylar kaldığı konusunda mahkemeyi bir kez daha uyardı: “Dosyanın zaman aşımına uğratılması, kasıtlı işlemlerle istendi. İnsanlığa karşı suç söz konusu olduğundan zaman aşımının tartışma konusu olamayacağını söylüyoruz. Mahkemenizin bu cinayetin toplumsal koşullarını değerlendirerek bir sonuca ulaşmasını bekliyoruz. Bu dosyada TCK’nin 72. maddesinin uygulanmasını istiyoruz. Bu aşamada 30 yıldır sanıkların yakalanmasını bekliyoruz. Tefrik talebimizi yineliyoruz. Talebimizi reddedeceksiniz eğer Aygan’ın ifadesi için de beklenmemeli. Zaten suçları sabit. Sanıkların bir an önce cezalandırılması yönünde talebimiz var” dedi. Anter’in oğlu Dicle Anter, “Senelerdir Abdülkadir Aygan’ın ifadesi alınmadı ama şu anda Erdoğan’ın talimatıyla Aygan’ın iadesi isteniyor. Bu çelişkili bir durum. Keşke ifadesi şimdiye kadar alınsaydı” diye konuştu. Mahkeme, "suçtan doğrudan zarar görmedikleri” gerekçesiyle İHD ve ÖHD’nin davaya katılma taleplerini ve dosyanın ayrılma taleplerini reddetti. Sanık Hamit Yıldırım’a yönelik adli kontrolün kaldırılması veya esnetilmesi taleplerini de geri çeviren, mahkeme yargılamayı karara bağlamadan 15 Eylül’e bıraktı (20 Haziran).
Hrant Dink cinayeti
Dink cinayeti davası Yargıtay’da: Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in 19 Ocak 2007’de İstanbul Şişli’deki gazetesi önünde öldürülmesine ilişkin çoğu kamu görevlisi 37 kişinin beraat ettiği, 26 kişinin hapis cezası aldığı (11’i tutuklu), 13 kişinin de dosyasının ayrıldığı İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararıyla ilgili temyiz süreci başladı. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi'nin 3 Mayıs’ta yerel mahkemenin kararını onamasının ardından Hrant Dink ailesi, dosyayı Yargıtay’a taşıdı. Dink ailesinin avukatları Hakan Bakırcıoğlu, Bahri Belen ve Hülya Deveci’nin imzasını taşıyan dilekçede “İstinaf kararının; delillerin toplanmamış olması, kovuşturmanın genişletilmesine yönelik taleplerimizin reddedilmiş olması ve Hrant Dink cinayetinin tüm yönlerinin açığa çıkarılmasına yönelik yargılamanın yapılmamış olması nedenleri ile bozulmasına karar verilmesi gerekliliği bulunmaktadır” denildi (3 Haziran).
İstinaf “Dink” davasında itirazları reddetti: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi (İstinaf), kamu görevlilerinin yargılanarak 37 kişinin beraat ettiği, 26 kişinin hapis cezası aldığı (11’i tutuklu), 13 kişinin de dosyasının ayrıldığı Hrant Dink cinayeti davasında İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kurduğu hükümle ilgili kararını verdi. Yüksek mahkeme, Dink ailesinin kasten öldürme, tasarlayarak öldürme ile ihmali davranışla kasten öldürme suçlarından Abdullah Dinç, Adnan Acar, Ahmet Faruk Aydoğdu, Ahmet İlhan Güler, Ali Barış Sevindik, Cevat Eser, Ecevit Emir, Emre Cingöz, Engin Dinç, Ercan Demir, Ergün Yorulmaz, Eyup Temel, Hacı Şefik Şimşek, Hamza Celepoğlu, Hüseyin Yılmaz, Mehmet Uçar, Metehan Kadir Yıldırım, Metin Yıldız, Mikdat Özbek, Muhittin Zenit, Musa Yıldırım, Mustafa Küçük, Niyazi Malkoç, Önder Araz, Özkan Mumcu, Rahmi Özer, Resül Kütükoğlu, Reşat Altay, Tamer Bülent Demirel, Tevfik Cantürk, Ünsal Gürel ve Yusuf Bozca hakkında verilen beraat kararına itirazı reddetti. Mahkeme kararında Dink ailesinin ileri sürdüğü nedenleri yerinde görmeyerek ‘esastan reddine’ karar verdi. Mahkeme ayrıca Dink ailesinin Sabri Uzun ve Celalettin Cerrah’la ilgili başvurusunda bir hüküm kurmadı. Dink ailesi, Celalettin Cerrah, Ahmet İlhan Güler, Reşat Altay, Engin Dinç, Ercan Demir, Muhittin Zenit, Sabri Uzun, Metin Yıldız gibi haklarında beraat kararı verilen bazı sanıkların “kasten öldürme" ve "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi" suçu uyarınca cezalandırılmaları talebinde bulunmuştu (5 Mayıs).
Güngör Arslan cinayeti
Arslan cinayetinde 14 kişiye dava: Kocaeli Başsavcılığı, Ses Kocaeli gazetesi imtiyaz sahibi Güngör Arslan’ın 19 Şubat’ta iş yerinde silahla öldürülmesiyle ilgili yazılı açıklamada, 10'u tutuklu toplam 14 kişi hakkında Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde kamu davası açıldığını bildirdi. Açıklamada, “Eylemi bizzat gerçekleştiren tutuklu şüpheli R.Ö. hakkında ‘Tasarlayarak Kasten Öldürme ve 6136 Sayılı Yasaya Muhalefet’ suçlarından, tutuklu şüpheliler E.K. ve B.P. hakkında ‘Tasarlayarak Kasten Öldürme ve 6136 Sayılı Yasaya Muhalefet Suçlarına Azmettirme’ suçlarından, tutuklu şüpheliler H.E.Ç., F.Y., R.S. ve E.Y. hakkında ‘Tasarlayarak Kasten Öldürmek Suçuna Yardım ve 6136 Sayılı Yasaya Muhalefet’ suçlarından, tutuklu şüpheliler C.Y., K.Y. ve Ö.T. hakkında ‘Suçluyu kayırma’ suçundan, tutuksuz şüpheliler A.Y., E.T., E.Y. ve Y.B. hakkında ‘Suç Delillerini Gizleme’ suçundan Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesince kamu davası açılmıştır” denildi. Açıklamada, 13 kişiye “Tasarlayarak cinayet işlemeye yardım”, “suçluyu kayırma” ve “suç delillerini gizleme" suçlarından ek dava açılmasına yer olmadığına karar verildiği bildirildi (1 Haziran).
Güngör Arslan cinayeti soruşturması endişe konusu: Ses Kocaeli gazetesi imtiyaz sahibi Güngör Arslan’ın 19 Şubat’ta öldürülmesiyle ilgili iki aydır süren soruşturma, Arslan Ailesi avukatı Cahit Çiftçi’ye göre endişe kaynağı. Çiftçi, dosyada kısıtlılık kararı nedeniyle dosyadaki şüpheli sayısını dahi bilmediklerini söylüyor. Dosya savcısının kendisine “Dosya içerisinde siyasilerin isimlerinin geçtiğinden bahisle vermek istemiyorum” dediğini iddia eden Çiftçi, “Yargı bu dosyanın Ersin Kurt’un ilerisine geçmemesi için çaba sarf edecek. Sadece tetikçi, tetikçiyi ayarlayan değil önemli olan Ersin Kurt ve sonrasına geçebilmek” diyor. Cinayetten sonra başlatılan soruşturmada, tetikçi zanlısı Ramazan Özkan, azmettirici oldukları öne sürülen Burhan Polat, avukat Ersin Kurt ile birlikte toplam 10 kişi tutuklanmıştı. İlk bulgulara göre 21 yaşındaki zanlı Özkan, ifadesinde “Güngör Arslan’ı vuracağız. Bunu da sen yapacaksın. Seni çok rahat ettireceğiz. Bir daha hiçbir sorun yaşamayacaksın, ailen de böyle bir sorun yaşamayacak denildi” demişti. Aynı ifadede Özkan, Derince’de atış talimi yaptıklarını da anlatıyordu. Savcılık ifadesinde ise “Arslan’ın yazısını beğenmediğim için öldürdüm” dediği öğrenildi (20 Nisan).
Cemal Kaşıkçı cinayeti
Kaşıkçı dosyası, “katil” Arabistan’a uçtu: İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi, duruşma savcısının 31 Mart’ta talep ettiği gibi, Suudi Arabistan’dan 13 Mart’ta gelen bir talep üzerine, 2 Ekim 2018’de bu ülkenin İstanbul Başkonsolosluğu’nda öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın dosyasını bizzat cinayeti işleyen Suudi Arabistan’a nakledilmesine karar verdi. Savcı, talebi uluslararası yargı işbirliği öngören düzenlemeye dayandırmıştı. 26 Suudi görevliyi ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılayan mahkemenin görüş istediği Adalet Bakanlığı da nakil için olumlu görüş verdi. Keza Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, bakanlıktan görüş istendiği haberi henüz yayıldığından ve duruşmaya kalmadan “Olumlu yanıt vereceğiz” dedi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun A Haber’e yaptığı “Şu anda ilişkilerin normalleşmesi konusunda da önemli adımlar var… Bu yargı işbirliği daha iyi bir noktaya geldi” şeklindeki açıklamalar, 31 Mart’ta kamuoyuna yansımıştı. Nakil kararıyla ilgili İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, Adalet Bakanlığı’nın nakile sıcak bakan görüşene karşı da Ankara İdare Mahkemesi’ne yapılan iki itiraz da reddedildi. Böylece Türkiye’deki Kaşıkçı davasının Riyad’a taşınmasının önünde herhangi bir engel kalmadı (7 Nisan).
Tutuklamalar
Nisan, Mayıs, Haziran aylarında en az 17 gazeteci tutuklandı. Bu kişilerden, sosyal medya hesabında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MİT Başkanı Hakan Fidan'a ait kimlik kartlarını özel veri kısımlarını gizleyerek paylaştıktan sonra “kişisel bilgileri hukuka aykırı yolla ele geçirmek” gerekçesiyle tutuklanan İbrahim Haskoloğlu, bir hafta sonra tahliye edildi.
Diyarbakır Başsavcılığı’nın “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” iddiasıyla yürüttüğü soruşturma kapsamında gözaltına alınan 20 medya çalışanından 16’sı yedi günü aşan gözaltı süresinin ardından çıkarıldıkları Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’nce tutuklandı. Dosyayla ilgili soruşturma sürüyor.
Diyarbakır’da 16 gazeteci tutuklandı: Diyarbakır Başsavcılığı’nın “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” iddiasıyla yürüttüğü soruşturma kapsamında 8 Haziran'da gözaltına alınan 20 medya temsilcisinden 16’sı yedi günü aşan gözaltı süresinin ardından çıkarıldıkları Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’nce tutuklandı. İşlemleri sonunda Jinnews sitesi müdürü Safiye Alagaş, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Serdar Altan, Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Aziz Oruç, Xwebûn sitesi yazı işleri müdürü Mehmet Ali Ertaş, Zeynel Abidin Bulut, Ömer Çelik, Mazlum Doğan Güler, İbrahim Koyuncu, Neşe Toprak, Elif Üngür, Abdurrahman Öncü, Suat Doğuhan, Remziye Temel, Ramazan Geciken, Lezgin Akdeniz ve Mehmet Şahin tutuklandı. Dosyasında, açık tanık Keziban Kuday ve gizli tanıklar Ezel ve Firar’ın ifadeleri de bulunan soruşturma, “televizyon ve radyo kanalı, basın ve yayın kuruluşu görünümü altında faaliyet yürüten ve adı geçen silahlı örgütü terör örgütünün nihai hedeflerine odaklanarak başarıya ulaşmasına yönelik hareket ettiğine yönelik tespitlere” dayandırıldı. Örgütün yapılanması içerisinde yer aldığı iddia edilen şüphelilerin, KCK yöneticilerinin verdiği röportajları “talimat” olarak kabul edip buna göre program yaptıkları öne sürülürken, 2009’da “KCK” adı altında gazetecilere yapılan operasyonda kullanılan “savaş uçaklarının kalkışının haber yapılması” da suçlama olarak dosyada yer alıyor. Bazı gazetecilerin Sterk TV, MED Müzik, MED TV, Jin TV, Ronahi TV gibi kanallara bağlanarak PKK ve yöneticilerinin faaliyetlerini ve bazı örgüt mensuplarının fedai eylemlerini övdüğü de iddia ediliyor. Aramalar sırasında da çok sayıda dijital materyale el konuldu. Soruşturma dosyasına gizlilik konuldu (16 Haziran).
Haskoloğlu tutuklandı: Sosyal medya hesabında 12 Nisan’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MİT Başkanı Hakan Fidan'a ait olduğu öne sürülen Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartlarını özel veri kısımlarını gizleyerek paylaşan gazeteci İbrahim Haskoloğlu, “kişisel bilgileri hukuka aykırı yolla ele geçirmek” gerekçesiyle tutuklandı. İçişleri Bakanlığı'nın şikayetiyle başlatılan bir soruşturma kapsamında İstanbul Üsküdar’daki evinden gözaltına alınan Haskoloğlu, yaptığı paylaşımında "Yaklaşık iki ay önce yayındayken bana bir hacker grubu ulaştı. E-devlet ve devlete ait sitelerden verilerin çalındığını söylediler. Verileri hala da sızdırıyor olduklarını belirttiler. Bazı devlet yetkililerinin bilgilerini benimle paylaştılar. Buna yeni kimlik kartları da dahil” demişti (19 Nisan).
Tahliyeler
Haskoloğlu’na tahliye: Sosyal medya hesabında 12 Nisan’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MİT Başkanı Hakan Fidan'a ait olduğu öne sürülen Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartlarını özel veri kısımlarını gizleyerek paylaştıktan sonra “kişisel bilgileri hukuka aykırı yolla ele geçirmek” gerekçesiyle tutuklanan gazeteci İbrahim Haskoloğlu, avukatı aracılığıyla İstanbul Anadolu 40. Asliye Ceza Mahkemesi’ne yaptığı itiraz sonucu tahliye edildi (27 Nisan).
Gözaltılar
Nisan, Mayıs, Haziran döneminde en az 17 gazeteci ve medya temsilcisi görev yaparken gözaltına alındı. Gazetecilerden dokuzu, Emniyet görevlilerinin gittikçe artan bir keyfiyet içerisinde hareket ettiği toplumsal eylemleri (Gezi anması, Onur Yürüyüşü, Gemlik Yürüyüşü vs) izlerken gözaltına alındı. Bu habercilerden AFP foto muhabiri Bülent Kılıç iki yıl üst üste İstanbul’daki Onur Yürüyüşü’nü izlerken darp edilerek gözaltına alındı.
Geçen yılın aynı döneminde en az beş gazeteci evlerine yapılan baskınlar ve haber takibi sırasında gözaltına alınmıştı. Bunlardan biri, evi basılarak gözaltı yaşamıştı. Bir gazeteci Taksim’de Onur Yürüyüşü'nde haber takibi yaptığı sırada polisin fiziksel saldırısıyla, bir diğeri de hakkında yakalama kararı gerekçe gösterilerek, ikisi HDP İstanbul İl Örgütü’nün Kobani Davası’na ilişkin 26 Nisan’da gerçekleştirdiği basın açıklamasını takip ederken gözaltına alınmıştı.
AFP muhabirine gözaltı: İstanbul’da Onur Yürüyüşü’nü izleyen AFP foto muhabiri Bülent Kılıç, darp edilerek gözaltına alındı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen gazeteci, akşam 22.00 sularında Bayrampaşa Hastanesi’nden serbest bırakıldı. MLSA’nın hukuki destekte bulunduğu Kılıç, gözaltı emri verenlerle ilgili suç duyurusunda bulundu (27 Haziran).
Diyarbakır’da 4 gözaltı: Diyarbakır Başsavcılığı’nın “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” iddiasıyla yürüttüğü soruşturma kapsamında 8 Haziran'da gözaltına alınan 20 medya temsilcisinden Jinnews sitesi editör Gülşen Koçuk, Esmer Tunç, Mehmet Yalçın ve Kadir Bayram adli kontrolle serbest bırakıldı. Aramalar sırasında da çok sayıda dijital materyale el konuldu. Soruşturma dosyasına gizlilik getirildi (16 Haziran).
Hekimoğlu’na gözaltı: İzmir'deki evinde sabahın erken saatlerinde gözaltına alınıp Terörle Mücadele Şubesi’ne götürülen gazeteci İnci Hekimoğlu, ifade işlemlerinin ardından serbest bırakıldı. Hekimoğlu'nun avukatı Erdoğan Aydoğdu, dosyanın içeriğine dair bilgi verilmediğini söyleyerek, sağlık durumunun iyi olduğunu aktardı. Aydoğdu’ya göre, geçtiğimiz günlerde Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile ilgili kullandığı ifadeler nedeniyle sosyal medyada hedef gösterildiği ve gözaltının da bu hedef göstermeden kaynaklandığını tahmin ettiğini söyledi (16 Haziran).
Bursa’da Çağlar ve Gültekin’e gözaltı: Mezopotamya Ajansı'ndan (MA) Ergin Çağlar ile JINNEWS sitesi muhabiri Rozerin Gültekin, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde 23 yıldır ağır tecrit koşullarında tutulan Abdullah Öcalan için düzenlenen Gemlik Yürüyüşü'nün Bursa ayağını takip ederken gözaltına alındı. Bursa Emniyet Müdürlüğü'ne götürülen ve “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet”ten işlem yapılan gazeteciler, gece saatlerinde ifade işlemlerinin ardından serbest bırakıldı (13 Haziran).
Müftüoğlu’ya gözaltı: Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eş Başkanı ve Mezopotamya Ajansı (MA) editörlerinden Dicle Müftüoğlu, Diyarbakır’da bulunan evinden gözaltına alındı. Kimsenin bulunmadığı evde arama yapan polis, evden ayrıldıktan sonra Müftüoğlu’nu ifadeye çağırdı. Müftüoğlu, ifade vermek için gittiği Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü’nde gözaltına alındı. Tutuklu gazeteciler Nedim Türfent ve Ziya Ataman’a para gönderilmesi, gözaltı gerekçesi olarak kamuoyuna yansıdı (3 Haziran).
Gezi anmasında altı gazeteciye gözaltı: Gezi Direnişi'nin 9. yıl dönümünde Taksim Dayanışması'nın çağrısıyla TMMOB Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi önünde toplanan kitleyi izleyen medya temsilcilerinden altısı gözaltına alındı. Yaşananları takip eden Evrensel gazetesi muhabiri Meltem Akyol, BirGün muhabiri Gökay Başcan, Halk TV muhabiri Ozan Demiriz ve Flash TV’den Dilan Polat, Sevda Doğan ve Derin Aydoğdu gözaltı yaşadı (31 Mayıs - 1 Haziran).
Açar’a “Ayasofya” gözaltısı: Ziyaretçilerin 1,500 yıllık tarihi kapısından parçalar koparıp, duvarlarını kazıyıp poşetlere doldurmasıyla gündemde olan İstanbul Ayasofya'da, alandaki tahribatı haberleştirmek isteyen TELE1 muhabiri Engin Açar, Sirkeci polis merkezine götürülerek gözaltına alındı. Açar, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Açar, polislerin kendisine geçerli bir sebep sunamadıklarını söyledi (30 Mayıs).
Esen’e Diyarbakır’da gözaltı: Xwebûn Gazetesi İmtiyaz Sahibi Kadri Esen, Diyarbakır Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında 15 Nisan’da evine yapılan baskınla gözaltına alındı; ertesi gün emniyette alınan ifadesinin ardından ve sağlık kontrolünden geçirildikten sonra serbest bırakıldı. Savcılık açıklamasında, operasyona “Newroz soruşturması” kapsamı verildiği halde Esen’e 2016’da Mardin’in Derik ilçesi ve Şırnak’ın İdil ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasakları sırasında yaptığı haberleri Facebook hesabından paylaşması soruldu. Ayrıca tutuklu Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven ile ilgili yaptığı paylaşımlar soruşturmaya konu edildi (16 Nisan).
Saldırı, tehdit, engelleme
Nisan - Mayıs ve Haziran döneminde en az 19 medya temsilcisi saldırıya uğradı. Çizer Hicabi Demirci ve Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Pehlivan tehdit edildi. Ayrıca, en az beş kadın gazeteci (Çiğdem Toker, Nevşin Mengü, Burcu Karakaş, Hale Gönültaş ve Seyhan Avşar), online düzlemde tehdit ve sözlü saldırıya maruz kaldı.
Saldırıya uğrayan 19 gazeteciden 12’si Emniyet görevlilerinin hedefi oldu: AFP foto muhabiri Bülent Kılıç, geçen yılın aynı döneminde olduğu gibi, 26 Haziran’da İstanbul’da düzenlenen Onur Yürüyüşü'nü izleme görevini yerine getirirken darp edilerek gözaltına alındı. Gazetecilik örgütlerinin İstanbul Valiliği önünde Nefes Alamıyoruz” sloganıyla kitlesel eylem yapmasıyla sonuçlanan ilk gözaltı olayıyla ilgili açılan soruşturmada bir yıldır sonuç yok.
