Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Sadece demokratik kamuoyu ve eleştirel medyadan değil, çeşitli mahkemelerden de, basın kartları, resmi ilan yaptırımları ve RTÜK cezalarıyla, medya ile birlikte tüm toplumun tek sesliliğe mahkum edilmesine kayda değer itirazlar geliyor.
3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü öncesi açıklanan 2022 Ocak, Şubat, Mart aylarına ilişkin BİA Medya Gözlem Raporu, yerel mahkemeler, İstinaf ve Yargıtay’dan gelen söz konusu olumlu haberler olarak şunları önplana çıkarıyor: Van Çatak’daki iki kişiye işkence edildiğine dair haberlerden sonra bir süre “örgüt üyeliği” suçlamasıyla tutuklu bırakılan dört gazeteciye beraat verilmesi, gazeteciler Namık Koçak ve Aslı Erdoğan’ın “örgüt propgandası”ndan, ETHA Ajansı çevirmeni Meşale Tolu’nun “örgüt üyeliği”nden aklanmaları, “Polis Nusaybin’de halkı taradı: 3 yaralı” haber nedeniyle “askeri kuvvetleri aşağılama” iddiasıyla hapse mahkum edilen Evrensel gazetesi dönemin sorumluları Çağrı Sarı ve Arif Koşar’un beş aylık hapis cezalarının Yargıtay’da bozulması.
BİA MEDYA GÖZLEM/OCAK-ŞUBAT-MART 2022 TIKLAYIN- Gazeteciyi tek sesliliğe mahkum etmek mi? Öyle kolay değil! TIKLAYIN- Düzenlemeler, tepkiler, dayanışma, işsizlik |
Ancak medya temsilcilerinin hala “Cumhurbaşkanı’na hakaret” gerekçesiyle tutuklanıp yargılanması, Erdoğan ve damatları Selçuk Bayraktar ve Berat Albayrak ile iktidar ileri gelenlerinin gazetecilere açılan tazminat ve ceza davalarında şikayetçi veya katılan taraf olarak öne çıkmaları, 2023 seçimleri öncesinde medya temsilcilerine karşı 2019 seçim sürecini andıracak şekilde saldırılara girişilmesi, RTÜK’ün eleştirel ulusal kanalları ve uluslararası haber sitelerini tehdit etmesi gibi faktörler, kamuoyuna yönelik tek sesliliğe mahkum etme girişimlerinin sürdüğünü gösteriyor.
İktidarın iki yıl boyunca Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinden Suudi Arabistan Veliaht Prensi Bin Salman’ı suçladıktan sonra cinayet dosyasını şimdi de “katil” Suudi Arabistan’a nakletmesi, “devlet iradesi” kalmadığı için cezasızlığa terk edilen Musa Anter ve Uğur Mumcu dosyaların akibetini akla getirdi.
Üç ayda sekiz saldırı, iki yılda ikinci cinayet
Ocak-Mart döneminde, en az altı gazeteci ve bir yayın kuruluşu saldırıya uğrarken, bir gazeteci de silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi: Ses Kocaeli Gazetesi sahibi Güngör Arslan, ihale yolsuzluk iddialarının gündeme getirilmesinden sonra ofisinde kurşunların hedefi oldu. Cinayetle ilgili zanlı Ramazan Özkan dahil 10 kişi tutuklandı. Bu, Türkiye’de son iki yılda işlenen ikinci gazeteci cinayeti oldu.
2023 seçimlerine yaklaştığımız bu dönemde yaşanan kimi saldırılar da, ne yazık ki, 2019 yerel seçimler sonrası özellikle “Cumhur İttifakı”nı eleştiren ulusal ve yerel medyadan gazetecilerin karşılaştığı şiddet sarmalını andırıyor. Konya’da gazeteci Umut Yaygır ve Özcan Saraç, Ereğli Ülkü Ocakları Başkanı'nın da yer aldığı 10 -15 kişilik bir grubun saldırısına uğradı.
Geçen yılın aynı döneminde İstanbul, Bursa, Aydın, Aksaray ve Rize’de medya temsilcilerine karşı 13 fiziki saldırı yaşanmıştı. Birinde radyocu Hazım Özsu, yorumlarını beğenmediğini ifade eden bir dinleyicisi tarafından öldürülmüştü.
