İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu, kanserli mahkum Güler Zere'nin hastanenin mahkum koğuşunda tedavi edilebileceği yönünde rapor verdi. Oysa, Çukurova Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı, 2 Temmuz'daki raporunda, Zere'nin hastanenin mahkum koğuşunda tedavi görmesi halinde yaşam riski olduğunu yazıyordu:
"Bu olgularda alınacak tedavi (radyoterapi, kemoterapi) kadar önemli olan iyi bakım ve destek ortamının olduğu, bunun için yakın çevresinin ilgisine bakımına desteğine ihtiyacı bulunduğu, yaşama isteği ve çabasının tedavinin başarısı için gerektiği, bu nedenlerle sağlık kuruluşlarında mahkumlara ayrılan bölümde tedavisinin hastalığın üstesinden gelme şansını olumsuz etkileyeceğinden dolayı hastanenin mahkum koğuşunun dahi yaşam riski oluşturacağı..."
"Zere'yi öldürtmeyeceğiz"
Ancak "Zere'yi öldürtmeyeceğiz" diyen avukatları, İstanbul Adli Tıp'taki heyetin başında bulunan Nur Birgen ve kurumun başkanı Haluk İnce hakkında, "tasarlayarak öldürmeye girişim" suçlamasıyla yargıya başvurdu.
Önceki gün (17 Temmuz) suç duyurusunda bulunan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi, yaklaşık beş dakika süren muayeneyle verilen raporun, Zere'yi hastanenin mahkum koğuşunda kalmaya mahkum ederek tedavi imkanlarından yoksun bıraktığını, bunun da öldürme girişimi olduğunu savunuyor.
ÇHD ayrıca, doktorların 6 Temmuz'daki muayenenin sonucunu yaklaşık iki hafta sonra açıklamakla "görevi ihmal", gerçek bir inceleme ve muayeneden geçirmeksizin bu raporu vermekle de "görevi kötüye kullanma" suçlarını işlediğini yazdı.
Cezaevi savcıları, ağır durumdaki hastalar için Adli Tıp Kurumu'nun doğrudan raporu ya da tam teşekküllü hastanelerin raporlarının Adli Tıp tarafından onaylanması halinde, tedavi için infazın ertelenmesi kararı verebiliyor. Cumhurbaşkanı da bu drurumdaki hükümlüleri af yetkisine sahip.
1995'teki raporunda işkenceyi gizlediği için Birgen'in adı hak örgütlerinin raporlarında "kötü örnek" olarak geçiyor. Birgen, Susurluk hükümlüsü İbrahim Şahin'e af yolunu açan adli tıp raporuna ve Wernicke Korsakoff sendromlusu hükümlü ve tutukluları cezaevine geri gönderen raporlara da imza atmıştı.
5 dakikalık muayene için 28 saat yolculuk
Damakta başlayan kanseri vücuduna yayılan Zere için Elbistan savcılığı Çukurova Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı'ndan rapor istedi. Çukurtova Adli Tıp, 22 Haziran tarihli raporda Zere'nin "ağır özürlü sayıldığı, yaşamının ağır risk altında olduğu, bir başkasının bakım ve gözetimine muhtaç olduğu, radyoterapi de içerecek yoğun ve ağır tedavinin cezaevi koşullarında yerine getirilmesinin mümkün olmadığı, iyileşinceye kadar cezasının ertelenmesinin uygun olacağı"nı yazdı.
Savcılık bunun üzerine 25 Haziran'da hastanenin mahkum koğuşunun uygun olup olmadığını sordu ve olmadığı yanıtını aldı. Bunla da yetinmeyen savcılık Zere'yi 14 saatlik yolculukla İstanbul Adli Tıp Kurumu'na muayene için gönderdi. ÇHD, bu tutumu nedeniyle savcı için de suç duyurusunda bulunmuştu.
Zere, halen tedavi gördüğü Çukurova Üniversitesi Balcalı Araştırma Hastanesi'nin mahkum koğuşunda tutuluyor. (TK)