Yurttaşların polis müdahalelerini görüntülemelerine yasak getiren Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 27 Nisan 2021 tarihli genelgesi Danıştay kararıyla yılbaşında iptal edilse de gazetecilere yönelik keyfi polis şiddeti, engeli ve gözaltıları Nisan-Haziran aylarında da dinmedi.
Geçen yılın aynı döneminde ise Kocaeli, Samsun, Gaziantep, Osmaniye ve İstanbul’da en az dokuz gazeteci fiziksel saldırılarla karşı karşıya kalmıştı.
Dört gazeteciye "Onur Yürüyüşü" saldırısı: İstanbul'da Onur Yürüyüşü'nü izleyen AFP foto muhabiri Bülent Kılıç gözaltına alındığı sıra darp edildi. Aralarında dokuz8haber sitesi muhabiri Fatoş Erdoğan'ın de bulunduğu bazı gazeteciler de polis müdahalesi sonucu yaralandı. Valiliğin yasakladığı İzmir'deki Onur Yürüyüşü'nü izleyen serbest gazeteci ve foto muhabiri Berkcan Çiğdem'in de aralarında bulunduğu bazı gazeteciler darp edildi. Milliyet gazetesi foto muhabiri Hakan Akgün ise güvenlik güçlerince tartaklanarak çalışması engellendi (27 Haziran). |
Çizer Demirci’ye tehdit: Ulusal ve uluslararası 110 ödüle sahip olan Sözcü gazetesi grafik servisinde görev yapan çizer Hicabi Demirci, sosyal medya hesabı üzerinden tehdit edildi, Instagram hesabı askıya alındı. Demirci, "Son karikatürlerim orman yangınlarıyla ilgili. Bu paylaşımlarım rahatsızlık yarattı sanırım. Ondan önce de tarikat yurtlarında çocuklara yönelik tacize ilişkin karikatürümden çok tehdit aldım. (Sosyal medyadan yorum yapanlar) Paylaşımı kaldırmamı istediler” dedi. Yoruma Diyanet İşleri Başkanı, Emine Erdoğan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu etiketlenerek şikayet edildi (24 Haziran).
Pehlivan’a “ciddi” tehditler: Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Pehlivan, uyuşturucu ticareti yaptığı belirtilen bir suç örgütü üyesinin yaklaşık 5 milyon TL değerinde metamfetaminle yakalanıp adli kontrolle serbest bırakıldığını yazdığı 8 Haziran 2022 tarihli “Soylu ses çıkaracak mı?” başlıklı yazısında ismi geçen Fırat Delibaş’a yakın olduğunu söyleyen kişilerce tehdit edildiğini duyurdu. Pehlivan sosyal medya hesabında, “Cumhuriyet’teki köşemde, adının haberlerde geçtiğini yazdığım için Fırat Delibaş’a yakın olduğunu söyleyen kişiler tarafından ciddi tehditler alıyorum. Yazım aşağıda, kamuoyuna duyurulur…” dedi (9 Haziran).
Gezi anmasında sekiz haberciye şiddet, birçoğuna gaz ve engelleme: Gezi Direnişi'nin 9. yıldönümünde Taksim Dayanışması'nın çağrısıyla TMMOB Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi önünde toplanan kitleyi izleyen medya temsilcilerinden yedisi polis şiddetine uğradı, bir gazeteci de İzmir’deki eylemleri izlerken saldırıya uğradı: Gazeteci Hayri Tunç, TELE1 muhabiri Engin Açar ve kameraman Umutcan Yitük ve Halk TV'den Erdinç Yılmaz ve Evrensel gazetesi muhabiri Meltem Akyol polis tekmelerine ve yumruklarına maruz kaldı. Polisçe sert şekilde itien bir Fransız gazetecinin yere düşmesi sonucu bir kaburgası kırıldı. Dokuz8haber sitesi muhabiri Fatoş Erdoğan darp sonucu kolundan yaralandı. Yitük’un polis çemberine alınarak yerde tekmelendiği görüldü. AFP foto muhabiri Bülent Kılıç ve çok sayıda gazeteciye kısa mesafeden biber gazı sıkıldı. Evrensel gazetesi muhabiri Eylem Nazlıer ve çok sayıda habercinin de görüntü almaları engellendi. Alandan ayrılan gazetecilere polis koridorundan geçerken kalkan ve diğer teçhizatla fiziksel şiddet uygulandı. İfade veren Meltem Akyol süreci şöyle açıkladı: “İpek Sokak'ta eylem dağılmışken polis sokağın iki ucunu da tuttuğu için oradan ayrılmamız mümkün olmadı. Çıkışlara izin verilmedi. Eylemcilere yapılan müdahalelerde defalarca biber gazına maruz kaldım. Emniyet Amiri basın için koridor oluşturacağız ve sizi o koridordan sokağın dışına çıkaracağız dediğinde çağrıya uyarak koridordan çıkmak istedik. Koridora girdiğimiz andan itibaren ki boynumda fotoğraf makinem olmasına rağmen polisler tekmeler ve kalkanlarla bizi sıkıştırmaya başladı. Geri dönüp bu muamelelerini kaydetmek istediğimde beni ittiler ve telefonumu yere attılar ve üzerine bastılar. Telefonumu almak için eğildiğimde darbeler devam etti. Tam koridorun çıkma noktasına geldiğimde iki polis kolumdan tutarak gözaltına alınacağımı söyledi. Hem başıma hem de kollarıma vurmaya devam etti. Bağırarak gazeteci olduğumu ifade ettiğimde de, 'Sen benim gazetecim değilsin’ dedi. Hemen arkamda duran sivil giyimli polis de ‘Sana göstereceğiz biz gazeteciliği’ dedi. Ters kelepçe takılarak gözaltına alındım”. Ayrıca, İzmir’deki eylemleri izleyen foto-muhabiri Berkcan Çiğdem de polisin fiziki saldırısına uğradı (31 Mayıs - 1 Haziran).
Gönültaş ve Avşar’a tehdit: Kısa Dalga sitesinden gazeteci Hale Gönültaş ve Halk TV sitesi muhabiri Seyhan Avşar, eroin ve IŞİD dosyalarıyla ilgili yaptıkları haberler nedeniyle sosyal medyada tehditler aldı. Gönültaş, geçen yıl İstanbul’da düzenlenen bir baskınla gözaltına alınan IŞİD mensubu bir kadının, elinde bıçakla şeriata karşı çıkanları ölümle tehdit ettiği görüntülerin İstanbul Başakşehir Millet Bahçesi’nde çekildiğini haberleştirmişti. Avşar da, Halk TV'de yayımlanan “Çakıcı için kurşun atan tetikçi eroinle yakalanmış: İfadesinde yok yok” başlıklı haberiyle, suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı’nın adamlarından Barış Duyu’nun 16 kilo eroinle yakalandığını ve ifadesinde uzun yıllardır istihbarata çalıştığını yazdığı için tehdit edildiğini duyurdu. Twitter hesabından paylaşım yapan Avşar, “Suç duyurusunda bulunacağım. Ancak başıma bir şey gelirse sorumluları bellidir, bilinsin isterim" ifadelerini kullandı. Gönültaş da, Twitter üzerinden, “Tevhid Grubu'ndan gelen tehdit içeren arama ve tacizleri görünür kılmadım. Lakin söz konusu grubun sosyal medya üzerinden ismimi hedef göstererek başlattığı kampanya, riskli bir sürece doğru ilerlemektedir” dedi (19 Mayıs).
İki kadın gazeteciye online tehdit ve saldırı: Retweet @bencondegilim adlı hesap, Zafer Partisi Bursa İl Başkanlığının sosyal medyada “Unutulmasın ki ülkelerini işgale gelen Nazilerle birlikte olan Fransız kadınları, savaş sonrası bu utançla acı bir şekilde yüzleşmişler, ifşa edilip utanç serenomilerine çıkarılmışlardı” paylaşımını dolaşıma sokup “Nevşin Mengü, Elçi, Burcu Karakaş ve İpek Maya Saygın’a uygulanacak tarife” ifadeleriyle kadın gazetecilere cinsiyetçi saldırıda bulundu (3 Mayıs).
Elazığ’da Batmaz’a engel ve şiddet: İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Murat Kurum’un, 2020’deki depremin ardından yapılan TOKİ konutlarını incelemek için geldiği Elazığ’da Bakanları takip eden Gazete Duvar sitesi muhabiri Ardıl Batmaz, kendisini hedef gösterdiği iddiasıyla belediye başkanı Şahin Şerifoğulları'ndan ve görüntü çekerken kendisini darp ettikleri gerekçesiyle de bazı kişilerden şikayetçi oldu. Gazeteci, çekim yaptığı sırada kamerasını indirmesini isteyen Şerifoğulları’na, “Gazeteciyim” dediğinde, “Bana ne kardeşim gazeteciysen” şeklinde yanıt aldığını bildirdi. Batmaz, Belediye Başkanın koruması olduğu iddia edilen kişiler tarafından kendisine müdahale edildiğini ve görüntü almasının engellenmeye çalışıldığını söyledi (27 Nisan).
Van’da beş haberciye saldırı: Van Valisi ve kayyım Belediye Başkanı M. Emin Bilmez, Emniyet Müdürü Atanur Aydın, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Hamdullah Şevli ve diğer yerel yetkililerin de katıldığı Vanspor ürünlerinin satılacağı mağazanın açılış töreninde beş medya temsilcisi, kurdele kesildikten sonra “Valiye çok yaklaştıkları” gerekçesiyle darp edildi. “Çok bağırıyorsun” denilerek köşeye sıkıştırılan, itme sırasında dirseği kapıya çapınca yaralanan gazetecilerden Arif Karakaş’a göre korumalar, gazetecilerin dışarı çıkarılmasına engel olmak isteyen Van TV Genel Yayın Yönetmeni’ne tekme attı, gazeteci Önder Altınal’ın boğazını sıktı, İshak Kara’ya vurmaya çalıştı. Fatma Polatcan da haber izlemeye gittikleri sırada saldırıya maruz kaldı. Karakaş, “Önder arkadaşımızın boğazını sıktılar, yüzüne tekme atacakları sırasında Ali arkadaşımız araya girdi ve tekme ona isabet etti. Kendilerine sadece işimizi yapmak istediğimizi söylememize rağmen bunu yaptılar” ifadelerini kullandı (24 Nisan).
Kayseri’de Deniz’e saldırı: Kayseri’de 50 kişilik bir grup, Deniz Postası TV'de "Ramazan Sohbetleri” programını hazırlayan gazeteci Azim Deniz'i stüdyoda yayın öncesi darp etti. Kanaldan yapılan açıklamada, yayınına katılmak üzere kanala giden konuk girişimci Sedat Kılınç’ın da darp edilip bir süreliğine kaçırıldığı savunuldu. Başından yaralanan Deniz, özel bir hastanede tedavi altına alındı (8 Nisan).
Bayraktar’dan Toker’e sözlü saldırı: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar, T3 Vakfı’nın açtığı davada 31 Mart’ta kısmi tazminata mahkum edilen gazeteci Çiğdem Toker'e söz konusu vakfın sosyal medya hesabından gönderdiği bir mesajla hedef aldı. Bayraktar mesajında, Toker'in attığı tweeti alıntılayarak, “İftira zincirinin ilk halkası olan müfteriye karşı açtığımız dava sonuçlandı. Etik ve ahlaktan taviz vermeyecek gazeteciler yetiştirmek üzere oluşturduğumuz burs programına 30 bin TL’lik bir ilave de Çiğdem Toker aleyhine açtığımız davadan geldi. #GazetecilikMüfterilikDeğildir” diye yazdı (2 Nisan).
Hak arama ve cezasızlık
Bir yandan Erdal İmrek, Beyza Kural ve Gökhan Biçici gibi gazeteciler Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) ihlal kararından sonra sorumlu polisleri cezalandırmak için yoğun çaba harcıyor, diğer yandan da TGS ve DİSK Basın-İş Sendikası gibi kuruluşlar, her toplumsal eylemde görev yaparken yenilerini yaşayan medya temsilcileri için yeni suç duyuruları yapıyor. En son 3 Haziran’da, Gezi’nin anıldığı eylemler sırasında görev yapan gazetecilerin polisçe darp edilip ters kelepçe ile gözaltına alınmasına karşı savcılığa gidildi.
Baro başkanlarının Çoklu Baro Yasası’na yönelik protestoları izlerken darpla gözaltına alınan ve şikayeti takipsizlikle sonuçlanan gazeteci Sibel Hürtaş, yetmezmiş gibi bir de “polise direnmek” suçlamasıyla yargılanıyor.
IPS İletişim Vakfı Başkanı ve bianet Proje Danışmanı Nadire Mater ile Yeni Asya gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kazım Güleçyüz'ün, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na karşı açtığı basın kartı mücadelesini kazanması son üç ayın teselli getiren haberlerinden oldu.
İmrek üç polisi sekiz yıl sonra yargılatıyor: Gazeteci Erdal İmrek’in 31 Mayıs 2014’te Taksim’de düzenlenen Gezi yıldönümünü takip ederken polislerce darp edilmesine dair Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) ihlal kararından sonra, 24 Haziran’da ilk duruşması görüldü. İstanbul 60. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, İmrek’in avukatının mahkeme için yaptığı görevsizlik talebi kabul edildi. Üst mahkeme olarak İstanbul Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi davayı kabul ederse üç polis, İmrek’e işkence yaptıkları ve basın özgürlüğünü engelledikleri gerekçesiyle yargılanabilecek (24 Haziran).
Şiddete karşı suç duyurusu: Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve DİSK Basın-İş Sendikası, 31 Haziran’daki Gezi’yi anma eylemlerinde gazetecileri darp eden, ters kelepçe ile gözaltına alan kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Darp edilen ve gözaltına alınan gazeteciler için Çağlayan Adliyesi önünde toplanan TGS ve DİSK Basın İş üyeleri, adliye önünde açıklama yaptı. Eylemleri izlerken gözaltına alınan Evrensel gazetesi muhabiri Meltem Akyol, “Son dönemde gazeteciler mesleğini yapmaya çalışırken bir yandan da yanındaki gazeteci arkadaşını korumanın yollarını arıyor. Tüm bu müdahalelerdeki gerçek mesele oradaki hakikatin, ihlalin ortaya çıkmasını engellemektir” dedi (3 Haziran).
Basın kartı için dava açan Güleçyüz kazandı: Ankara 6. İdare Mahkemesi, 2017’de memnu hakları iade edildiği halde, 1999’da aldığı bir mahkumiyeti gerekçe yapıp basın kartını verilmeyen Yeni Asya gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kazım Güleçyüz’e Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'na karşı açtığı davada hak verdi. Mahkeme “Adli sicil arşivinden silinme şartları oluşan eski mahkumiyetin basın kartı alınmasına engel olamaz” şeklinde hükmü kurdu. İdare Mahkemeleri, bianet proje danışmanı Nadire Mater, geçtiğimiz aylarda aramızdan ayrılan T24 sitesi yazarı Aydın Engin, Evrensel gazetesi Ankara temsilcisi Birkan Bulut, gazeteci – iktisatçı Mustafa Sönmez gibi gazetecilere İletişim Başkanlığı'na karşı açtıkları davalarda da hak vermişti (31 Mayıs).
Biçici’ye darp ve gözaltıya dokuz yıl sonra dava: İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği “hak ihlali” kararının ardından dokuz8HABER sitesi genel yayın yönetmeni Gökhan Biçici’ye şiddet uygulayan polislerin yargılanmasına karar verdi. Biçici, Gezi Direnişi sırasında eylemleri takip ederken 16 Haziran 2013’te İstanbul’un Şişli ilçesinde polisin şiddetine maruz kalmış ancak beş polisle ilgili “zor kullanma yetkisini aşma”, “hakaret” ve “iş ve çalışma hürriyetini ihlal” gerekçesiyle yapılan şikayet takipsizlikle sonuçlanmıştı. İstanbul Başsavcılığının olaylardan dokuz yıl sonra hazırladığı iddianame gereği polisler, 30 Haziran’da İstanbul 48. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başlayacak (30 Mayıs).
Tehdit eden başkana “komik” ceza: Zonguldak 3. Asliye Ceza Mahkemesi, Alev Uzunbaş, Ergin Özkul ve Seyfi Boyraz’ın da aralarında olduğu gazetecileri, “Adalet gereğini yapmasa da ben yapacağım. Herkese gereğini yapacağım. Kimse sokakta rahat dolaşamayacak. Benim çocuğuma, onuruma, şerefime dokunan insanın onuruna, şerefine dokunurum. Tehdit ediyorum. Eğer öyle algılıyorlarsa” diyerek tehdit eden Kozlu ilçesinin AKP’li Belediye Başkanı Ali Bektaş’ı, 69 günlük hapis karşılığı bin 380 TL adli para cezasına mahkum etti. Gazeteciler ise mahkemenin verdiği cezayı “komik” olarak değerlendirirdi. (22 Mayıs).
Kural’a şiddet davası sanıksız sürüyor: bianet sitesi eski muhabiri Beyza Kural’a İstanbul’daki YÖK eylemini izlediği sırada “Hiçbir şey eskisi gibi değil artık, bunu öğreteceğiz size” diyerek ters kelepçeli gözaltı girişiminde bulunarak şiddet uygulayan üç güvenlik şube polisine açılan dava, İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesi’nde beşinci duruşmayla sürdü. Anayasa Mahkemesi’nin “kötü muamele” gerekçesiyle verdiği ihlal kararına karşın mahkeme, avukat Meriç Eyüboğlu’nun duruşmada ifade ettiği itirazlarına rağmen polisleri sadece “çalışma hürriyetini ihlal”den yargılıyor. Son duruşmada mahkeme hakimi, sanık polis N.D.’nin celse arasında alınan savunmasını okudu. Kural’a herhangi bir müdahalede bulunmadığını söyleyen N.D.’nin ifadesine karşı söz alan Kural, “Görüntüleri hep beraber izledik, sanık beyanını kabul etmiyorum” dedi. Kural’ın avukatı Sibel Erol da sanık N.D.’nin savunmasının, suçtan kurtulmaya yönelik olduğunu ve görüntülerde suçun sabit olduğunu söyledi. Mahkeme, DİSK Basın-İş Yönetim Kurulu üyesi Elif Akgül’ün sendikası adına sunduğu katılma talebini “suçtan doğrudan zarar görmediği” gerekçesiyle reddetti. 30 Eylül’e bırakılan davada gazeteciler Zeynep Kural ve Serdal Işık’ın tanık olarak dinlenmesi bekleniyor (13 Mayıs).
ÇGD yıktırmıyor: Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Bursa Şubesi’nin 32 yıllık dernek binasını yıkma kararı veren Bursa Büyükşehir Belediyesi, mahkemenin verdiği “ihtiyati tedbir kararı”nın 9 Mayıs’ta kaldırılmasının ardından 10 Mayıs’ta tahliye için polis eşliğinde dernek binasına geldi. ÇGD avukatı tekrar mahkemeye başvurarak Bursa 2. İdare Mahkemesi’nden yürütmeyi durdurma kararı çıkardı. Bursa Büyükşehir Belediyesi, Bursa Kültürpark’ta dönüşüm başlatacağı gerekçesiyle park içerisindeki diğer işletmelerle kira sözleşmesini yenilediği halde yalnızca ÇGD Bursa Şubesi’nin 32 yıllık dernek binasını yıkma kararı vermişti (10 Mayıs).
Nadire Mater sürekli basın kartını istedi, kazandı: IPS İletişim Vakfı Başkanı ve bianet Proje Danışmanı Nadire Mater, 2018'deki Basın Kartı Yönetmeliği değişikliği sonrasında yenilenmeyen ve daha sonra iptal edilen "sürekli basın kartı" için İletişim Başkanlığı'na açtığı davayı kazandı. Ankara 18. İdare Mahkemesi 30 Nisan'da verdiği kararda İletişim Başkanlığını haksız buldu. İletişim Başkanlığının yenilenmeyen kart için "yanlış başvuruyu", iptali içinse "Mater'in terör suçundan mahkumiyetinin bulunmasını" gerekçe gösteren savunması için mahkeme "Hukuka uyarlık görülmemiştir" dedi. Mahkeme, sürekli basın kartının Mater'e geri verilmesine hükmetti, ayrıca masraflarının İletişim Başkanlığınca ödenmesine karar verdi (9 Mayıs). |
Cumhuriyet’e ilan kesmeye yargı iptali: İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesi, 17 Eylül 2021 tarihli ve “ROKETSAN’da FETÖ Servisi” başlıklı haber nedeniyle Basın İlan Kurumu’nun (BİK) Cumhuriyet gazetesine uyguladığı ilan kesme cezalarını iptal etti. Kararın gerekçesinde, “Gazetecilerin maddi olayı araştırma ve açığa çıkarma gibi bir yükümlülüğü olmayıp bu husus yargı erkine aittir” denildi. Haberde, “Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 18 Şubat 2017 tarihli yazısında terör örgütleri ile aidiyeti, iltisakı veya irtibatı bulunduğu gerekçesiyle ihale dışı bırakılan, adı MASAK raporunda FETÖ ile anılan Kaya Seyahat Turizm’in ROKETSAN personelini taşımaya başladığı” gündeme getirilmişti. Bunun üzerine de BİK hem haber hem de haberi konu eden köşe yazılarını gerekçe yaparak gazeteye ilan ve reklam kesme cezaları vermişti (2 Mayıs).