Altı haberciye gözaltı
Ocak, Şubat ve Mart aylarında en az altı gazeteci gözaltına alındı. Diyarbakır Newroz’u öncesi polis, “Newroz günü olay çıkacakları” şeklinde isimsiz bir ihbara itibar ederek gazeteciler Ertuş Bozkurt ve Mikail Barut’u üç gün gözaltında tuttu. BirGün'den gazeteci Can Uğur da, 2015 yılına ait bir dosya nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'nda gözaltı yaşadı.
“Cumhurbaşkanına hakaret”: Biri tutuklu ve mahkum, 17 sanık
Ocak, Şubat ve Mart döneminde en az 17 gazeteci ve karikatürist (Julien Serignac, Gerard Biard, Laurent Sorurisseau, “Alice”, Hasan Cemal, Deniz Yücel, Rüstem Batum (2), Mehmet Emin Kurnaz, Burak Şahin, Sedef Kabaş, Gökhan Biçici, Atilla Taş, Erk Acarer, Hayko Bağdat, Engin Korkmaz, Baransel Ağca, Ahmet Sever) Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ilişkin görüş ve eleştirileri nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla toplam 79 yıl 4 ay hapis cezasıyla karşı karşıyaydı.
“Cumhurbaşkanına hakaret” maddesinin yürürlükten kaldırılmasına dair Venedik Komisyonu tavsiye kararı ve AİHM’in Ekim 2021’de verdiği Vedat Şorli mahkumiyeti varken Türkiye, ne yazık ki, bu kez gazeteci Sedef Kabaş’ın bu suçlamayla 49 gün süreyle tutuklu bırakılması ve 2 yıl 4 ay hapisle cezalandırılması ile gündeme geldi.
Yine bu dönemde İstinaf mahkemesi, Evrensel gazetesi eski sorumlu müdürü Cem Şimşek’e verilen hapis cezasını onadı. Özgür Gündem gazetesinin dört yetkilisi de mahkumiyet dosyalarını Yargıtay’a taşıdı. Bu anlamda tek olumlu haber, gazeteci Gökhan Biçici’nin beraat etmesi oldu.
Bu durumda, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014’ten 1 Nisan’a kadar en az 70 gazeteci “Cumhurbaşkanı’na hakaret” başlıklı Ceza Kanunu’nun (TCK) 299. maddesi temelinde hapis, ertelemeli hapis ve para cezasına mahkum edilmiş oldu.
Geçen yılın aynı döneminde 18 gazeteci ve beş karikatürist yargılanıyorken Ayten Akgün’ün mahkumiyeti ve Fatih Portakal, Oktay Candemir, Burak Şahin ve çizer Sefer Selvi’nin beraatleri gündemdeydi. Ancak aradan geçen zamanda, Cumhurbaşkanı’nın “sanıkları”na her daim yenileri eklendiğinde davaların sonu gelmiyor.
Gazeteciden şikayetçiler: İktidar ve yüksek yargı
Ocak, Şubat ve Mart aylarında en az 23 gazeteci, haklarında “hakaret” gerekçesiyle açılan ceza davaları çerçevesinden yargılandı. Gazetecilerden biri mahkum edilirken, ikisi ise aklandı.
Gazeteciler için hapis talep eden çevrelere Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Hakim Bekir Altun, MHP lideri Bahçeli, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, son Başbakan Binali Yıldırım, AKP'li Mustafa Şentop ile Mustafa Varank, Kadiri Tarikatı lideri Büreyde Öncel, eski TBMM Başkanı İsmail Karaman ile AKP kurucuları İhsan Arslan ve Ali İhsan Arslan, dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, dönemin İstanbul Başsavcı Vekili olan, Adalet Bakan Yardımcısı Hasan Yılmaz, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hacı Hasan Bölükbaşı, Hakim Hacım Çiftçi, Türkiye Wushu Federasyonu (TWF) Başkanvekili Abdurrahman Akyüz ve kızı Elif Akyüz, çocuğunu istismardan yargılanan bir kişi daha dahildi.
Almanya'da yaşayan Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel, bu dönemde, bir tweet yoluyla dönemin İstanbul Başsavcı Vekili olan, Adalet Bakan Yardımcısı Hasan Yılmaz’a “hakaret" ettiği iddiasıyla gıyabında 7 bin 80 TL adli para cezasına mahkum edildi.
22 Ocak’ta tutuklanıp 49 gün hapiste tutulan gazeteci Sedef Kabaş, Cumhurbaşkanı’na hakaretten mahkum edildiği duruşmada, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'na hakaret iddiasıyla ilgili olarak beraat etti. Gazeteci Caner Taşpınar da, eski TBMM Başkanı İsmail Karaman ile AKP kurucuları İhsan Arslan ve Ali İhsan Arslan’a hakaretten yargılandığı davada aklandı.