Darptan takipsizlik yetmedi, gazeteciye dava açıldı: Ankara 37. Asliye Ceza Mahkemesi, Baro başkanlarının Çoklu Baro Yasası’na yönelik protestoları izlerken darpla gözaltına alınan ve şikayeti takipsizlikle sonuçlanan gazeteci Sibel Hürtaş’ı “polise direnmek” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Gözaltına alındığı araçta boğazının sıkıldığını açıklayan ve olaydan sonra iki gün iş göremez raporu alan Hürtaş, üç yıl hapis istemiyle yargılanıyor. Hürtaş, “Ben gazeteciyim, kamu adına mesleğimi icra ediyorum. O gün orada kamu görevini engelleme suçu gerçekleştiyse, polisler benim haberi izlememi engelleyerek gerçekleştirmiştir. O gün orada o haberi izlemekteki ısrarım, gazetecilik yapma ısrarım, suç olarak gösterilmeye çalışılmıştır. Buradan suç üretemezler çünkü her fırsatta söylediğimiz gibi gazetecilik suç değildir. Bu davalar alanda haber izlemek isteyen gazetecilere gözdağı vermek için açılıyor” demişti. Mahkeme, müştekilerin zorla getirilmesine, zorla getirme müzekkeresine neden cevap verilmediğinin sorulmasına ve verilecek cevaba göre suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. Ayrıca, tanık S.Ç’nin açık adresinin tespiti de beklenecek. Yargılama 27 Ekim’e kaldı (12 Nisan).
Soruşturmalar, açılan / süren ceza davaları, kararlar
Soruşturmalar
Nisan, Mayıs, Haziran döneminde gazeteciler İsmail Saymaz, Rabia Çetin ve Ahmet Kandal hakkında“Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” veya “kin ve düşmanlığa tahrik” gibi gerekçelere dayalı olarak soruşturma başlatıldı. Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan ve eşi Süheyb Öğüt de, İstanbul Başsavcılığı’na, aralarında Murat Ağırel, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, İsmail Saymaz ve Efe Kerem Sözeri gibi çok sayıda gazeteciyle ilgili şikayette bulundu.
Öğütlerden gazetecilere “örgüt” şikayeti: Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan ve eşi Süheyb Öğüt, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda, aralarında Murat Ağırel, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, İsmail Saymaz, Efe Kerem Sözeri, Kemal Özkiraz, TİP milletvekili Ahmet Şık gibi isimlerin bulunduğu 34 kişi hakkında şikayetçi oldu. Şikayet dilekçesinde, “Terör örgütüne üye olmak, terör örgütü propagandası yapmak, hakaret, iftira, suç uydurma ve savcılık makamının ortaya çıkardığı suçlar” suçlamaları yöneltildi. Dilekçede şikayetçi olunan kişiler Murat Ağırel, Mesut Aykın, Baransel Ağca, Ali Tarakçı, Taha Ün, Selim Temurçi, Cemile Bayraktar, Cengiz Güldalı, Yasemin Yıldırım, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Mehmet Yakup Yılmaz, Efe Kerem Sözeri, Kemal Özkiraz, Ahmet Şık, İsmail Saymaz, Cengizhan Çekil, Celal Eren Çelik, Kenan Alpay, Atılgan Bayar, Yavuz Değirmenci, İbrahim Yörük, Ümit Karaca, Bülent Korucu, Fidel Okan, Ali Aktaş, Fırat Erez, Nurbaki Enes, Fatih Şahintürk, Aydın Ünal, Tarık Toros, Said Sefa, Emre Uslu, Adem Yavuz Arslan olarak gösterildi (3 Haziran).
Çetin’e TMK soruşturması: Gazeteci Rabia Çetin hakkında da Deniz Poyraz’ın babasına dava açıldığını duyuran haber tweetini paylaştığı için “Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” suçlamasıyla soruşturma açıldı. İzmir Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma sonrası gazetecinin evine gelen polisler, Çetin’i ifadeye çağırdı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın “Tweet attı diye soruşturma açılan bir kişi yok” açıklamasını hatırlatan Çetin, “Haklıymış’ Deniz Poyraz’ın babasına açılan davaya ilişkin tweeti RT ettiğim için ‘Terörle mücadele eden savcıyı hedef göstermekten’ açılmış soruşturma. Tweet attığım için değil RT ettiğim için” dedi (31 Mayıs).
Saymaz’a “terör” soruşturması: Gezi Davası'ndaki tepki çeken kararlara imza atan hakimlerden Murat Bircan'ın eşinin “FETÖ şüphelisi” olduğunu ve ifade verdiğini Halk TV sitesi için yazan gazeteci İsmail Saymaz hakkında Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca “terör” soruşturması başlatıldı. “Gezi Davası’daki AK Partili hakimin eşi FETÖ itirafçısıymış” başlıklı yazısı nedeniyle 12 Mayıs’ta ifade veren gazeteci, soruşturmayı duyurduğu sosyal medya paylaşımında “Gezi Parkı Davası’nda AK Parti’den aday adayı olmuş hakimin eşinin FETÖ’den şüpheli olduğunu ve ifade verdiğini yazdığım için hakkımda terör soruşturması başlatıldı. Perşembe günü avukatımla ifadeye gideceğim” diye belirtti (10-12 Mayıs).
Kandal’a “tahrik” takipsizliği: Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı, 10 Mart 2022’de yaptığı haberler ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle hakkında “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” şüphesiyle yürütülen Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Ahmet Kanbal hakkında takipsizlik kararı verdi. Mardin’de tecavüz faili uzman çavuşlara ilişkin haberler, kayyum dönemine dair kimi usulsüzlük haberleri, 15 Şubat gerekçesi ile yapılan ev baskınları, Mardin Valiliği’nin Kürtçe tiyatro yasağına ilişkin haberlerin sosyal medyada paylaşılması soruşturmaya konu edilmişti (20 Nisan).
Açılan ve süren davalar
Nisan, Mayıs ve Haziran döneminde en az 102 gazeteci ve medya temsilcisi, Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu’nda yer alan “örgüt üyeliği”, “üye olmamakla birlikte örgüte yardım”, “örgüt propagandası”, “örgüt yayınlarını basmak ve yayınlamak”, “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “suç ve suçluyu övme”, “Emniyet teşkilatını alenen aşağılamak” , “kişisel verileri ele geçirip yayımlamak”, “gizli belgeyi temin”, “kin ve düşmanlığa tahrik”, “suç işlemeye alenen tahrik” ve “dini değerleri aşağılamak” gibi suçlamalar nedeniyle yargı önüne çıktı. Ancak bazı yargılamalar, TCK ve TMK dışında yer alan “Basın Kanunu”, “2911 sayılı Gösteri ve Yürüyüş Kanunu”, “Sermaye Piyasaları Kanunu” ve “Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanun”a da dayandırıldı.
Uğur Dündar’a “Peker’i övme” davası: İstanbul Beykoz Savcılığı, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “suç ve suçluyu övme”ye dayandırdığı şikayeti üzerine gazeteci Uğur Dündar hakkında dava açtı. İddianamede “Hakkında suç örgütü kurma suçundan yakalama kaydı bulunan Sedat Peker isimli şahsın yurtdışından internet aracılığıyla yapmış olduğu paylaşımlar ve devlet yetkililerine karşı mesnetsiz iddiaları kapsamında, kamu düzeni açısından açık ve yakın tehlikelerin de ortaya çıktığının her türlü izahtan vareste olduğu, bu kapsamda şüphelinin aynı suç işleme kararı icrası kapsamında söylemleri ve paylaşımları kapsamında zincirleme şekilde suçu ve suçluyu övme suçunu oluşturduğu anlaşılmaktadır” ifadeleri yer aldı. Beykoz Asliye Mahkemesi’nde yargılanacak olan Uğur Dündar’ın iki yıla kadar hapsi isteniyor (29 Haziran).
Sarı ve Koşar’a 301’den dava yeniden: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Evrensel gazetesinde 15 Mart 2016’da yayımlanan “Polis Nusaybin’de halkı taradı: 3 yaralı” başlıklı habere verilen ertelemeli beş aylık hapis cezalarının Yargıtay’da oybirliğiyle bozulması nedeniyle dönemin sorumlu müdürü Çağrı Sarı ve imtiyaz sahibi Arif Koşar’ı “Emniyet teşkilatını alenen aşağılamak” iddiasıyla yeniden yargılamaya başladı. Yargıtay, söz konusu suçun unsurlarının bulunmadığını belirterek 6 Haziran 2017’de verilen mahkumiyet kararının bozulmasına hükmetmişti. Mahkeme, duruşmanın tebliğ edilmesi için Koşar’ın adresinin tespiti için karar aldı. Yargılama 15 Kasım’a bırakıldı (28 Haziran).
Saymaz’a “kişisel veri” davası: Niğde 2. Asliye Ceza Mahkemesi savcısı, Kayseri'de bir savcının eşine yönelik muameleyi gerekçe yaparak hastane basmasını Hürriyet gazetesi için Mart 2020’de haberleştiren gazeteci İsmail Saymaz’ın zincirleme şekilde “kişisel verileri ele geçirip yayımlamak” iddiasıyla cezalandırılmasını talep etti. 28 Haziran’da görülen bu duruşmada mahkeme, Saymaz’ın gazeteci olup olmadığını İletişim Başkanlığı’na sorulmasına ve buna dair belgelerin istenmesine karar verdi. Gazetecilerin avukatları Aslı Kazan ve Serdar Laçin talimatlı duruşma için İstanbul Adliyesi’nde yerlerini alırken “mazeretsiz katılmadıkları” şeklinde kabul edildiler. Dokuz yıl hapsi istenen Saymaz, İstanbul Adliyesi’nde SEGBİS üzerinde verdiği ifadesinde “Kaynağımı açıklamam. Kamu açısından önemi varsa haberi yaparım. Savcı Bey nasıl gücünü hastane personelini karşı kullandıysa davayı Niğde’de açtırarak bana karşı kullanmaya çalışıyor. Hiç duruşmaya gelmedi. Bunu meslek dayanışmasıyla açıklarım” demişti. Mahkeme, esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yapılması için yargılamayı 4 Ekim’e bıraktı (28 Haziran).
Bayık’ın “gösteri” davası: Batman 1. Asliye Mahkemesi, Hasankeyf’in su altında bırakılmasına karşı Halkların Demokratik Partisi (HDP) Gençlik Meclisi üyelerinin 12 Haziran 2019’da yapmak istediği basın açıklamasını takip ettiği sırada gözaltına alınan gazeteci Sonya Bayık’ı “2911 sayılı Gösteri ve Yürüyüş Kanunu’na muhalefet” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Batman Emniyet Müdürlüğü’nün mahkemeye ilettiği görüntü tutanağında, Bayık’ın da bulunduğu yürüyüşün izinsiz olduğuna yer verildi. Mahkeme, Bayık’ın haber takibi için yürüyüşte bulunduğunu belirten avukatlara, görüntü raporunu incelemeleri için süre tanıdı. Yargılama, 27 Aralık’a kaldı (28 Haziran).
Beş “Zaman” yazar ve müdürü yeniden yargılanıyor: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, aldıkları cezalar Yargıtay tarafından bozulan Zaman gazetesinin eski yazarları Şahin Alpay, Mümtazer Türköne, Ali Bulaç ve Ahmet Turan Alkan ile yazı işleri müdürü Mehmet Özdemir’i yeniden yargılamaya devam etti. Alpay, Alkan, Türköne, Bulaç ve Özdemir’in, “FETÖ üyeliği” iddiasıyla aldıkları hapis cezalarının Yargıtay tarafından “eksik inceleme” gerekçesiyle bozulmasıyla yeniden başlayan davada, ilk yargılamada beraat eden Mehmet Özdemir’in yakalanmasını bekliyor. Türköne 10 yıl 6 ay hapis, Bulaç ve Alpay ise 8 yıl 9’ar ay hapse mahkum edilmişti. 7 Nisan’daki duruşmada esas hakkında mütalaasını sunan savcı, Bulaç, Alpay, Türköne ve Alkan’ın “üye olmamakla birlikte örgüte yardım” gerekçesiyle cezalandırılmalarını talep etti. Savcı, hakkında yakalama emri bulunan Mehmet Özdemir’in dosyasının tefrik edilmesini istedi. 28 Haziran’da görülen son duruşmada, esas hakkında mütalaaya karşı son beyanların alınması, sanıklar hakkında yurtdışı yasağının kaldırılması ve el konulan dijital materyallerin iadesine karar verdi. Ahmet Turan Alkan'ın mal varlığı üzerindeki tedbirin de kaldırılmasına karar verilen dava, 2 Kasım’a kaldı (28 Haziran).
Ilıcak hapse dönebilir: Darbe girişiminden sonra tutuklanıp “FETÖ’ye yardım” iddiasıyla mahkum edilen gazeteci Nazlı Ilıcak, Tahşiyeciler olarak bilinen bir grup hakkında yazdığı yazı kapsamında “gizli belge temin ettiği” gerekçesiyle aldığı 2 yıl 6 aylık hapis cezası nedeniyle yeniden hapse girebilir. Habertürk sitesi yazarı Nihal Bengisu Karaca, köşesinde yer verdiği yazısında, “Bugün Nazlı Ilıcak’ın yeniden cezaevine dönmesinin kuvvetle muhtemel hale gelmesi üzerine yazacağım. Zira eğer İstinaf Mahkemesi savcısı 25 Haziran’a kadar itiraz etmezse, yıllarca cezaevinde kalmış, tahliyesinin üzerinden kısa bir zaman geçmiş 78 yaşındaki Ilıcak hakkındaki hüküm kesinleşecek. Ve ceza 2 yıl 6 ay olduğu için Yargıtay yolu da kapalı” ifadelerini kullandı. Yazıda, “Nasıl ki kanunda yazılı olmayan hiçbir durum zamanaşımı kurallarını yok saydırmaz, aksi ispat edilmedikçe hiçbir durum açıktan gönderilmiş bir belgeyi ‘gizli’ yapmaz, o belgenin açıktan gönderilişi arkasında bir danışıklı dövüşü ispat etmez, hatta ispat için soruşturma bile yapmazsanız buradan ‘gizli belgeyi temin’ suçu çıkaramazsınız” denildi (17 Haziran).
Yoksu’ya “Kürdistan” davası: Gazeteci Metin Yoksu hakkında, sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımlar gerekçe gösterilerek İstanbul Başsavcılığı tarafından “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla dava açıldı. İddianamede, Yoksu’nun, 20 Temmuz 2015’te IŞİD’in gerçekleştirdiği Suruç katliamında hayatını kaybedenlerin Gazi Mahallesi’ndeki cenaze töreninde çektiği haber fotoğrafında gözüken “Kürdistan” ibaresi suç sayıldı. Ayrıca Yoksu’nun paylaşımını basın yayın yoluyla yapması nedeniyle cezada artırıma gidilmesi de talep edildi. Yargılama 26 Ekim’de, İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayacak (17 Haziran).
Aykol, Kaya ve Kızılkaya’nın 301 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “Hükümeti, yargı organlarını veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama” ve “Türk milletini, Cumhuriyetini ve Meclisi alenen aşağılama” suçlamalarıyla KHK ile kapatılan Özgür Gündem gazetesinin Yönetmenleri Hüseyin Aykol, Zana Kaya ve sorumlu müdürü İnan Kızılkaya ile Kürt siyasetçi Hatip Dicle’yi yargılamaya devam etti. 16 Haziran’da süren yargılama, Dicle hakkındaki yakalamanın infazını ve eksik hususların tamamlanmasını bekleyecek. Dava 22 Kasım’a kaldı (16 Haziran).
Gazeteci Sarı’ya “kin” davası: İstanbul Bakırköy 24. Asliye Ceza Mahkemesi, Barış sürecinin sonlandırılmasının ardından hak ihlalleri iddialarını sosyal medyada gündeme getiren gazeteci Zübeyde Sarı’yı “kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla yargılamaya başladı. Üç yıla kadar hapis istemiyle açılan dava, duruşma savcısının esas hakkında mütalaasını hazırlaması için 29 Eylül’e bırakıldı (16 Haziran).
Özgürlükçü Demokrasi için hapis istendi: İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Özgürlükçü Demokrasi gazetesinde çalışanı altı gazeteciyi, “örgüt üyeliği”, “örgüt propagandası”, “örgüt yayınlarını basmak ve yayınlamak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Duruşma savcısı, daha önce sunduğu esas hakkındaki mütalaasını yineleyerek gazeteciler Reyhan Hacıoğlu, Mehmet Ali Çelebi, Hicran Urun, Pınar Tarlak, yazı işleri müdürü İshak Yasul ve imtiyaz sahibi İhsan Yaşar’ın “örgüt üyeliği”, “örgüt propagandası”, “örgüt yayınlarını basmak ve yayınlamak” iddiasıyla cezalandırılmasını talep etti. Savcı, daha önce beraat alan Pınar Tarlak için de aynı iddialardan ceza istedi. Mahkeme heyeti, yargılanan gazetecilerin avukatlarının mütalaaya karşı beyanda bulunmaları için süre verdi. Gazetecilerin avukatlarından Özcan Kılıç, mütalaanın da iddianame gibi kopyala yapıştır hazırlandığını ifade etti ve yıllardır süren yargılamanın beraatla sonuçlandırılmasını talep etti. Dava, 15 Eylül’e kaldı (14 Haziran).
Batum’a “kin” davası: İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi, 2017-2019 döneminde Twitter hesabından, Güneydoğu’daki hak ihlallerine tepki gösterdiği, ekonomik krizin yurttaş üzerinden etkileri ile “saldırgan” dış politikasından söz ettiği ve Katar’ın uçak verdiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirdiği için gazeteci Rüstem Batum’u hapis istemiyle yargılıyor. 17 Haziran 2019’da “kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla açılan dava, Batum hakkında çıkarılan yakalama kararının infazını bekliyor. Gazeteci hakkında 19 Ekim 2018’de yakalama kararı çıkarılmıştı. Yargılama, 10 Kasım’a kaldı (14 Haziran).
Tunç’a “kin” davası: Gazeteci Hayri Tunç hakkında, Maraş’ta 1978’de yaşanan katliamın tanıkları ve yakınları ile yapılan röportaj, 10 Aralık 2016’da sosyal medyada paylaştığı haber ile yaptığı yorumlar nedeniyle “kin ve düşmanlığa alenen tahrik” iddiasıyla dava açıldı. Yargılama, İstanbul 42. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 6 Ekim’de başlayacak. Yazar Aziz Tunç’un “Beni sen öldür” kitabı için aldığı ve gazeteci Tunç’un paylaştığı röportaj, Maraş Katliamı sırasında katledilen Hasan Yüzüak’ın annesi olan Xaney Ana’nın yaşadıklarına işaret ediyor. Xaney Yüzüak, röportajda, katledilen oğlundan geriye bir fotoğraf dahi kalmadığını, ömrünün geri kalanını bir parkta gizli gizli ağıt yakarak geçirdiğini ifade ediyordu (15 Haziran).
Fincancı, Önderoğlu ve Nesin'in dosyası Ekim'de: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem nöbetçi yayın yönetmenliği davasından yargılanan ve 17 Temmuz 2019'da beraat ettikleri halde kararları istinaftan dönen Şebnem Korur-Fincancı, Erol Önderoğlu ve Ahmet Nesin'i yeniden yargılamaya devam etti. Sadece Önderoğlu'nun hazır bulunduğu yeniden yargılamanın dördüncü duruşmasında daha önce AKP milletvekili aday adaylığıyla gündeme gelen hakim Murat Bircan katılmadı. Önderoğlu'nun avukatların Bircan'la ilgili Mayıs'ta reddi hakim başvurusunda bulunmuş ancak sonuç alamamıştı. Mahkeme başkanı, tanık olarak dinlenmesi planlanan gazetenin sorumlu yazı işleri müdürü İnan Kızılkaya'nın güncel adres tespitinin olumsuz sonuçlandığını bildirdi; Fransa'da yaşayan Ahmet Nesin'e dair yurtdışına yazılan istinabe evraklarının beklenmesine karar verdi. "Örgüt propagandası", "Suç ve suçluyu övmek" ve "suç işlemeye alenen tahrik" iddialarıyla açılan dava, 19 Ekim'de sürecek. 3 Şubat 2021'de mahkeme, İstinafın kararına uymaya ve İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Özgür Gündem ana davasıyla birleştirilmesini için yazı yazılmasına karar vermişti. Ancak İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, Eren Keskin, Zana Kaya, İnan Kızılkaya ve Kemal Sancılı'yı da yargıladığı dosyanın birleştirilmesini reddetmişti (14 Haziran). |
“KCK Basın” davasında 46 sanık: İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi, 10 yıldır devam eden “KCK Basın” davasından 46 gazeteci ve medya çalışanını “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılamaya 25. Duruşmayla devam etti. Gazeteci Ravin Sterk’in avukatı Sercan Korkmaz, işlemleri nedeniyle soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Bilal Bayraktar hakkında bir HSK soruşturması bulunduğunu hatırlattı, söz konusu soruşturmanın sonucuna ilişkin kararın dosyaya dahil edilmesini talep etti. Mahkeme, sanıklardan İsmet Kayhan’a ilişkin yakalama kararının infazının beklenmesine bir kez daha karar verdi. Dava 1 Kasım’a kaldı (9 Haziran).
İdris Yayla’ya “Gösteri” davası: Batman 1. Asliye Ceza Mahkemesi, aralarında gazeteci İdris Yayla ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’in de bulunduğu 28 kişinin, 2016'da Batman’da gerçekleştirilen kayyım protestolarına katıldıkları gerekçesiyle “2911 sayılı Gösteri ve Yürüyüş Kanununa muhalefet” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. MLSA’ya göre mahkeme, Emniyet Müdürlüğü kaynaklı kamera kayıtlarına ilişkin bilirkişi raporunun sanık avukatlarına tebliğ edilmesine ve üç sanık hakkında çıkarılan yakalama emrinin infazının beklenmesine karar verdi. Dava 4 Ekim’e kaldı (2 Haziran).
Altan’a “kin” soruşturması: Ankara Başsavcılığı, Mezopotamya Ajansı (MA) Ankara muhabiri Berivan Altan hakkında “Ankara’da Kürt aileye ırkçı saldırı: Kadın ve çocukları mahalleden çıkarıldı” başlıklı haberi gerekçe gösterilerek ifadeye çağrıldı. Altan hakkında “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” iddiasıyla soruşturma başlatıldı. Ankara Emniyeti Güvenlik Şube’ye ifadeye çağrılan Altan’a soruşturma savcısı, “Kimseden talimat aldın mı? Bilgiyi nereden aldın?” şeklinde sorular yöneltti. İfade veren Altan, kaynaklarından aldığı bilgi çerçevesinde olaydan haberdar olduğunu ve bunun üzerine Elmadağ ilçesine gittiğini söyledi. Altan, “Olayın yaşandığı yer olan Elmadağ’a giderek aile ile görüştüm. Daha sonra da bu haberi yaptım. Haber içeriğinde halkı kin ve düşmanlığa düşürecek herhangi bir durum söz konusu değildir… Bu haberi yaparken kimseden haber yapmam yönünde bir görüş veya öneri almadım. Haber içeriği tamamen bana aittir” diye konuştu (2 Haziran).
Vice News ekibinin “örgüte yardım” davası: Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi, 2015’te Diyarbakır’da tutuklandıktan sonra sınırdışı edilen Vice News muhabiri Jake Hanrahan ve kameramanı Philip Pendlebury hakkında açılan davada, gazetecilerin bulundukları Britanya’dan ifade vermelerini (istinabe) bekliyor. Sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği Cizre, Silopi, Nusaybin ve Sur gibi ilçelerde yaşananlara ilişkin belgesel çekimi yapmak amacıyla geldikleri Diyarbakır’da 2015'te tutuklanan ve ardından sınırdışı edilen gazetecilerin, İngiltere’den ifadelerinin istinabe yoluyla alınması için Adalet Bakanlığına yazılan yazıya gelecek cevabın beklenmesine ve akıbetinin sorulmasına karar verdi. Hanrahan ve Pendlebury, tercüman Mohamed İsmael Rasool ve rehber Abdurrahman Direkçi hakkında “örgüte bilerek isteyerek yardımda bulunmak suretiyle üye olmak”, “Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanun’a muhalefet” ve “örgüt propagandası yapmak” iddialarıyla ve 15 yıldan 67 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı. Dava 29 Kasım’a kaldı (26 Mayıs).
Bakur belgesine dava yeniden: Barış sürecinde yaptıkları "Bakur" belgeseli nedeniyle ilk yargılamada mahkum edilen gazeteci Ertuğrul Mavioğlu ve yönetmen Çayan Demirel'in "örgüt propagandası" suçlamasıyla yeniden yargılandıkları davanın ilk duruşması Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Demirel hakkındaki yurtdışına çıkış yasağını kaldıran mahkeme, Mavioğlu'nun yasağının devamına karar verdi. Mavioğlu'nun Yargıtay'da temyiz incelemesinde olan dosyasının akıbetinin sorulmasına da karar veren mahkeme, yargılamayı da 22 Eylül'e bıraktı. Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 18 Temmuz 2019'da Mavioğlu ve Demirel'e ayrı ayrı 4 yıl 6 ay hapis cezası vermişti. İstinaf Mahkemesi ise Şubat 2022'de cezaları fazla bulmuş ve indirim yapılmamasını bozmaya gerekçe yapmıştı (26 Mayıs). |
Barıştıran’a TMK’dan yeniden yargılama: Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi, Demokratik Toplum Kongresi’ni (DTK) canlı yayınladığı gerekçesiyle KHK ile kapatılan ve 16 Mart 2021’deki ilk yargılamada aldığı beraat kararı bozulan Özgür Gün TV’nin sorumlu müdürü Barış Barıştıran’ı, “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla yeniden yargılamaya devam etti. 11 Ocak’ta başlayan yeniden yargılamada mahkeme, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’ndan (RTÜK) gönderilen dosyanın bir bilirkişi tarafından incelenmesi ve rapor düzenlenmesine karar verdi. Daha önce de Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesinden gelen yanıtta, programın belli bir bölümüne ait konuşmaların çözümleri yer almıştı. Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi, Barıştıran hakkında verilen beraat kararını 10 Eylül 2021 tarihinde bozmuştu. Yargılama, 13 Ekim’e kaldı (25 Mayıs).
Akın ve Sarısözen’e “TMK” davası: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Yeni Yaşam gazetesi sorumlu müdürü Osman Akın ve gazetenin köşe yazarı Veysi Sarısözen’i “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme heyeti, bir kez daha Sarısözen hakkında verilen yakalama kararının infazının beklenmesine hükmetti. Dava, 21 Eylül’e bırakıldı (11 Mayıs).
Çapraz ve Oğuz’a “propaganda” davası: Hakkari’deki Yüksekova Haber sitesi yetkilileri Erkan Çapraz ve Ömer Oğuz’un, Yüksekova'da iki yıl önce düzenlenen panelde Hakkari milletvekilleri Sait Dede ve Leyla Güven'in konuşmasını bir haber videosu yoluyla haberleştirdiği için “örgüt propagandası” iddiasıyla yargılanmasına devam edildi. 13 Şubat 2020’de tespit edilen Youtube yayını nedeniyle gazeteci hakkında 11 Mart’ta dava açılmıştı. 10 Mayıs’ta görülen duruşmada mahkeme, Çapraz ve Oğuz’un dosyasını Güven’in sanık olduğu Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dosyayla birleştirilmesi için muvafakat talep edilmesine karar verdi. Yargılama, 13 Eylül’e kaldı (10 Mayıs).
Söğütlü’nün “direnme” davası: Gazeteci Buse Söğütlü 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşüne katıldığı gerekçesiyle 34 kişiyle birlikte “2911 sayılı Kanuna muhalefet”, “görevi yaptırmamak için direnme” ve “kamu malına zarar” suçlamalarıyla İstanbul 58. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyor. 28 Nisan’da görülen dava, dosyadaki eksiklerin giderilmesi için 14 Ekim’e bırakıldı (28 Nisan).
Soylu’dan soruşturulan Ağca’ya “dini değer” davası: Gazeteci Baransel Ağca, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun çıkar ilişkilerine dair iddiaları işleyen tweet'leriyle ilgili Emniyet Siber Suçlar Şube Müdürlüğü’nün 26 Nisan 2021’de hazırladığı sekiz sayfalık Araştırma Raporu kapsamında soruşturma gördü ancak konuyla ilgisiz Aralık 2020’de paylaşılan bir tweet'i nedeniyle “dini değerleri aşağılamak” iddiasıyla yargılanıyor. İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi, hakkında 16 Eylül 2021’de dava açılan ancak yurtdışında yaşayan Ağca’nın istinabe yoluyla ifadesinin alınabilmesi için adresini bildirmesini bekliyor. Dava, 20 Eylül’e kaldı (26 Nisan).
Dündar'ın "Gezi" dosyası ayrıldı: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 1637 gündür Silivri Cezaevinde tutulan insan hakları destekçisi Osman Kavala'ya "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet cezası verdi. Mahkeme, Mimarlar Odası ÇED Danışma Kurulu Sekreteri Yüksek Mimar Mücella Yapıcı, avukat Şerafettin Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater Utku, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden ve Yiğit Ali Ekmekçi'ye 18 yıl hapis cezası verdi ve tutuklanmalarına karar verdi. Yurtdışında bulunan diğer yedi kişinin gibi, Çağlayan Adliyesi önündeki silahlı saldırıdan sonra Almanya'da sürgünde yaşamak zorunda kalan gazeteci Can Dündar'ın dosyası da ayrıldı (25 Nisan). |
Yücel’in 301 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Almanya merkezli Die Welt gazetesi için 2016’da yazdığı haberleri gerekçe yaparak gazeteci Deniz Yücel’i ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ ve “Devlet kurumlarını aşağılamak” iddiasıyla yargılamaya ikinci duruşmayla devam etti. İddianamede, Yücel hakkında, Die Welt'te 26 Ekim 2016'da “Kürdün annesini göremeden ölmesi” söylemi ile 27 Ekim 2016'da yazdığı “Ermenilere yapılan soykırım ifadeleri" nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğu hatırlatıldı. Oysa ki Yücel, ifadesinde “ayrımcılık ve eşitsizliği eleştirdiğini, tarihi gerçeğin suç sayılamayacağını” ifade etmişti. İddianamede, Basın Kanunu'na göre 6 aylık sürede dava açılabileceği, ancak yazının savcılıkça öğrenilmesinden itibaren dava açma süresinin başladığı, mahkemenin 11 Eylül 2020'de suç duyurusu yapmasıyla savcılığın suçlamayı öğrendiği kaydedildi. 12 Nisan’da görülen duruşmada mahkeme, Yücel’in yaşadığı Almanya’dan ifade vermesi için yazılan istinabe talebinin yanıtlanmasını bekliyor. Dava, 29 Eylül’e kaldı (12 Nisan).
Oruç ve Çaksu’nun 301 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Özgürlükçü Demokrasi gazetesinde 21 Ekim – 1 Kasım 2016 arasında yayımlanan haber ve köşe yazılarında “Devleti, hükümetini, yargı organlarını, askeri ve emniyet teşkilatını alenen aşağıladıkları” iddiasıyla gazeteciler Aziz Oruç ile Ersin Çaksu’yu yargılamaya devam etti. 24 Mart’ta görülen duruşmada mahkeme, Çaksu hakkında çıkarılan yakalama kararının infazının beklenmesine karar verdi. Yargılama, 27 Ekim’e bırakıldı (1 Nisan).
Turhan ve Öztaş’a “gösteri” davası: İstanbul 13. Asliye Ceza Mahkemesi, bazı HDP’li belediyelere kayyum atanmasına karşı Kadıköy’de gerçekleştirilen protesto gösterisini haberleştirdiği için ETHA Ajansı muhabiri Tunahan Turhan ve Özgür Gelecek muhabiri Taylan Özgür Öztaş’ı, “Gösteri ve Yürüyüş Kanununa muhalefet”ten yargılıyor. Davanın beşinci duruşmasına Öztaş ve Turhan ile avukatları katılmadı. Mahkeme eksikliklerin giderilmesi için yargılamayı 27 Eylül’e bıraktı (1 Nisan).
Kararlar
Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında üç gazeteciye (Abdurrahman Gök, Eren Keskin ve Reyhan Çapan) “örgüt propagandası” iddiasıyla 1 yıl 6 ay 22 günlük hapis ve “Berkin Elvan’ın kimliğini açıklamak” suçlamasıyla 25 bin TL adli para cezası verildi.
Bu dönemde “Ekonomiye darbe” iddiasıyla BDDK davasından beş yıl hapisle yargılanan gazeteciler Kerim Karayaka, Fercan Yalınkılıç, Mustafa Sönmez, Merdan Yanardağ, Sedef Kabaş ve serbest gazeteci Orhan Kalkan beraat etti. Diyarbakır İstinaf, İMC TV Program Koordinatörü Ayşegül Doğan’a “örgüt üyeliği” iddiasıyla verilen 6 yıl 3 aylık hapis cezasını bozdu. Mehmet Aslan için “örgüt üyeliği”nden verilen beraat kararı kesinleşirken Yargıtay, Karşı gazetesine yönelik davada “Fetullahçı Terör Örgütü’ne yardım” iddiasıyla Eren Erdem, Emre Erciş ve Turan Atabay hakkında verilen mahkumiyet kararlarını oybirliğiyle bozdu.
Özgür Gündem davasından imtiyaz sahibi Kemal Sancılı, sorumlu müdürü İnan Kızılkaya, Nöbetçi Genel Yayın Yönetmeni Eren Keskin ve Genel Yayın Yönetmeni Zana Kaya'ya, “Örgüt üyeliği” ve “Örgüt propagandası”dan verilen toplam 20 yıl 10 aylık hapis cezası da onandı.
Gök’e “üyelik”ten beraat, “propaganda”dan hapis: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 2017 Newroz kutlaması sırasında polisin üniversite öğrencisi Kemal Kurkut'u öldürmesini görüntüleyen gazeteci Abdurrahman Gök’ü “örgüt üyeliği”nden oybirliğiyle beraat ettirirken “örgüt propagandası” iddiasıyla 1 yıl 6 ay 22 gün hapse mahkum etti. Gök esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmasında, “Suçlama konusu yapılan fotoğrafların altına Kobane yerine Libya veya Azerbaycan yazsaydım, bugün burada 8 yıl sonra yargılanacak mıydım?” diye sordu. Gazetecinin avukatları Resul Temur ve Mehmet Emin Aktar, cezayı İstinafa taşınacak (30 Haziran).
Aslan’a beraat kesinleşti: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, “terör örgütü üyeliği” ve “kitleleri galeyana getirici/kışkırtıcı haber yapma” iddialarıyla 9 Ocak’ta İstanbul’da gözaltına alınıp dört gün sonra tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Mehmet Aslan hakkında 16 Aralık 2021’de verilen beraat kararını onadı. İstinaf kararında, “Delillerde ve işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığı, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğu anlaşıldığından, istinaf başvurusunda bulunan Cumhuriyet Başsavcı vekillinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiştir” denildi (23 Haziran).
Keskin ve Çapan’a “Berkin” cezası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, kapatılan Özgür Gündem gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Eren Keskin ve sorumlu müdürü Reyhan Çapan’ın her birini, “18 yaşından küçük olan suç faili veya mağdurlarının kimliklerini açıklayacak ya da tanınmalarına yol açacak şekilde yayın yapmak” (5187 sayılı Basın Kanunu 21/c) suçlamasıyla 12 bin 500 TL adli para cezasına mahkum etti. Ceza, 2013'te yaygınlaşan Gezi eylemleri sırasında polisin öldürdüğü Berkin Elvan’ın (14) kimliğinin açık yazılmasına dayandırıldı. Gazetecilerin avukatı Sercan Korkmaz, “Söz konusu haberlerden bir süre sonra mağdur vefat etmiştir. Bu sebeple mağdur açısından ileriye yönelik zarar tehlikeleri de ortadan kalkmıştır. Ayrıca mağdur, dünya kamuoyunda bilinmektedir. Ailesi de şikayetçi olmadığını beyan etmiştir. Atılı suçun oluşmadığı kanaatindeyiz” dediyse de mahkeme cezada karar kıldı (24 Mayıs).
“Karşı” davasında üç mahkumiyet bozuldu: Yargıtay 3. Ceza Dairesi, kapatılan Karşı gazetesine yönelik davada “Fetullahçı Terör Örgütü’ne yardım” iddiasıyla Eren Erdem, Emre Erciş ve Turan Atabay hakkında verilen mahkumiyet kararlarını oybirliğiyle bozdu. İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, 1 Mart 2019'da Erdem ve Atabey’e “örgüte yardım”dan 4 yıl 2 ay, Erciş’e de 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası vermişti. Kararda, "Sanıkların beraatleri yerine delillerin değerlendirilmesinde düşülen yanılgı sonucu yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması bozma nedeni yapılmıştır” denildi. Silivri Cezaevi’nde 490 gün tutuklu kalan Erdem, Twitter hesabından “Hakkımızda oluşan olumlu kararlara dahi sevinemediğimiz şu günlerde, bize yaşatılanların hiç kimseye yaşatılamayacağı günleri inşa etmek için çok daha fazla azimliyiz” açıklaması yaptı (13 Mayıs).
Altı gazeteciye “BDDK” beraati: İstanbul 3. Asliye Ceza Mahkemesi, Bloomberg sitesinde 10 Ağustos 2018’te çıkan ve döviz kurlarının yol açtığı ekonomik krizi ele alan haber nedeniyle muhabirler Kerim Karakaya ve Fercan Yalınkılıç dahil 38 kişiyi “ekonomiye zarar vererek Sermaye Piyasaları Kanunu’nu ihlal etmek” suçlamasıyla yargıladığı davada beraat kararı verdi. Sosyal medyada ekonomiye dair yorumlarda bulunan gazeteciler Mustafa Sönmez, Merdan Yanardağ, Sedef Kabaş ve serbest gazeteci Orhan Kalkan da aklandı. Sanıklar, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) şikayetiyle beş yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyordu. 27 Nisan’da görülen bir önceki duruşmada duruşma savcısı, esas hakkındaki mütalaasında, tüm sanıklar için beraat kararı verilmesini istemişti. Mahkeme, 29 Nisan’a bıraktığı kararında tüm sanıkların beraatine hükmetti. Dosyayı inceleyen iki bilirkişi de sanıkların haber veya paylaşımlarından Bankacılık Kanunu veya Serbest Piyasa Kanunu uyarınca herhangi bir çıkar elde etmediklerini tescil etmişti (29 Nisan).
Dört “Gündem”ciye verilen 20 yıl 10 ay hapse onama: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Ceza Dairesi, KHK ile kapatılan Özgür Gündem gazetesi davasında, gazetenin imtiyaz sahibi Kemal Sancılı, sorumlu müdürü İnan Kızılkaya, Nöbetçi Genel Yayın Yönetmeni Eren Keskin ve Genel Yayın Yönetmeni Zana Kaya'ya, “Örgüt üyesi olmak” ve “Örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla verilen toplam 20 yıl 10 aylık hapis cezasını onadı. İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği cezaları yetersiz bulan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, iddianamedeki her suçlamadan ayrı ceza verilmesi gerektiğini belirterek, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurmuştu. 15 Şubat 2021'de Kızılkaya ve Keskin’e, “örgüt üyeliği” suçlamasıyla 6 yıl 3’er ay, Kaya’ya ise “örgüt propagandası” suçlamasıyla 2 yıl 1 ay hapis cezası verilmişti (14 Nisan).
Doğan’a “örgüt” cezası bozuldu: KHK ile 2016’da kapatılan İMC TV’nin Program Koordinatörü ve “Gündem Müzakere” programının sunucusu Ayşegül Doğan’a Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “örgüt üyeliği” iddiasıyla verdiği 6 yıl 3 aylık hapis cezasını bozdu. Doğan’ın gazetecilik faaliyetleri kapsamında Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) çalıştay ve konferanslarına katılması, haber kaynakları ve meslektaşlarıyla telefon görüşmeleri yapması cezaya gerekçe yapılmıştı. Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’nin oybirliğiyle aldığı bozma kararının gerekçesinde, gazeteci Doğan’ın DTK’nin 2012'de Diyarbakır’da düzenlediği ve davet üzerine katıldığı çalıştay ve toplantılara İMC TV’de program yapan bir gazeteci ve moderatör sıfatıyla katılıp konuşma, haber takibi ve röportaj yaptığına ilişkin savunması hatırlatıldı. Doğan’ın suç teşkil etmeyen bu etkinliklere örgüt talimatı olmaksızın, gazeteci olarak katıldığına işaret edilen kararda, suçlamaya konu edilen eylemlerin “silahlı örgüt üyesi olmak” suçu yönünden tek başına delil ya da örgütsel faaliyet olarak kabul edilemeyeceği vurgulandı. Dava, yerel mahkemece yeniden ele alınacak (3 Nisan).