Erdoğan ve damatları beş haberciden 850 bin TL istiyor
2022 yılının ilk üç ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Cumhurbaşkanının damatları Selçuk Bayraktar ile Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın adı, beş gazeteciye (Çiğdem Toker, Şirin Payzın, Sedef Kabaş, Mustafa Sönmez ve Hazal Ocak) ve üç yayın kuruluşuna (Halk TV, Tele1 ve Sözcü) açılan toplam 850 bin TL talepli tazminat davalarında geçti.
Bu dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan, tutuklanmasına neden olduğu gazeteci Sedef Kabaş ve Tele1 yetkilisi Fırat Sakar hakkında “kişilik haklarına saldırı” gerekçesiyle bir de 250 bin TL'lik tazminat davası açtı. Önceki İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetimine ilişkin “İBB’den Vakıflara Hizmet Raporu”nu yayınlayan gazeteci Çiğdem Toker ve Sözcü gazetesi, 80 bin TL talepli davada 30 bin TL tazminata mahkum edildi. Mahkeme, Selçuk Bayraktar ve yetkilisi olduğu Baykar Makine Şirketi’ni, bir tweeti nedeniyle Mustafa Sönmez’den istediği 100 bin TL’lik tazminat davasında haksız buldu. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Asım Güzelbey, bir yazısı nedeniyle Gaziantep Haber gazetesi imtiyaz sahibi Ruhi Aytaç’tan 100 bin TL tazminat talep ediyor.
Cezasızlık: Gazeteciye değil saldırgana merhamet
Son dönemde özellikle yargıdan, haber ve görüşleri nedeniyle medya temsilcilerini sokakta hedef alanları cesaretlendirecek nitelikte karalar çıktı: Gazeteci Levent Gültekin’e İstanbul Bakırköy’de Halk TV stüdyosu önünde saldıran gruptan iki kişiye “kasten yaralama”dan verilen ceza, “sosyal ilişkileri ve gelecekleri üzerindeki olası etkileri” dikkate alınınca ertelendi. Benzer şekilde 10 Mayıs 2019 gecesi Ankara’da bir grubun ağır saldırısına uğrayan Yeniçağ Gazetesi köşe yazarı Yavuz Selim Demirağ, sanıkları yargılatacak mahkeme bulamıyor: Son olarak Ankara 36. Ağır Ceza Mahkemesi ile Ankara 54. Asliye Ceza Mahkemesi topu birbirine attı.
Musa Anter’in 1992’de öldürülmesiyle ilgili dava, Eylül’e kadar karara bağlanmazsa zamanaşımından düşecek. Yine 90’lı yıllarda Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy ve Ahmet Taner Kışlalı'nın öldürülmesi dahil bir dizi gazeteci ve aydın cinayetlerini kapsayan Umut Davası, vicdanları yaralamaya devam ediyor.
50 online habere yasak, gazeteciye vergi incelemesi
Ocak, Şubat Mart aylarında dijital gazetecilik mecralarında işlenen rüşvet, yolsuzluk, uyuşturucu ticareti, “FETÖ bağlantıları”, “güvenlik”, iktidar belediyelerine dair iddialar ve tutuklu mektupları gibi konulara dair en az 50 online haber ve gazeteci paylaşımına Sulh Ceza Hakimlikleri kararıyla erişim yasağı getirildi. Yazılarına veya sosyal medya paylaşımlarına müdahale edilen gazeteciler arasında Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Bülent Mumay, Murat Ağırel, Erk Acarer ve Can Dündar da bulunuyor.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın, iktidarın ekonomi idaresini eleştiren gazeteci ve iktisatçı Mustafa Sönmez hakkında vergi incelemesi başlatması, susturmaya yönelik yeni tarz müdahaleler arasında yerini aldı. Ayrıca devlet okullarında görev yapan öğretmenler, MEB’e bağlı internet üzerinden www.diken.com.tr sitesine haber okumak istediğinde siteye erişemiyor.
AYM’den resmi ilan ve internet sansürü kararları
Ocak, Şubat ve Mart aylarında Anayasa Mahkemesi (AYM), Basın İlan Kurumu’nun (BİK) yıllardır eleştirel gazeteleri resmi ilandan mahrum bırakması ve online haberciliği susturmayı amaçlayan özellikle Sulh Ceza Hakimliği kaynaklı internet sansürüyle ilgili önemli iki karar aldı.