Cumhurbaşkanına hakaret davaları
Nisan, Mayıs ve Haziran döneminde en az 13 gazeteci ve karikatürist (Julien Serignac, Gerard Biard, Laurent Sourisseau, “Alice”, Hasan Cemal, Deniz Yücel, Rüstem Batum, Mehmet Emin Kurnaz, Erk Acarer, Burak Şahin, Ender İmrek, Engin Korkmaz ve Ahmet Sever), Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ilişkin görüş ve eleştirileri nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla toplam 60 yıl 8 ay hapis cezasıyla karşı karşıyaydı.
Mahkumiyet kararı çıkmayan bu dönemde gazeteci Hasan Cemal beraat etti, Evrensel gazetesi köşe yazarı Ender İmrek’e açılan dava ise yeniydi.
Ne yazık ki Türkiye’de yerel mahkemeler, “Cumhurbaşkanına hakaret” maddesinin yürürlükten kaldırılmasına dair Venedik Komisyonu tavsiyesi ve AİHM’in Ekim 2021’de verdiği Vedat Şorli mahkumiyeti varken Ceza Kanunu’nun (TCK) 299. maddesiyle ilgili yargılamaları sürdürüyor. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014’ten 1 Haziran 2022’ye kadar en az 70 gazeteci “Cumhurbaşkanı’na hakaret” başlıklı TCK 299. maddesi temelinde hapis, ertelemeli hapis veya para cezasına mahkum edilmiş oldu.
Geçen yılın aynı döneminde 18 gazeteci bu maddeden toplam 84 yıl hapisle yargılanıyordu.
Batum’a “Erdoğan” davası: İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi, 2017-2019 döneminde Twitter hesabından, Güneydoğu’daki hak ihlallerine tepki gösterdiği, ekonomik krizin yurttaş üzerinden etkileri ile “saldırgan” dış politikasından söz ettiği ve Katar’ın uçak verdiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirdiği için gazeteci Rüstem Batum’u 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılıyor. 17 Haziran 2019’da “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla açılan dava, Batum hakkında çıkarılan yakalama kararının infazını bekliyor. Gazeteci hakkında 19 Ekim 2018’de yakalama kararı çıkarılmıştı. Yargılama, 10 Kasım’a kaldı (14 Haziran).
Charlie Hebdo’ya “Cumhurbaşkanı” davası: Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 28 Ekim 2020 tarihli bir karikatürde “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” gerekçesiyle Fransa merkezli haftalık Charlie Hebdo dergisinin dört temsilcisini yargılamaya ikinci duruşmayla devam etti. Davadan, derginin genel direktörü Julien Serignac, yazı işleri müdürü Gerard Biard, genel yayın yönetmeni Laurent Sourisseau ve karikatürist “Alice”, 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılanıyor. Mahkeme, sanıkların açık kimlik, adres bilgilerinin ve savunmalarının tespiti için Ankara Başsavcılığı’nca düzenlenen yurtdışı istinabe yazısının akıbetinin Adalet Bakanlığı’ndan sorulmasına karar verdi. Dava, 1 Aralık’a kaldı (1 Haziran).
Korkmaz’ın “Cumhurbaşkanı’na hakaret” davası: Antalya 19. Asliye Ceza Mahkemesi, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Akdeniz Şube Başkanı Engin Korkmaz’ı bir ihbar sonucu “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla yargılamaya devam etti. 13 Mayıs’ta görülen dava 3 Ekim’e bırakıldı (13 Mayıs).
Sever’in 299 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “İçimde Kalmasın/Tanıklığımdır” kitabında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” şüphesiyle T24 yazarı ve 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eski basın başdanışmanı Ahmet Sever’i, Türk Ceza Kanunu (TCK) madde 299’dan yargılamaya devam etti. Sever’in yurtdışından ifadesinin alınması için istinabe talebine verilecek yanıtı bekleyen mahkeme, yargılamayı 6 Ekim’e bıraktı (14 Nisan).
Cemal’e “Erdoğan” beraati: İstanbul 41. Asliye Ceza Mahkemesi, 2016 ve 2020’de sosyal medyada yaptığı iki yorum nedeniyle T24 sitesi yazarı ve P24 Kurucu Başkanı Hasan Cemal’i “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla yargıladığı davanın ilk duruşmasında beraat kararı verdi. İddianamede, Cemal’in 19 Temmuz 2016’da yaptığı “Demokratlığın tek kriteri, sadece askeri darbe girişimine karşı çıkmak değil, derinleşmekte olan Erdoğan darbesi'ne de hayır demektir!” ve T24 yazarı Murat Belge'nin 15 Temmuz 2020 tarihinde yayımlanan “Hilafet” başlıklı yazısını alıntılayarak yaptığı “Hilafet geri gelecekse herhalde Halife de Tayyip Erdoğan olacak” paylaşımları suça gerekçe yapılmıştı. 4 yıl 8 ay hapsi istenen Cemal, 14 Nisan’daki mahkemede yaptığı savunmada, “Ben de bugünlerde Nadir Bey’in hissiyatını yaşıyorum. Ben de 80 yaşına merdiven dayadım, 78 yaşındayım ve ne yazık ki hiçbir şeyin değişmediğini görüyorum. 54 yıldır gazetecilik yap, yaz çiz ve değişen bir şey olmasın, için sevinçle dolu olarak hiç yaşama…Çok hazin, acıklı… Sayın Yargıçlar, son sözüme gelince: Hakaret davalarıyla bu ülkede ifade özgürlüğü boğuluyor” dedi. Cemal’in avukatı Fikret İlkiz de mahkemede “Ben de kendisinin TCK 299 davalarından sıkıldım. Bu aşamada bir diyeceğim yok” diye konuştu. Mahkeme, duruşma savcısının beraat yönünde sunduğu esas hakkındaki mütalaası doğrultusunda Cemal’i akladı (12 Nisan).
Yücel’in 299 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Almanya merkezli Die Welt gazetesi için 2016’da yazdığı haberleri gerekçe yaparak gazeteci Deniz Yücel’i ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ ve “Devlet kurumlarını aşağılamak” iddiasıyla yargılamaya ikinci duruşmayla devam etti. İddianamede, Yücel hakkında, Die Welt'te 26 Ekim 2016'da “Kürdün annesini göremeden ölmesi” söylemi ile 27 Ekim 2016'da yazdığı “Ermenilere yapılan soykırım ifadeleri" nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğu hatırlatıldı. Oysa ki Yücel, ifadesinde “ayrımcılık ve eşitsizliği eleştirdiğini, tarihi gerçeğin suç sayılamayacağını” ifade etmişti. İddianamede, Basın Kanunu'na göre 6 aylık sürede dava açılabileceği, ancak yazının savcılıkça öğrenilmesinden itibaren dava açma süresinin başladığı, mahkemenin 11 Eylül 2020'de suç duyurusu yapmasıyla savcılığın suçlamayı öğrendiği kaydedildi. 12 Nisan’da görülen duruşmada mahkeme, Yücel’in yaşadığı Almanya’dan ifade vermesi için yazılan istinabe talebinin yanıtlanmasını bekliyor. Dava, 29 Eylül’e kaldı (12 Nisan).
İmrek’e “Cumhurbaşkanı” davası: Evrensel gazetesi köşe yazarı gazeteci Ender İmrek, 31 Temmuz 2021 tarihli “Saraylara harcanan o paralarıyla kaç yangın uçağı alınırdı?” diye yazdığı için “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla yargılanacak. Dört yıl sekiz ay hapsi istenen gazeteci, gelecek aylarda Bakırköy Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacak. Türkiye, Venedik Komisyonu çağrısı ve AİHM’in Ekim 2021’de verdiği Vedat Şorli mahkumiyetine rağmen TCK’nın 299. maddesini ifade özgürlüğünü hukuka aykırı şekilde kısıtlamak için araçsallaştırmaya devam ediyor (5 Nisan).
BirGün’den Kurnaz’a “Cumhurbaşkanı” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, BirGün gazetesi Politika Editörü Mehmet Emin Kurnaz’ı, 23 Mayıs 2021’de çıkan “Çetelerin İktidarı” başlıklı Pazar ekine ilişkin “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Davanın üçüncü duruşmasında savcı, ilgili yazıda Erdoğan, Devlet Bahçeli, Alaattin Çakıcı ve Sedat Peker’in fotoğraflarının üstünde “Çetelerin İktidarı” ibaresinin bulunduğuna işaret ederek Türk Dil Kurumu’nda “çete” ifadesinin “yasa dışı işler yapmak, etrafındakileri korkutmak amacıyla bir araya gelen topluluk” anlamına geldiğini belirtti; halkın oylarıyla seçilmiş Cumhurbaşkanı ve milletvekiline yönelik bu ifadenin “devletin resmi makamlarını temsil eden mağdurların şeref, onur ve saygınlığı rencide edecek mahiyette olduğunu” iddia etti, cezalandırma istedi. Kurnaz ve avukatlarının mütalaaya karşı beyanda bulunmaları için dava 8 Eylül’e bırakıldı (1 Nisan).
Şahin’e “Cumhurbaşkanı” davası yeniden: Diken haber sitesi çalışanı Burak Şahin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ilişkin 34 karikatürün yer aldığı bir haber nedeniyle yargılanıp 3 Şubat 2021’de beraat ettiği dosya, İstinaf Mahkemesi’nce 9 Aralık 2021’de bozulduğu için yeniden yargılanacak. İfade Özgürlüğü Derneği’nin hukuki destek verdiği Şahin, İstanbul 16. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yeniden hakim karşısına çıkacak (1 Nisan).
Acarer’in “Cumhurbaşkanı” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Erk Acarer'i BirGün gazetesinde çıkan “Herkese var, Berkin’e yok” yazında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” iddiasıyla yargılıyor. Mahkeme, Almanya’da yaşayan gazeteciyle ilgili yakalama emrinin infazını bekliyor (1 Nisan).
Hakaret ve tazminat davaları
Ceza davaları
Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında en az 21 gazeteci, haklarında “hakaret” gerekçesiyle açılan ceza davaları kapsamında yargılandı. Sırasıyla Kadiri Tarikatı’ndan Büreyde Öncel ve eski Başbakan Binali Yıldırım’ın şikayet ettiği gazeteciler İsmail Saymaz ve Uğur Dündar, toplam 13 bin 980 TL’lik para cezasına mahkum edilirken, ETHA Ajansı sorumlu müdürü Derya Okatan ve yine Saymaz da ikinci bir davadan beraat etti.
Gazeteciler için hapis talep edenler arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Hakim Bekir Altun, MHP Lideri Devlet Bahçeli, son Başbakan Binali Yıldırım, AKP'li Mustafa Şentop ve Mustafa Varank, Kadiri Tarikatı lideri Büreyde Öncel, dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, Türkiye Wushu Federasyonu (TWF) Başkanvekili Abdurrahman Akyüz de vardı.
Bu dönemin sevindirici haberlerden biri Van Savcılığı’ndan geldi: AKP Van milletvekili Osman Nuri Gülaçar’ın gazeteci Yasin İpek aleyhinde yaptığı şikayet “kamuya mal olmuş kişiler eleştiriye daha toleranslı olmalı” mesajıyla takipsizlikle sonuçlandı.
Van’dan Yasin İpek için örnek karar: Van Savcılığı, Anadolu Web TV internet sitesinde 25 Ocak 2022’de çıkan “Milletvekili Gülaçar Nitelikli Dolandırıcılık mı Yapıyor?" başlıklı haber nedeniyle AKP Van Milletvekili Osman Nuri Gülaçar’ın gazeteci Yasin İpek aleyhinde yaptığı şikayeti, takipsizlikle sonuçlandırdı. Haberde, 2014 yerel seçimlerinde AKP Van Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Osman Nuri Gülaçar'ın seçim kampanyaları sırasında E.G. isimli bir kişiden yüksek meblağda bir alışveriş̧ yaptığı, bu parayı ödemediği ve kişinin mağduriyet yaşadığı gündeme getiriliyordu. Savcı Gülsüm Tutuş Ünal, “Gerek iç hukukumuzda gerek AİHM kararlarında, kamuya mal olmuş kişilere yönelik eleştirilerin izin verilen sınırlarının toplumda yer alana diğer vatandaşlara nazaran daha geniş olduğunu kabul edilir” diyerek “hakaret” ve “iftira” şikayetini takipsizlikle sonuçlandırdı (28 Haziran).
Üç haberciye İrfan Fidan davası: Evrensel gazetesi Sorumlu Müdürü Görkem Kınacı ile BirGün gazetesi Haber Müdürü Uğur Şahin ve birgun.net sitesi Sorumlu Müdürü Uğur Koç, Anayasa Mahkemesi Üyesi İrfan Fidan’ın şikâyetiyle Beykoz 6. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanmaya başladı. Dava, Türkiye İşçi Partisi (TİP) milletvekili Ahmet Şık’ın sosyal medyada isim vermeden gündeme getirdiği iddiaların haberleştirilmesinin ardından açılmıştı. Yargıtay 12. Ceza Dairesi Üyesi İrfan Fidan ve eşi Sibel Özalp Fidan, İstanbul .ağımsız milletvekiliyken Ahmet Şık'ın “üst düzey bir yargı mensubu” tanımlamasıyla gündeme getirdiği eşe darp ve bazı yolsuzluk olayları ile ilgili iddianın ardından Şık ve iddiayı haberleştiren BirGün ve Evrensel gazetelerinin yöneticileri hakkında “iftira” ve “hakaret” iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuştu. Gazeteciler, yaptıkları savunmalarında söz konusu iddianın bir milletvekili tarafından gündeme getirildiğini ve isim, adres gibi hiçbir bilginin bulunmadığı bu iddianın haberleştirilmesinin bir meslek görevi olduğunu açıkladı, Hâkimler ve Savcılar Kurulu'nun da resmi bir açıklama yapma gereği duyduğu bir konuda haber yapılmasının suç olamayacağını bildirdi. Gazeteciler ve avukatlarının derhal beraat taleplerini geri çeviren mahkeme, davayı 12 Ekim’e bıraktı (23 Haziran).
Saymaz’a “hakaret” cezası: İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesi, merdiven altı tarikatta yaşanan istismara ilişkin kaleme aldığı bir yazısı nedeniyle gazeteci İsmail Saymaz’ı yargıladığı davada, gazeteciyi 3 bin 480 TL adli para cezasına mahkum etti. Büreyde Öncel’in açtığı “hakaret” davasından yargılanan Saymaz, Öncel’in “yazmama karşılığında şikayetin geri çekme” teklifini reddetmişti. Saymaz’ın avukatları Aslı Kazan ve Serdar Laçin kararı İstinafa taşıyacak (15 Haziran).
Başcan’a “Emine Erdoğan” soruşturması: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu, koylara kurulacak mapa ve şamandıra ihalesi yetkisinin Emine Erdoğan'ın himayesinde kurulan Çevre Ajansı Başkanlığı'na verilmesinin önünü açacak olan düzenlemeyi haberleştiren BirGün sitesi editörü Gökay Başcan hakkında soruşturma başlattı. Soruşturma, haber hakkında “itibar zedeleyici” olduğu gerekçesiyle 3 Haziran’da yayından kaldırma kararı verilmesinin ardından geldi. Başcan, soruşturma kapsamında ifadeye çağrıldı (14 Haziran).
Dört gazeteciye “Bilal Erdoğan” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan “Bilal Erdoğan'ın şanslı arkadaşı” ve “Arkadaş ihale zengini” başlıklı haberler nedeniyle gazetenin genel yayın koordinatörü Serkan Ozan, sorumlu yazı işleri müdürü Olcay Büyüktaş Akça, internet sorumlu haber müdürü Ozan Yurtoğlu ve haberleri yapan muhabir Hazal Ocak’ı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın şikayetiyle yargılamaya devam etti. Duruşma savcısının, “hakaret ve iftira” suçlamasıyla ve iki yıla kadar hapis istediği gazeteciler 7 Haziran’daki esas hakkındaki savunmalarında “arkadaş” kelimesinden nasıl hakarete varıldığına anlam veremediklerini ve gazetecilik faaliyeti nedeniyle yargılanmamaları gerektiğini ifade etti. Mahkeme, karar için dosyayı incelemeye aldı. Dava, 8 Kasım’a kaldı (7 Haziran).
Dündar’a “hakaret” cezası: İstanbul Küçükçekmece 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Sözcü gazetesinde 5 Nisan 2014’te yayımlanan bir yazısında dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım için “Allahtan soyadı Binali! Milyonali de olabilirdi!” ifadesine yer verdiği gerekçesiyle gazeteci Uğur Dündar’ı 11 ay 20 gün hapis cezasına mahkum etti. Hapis cezası, 350 gün karşılığı olan 10 bin 500 TL adli para cezasına çevrildi. Dündar ise yarım asrı aşkın süredir sürdürdüğü gazetecilik mesleğinde ilkelerinin tüm kamuoyu tarafından bilindiğini, Binali Yıldırım'ın İstanbul seçimleri sırasında güvenilir, tarafsız, adil moderatör adayı olarak kendi ismini söylediğini anımsatıp suçlamaları reddetti. Mahkeme buna rağmen adli para cezasında karar kıldı. 11 Eylül 2019'da verilen 11 ay 20 gün hapis cezası “5 ay 25 gün süreyle haftada en az 2 saat kitap okumaya” çevrilen Dündar’a ilişkin ceza Yargıtayca bozulmuştu (2 Haziran).
Okatan’a “hakaret” beraati: İstanbul 39. Asliye Ceza Mahkemesi, Mayıs 2016’da yayınlanan “Mersin Kadın Platformu: Tacizci avukat Onur Kale’yi teşhir ediyoruz” başlıklı haberde “alenen hakaret” bulunduğu gerekçesiyle yargıladığı dönemin ETHA sorumlu yazı işleri müdürü Derya Okatan'ı beraat ettirdi. Pandemi gerekçesiyle salona basın ve izleyici almayan mahkeme, avukatı Mehmet Ali Koç basın özgürlüğüne vurgu yapan savunması ve Okatan’ın beraatını isteyen duruşma savcısının mütalaası doğrultusunda beraat kararı verdi (31 Mayıs).
“Wushu” haberinden Tutel’e “hakaret” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Türkiye Wushu Federasyonu (TWF) Başkanvekili Abdurrahman Akyüz ve kızı Elif Akyüz’ün şikâyetiyle BirGün gazetesinin spor editörü Eren Tutel’i “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Gazeteci, Abdurrahman Akyüz’ü sporculara namaz kılma zorunluluğu getirdiği ve bir kişiyi Alevi olduğu için ulusal takım kampından kovduğu iddiasıyla gündeme getirmişti. Basın mensuplarının pandemi gerekçesiyle salona alınmadığı duruşmada Tutel, “Bana gelen ihbar ve beyanlar doğrultusunda haber yaptım. Gazetecilik kişisel bir şey değildir, kamu görevidir. Kamu görevinde kişiselleştirme olmaz” diyerek kendini savunmuştu. Avukatı Tolgay Güvercin de, “İddianameye konu olan haber yalnızca katılan vekilinin belirttiği iddiaları içermiyor. Haberin merkezi bu değildir. Ayrıca, haber nedeniyle açılan bazı tazminat davaları da reddedilmiştir. Tevsii tahkikat taleplerinin reddi yönündeki beyanlara katılmıyoruz. Ceza yargılamasında yargılamanın her aşamasında tevsii tahkikat taleplerimizi sunabiliriz” demişti. Mahkeme, esas hakkında mütalaasını hazırlaması için dosyanın savcıya sunulmasına karar verdi. Dava, 17 Kasım’a kaldı (24 Mayıs).
Tacizi haberleştiren Karafazlı'ya “hakaret” davası: Rize 4. Asliye Ceza Mahkemesi, öğrencilerin taciz ve mobbingle suçladığı Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu (BESYO) öğretim üyelerinden Doç. Dr. Serkan Hacıcaferoğlu'nun açtığı davada ÇGD Rize Temsilcisi ve gazeteci Gençağa Karafazlı'yı yargılamaya başladı. Duruşmada ifade veren gazeteci, “Ne yapmış, Gençağa Karafazlı görevini yapmış. Nedir bu görev? Bu öğretim görevlisi hakkında kadın ve erkek öğrenciler şikâyette bulunmasına rağmen hiçbir yasal işlem yapılmıyor. Sadece ‘dikkat edin ilişkilerinize’ deniyor. Ama öğrenciler hakkında soruşturma açılıyor… Ben halkın haber alma ve yayma hakkını savundum, kimseye hakaret etmedim” dedi. Dava, tanıkların dinlenmesi için 27 Eylül’e ertelendi (24 Mayıs).
Altan’ın “hakaret” davası: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi, yazar Ahmet Altan’ı, 16 Mart 2008 tarihli Taraf gazetesinde çıkan “Darbe hazırlığı ya da Kemalizmi kapatmak” başlıklı yazısında dönemin Yargıtay C. Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’ya “görevinden dolayı hakaret ettiği” iddiasıyla tutuklu gazeteci ve yeniden yargılanmaya devam etti. Mahkeme, dosyanın tekrar açılmasına gerekçe yapılan İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi kararına ilişkin Yargıtay incelemesini bekliyor. Dosyanın Yargıtay’dan dönüp dönmediği yeniden sorulacak. Dava, 4 Ekim’e kaldı (19 Nisan).
Saymaz’a “hakaret” beraati: Sözcü gazetesi yazarı gazeteci İsmail Saymaz, gazetede 21 Mayıs 2021’de yayımlanan “Şehvetiye Tarikatı ile davamız var'” başlıklı köşe yazısına dava açılmasını duyurduğu için Kadiri Tarikatı’ndan Büreyde Öncel’in şikayetiyle yargılandığı bu ikinci davadan beraat etti. İstanbul 16. Asliye Ceza Mahkemesi’nde Büreyde Öncel’in şikayetiyle “hakaret” iddiasıyla yargılanan Saymaz, “Ben gazeteciyim. Hiç kimsenin istismara uğramasını istemiyorum ve bu amaçla toplumu bilgilendiriyorum. Kaldı ki ortada zarar olduğu kabul edilse dahi, benim bunu haberleştirmemden doğan zarar mı daha büyük yoksa istismarlardan doğan zarar mı daha büyük? Takdiri size bırakıyorum” dedi. Duruşma savcısı da, istismar konusunda bir soruşturmanın bulunması ve yayının suç teşkil etmediğine kanaat getirerek Saymaz’ın beraatini istedi. Mahkeme de bu doğrultusunda, suçun unsurları oluşmadığı gerekçesiyle gazeteciyi akladı (15 Nisan).
Sever’e “hakaret” davaları: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “İçimde Kalmasın/Tanıklığımdır” kitabında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” şüphesiyle T24 sitesi yazarı ve 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eski basın başdanışmanı Ahmet Sever’i, Mustafa Şentop ve Mustafa Varank’a hakaret iddiasıyla yargılamaya devam etti. Sever’in yurtdışından ifadesinin alınması için istinabe talebine verilecek yanıtı bekleyen mahkeme, yargılamayı 6 Ekim’e bıraktı (14 Nisan).
Dört gazeteciye “Kaçak” davası: İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesinde çıkan “Boğaz’da kaçak var” haberi nedeniyle gazetenin muhabiri Hazal Ocak, foto-muhabiri Vedat Arık ve yazı işleri müdürleri Olcay Büyüktaş ve İpek Özbey’i 31 Mart’ta görülen beşinci duruşmayla yargılamaya devam etti. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un katılan taraf olduğu davada, duruşma savcısı, dört gazetecinin “terörle mücadele eden bir kişiyi hedef göstermek” ve “özel yaşamın gizliliğini ihlal” iddialarıyla cezalandırılmasını talep etmişti. Mütalaaya karşı son savunmalarını hazırlamaları için süre verilen avukatları, soruşturmanın genişletilmesinin bir zorunluluk olduğunu bildirdi. Mahkeme heyeti, terörle mücadele kapsamında Altun’a herhangi bir görev verilip verilmediğinin öğrenilmesini yönündeki talebi ve zabıtaların beraat dosyaları istemini reddetmişti. Dava, esas hakkında savunmaların yapılması için 27 Eylül’e bırakıldı (1 Nisan).
Dündar ve Kızılkaya’nın “hakaret” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, kapatılan Özgür Gündem ile dayanışmak için başlatılan Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği kampanyasına katılan gazeteci Can Dündar ile gazetenin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İnan Kızılkaya'yı, İstanbul Adliyesi eski 1. Sulh Ceza Hakimi Bekir Altun’a yönelik ifadeler nedeniyle “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla yargılanmaya devam etti. Dündar ve Kızılkaya, “Saray rejiminin en kullanışlı hakimi” başlıklı bir yazı nedeniyle 2 yıl 4 ay hapis istemiyle yargılanıyor. Mahkeme, 19. duruşmada, Dündar hakkındaki yakalama emrinin infazını bekliyor. Dava, 27 Ekim’e bırakıldı (1 Nisan).
BirGün’den Kurnaz’a “Bahçeli” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, BirGün gazetesi Politika Editörü Mehmet Emin Kurnaz’ı, 23 Mayıs 2021’de çıkan “Çetelerin İktidarı” başlıklı Pazar ekine ilişkin MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye yönelik iddiaya ilişkin “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Davanın üçüncü duruşmasında savcı, ilgili yazıda Erdoğan, Devlet Bahçeli, Alaattin Çakıcı ve Sedat Peker’in fotoğraflarının üstünde “Çetelerin İktidarı” ibaresinin bulunduğuna işaret ederek Türk Dil Kurumu’nda “çete” ifadesinin “yasadışı işler yapmak, etrafındakileri korkutmak amacıyla bir araya gelen topluluk” anlamına geldiğini belirtti; bu ifadenin “devletin resmi makamlarını temsil eden mağdurların şeref, onur ve saygınlığı rencide edecek mahiyette olduğunu” iddia etti; cezalandırma istedi. Kurnaz ve avukatlarının mütalaaya karşı beyanda bulunmaları için dava 8 Eylül’e ertelendi (1 Nisan).
Hukuk davaları
Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında beş muhabir ve köşe yazarı (Sedat Yılmaz, Hazal Ocak, İsmail Arı, Yusuf Karadaş ve Ceren Sözeri) ile dört gazetenin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damatları Selçuk Bayraktar ve Berat Albayrak ile Selçuk Bayraktar’ın kardeşi Haluk Bayraktar’ın açtığı davalar kapsamında toplam 825 bin TL tazminatla yargılanması gündeme geldi.
Bu vakalar arasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’ın Yeni Yaşam gazetesine ve Sedat Yılmaz’a açtığı 150 bin TL’lik dava reddedilirken yine Selçuk Bayraktar ile kardeşi Haluk Bayraktar’ın “TÜBİTAK damadın vakfına çalışıyor” başlıklı haber nedeniyle Birgün gazetesi ve muhabiri İsmail Arı’ya açtığı 250 bin TL’lik dava 200 bin TL’lik ağır bir mahkumiyetle sonuçlandı.
Yeni Yaşam’a “Bayraktar” davasına ret: İstanbul Bakırköy 14. Asliye Hukuk Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’ın Yeni Yaşam gazetesine ve gazeteci Sedat Yılmaz’a açtığı 150 bin TL’lik manevi tazminat davasını reddetti. Dava, Yeni Yaşam gazetesinin 23 Kasım 2021 tarihli nüshasında yayımlanan “Erdoğan ailesi ve devlet Bayraktar’ın satış mümessili gibi: Aile boyu savaş ticareti” başlıklı haber ve 22 Kasım 2021 tarihinde gazeteye ait internet sitesinde çıkan “Bayraktar SİHA’lar hangi ülkeye nasıl satılıyor” başlıklı haberler nedeniyle açılmıştı. Mahkeme, avukat Sercan Korkmaz’ın yaptığı savunma sonrasında davayı husumet gerekçesiyle reddetti (28 Haziran).
Ocak’ın “Albayrak” davasında “tuhaf” duruşma: Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Kanal İstanbul güzergâhında satın aldığı arazi hakkında Cumhuriyet gazetesinde 20 Ocak 2020'de yayımlanan “Damat işi biliyor” başlıklı haber nedeniyle dava ettiği gazeteci Hazal Ocak, 200 bin TL manevi tazminat istemiyle yargılanmaya devam etti. Ancak mahkeme başkanı, duruşma salonu önünde dosya sırasının gelmesini bekleyen gazetecinin avukatı Damla Çaltepe’ye haber vermeden davayı gördü. Albayrak’ın avukatlarının e-duruşma yöntemi ile katıldığı davada haber verilmeden duruşmanın görülmesine tepki gösteren avukat Çaltepe’ye hakim, “Biz gördük, bitti” şeklinde cevap verdi. Hakim, duruşma tutanağını talep eden avukat Çaltepe’ye duruşmanın ertelendiği tarih hakkında da bilgi vermeyi reddederek “UYAP’tan alırsınız” dedi. İstanbul 8. Asliye Hukuk mahkemesi, Ocak hakkında İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen beraat kararının kesinleşmesini bekliyor (21 Haziran).
BirGün ve İsmail Arı’ya 200 bin TL’lik “Bayraktar” cezası: İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar ile kardeşi Haluk Bayraktar’ın Birgün gazetesinin “TÜBİTAK damadın vakfına çalışıyor” başlıklı haberine açtığı davada BirGün ve muhabiri İsmail Arı’yı toplam 200 bin TL’lik manevi tazminata mahkum etti. 22 Eylül 2021’de açılan davada toplam 250 bin TL’lik tazminat davasını kısmen kabul eden mahkeme, her bir davacıya 100’er bin TL tazminat ödenmesine hükmetti. TÜBİTAK’ın aynı haberle ilgili açtığı dava ise Ankara 18’nci Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından reddedilmişti. BirGün’ün avukatlarından Ali Deniz Ceylan ise “Haber hukuka uygun ve basın özgürlüğü sınırları içindeydi. Bu nedenle dava reddedilmeliydi. Bu çok vahim ve utanç verici bir karar. Sanırım bu Türkiye basın hukuku tarihinde bir haber hakkında verilmiş en yüksek manevi tazminat kararlarından biri” dedi (18 Mayıs).
Evrensel ve Karadaş’a SADAT davası: Savunma alanında danışmanlık ve askeri eğitim veren bir şirket olarak tanımlandığı halde gizli bir savaş aygıtı olmakla eleştirilen SADAT, Evrensel gazetesi ve gazeteci Yusuf Karadaş hakkında “ticari itibar” gerekçesiyle 25 bin TL’lik tazminat davası açtı. Davaya, Karadaş’ın 19 Ekim 2021’de çıkan “İktidarın karanlık örgütü SADAT” başlıklı köşe yazısı gösterildi. Söz konusu yazıda Karadaş, SADAT’la ve kurucusu Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi ile ilgili iddialara yer verdi. SADAT, yazı üzerine Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesine başvurdu (14 Nisan).
Sözeri’ye tazminat davası: İstanbul 2 Asliye Ticaret Mahkemesi, 7 Nisan 2019 tarihli “AK Parti’ye kim oy kaybettirdi?” başlıklı yazı nedeniyle Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak’ın şikayetiyle Evrensel gazetesi köşe yazarı Ceren Sözeri’yi 200 bin TL manevi tazminat talebiyle yargılamaya devam etti. 13 Nisan’daki duruşmada söz alan Albayrak'ın vekili Gözde Meral, sosyal ve ekonomik durum araştırmasına yönelik eksikliğin, yargılamanın sürüncemede kalmaması için davalılar vekili tarafından giderilmesini talep etti. Gazete ve Ceren Sözeri'nin avukatı Devrim Avcı ise müvekkillerinin sosyal ve ekonomik durumunu bilemediğini belirterek davacı vekilinin beyanını kabul etmediğini söyledi. Ardından kararını açıklayan mahkeme, davalıların sosyal ve ekonomik durum araştırması için kolluğu müzekkere yazılmasına karar verdi. Dava, 5 Ekim’e kaldı (13 Nisan).
Yeni baskı araçları: İlan kesme ve müfettiş cezaları
Emek haberciliğinde etkili yayın yapan gazetelerden Evrensel, Nisan - Haziran döneminde de, Basın İlan Kurumu’nun (BİK) yaptırımlarıyla karşılaşmaya devam etti. Eylül 2019’dan beri zaten ilan alamayan gazete, TMMOB Mimarlar Odası’na ait bir şubenin Olağan Genel Kurul çağrısına sayfalarında yer verdiği için beş gün ilan kesme cezası aldı. Cezaların toplamı 108 günü buldu. Bu yetmezmiş gibi bu kez Ticaret Bakanlığı, Tele1 kanalında yayınlanan reklamında sarı kırmızı ve yeşil renkler bulunan şal nedeniyle Evrensel gazetesine 21 bin TL adli para cezası uyguladı.
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ün istifasının ardından göreve getirilen Bekir Bozdağ döneminde gazeteciler için kullanılan WhatsApp grubu yenilendi, bu sırada bazı gazetelerin ve internet sitelerinin muhabirleri çıkarıldı.
Evrensel’e “şal”dan reklam cezası ısrarı: Ticaret Bakanlığı, Evrensel gazetesine Tele1 kanalında yayınlanan reklamında sarı kırmızı ve yeşil renkler bulunan şal nedeniyle verdiği ceza Ankara Bölge İdare Mahkemesi’nden dönünce bu kez bu mahkemenin işaret ettiği kanun maddesi üzerinden 21 bin TL ceza verdi. Gazete avukatı Devrim Avcı, “Benzer gerekçelerle aynı ceza verildi, itiraz edeceğiz” dedi (20 Nisan).
Evrensel’e BİK’ten beş gün ilan kesme cezası: Basın İlan Kurumu (BİK), TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi 47. Dönem Olağan Genel Kurul çağrısına sayfalarında 26 Aralık 2021’de yer veren Evrensel gazetesine beş günlük ilan kesme cezası verdi. Eylül 2019’dan beri ilan alamayan gazeteye verilen cezalar toplamda 108 günü buldu. Ceza öncesinde ilanı “Kaçak ilan statüsüne” alan BİK, ilanın komisyonunu da gazeteden tahsil etti. Bu ceza ile verilen reklam ve ilan kesme cezaları 108 güne ulaştı. Eylül 2019’dan beri ilan alamayan gazeteye, 2019’da iki haber nedeniyle 25 gün, 2020’de dört haber nedeniyle toplam 65 gün ceza alan gazetemizin, 2021’de iki haber nedeniyle 10 günlük cezalarla beraber toplam 103 günlük cezası olmuştu (17 Nisan).
Gazeteciler WhatsApp grubundan çıkartıldı: Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ün istifasının ardından göreve getirilen Bekir Bozdağ döneminde gazeteciler için kullanılan WhatsApp grubu yenilendi, bu sırada bazı gazetelerin ve internet sitelerinin muhabirleri gruptan çıkarıldı. Yeni kurulan WhatsApp grubuna ise ‘sakıncalı’ görülen veya iktidarı eleştiren yayın organlarının muhabirleri alınmadı. Bazı gazeteciler konuyu Bozdağ'ın danışması Bilal Çetin ile görüştü ancak sonuç alınamadı. “Cumhuriyet, Sözcü BirGün gibi basın yayın organlarının muhabirleri neden bugünkü toplantıya çağrılmadı” diye soran Halk TV muhabiri Seyhan Avşar telefonla ulaştığı Bakan danışmanından, “Sizi neden ilgilendiriyor ki bu durum. Her meslektaşınız orada olacak diye bir şey yok. Siz beni aramadınız. Ben de bu soruya yanıt vermedim” şeklinde cevap aldığını duyurdu (1 Nisan).
Yasaklamalar, kapatmalar, toplatmalar
Uluslararası haber sitelerine lisans başvurusunda bulunmaları için 9 Şubat'ta 72 saatlik süre tanıyan RTÜK’ün talebi üzerine Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliği, sansürün yolunu açacağı gerekçesiyle lisans için başvurmayan Deutsche Welle ve Amerika’nın Sesi (VOA) haber sitelerine erişim engeli getirdi. Uygulama, Türkiye’de erişim engellemeye ilişkin yaygın sorunu uluslararası plana taşıdı.
Nisan - Haziran döneminde Sulh Ceza Hakimlikleri veya Erişim Sağlayıcıları Birliği; yolsuzluk, rüşvet, kayırmacılık iddialarını gündeme getiren veya eleştiren en az 45 online haber ve gazetecilik içeriğine Sulh Ceza Hakimlikleri üzerinden erişim engeli getirildi. Erişim engellemelerinde “kişilik hakları” gerekçesi yaygınken “özel hayatın gizliliği” de devreye girebiliyor. İstanbul Anadolu 6. Sulh Ceza Hakimliği’nin aldığı bir karar, 17-25 Aralık Soruşturmaları döneminde yapılan birçok haber ve köşe yazısının online düzlemden silinmesine ilişkin oldu.
Sansürlenen içerikler arasında Sözcü gazetesi köşe yazarı Çiğdem Toker’in Halkalı - Ispartakule demiryolu hattı ihalesine dair köşe yazısı, aynı gazetenin yazarı Serpil Yılmaz’ın “Amerika ile ticaret ortağı derneğin içinden bir ‘kokain davası’ bir de ‘Banker Bako’ çıktı” başlıklı yazısı; T24 site yazarı Hasan Cemal’ın “Büyük Patron’daki hukuk ve şeffaflık korkusu!” ve “Erdoğan devleti bu. Burada her şey olur deyip geçecek miyiz?” başlıklı yazıları ve Cumhuriyet gazetesi eski yayın yönetmeni Can Dündar’ın “AKP’nin Susurluk’u” yazısı da vardı.
Isparta Belediyesine bağlı zabıta ekibi, “Labirent” programının son yayınında Melek Mosso konserinin iptal edilmesi eleştiren gazeteciler Enver Taha Aydın, Muhammed Uslu ve Lokman Kumcu'nun birlikte yayın yaptıkları stüdyo ve çalışma ofisini mühürledi.
Deutsche Welle ve Amerika’nın Sesi sitelerine engel: Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliği, lisanssız yayın yaptıkları iddiasıyla RTÜK’ün talebiyle Deutsche Welle ve Amerika’nın Sesi (VOA) haber sitelerine erişim engeli getirdi. DW Genel Müdürü Peter Limbourg, “Yasal yollara başvuracağız” dedi. RTÜK, 9 Şubat'ta uluslararası haber sitelerine lisans başvurusunda bulunmaları için 72 saatlik süre tanımıştı. DW ve VOA, lisans dayatmasına karşı "Amacı sansür uygulamak" diyerek başvurusunda bulunmayacaklarını belirtmiş ve konuyu yargıya taşıyacaklarını duyurmuşlardı (30 Eylül).
Toker’in yazısı için üç içeriğe sansür: Küçükçekmece 1. Sulh Ceza Hakimliği, Sözcü gazetesi köşe yazarı Çiğdem Toker’in Halkalı - Ispartakule demiryolu hattı ihalesi hakkında yazdığı “Aynı ihaleyi 2 katına gizlice tekrarladılar” başlıklı yazısına erişim engeli getirdi. İfade Özgürlüğü Derneği'ne (İFÖD) göre, 2022/6401 sayılı karara “kişilik hakları ihlali” gerekçe yapıldı Karardan, köşe yazısını haberleştiren Halk TV ve Sendika.org siteleri de etkilendi (27 Haziran).
Diken haberine sansür: Diken haber sitesinin Boğaziçi Üniversitesi'nde kişisel bilgilere erişim izni veren Bilgi İşlem Daire Başkanı Faruk Yakaryılmaz’ın 2014’te İzmir’deki bir rüşvet operasyonunun şüphelisi olduğunu ortaya çıkaran haberine erişim engeli geldi. İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği, Canan Coşkun imzalı haberde Boğaziçi Üniversitesinde dört akademisyenin kişisel bilgilere erişim izni verildiğini ortaya çıkardığı Bilgi İşlem Daire Başkanlığına Üsküdar Belediyesinden getirilen Faruk Yakaryılmaz’ın İzmir’deki soruşturma kapsamında 10 Ocak 2014’te tutuklandığı yazıyordu. Karar “kişilik hakları ihlali” iddiasına dayandırıldı (25 Haziran).
Diken ve Cumhuriyet haberlerine engel: İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği, Boğaziçi Üniversitesi Bilgi İşlem Merkezimüdürünün bir firmaya akademik personel, idari personel, öğrenci ve mezunların kişisel bilgilerini de barındıran dört veritabanına erişim hakkı vermesiyle ilgili haberlere, “kişilik hakları ihlali” erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre, 2022/3955 ve 2022/3956 sayılı kararlar Diken ve Cumhuriyet haber sitelerinde çıkan Canan Coşkun ve Kader Çukay imzalı haberleri de hedef aldı (24 Haziran).
Üç online habere “Şeriat” yasağı: Bursa 6. Sulh Ceza Hakimliği, “Şeriat hukuku temelinde Kürt devleti kurma girişimlerini yaymak ve Cumhuriyet rejimi karşısında din devleti kurmaya çalışmak” gerekçesiyle kapatılan ve dokuz yıl sonra yeniden açılan Zehra Vakfı’nın kurucuları arasında yer alan iş insanı Gıyasettin Bingöl’ün başında bulunduğu Bursa Eğitim ve Kültür Vakfı’na ait Bursa Mudanya Üniversitesi ile ilgili iddiaların yer aldığı haberlere, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirildi. 2022/3105 sayılı karardan Cumhuriyet, BirGün ve Duvar siteleri etkilendi (11 Mayıs).
Isparta’da gazete stüdyosuna keyfi mühür: Isparta Belediyesine bağlı zabıta ekibi, “Labirent” programının son yayınında Melek Mosso konserinin iptal edilmesi eleştiren gazeteciler Enver Taha Aydın, Muhammed Uslu ve Lokman Kumcu'nun birlikte yayın yaptıkları stüdyo ve çalışma ofisini mühürledi (5 Haziran).