AYM, bu kararlardan Birgün, Gazete Duvar, Artı Gerçek, Sol.org.tr, Diken ve Tarımdanhaber sitelerinin bazı haberleri ile Çiğdem Toker'in Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan bir köşe yazısına erişim engeli getirilmesini “Anayasal hakların ihlali” olarak gördü ve bu kuruluşların her birine 8 bin 100’er TL olmak üzere toplam 48 bin 600 TL tazminata hükmetti. Diğer yandan AYM, bir televizyon konuşması nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla gazeteci Sedef Kabaş'ın 22 Ocak’ta tutuklanmasıyla ilgili yapılan tedbir başvurusunu reddetti.
Geçen yılın aynı döneminde AYM, dört gazetecinin ifade özgürlüğü başvurusunda idareyi toplam 84 bin 895 TL tazminata mahkum etmişti.
AİHM’den Türkiye’ye 14 bin 650 avro ceza
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Ocak-Mart döneminde gündemine aldığı dosyalarda, Die Welt muhabiri Deniz Yücel’in Türkiye’de bir yıl tutuklu bırakılmasını 2’ye karşı 5 oyla “ifade özgürlüğü ve güvenlik haklarının bir ihlali” olarak kararlaştırdı ve Türkiye’yi 13 bin 300 avro tazminata mahkum etti. Ancak “siyasi saikle tutuklandı” diyen Yücel'in avukatı ve MLSA Eş Direktörü Avukat Veysel Ok, dosyayı Büyük Daire’ye taşıyacaklarını bildirdi.
AİHM, 24 Ekim 2018’de tutuklandığı Tarsus Kapalı Kadın Cezaevi’nde “örgüt üyeliğ”nden bulunmadığı halde, "örgüt üyeliğinden ayrıldığına" dair dilekçe sunması dayatılan Jin Haber Ajansı’nın (JİNHA) editörü ve ressam Zehra Doğan’ın masumiyet karinesinin çiğnendiğine hükmetti ve Türkiye’nin Doğan’a 1350 avro tazminat ödemesini kararlaştırdı. AİHM, Türkiye’de üç yıla yakın bir süre erişime kapatılan internet ansiklopedisi Wikipedia’nın başvurusunu ise “Anayasa Mahkemesi tazmin etti, mağdur sıfatınız kalmadı” diyerek reddetti.
Geçen yılın aynı döneminde AİHM, köşe yazarı Atilla Taş’ın keyfi tutuklanması nedeniyle 15 bin 450 avro (yaklaşık 140 bin TL) tazminata hükmetmişti.
RTÜK’ten TV ve radyolara 20.880.031 TL ceza
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Ocak, Şubat, Mart 2022 döneminde haber ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına toplam 59 kez ve radyo kuruluşlarına 2 kez idari para cezası verdi. Kurul, TV kuruluşlarını toplam 20.868.514 TL, radyo kuruluşlarına ise 11.517 TL idari para cezası ile cezalandırdı.
Geçen yılın aynı dönemde TV kuruluşlarına 57 idari para cezası ve toplam 22 yayın durdurma cezası karşılığında toplam 7 milyon 091 bin 593 TL idari para cezası verilmişti.
Üç ayda beş işten çıkarma ve ayrılma
Ocak - Mart döneminde en az beş medya temsilcisi işten çıkarıldı ya da yayın kuruluşunun yayın çizgisinden doğan anlaşmazlıklar çerçevesinde işi bırakmak zorunda kaldı. Geçen yılın aynı döneminde bu sayı dokuzdu.
Halk TV, ekran yüzleri Özlem Gürses ve Emin Çapa ile; Cumhuriyet gazetesi ise 24 yıllık çalışanı Dış Haberler Servisi Sorumlusu Mine Esen’i yollarını ayırdı. Elazığ'da, Günışığı Gazetesi yazı işleri müdürü Faik Akgün, tıp fakültesi öğrencisi Enes Kara'nın ailesinin zoruyla kaldığı cemaat yurdunda yaşamına son vermesini haberleştirdikten sonra görevden alındı. Hürriyet gazetesi Washington temsilcisiyken üç yıl önce istifa eden gazeteci Cansu Çamlıbel, Demirören Medya Grubuna açtığı davayı kazandı.
(EÖ/NÖ)