Emine Erdoğan’ın itibarı “sansür” getirdi: İstanbul Anadolu 6. Sulh Ceza Hakimliği, Çevre Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nde “mapa ve şamandıra ihalesi ile turizm alanlarını işletebilme yetkisinin Emine Erdoğan’ın himayesindeki Çevre Ajansı’na verilebilmesinin önünü açacak olmasına değinen haberlerin içerikten kaldırılmasına hükmetti. Mahkeme kararın gerekçesini "özel hayatın gizliliği" ve "kişilik hakları"na dayandırarak, Emine Erdoğan hakkındaki haberlerin haber alma, verme ve eleştiri hürriyeti kapsamında kalmadığını öne sürdü. Kararda, haberlerin Emine Erdoğan’ın "itibarını ve toplum nezdindeki saygınlığını zedelediği" savunuldu (3 Haziran).
Üç gazeteci yazısına “17-25 Aralık” yasağı: İstanbul Anadolu 6. Sulh Ceza Hakimliği, 17-25 Aralık Soruşturmaları döneminde yapılan birçok haber ve köşe yazısının “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle silinmesine karar verdi. İFÖD’e göre 2022/5003 sayılı kararın etkileyeceği içerikler arasında T24 site yazarı Hasan Cemal’ın “Büyük Patron’daki hukuk ve şeffaflık korkusu!” ve “Erdoğan devleti bu. Burada her şey olur deyip geçecek miyiz?” başlıklı yazıları ve Cumhuriyet gazetesi eski yayın yönetmeni Can Dündar’ın “AKP’nin Susurluk’u” yazısı da bulunuyor (3 Haziran).
Üç site haberine “Emine Erdoğan” sansürü: İstanbul Anadolu 6. Sulh Ceza Hakimliği, TBMM’ye sunulan “Çevre” mevzuat değişikliğinde, tüm Türkiye kıyılarını kapsayan mapa ve şamandıra ihale verme yetkisinin Emine Erdoğan himayesinde kurulan Çevre Ajansı Başkanlığı’na verilmesine dair haberlere, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre, 2022/5007 sayılı kararla BirGün, Diken ve Evrensel sitelerinde çıkan haberler de silinecek (3 Haziran).
İki site haberine “Gürlek” yasağı: Manisa 2. Sulh Ceza Hakimliği, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararıyla Adalet Bakan Yardımcılığı’na atanan hâkim Akın Gürlek ile ilgili haberlere, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre, 2022/1882 sayılı karardan BirGün ve dokuz8haber siteleri de etkilendi (3 Haziran).
Üç site haberine yasak: İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği, Türk Hava Yolları’nın (THY) eski Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı’nın bir arkadaşıyla ayrıcalıklı ilişkilere girdiğine ilişkin iddiaları içeren haberlere “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre, 2022/4923 sayılı karardan Airport Haber, BirGün ve Yeniçağ siteleri de etkilendi. Haberlerde Aycı’nın arkadaşının sahibi olduğu Yenigiresun.net sitesine içerik bedeli olarak ayda 200 bin TL ödendiği, bir başka THY yetkilisinin İsrailli arkadaşıyla sponsorluk anlaşması yaptığına yönelik iddialar işleniyordu (3 Haziran).
Terkoğlu’nun yazısına “Oktar” sansürü: İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliği, İstinaf mahkemesinin Adnan Oktarve grubu hakkında yerel mahkemenin verdiği cezaları bozma kararı ile ilgili Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı Barış Terkoğlu’nun kaleme aldığı “Arkadaş arkadaşın pelesengidir” başlıklı köşe yazısına “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi (27 Mayıs).
İFÖD içeriğine de yasak: İfade Özgürlüğü Derneği’nin web sitesindeki bir içerik “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle Bakırköy 3. Sulh Ceza Hakimliği’nin 2022/3112 sayılı kararıyla erişime engellendi. İçerik, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde görevli bazı polislerle ilgili rüşvet iddiasına ilişkindi (27 Mayıs).
Üç site haberi için ESB devrede: Erişim Sağlayıcıları Birliği, bir eski İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürünün Çalık Gayrimenkul Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Taçyıldız’ın FETÖ dosyasını “Boğaz manzaralı köşk” karşılığında temizlediğine dair iddiaya ilişkin daha önce çıkan ve “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle hakimlik kararıyla 27 Ekim 2020, Aralık 2020 ve 18 Mayıs 2021’de engellenen haberlerle benzer içerikte olduğu gerekçesiyle yeni bir erişim engeli kararı aldı. Karar nedeniyle Sözcü, Halk TV ve Akit’te çıkan haberler de engellendi (26 Mayıs).
Üç online habere yasak: Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği, organize suç örgütü lideri suçlamasıyla aranan Sedat Peker’in yayınladığı videolarda hakkında iddialarda bulunduğu Nevzat Kaya‘nın adının geçtiği haberlere, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. İFÖD, aynı hakimliğin 19 Ocak’ta benzer içeriklerle ilgili aynı yönde karar aldığını hatırlattı. İFÖD’e göre karardan Cumhuriyet sitesinde çıkan iki haber ve Yeniçağ sitesinde yer verilen bir diğer haber de etkilendi. 2022/7124 sayılı bu kararla içerikleri erişime engellendi ve silinmelerine hükmedildi (25 Mayıs).
İFÖD içeriklerine “kişilik hakları” sansürü: İfade Özgürlüğü Derneği (İFÖD) kurucularından Prof. Dr. Yaman Akdeniz’in bazı haber sitelerine gönderilen sahte mahkeme kararları ile bazı haberlerin kaldırılmaya çalışıldığını paylaştığı tweetleri, İFÖD resmi YouTube kanalında paylaşılan Artı TV’ye verdiği röportajı ve konu ile ilgili yapılan birçok haber, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle ve Gaziantep 2. Sulh Ceza Hakimliği’nin 2022/3087 sayılı kararı ile erişime engellendi. Aynı kararla Cumhuriyet, Diken ve BirGün sitelerinde çıkan haberlerin de erişimsiz kılınması öngörüldü (20 Mayıs).
Baro haberi beğenmedi, iletişimi kesti: Mersin Barosu Başkanı Gazi Özdemir’in “Barodan sönük tören” başlıklı haberden rahatsız olduğu için gazeteye baronun etkinliklerine dair bilgi verilmemesi, basın bültenlerinin iletilmemesi ve mail listesinden çıkarılması talimatı verdiği iddia edildi. Haberde, Mersin Barosu’nun 5 Nisan Avukatlar Günü'nde düzenlediği ve “Mesleğimiz tehdit altında, 5 Nisan Avukatlar Günü’nü kutlayamıyoruz” denilen törene yalnızca Baro yönetimi ve az sayıda avukat katıldığı, ertesi gün “Barodan sönük tören” başlığıyla haberleştirilmişti (22 Nisan).
Üç site haberine “Başhekim” yasağı: Uşak 2. Sulh Ceza Hakimliği, Uşak Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Mücahit Avcil’e ilişkin haberlere “kişilik hakları ihlali bulunduğu” iddiasıyla erişim yasağı getirdi. Haberler, Başhekimin AKP’lileri karşıladığı törende Covid tedbirlerini gerekçe göstererek el uzatmadığını ele alıyordu. İfade Özgürlüğü Derneği’ne göre 2022/2165 sayılı bu karardan Sözcü ve Halk TV sitelerinde çıkan üç haber de etkilendi (20 Nisan).
Altı site haberine “Kıratlı” yasağı: Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliği, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Metin Kıratlı hakkındaki birçok habere, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle yasak getirdi. İFÖD’e göre, organize suç örgütü lideri olmakla suçlanan Sedat Peker’in açıklamalarından sonra yapılan yayınlara erişim engeli getiren 2022/4798 sayılı bu karardan etkilenen siteler arasında Diken, Cumhuriyet, BBC Türkçe, Duvar, KRT ve Evrensel de var (19 Nisan).
Serpil Yılmaz’ın yazısı ve Cumhuriyet haberine yasak: Beykoz Sulh Ceza Hakimliği, Sözcü gazetesi yazarı Serpil Yılmaz’ın “Amerika ile ticaret ortağı derneğin içinden bir ‘kokain davası’ bir de ‘Banker Bako’ çıktı”başlıklı yazısında Türk Amerikan İş Adamları Derneği / Amerikan Ticaret Odası’nın (TABA/AmCham) eski Başkanı Ali Osman Akat‘ın kokain davasından tutuklanmasının ardından derneğin faaliyetlerini incelediği ve Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Baki Cengiz Aygün hakkında bilgilere yer verdiği yazısı ve konu ile ilgili yapılan haberlere, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre, 2022/953 sayılı kararla Sözcü’deki köşe yazısı yanı sıra Cumhuriyet’te çıkan haber de erişime engellendi (18 Nisan).
İki habere “ihale” yasağı: AKP Ankara İl Başkan Yardımcısı Gültekin Gündüz’ün sahibi olduğu Gündüzler A.Ş.’nin Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin sürücüsüz araç ihalesini alması sonrasında Gültekin Gündüz’ün parti yönetimindeki görevinden ayrılmak zorunda kaldığı iddiasıyla ilgili haberlere “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirildi. İFÖD’e göre, Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği’nin aldığı 2022/5557 sayılı karardar, Sözcü ve T24 sitelerine ait haberler etkilendi (13 Nisan).
Habercilik
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın 2018’de öldürüldüğünde “Ölüm emri Prens’ten", "Selman için yolun sonu", "şerefsiz" manşetleri atan iktidara yakın medya, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Selman’ın Türkiye ziyaretini “Yeni dönem” manşetleri ile duyurdu.
Gazeteci Ayşenur Arslan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kamuoyu aktörlerini hedef aldığı sözler nedeniyle iktidara yakın medya ile ilgili işlem yapılmazken eleştirel kanalların türlü gerekçelerle müeyyide uygulanmasına ilişkin çifte standarta tepkisini, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “sürtük” sözünü bipleyerek gösterdi.
Habertürk gazetesi yazarı Nagehan Alçı, eşi Rasim Ozan Kütahyalı'nın Ümit Kocasakal'ı hedef alan sözlerine tepki göstererek, “Rasim Ozan’ın çirkin ifadelerini kınıyorum, paylaştığı mesajın içeriğini de dilini de çok yanlış buluyor ve içinde ismimin geçmesinden üzüntü duyuyorum” dedi.
Küçükçekmece Başsavcılığı, Yeni Akit'in cezaevinde şüpheli şekilde hayatını kaybeden Garibe Gezer ile ilgili “HDP’liler yasta, devlet hedefte! Cezaevinde beslenen bir terörist daha öldü” başlıklı haberini ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirdi. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, kamu kaynaklarıyla faaliyet gösterdiği halde iktidarı desteklediği gerekçesiyle Anadolu Ajansı’nın “bugünkü haline” üzüldüğünü bildirdi.
İktidar medyasında “katil” ile “Yeni dönem”: Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın 2018’de öldürüldüğünde “Ölüm emri Prens’ten", "Selman için yolun sonu", "şerefsiz" manşetleri atan iktidara yakın medya, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Selman’ın Türkiye ziyaretini “Yeni dönem” manşetleriyle duyurdu. Medyada yer alan haberlerde cinayete kurban giden Kaşıkçı’nın ismi bile geçmedi. Sabah gazetesi “Suudi Arabistan’la yeni işbirliği” manşeti atarken haberin spotlarında “İki ülke yeni işbirliği dönemini başlatma kararı aldı” ifadelerine yer verdi. O dönem “Dünya ayrıntıları bizden izledi” propagandası yapan Yeni Şafak ise “Selman’dan iade-i ziyaret” başlığı attı. Haberin spotlarında ise “Selman’ın heyetindeki iş adamları, değişik sektörlerde yatırımları olan milyar dolarlık şirketleri temsil ediyor” ifadelerine yer verildi. Yeni Şafak’ta da Cemal Kaşıkçı’nın adı bir kelime bile geçmedi. Akit gazetesi de sürmanşetten gördüğü haberde “İki ülke birçok alanda işbirliğine gidiyor: Suud ile ilişkilerde yeni dönem” başlığını attı (23 Haziran).
Arslan Erdoğan’ın “Sürtük”ünü bipledi: Halk TV programcısı Ayşenur Arslan, partisinin grup toplantısında Gezi eylemcileri için “Bunlar böyle, bunlar çürük, bunlar sürtük” ifadelerini kullanan AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görüntülerini ekrana getirdi. Arslan, “Erdoğan, Meclis grubunda cumhurbaşkanı olarak değil AKP Genel Başkanı olarak orada konuşuyor ama kendisi cumhurbaşkanı hem de tek yetkili cumhurbaşkanı. Sözü Gezi'ye, hiç unutamadığı meseleye getiriyor” diyerek, Erdoğan'ın kullandığı 'sürtük' kelimesi biplendi (4 Haziran).
Alçı-Kütahyalı çiftinden Twitter’da düello: Habertürk gazetesi yazarı Nagehan Alçı, eşi Rasim Ozan Kütahyalı'nın Ümit Kocasakal'ı hedef alan sözlerine tepki göstererek, “Rasim Ozan’ın çirkin ifadelerini kınıyorum, paylaştığı mesajın içeriğini de dilini de çok yanlış buluyor ve içinde ismimin geçmesinden üzüntü duyuyorum” dedi. Twitter üzerinden “hesaplaşan” çiftlerden Kütahyalı, “Nagehan’cım beni dinlemedin ve beni kırdın. Ekranda sahte Atatürkçülük şovu yapıp sonra Adnan Oktar’ın, PKK’lıların ve FETÖ’cülerin avukatlığını yaparak milyon dolarları indiren bu tipler bize faydalı. Kabaca ifade edeyim: Bunlar bizim köpeğimiz. Onlar bize lazım, hoşgörülü ol...” ifadelerini kullandı (2 Haziran).
İktidar medyası çarpıttı, sorgulamadı: CHP’nin, Mersin mitingindeki gibi Maltepe mitinginde de kürsüde konuşanlar iktidar medyasının hedefindeydi. Objektifleri bu kez, kürsüde terliğini gösteren kâğıt toplayıcısı Nusret Güllü’ye yöneltti. Sabah, “CHP’nin yırtık terlikçisi yalancı çıktı”, Yeni Şafak “Terlik tiyatrosu”, Yeni Akit “Gündüz miting tiyatrosu gece alem sofrası” haberinde Nusret Güllü’nün bir kadınla bira içerken çekilen fotoğrafını yayımladı. Yedi-sekiz yıl öncesine ait fotoğraf yeni gibi sunuldu. İktidar medyasının geçen hafta ortak hareket ettiği ikinci olay da CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun, ENSAR ve TÜRGEV vakıfları üzerinden ABD’deki TURKEN Vakfı’na milyonlarca dolar havale edildiği iddiasıydı. A Haber, daha Kılıçdaroğlu paylaşımda bulunmadan iki dakika öncesinden Ömer Çelik ve diğer AKP’lilerin yanıtlarını yayımlamaya başladı. TRT Haber başta olmak üzere iktidar medyasına iddiaları aktarmadan tepkileri haberleştirme yöntemi hakimdi. Hürriyet, Milliyet ve Posta ise Kılıçdaroğlu’nun iddialarını TBMM Grup konuşması haberinin altına bir iki cümleyle sıkıştırıp, “mış” gibi yaptı. İktidar yanlısı yazarlar da “Kaçış planı”nın yanlışlığı ve TURKEN Vakfı’nın ABD’de şeffaf olduğu üzerinden savunmaya geçtiler; ABD’ye giden paranın kaynağını sorgulamadılar. Halk TV, KRT ve Tele1’e ceza vermeye hazırlanan RTÜK’ün dayattığı yayıncılık anlayışı da aynı mantığa dayanıyor. (23 Mayıs).
Gezinin finansmanına “yalanlama”: İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Karadeniz gezisine katılan gazeteci Özlem Gürses, gezinin finansmanına ilişkin sorusu üzerine İmamoğlu'nun, “Gezinin bütün finansmanı da büyükşehir belediyesi bütçesinden karşılanıyor” dediğini aktardı. DW Türkçe’den Eray Görgülü’ye konuşan İBB yetkilileri ise, “Karadeniz turuna götürülen gazetecilerin yol ve otel masrafları belediye bütçesinden mi karşılandı” sorusunu “Üç günlük gezide hiçbir kamu kaynağı kullanılmamıştır” diye yanıt verdi (12 Mayıs).
Yeni Akit olunca “ifade özgürlüğü”: Küçükçekmece Başsavcılığı, Yeni Akit'in cezaevinde şüpheli şekilde hayatını kaybeden Garibe Gezer ile ilgili “HDP’liler yasta, devlet hedefte! Cezaevinde beslenen bir terörist daha öldü” başlıklı haberini ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirdi ve “kişinin hatırasına hakaret" gerekçesiyle kovuşturma yürütülmesine yer olmadığına karar verdi (5 Mayıs).
Anadolu Ajansı, Akşener’i üzdü: “Özgür basın, devlet kurumsallığına inancın teminatıdır. Özgür basın, demokrasinin bekçisidir. Bugün 6 Nisan. Yani Anadolu Ajansı’nın, 102. kuruluş yıldönümü. Buradan, Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Anadolu Ajansı’mızın kurucuları, Halide Edip ve Yunus Nadi’yi rahmetle anıyor, ajansta emeği geçen ve kalemleri satılık olmayan, tüm gazeteci kardeşlerimi, saygıyla selamlıyorum. Maalesef bugün, bu güzel günü, içimiz buruk bir şekilde kutluyoruz. Neden mi? Çünkü, muhteşem bir hikâyeyle kurulan Anadolu Ajansı’nın, bugün gelmiş olduğu noktaya üzülüyoruz…Ancak ne yazık ki; yayın hayatına, işgal kuvvetleri ve işbirlikçilerine karşı, Anadolu’da yaşanan işgali ve katliamları duyurarak başlayan, Cumhuriyetimizin fikirlerinin ve anlayışının kalesi olan Ajans; bugün, saray iktidarının, propaganda makinelerinden birine dönüştürüldü” (İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin haftalık grup toplantısında gündeme ilişkin konuştu, 6 Nisan).
Anayasa Mahkemesi kararları
Nisan - Haziran 2022 döneminde Anayasa Mahkemesi (AYM) eski CHP milletvekili Haluk Pekşen'in, Kayseri Yeni Haber gazetesini tazminata mahkum etmesini, ifade ve basın özgürlüğünün ihlali saydı; gazeteye 13 bin 500 TL manevi tazminat ve mahkeme gideri olarak da 4 bin 865 TL de ödenmesine hükmetti.
AYM, gazeteci-yazar Can Dündar'ın eşi Dilek Dündar'ın pasaportunun iptal edilmesi nedeniyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ve Dilek Dündar'a 22 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verdi. AYM Başkanı Zühtü Arslan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı AYM’nin 60. kuruluş yıldönümü töreninde, TBMM Başkanı Mustafa Şentop’a seslendi: “Şayet bireysel başvurunun etkili ve verimli bir hak arama yolu olarak yoluna devam etmesini istiyorsak, yasama organı olarak bu konudaki kanunu düzenlemeleri gecikmeksizin yapmak zorundayız.”
Geçen yılın aynı döneminde AYM, gazeteci Hayko Bağdat’ın başvurusunda idareyi 9 bin 150 TL manevi tazminat ödemeye mahkum etmişti. AYM, OHAL döneminde aralarında Hayatın Sesi TV ve İMC TV’nin de bulunduğu pek çok televizyonun altı yıl önce KHK ile kapatılmasına temel oluşturan maddeyi de iptal etmişti.
Yıldız’a “AYM” reddi: Gazeteci Müyesser Yıldız, 8 Haziran 2020’de “askeri casusluk” iddiası ve evine yapılan baskınla gözaltına alınıp tutuklanmasına ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvurunun “ihlal yok” tespitiyle olumsuz sonuçlanması nedeniyle AİHM’e başvuracak. Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin’in durumunu gündeme getirdiği Yıldız, “Yabancı bir mahkemede hakkımı arayacak olmaktan dolayı mutlu değilim. Kendi ülkemin mahkemesinin bir hak ihlali olduğuna karar vermesini beklerdim” dedi. Yıldız, 9 Kasım 2020’deki ilk duruşmada, yurtdışına çıkış yasağı konularak tahliye edilmiş, yargılama sonunda da 3 yıl 7 ay 10 gün hapis cezasına mahkum edilmişti (28 Haziran).
AYM Başkanı Meclis'ten “kanun” istedi: Başkanı AYM Başkanı Zühtü Arslan, AYM’nin 60. kuruluş yıl dönümü töreninde yaptığı konuşmada AYM’nin iş yükünün Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) iş yükünden fazla olduğunu açıkladı. TBMM Başkanı Mustafa Şentop’a seslenen Arslan, “Yasama organı olarak bu konudaki kanunu düzenlemeleri gecikmeksizin yapmak zorundayız, şayet bireysel başvurunun etkili ve verimli bir hak arama yolu olarak yoluna devam etmesini istiyorsak” diye konuştu. Törene Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar da katıldı (25 Nisan).
Dilek Dündar’ın pasaportuna el konulmasına AYM cezası: Anayasa Mahkemesi (AYM), gazeteci-yazar Can Dündar'ın eşi Dilek Dündar'ın pasaportunun iptal edilmesi nedeniyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Yerel mahkemeden hak ihlalinin giderilmesini isteyen AYM, Dündar'a 22 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti. Kararın gerekçesinde, hakkında herhangi bir adli soruşturma veya dava bulunmayan Dilek Dündar'ın pasaportunun iptal edilmesinin demokratik toplum düzenine aykırı olduğu vurgulandı. Dilek Dündar, Almanya'ya bulunan eşi Can Dündar'ın yanına gitmek üzere 3 Eylül 2016 tarihinde İstanbul Atatürk Havalimanı'na gelmiş, burada pasaportuna el konulmuştu. Dilek Dündar, “FETÖ/PDY terör örgütü şüphelisinin eşi” olarak yansıtılmıştı (7 Nisan).
AYM’den yerel gazeteye tazminat: Anayasa Mahkemesi, eski CHP milletvekili Haluk Pekşen'in, Kayseri Yeni Haber gazetesine açtığı tazminat davasının kabul edilerek, gazetenin tazminat ödemeye mahkum edilmesini, ifade ve basın özgürlüğünün ihlali saydı. Pekşen, diğer CHP milletvekili Tanju Özcan ile birlikte 15 Mart 2016'da partilerinin Kayseri Bünyan’daki kongresine katılmalarını ele alan “Bünyan İlçe Kongresinde Haber Verirdin Vermezdin Tartışması” başlıklı haberi Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesinde kısmi tazminatla mahkum ettirmişti. Başvuruyu inceleyen Yüksek Mahkeme, Anayasa'nın 26 ve 28'inci maddelerinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüğü haklarının ihlal edildiğine karar verdi. Başvurucu gazeteye, 13 bin 500 TL manevi tazminat ve 4 bin 865 TL de yargılama gideri olarak ödenmesine hükmeden Anayasa Mahkemesi, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için karar örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesini kararlaştırdı. AYM, “İlk derece mahkemesince, ifade ve basın özgürlüklerinin korunması ile şeref ve itibar hakkının korunması arasında adil bir denge kurulmamıştır” dedi (5 Nisan).
AİHM kararları
Nisan-Haziran 2022 döneminde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) basın özgürlüğü kapsamında aldığı herhangi bir karar tespit edilemedi. Aynı dönemde AİHM, Türkiye’de bir yıl tutuklu kalan Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel ile dört yılı aşkın bir süreyi demir parmakların ardında geçiren gazeteci Nazlı Ilıcak’a dair dosyalarda Türkiye için verilen mahkumiyete yapılan itirazı reddetti. 2020’deki keyfi tutukluluğu nedeniyle Anayasa Mahkemesi’nde açtığı dava reddedilen gazeteci Müyesser Yıldız de AİHM’e başvuracağını açıkladı.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği Hukuk Birimi (MLSA) da, Van Çatak’ta helikoptere alınan iki köylüye işkence yapılmasını haberleştirdikten sonra tutuklanan ancak “örgüt üyeliği” iddiasıyla beraat eden Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Cemil Uğur için AİHM’e başvurdu. MLSA, bir diğer başvuruyu da, “PKK üyeliği” gerekçesiyle Hakkâri’de 2017’de 8 yıl 9 ay hapis verilen Nedim Türfent için yaptı.
AİHM, geçen yılın aynı döneminde, beş gazetecinin (Ahmet Altan, Murat Aksoy, Tunca Öğreten, Mahir Kanaat ve Ali Bulaç) 2016 darbe girişimini izleyen süreçte tutuklanmasına yönelik başvurularda ve 7-25 Aralık 2013 sürecinde dört bakana yönelik TBMM’de başlatılan “yolsuzluk” soruşturmasına ilişkin haberlere yayın yasağı getirilmesiyle ilgili gazeteci Banu Güven’in başvurusu kapsamında Türkiye’yi toplam 82 bin 990 avro (792 bin 250 TL) tazminata mahkum etmişti.
Yıldız’a “AYM reddi” AHM’e taşınıyor: Gazeteci Müyesser Yıldız, 8 Haziran 2020’de “askeri casusluk” iddiası ve evine yapılan baskınla gözaltına alınıp tutuklanmasına ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvurunun “ihlal yok” tespitiyle olumsuz sonuçlanması nedeniyle AİHM’e başvuracak. Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin’in durumunu gündeme getirdiği Yıldız, “Yabancı bir mahkemede hakkımı arayacak olmaktan dolayı mutlu değilim. Kendi ülkemin mahkemesinin bir hak ihlali olduğuna karar vermesini beklerdim” dedi. Yıldız, 9 Kasım 2020’deki ilk duruşmada, yurtdışına çıkış yasağı konularak tahliye edilmiş, yargılama sonunda da 3 yıl 7 ay 10 gün hapis cezasına mahkum edilmişti (28 Haziran).
AİHM Yücel ve Ilıcak dosyalarına itirazı reddetti: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) temyiz başvurularını değerlendiren kurulu, Almanya’daki Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel’in açtığı davada Türkiye’ye verilen mahkumiyet kararına yapılan itirazı reddetti. Kurul, AİHM’in gazeteci Nazlı Ilıcak'ın yaptığı başvuruda da Türkiye aleyhine verilen karara yapılan itirazı reddetti. İtiraz sürecin tamamlandığından Yücel ve Ilıcak dosyalarında Türkiye’ye verilen tazminat cezaları onanmış oldu (20 Haziran).
Türfent'in cezayı AİHM'de: MLSA Hukuk Birimi, Hakkâri 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin "PKK üyeliği" gerekçesiyle 15 Aralık 2017'de 8 yıl 9 ay hapis cezasına mahkum ettiği gazeteci Nedim Türfent'in davasını AİHM'e taşıdı. Türfent, 2015'te Hakkâri Yüksekova'da bir şantiyede özel harekat timlerinin Kürt işçileri ters kelepçe ile yere yatırıp "Türk'ün gücünü göreceksiniz!" şeklinde tehdit etmesini haberleştirdikten sonra 13 Mayıs 2016'da "örgüt üyeliği" iddiasıyla tutuklanmıştı. Başvuruda, Yargıtay tarafından onanan cezaya ilişkin dosyanın şimdiye kadar Anayasa Mahkemesi'nde incelenmediği de hatırlatıldı (21 Nisan). |
Uğur’un tutukluluğu AİHM’de: Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği Hukuk Birimi (MLSA), Van’ın Çatak ilçesinde Osman Şiban ve Servet Turgut’un helikopterden atılarak işkenceye uğramasının haberleştirilmesinin ardından, 9 Ekim 2020 tarihinde meslektaşları Adnan Bilen, Şehriban Abi ve Nazan Sala ile birlikte tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Cemil Uğur’un tutukluluğunu AİHM’e taşıdı. Başvuruda, AYM’nin Uğur’un ifade özgürlüğünün de ihlal edildiğine yönelik şikayetinin incelemediğine dikkat çekildi, Uğur’un mağduriyetinin sürdüğü belirtildi. Başvuruda, AİHM’in Uğur’un tutukluluğunu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 5 ve 10. maddeleri ile birlikte 18. maddesi bağlamında değerlendirilmesi talep edildi (6 Nisan).
RTÜK’ten haberler
RTÜK’ün eleştirel kanallara yönelik yaygın ve ağır cezaları, son üç ayda, Tele 1’in lisansını tehlikeye düşürdü. Bu kanallar muhalefet temsilcilerinin sözlerini ekrana taşımaktan sistemli şekilde ağır para cezasına mahkum edilirken Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Gezi Parkı eylemlerine katılanlara yönelik "sürtük" hakareti, çifte standart tartışmalarını da beraberinde getirdi. RTÜK Üyesi İlhan Taşcı, bu sözleri ekrana taşıyan iktidar yanlısı kanallarla ilgili de işlem yapılması için RTÜK'e dilekçe verdi.
RTÜK’ten Halk TV, KRT ve Tele 1’e ceza: RTÜK’ün CHP’li üyesi Okan Konuralp, RTÜK son toplantısında aldığı kararlarda karşı oy kullandığını açıkladı ve toplantıyı özetledi: “İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun avukatlarının şikâyetlerini dikkate alan RTÜK, Halk TV ve KRT’ye para cezası verdi. Halk TV, Jandarma Genel Komutanlığı’nın ‘Van Başkale’ şikâyetine istinaden de ikinci bir para cezasının muhatabı oldu. RTÜK, Emre Kongar ve Merdan Yanardağ’ın İstanbul Bahçeşehir’de 6 kadının maruz kaldığı erkek şiddetine ilişkin yorumları nedeniyle, Tele 1’i de cezalandırdı. Üç kanal için verilen dört ayrı para cezası kararı oy çokluğuyla alındı; kararlara Sayın Taşçı’yla birlikte karşı oy kullandık”. Ayrıca, aynı toplantıda TGRT ve Radyo Sputnik de ceza aldı. Halk TV’de Demokrat Parti Ordu milletvekili Cemal Enginyurt'un konuk olarak katıldığı “Mesele” isimli programda da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun “kişilik haklarına saldırı” olduğu iddia edildi (30 Haziran).
Tele1 “RTÜK” haczinden kurtuldu: Tele 1 Genel Yayın Şönetmeni Merdan Yanardağ, Tele 1’e kesilen ve 22 Haziran’a kadar ödenmemesi halinde haciz işlemi başlatılacağı bildirilen RTÜK cezalarının ödendiğini duyurdu. “Kumpasın bozulduğunu” söyleyen Yanardağ, destek olan herkese teşekkür etti (17 Haziran).
RTÜK cezalarıyla Tele1’in lisansı tehlikede: RTÜK’ün toplam 1 milyon 800 bin TL’lik adlı para cezası kestiği iktidarı eleştiren kanallardan Tele 1, 20 Haziran’a kadar cezayı ödemezse lisansını yitirebilir. Tele 1, 1 milyon 800 bin liralık RTÜK cezaları sonrası, mahkemede devam eden davalara rağmen Gelir İdaresi Başkanlığı’na başvurmasının ardından Tele 1’e lisans satış belgesi ulaştı. 20 Haziran’a kadar söz konusu tutarı ödenmezse Tele 1’in lisansı açık artırmayla satışa çıkacak. Kanalın genel yayın yönetmeni Merdan Yanardağ, kararın Ankara’dan geldiğini belirterek “Biz yandaş medya üzerinden kurulmaya çalışılan, siyasi iktidarın oyununu bozduk. Ancak biz toplumun ve dostlarımızın desteğiyle bunu da aşacağız. Bu girişime teslim olmayacağız” dedi (7 Haziran).
RTÜK üyesinden Erdoğan'ın "sürtük" sözüne dilekçe: RTÜK Üyesi İlhan Taşcı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Gezi Parkı eylemlerine katılanlara yönelik "sürtük" hakaretine dair RTÜK'e dilekçe verdi. Erdoğan, partisinin 1 Haziran'daki Meclis grup toplantısında "Bu eşkiyalar, bu teröristler bira şişeleriyle caminin içini pislemişti, bunlar böyle, bunlar çürük, bunlar sürtük" demişti. Taşcı, Twitter'dan yaptığı paylaşımında, "AKP Genel Başkanı Sn. Erdoğan'ın sözlerinin incelenmesi için RTÜK'e dilekçeyle başvurdum. Tüm yurttaşlarına 'Efendiler' diye seslenen Atatürk'ün kurduğu Türkiye'de hiç kimsenin kimseye hakaret etme, kaba dil kullanma hakkı ve 'özgürlüğü' olamaz. RTÜK de tepkilere kulak tıkayamaz" dedi. Taşcı'nın dilekçesinde, Erdoğan'ın açıklamasının sosyal medyada ve farklı mecralarda toplumda infial yarattığı belirtilerek, "RTÜK yasası gereğince tüm yurttaşlara her ne konumda olursa olsun ve tüm yayıncılara eşit mesafede olmak zorundadır. 84 milyon yurttaşın duyduğu bu kaba ve argo ifadeleri RTÜK duymamazlıktan gelemez, gelmemelidir" denildi (2 Haziran). |
Halk TV, RTÜK cezalarına meydan okudu: RTÜK’ün, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ensar Vakfı ve TÜRGEV üzerinden Amerika’ya para gönderildiğine ilişkin açıklamaları ‘eş zamanlı’ olarak yayınladığı gerekçesiyle ağır para cezası verilen kanallardan Halk TV, ceza üzerine, “sansüre tepki” olarak söz konusu görüntüleri "Haber vermekten vazgeçmeyeceğiz” mesajıyla yeniden yayınladı (30 Mayıs).
RTÜK’ten beş kanala ağır ceza: RTÜK, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan ailesinin ABD'ye para transferiyle ilgili iddialarının yer aldığı açıklamasını yayımlayan KRT, Tele 1, Flash Haber ve Halk TV’ye, tavan ceza sınırı olan reklam gelirlerinin yüzde 3 oranında para cezası vermeyi kararlaştırdı. Fox TV’ye ise ana haber sunucusu Selçuk Tepeli'nin tarımın ve çiftçilerin durumuna ilişkin tepki ile bardağa vurması ile ilgili ceza verildi. RTÜK’ün CHP'li üyesi İlhan Taşçı kararı, “Karar, basın özgürlüğüne, haber alma hakkına ve demokrasiye vurulan bir darbedir!... Türgev ve Ensar’ın şikayet dilekçelerine verilen sayı numaranın mürekkebi kurumadan RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin özel talimatla akşam rapor hazırlattı. Yüzlerce şikayet dilekçesi aylardır hatta yıllardır işleme bile alınmazken şimdi bu neyin telaşı, kimlere yaranma arayışı!!!” yorumu ile duyurdu (30 Mayıs).
Dört kanala “Gezi tepkisi” cezaları: RTÜK, Gezi davasında alınan skandal karar sonrası adliye önünde TİP milletvekili Ahmet Şık ve CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in yaptığı açıklamaları yayımlayan Flash TV, TELE 1, Halk TV ve KRT'ye “iktidarı küçük düşürme ve aşağılama” maddesinden yüzde 3 para cezası verdi. Kararı Twitter hesabından duyuran RTÜK üyesi İlhan Taşçı, “RTÜK’ün bugünkü cezaları gösterdi ki; milletvekillerinin söyledikleri birilerince beğenilmediğinde kanallar cezalandırılarak bu isimlerin yayınlara çıkarılmaması hedefleniyor. Amaç kimse gerçekleri duymasın, bilmesin! Medyaya baskı siyasilerin açıklamalarına kadar uzandı” paylaşımı yaptı. Diğer RTÜK üyesi Okan Konuralp da, “Milletvekilleri açısından bu yönüyle ihlal yaratan karar, TV’ler açısından da basın özgürlüğü ihlali ve sansür hamlesidir. Uzman raporlarında, mevcut iktidarın ve mahkeme heyetinin itibarının zedelendiği iddiasının da bulunması ayrı bir garabettir” dedi (10 Mayıs).
İstinaf’tan Halk TV’ye “Cemo” cezası: Ankara Bölge İdari Mahkemesi, 27 Haziran 2021’de Grup Yorum eski üyesi ve eski CHP milletvekili Hilmi Yarayıcı’nın seslendirdiği Cemo Türküsü’ne RTÜK’ün “terör propagandası” gerekçesiyle Halk TV’ye verdiği üç program durdurma cezasıyla ilgili daha önce verilmiş “yürütmeyi durdurma” kararını kaldırdı. İtiraz süreçleri RTÜK’ün lehine sonuçlandığı için Görkemli Hatıralar programı bu hafta sonu yayınlanamayacak (19 Nisan).
RTÜK’ten “online yayına lisans” yönetmeliği için savunma: RTÜK, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin (MLSA) "internetten yayın yapan medya kuruluşlarına lisans şartı getirdiği yönetmeliğe" karşı Danıştay’a açtığı davada savunma yaptı. MLSA’nın tüzüğüne atıf yapan RTÜK, derneğin dava açma ehliyetinin bulunmadığını savundu. RTÜK savunmasında “Dernek tüzüğünde yer alan ‘ifade özgürlüğünün kısıtlanmasına karşı hukuki destek vermek’ ibaresinden bireysel kişi ifade özgürlüğünün kastedildiği anlaşılmaktadır. Kuruluşlarla derneğin herhangi bir ilgisinin olmadığı görülmektedir” dedi. Düzenlemenin demokratik olduğunu savunan RTÜK, 100 bin TL’lik (2022 itibariyle 182 bin 168 TL oldu) lisans ücretinin ödenemeyecek olduğu iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu savundu (14 Nisan).
RTÜK, Euronews'un lisans şartını kaldırdı: RTÜK, lisans almasını istediği Euronews.com Türkçe yayınının lisans alma zorunluluğunu, “lisansa tabi bölümlerini, video kısımlarını ve yayın tekniğini değiştirdiği” için kaldırdı. RTÜK, 21 Şubat’ta, internet üzerinden yayın yapma lisansı olmadığı gerekçesiyle Amerika'nın Sesi (VoA), Deutsche Welle (DW) ve Euronews'e başvuru yapmaları için 72 saat süre tanımıştı. RTÜK üyesi İlhan Taşçı, "Euronews lisans almaksızın yayınına devam edebilecek. DW ve VOA ise lisans almak için henüz başvurmadığından süreç RTÜK’ün konuyu mahkemeye taşıyarak erişimin engellenmesi istemesi aşamasında. Ankara Sulh Ceza Hakimliğinin RTÜK’ün istemini yerinde bulması halinde bu iki siteye Türkiye'den erişim mümkün olmayacak” diye bildirdi (13 Nisan).
RTÜK cezalarının çoğu eleştirel kanallara: RTÜK 2021 yılı için yayımladığı faaliyet raporunda, 1635 ayrı ceza işlemi karşılığında toplamda 55 milyon 822 bin 367 TL’lik ceza kestiğini, RTÜK aleyhine toplamda 236 dava açıldığını, çoğunluğunun ise kurulun lehine sonuçlandığını duyurdu. Rapora göre RTÜK, kesilen bu cezalardan toplam 17 milyon 10 bin 985 lirasını tahsil etti. RTÜK’ün kestiği cezaların büyük çoğunluğu Halk TV, TELE1 ve Fox TV başta olmak üzere hükümete eleştirel yayın yapan muhalif kanallaraydı (11 Nisan).
RTÜK’ten “çocuk tecavüzü”nü gören üç kanala ceza: RTÜK, Erzurum’daki Kur’an kursunda çocuklara tecavüz davasını haberleştiren Halk TV, KRT ve TELE 1’e yüzde 2 para cezası verdi. Karar, Diyanet İşleri’nin şikayeti üzerine oyçokluğuyla alındı. RTÜK’ün CHP kontenjanından seçilen üyesi İlhan Taşçı, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “İstiyorlar ki; hırsızlığı, yolsuzluğu, çocuklara tecavüzü kimse bilmesin, duymasın. Ayıp! Şikayet dilekçesine göre, Kur’an kursunda 7 çocuğun uğradığı cinsel istismardan değil de haberlerin veriliş biçiminden 'incinmiş' Diyanet İşleri Başkanlığı!!! Şaka gibi… “Çocuklara kıymayın efendiler…” diyerek karara tepki gösterdi (6 Nisan).
RTÜK cezaları
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Nisan, Mayıs, Haziran 2022 döneminde haber ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına toplam 37 kez idari para cezası verdi. Kurul, TV kuruluşlarına toplam 1 milyon 430 bin 85 TL ceza kesmiş oldu.
RTÜK, TV kanallarına, “tarafsızlık” ilkesini ihlalden üç kez, “kişileri fal veya batıl inançlar yoluyla istismar edemez” ilkesinden 33 kez idari para cezası verdi.
Kurul geçen yılın aynı döneminde TV kuruluşlarına toplam 46 para cezası ve 20 gün yayın durdurma cezası verirken radyo kuruluşlarına 1 idari para cezası vermiş, televizyon kanallarına toplam 11.300.617 TL veradyo kuruluşlarına 6.732 TL idari para cezası ödemesine hükmetmişti.
Tarafsızlık ilkesi: RTÜK 6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan “Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır” ilkesinin ihlali nedeniyle, Tele 1’e 38.460 TL, Halk TV’ye 45.525 TL ve KRT TV’ye 38.460 TL idari para cezası verdi.
Batıl inanç: RTÜK, 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (r) bendinde yer alan “Yayın hizmetleri... kişileri fal veya batıl inançlar yoluyla istismar edemez” ilkesinin ihlali nedeniyle İkra TV’ye 76,720 TL, Doruk TV’ye 807,660 TL, Yörük TV’ye 384,600 TL ve TVO’ya 38,460 TL idari para cezası kesti.
(EÖ/NÖ)