Kalabalık ailede dünyaya gelen çocukların kaderidir, doğuştan dezavantajlı olmak. Genellikle çocukluklarını yeterince yaşayamaz, en temel haklarından bile mahrum edilirler. Sofradaki lokmadan giydikleri kıyafete, ayakkabıdan okul önlüğüne, ders kitaplarına varana dek her şeyi paylaşmak zorunda kalırlar. Kendilerine ait odaları olmadığı gibi, en büyük tutkuları ve hakları olan oyuncak ise lükstür onlar için. Arkadaşlarının elinde gıptayla baktıkları oyuncaklar onların sadece hayallerini süslerken, sokakta buldukları taşları, tahta parçalarını, karton kutuları, portakal sandıklarını, gazoz kapaklarını ya da evde kullanılmayan her objeyi oyuncağa dönüştürerek yaratıcılıkta sınır tanımazlar. Bir şekilde elde ettikleri oyuncaklar ise özel bir bağ kurdukları kutsal nesnelerdir onlar için.
Biz de o çocuklardandık. Ağabeyim simit-gazoz alması için verilen okul harçlığının tamamını okulun köşesindeki oyuncakçı Ali’ye giderek harcardı. Eve getirmeye korktuğu oyuncakları sokak kapımızın dışında bulunan su sayacının bulunduğu dolaba özenle saklar, okul çıkışı gizlice oynardı. Bu konuda burnu çok iyi koku alan hafiye annem oyuncakları saklandığı yerden bulup çıkartır, okkalı küfürler eşliğinde banyo kazanında yakarak ısıttığı suyla ağabeyimi yıkardı. Parayı naylonlara verip çarçur etmek de neyin nesiymiş? Buna rağmen yine de teslim olmaz, annem yaktıkça ağabeyim kumanda yerine ucunda uzun sopası olan arabalar, su tabancaları, plastik kılıçları yine alıp aynı yerde saklardı. Ve tabi sonrasında kazan yine kaynardı. Şimdiyse – bilinçaltına gidip bu travma nasıl yerleştiyse artık- üç çocuklu koca adam olmasına rağmen evindeki camlı vitrinin içerisinde oyuncaklarını saklar ve kimseye dokundurmaz.
Bugün çocuklu arkadaşlarımı ziyarete gittiğimde evdeki mobilyadan daha fazla olan oyuncaklardan geçilmediğini görünce aklıma ağabeyimin yanan oyuncakları gelir. Elbette bütün çocuklar arkadaşlarımın çocukları kadar şanslı değil. Sur içinde halen bundan yoksun olan çocuklar var. Üstelik sadece çok çocuklu ve yoksul aileye mensup değil çatışmaların travmasını atlatamamış olan çocuklar bunlar.
Rengarenk Umutlar Derneği çocukların bu sevdalarına yanıt olmak için kolları sıvayarak “Oyuncak Kütüphanesi” kurdu.
Harabeye dönmüş evi dönüştürdüler
Daha önce yine Sur içinde Umut Işığı Kadın Kooperatifi olarak çalışma yürüten ancak sokağa çıkma yasakları ve çatışma süreciyle birlikte kapanmak zorunda kalan derneğin aktivistleri boş durmadı. Geçtiğimiz yıl Ziya Gökalp Mahallesi’ndeki harabeye dönmüş bir evi gönüllülerle birlikte onarıp rengarenk boyayarak çocuklar için yeni bir alan oluşturdu. Adı ise Rengarenk Umutlar Derneği oldu.
Bir yıla yakın bir süredir mahallenin çocukları, gençleri ve kadınları için toplumsal cinsiyetten makromeye, cinsel sağlıktan, oyunlarla İngilizce öğretimine kadar onlarca farklı atölye gerçekleştirdi. Derneğin belki de en önemli ve farklı çalışması olan “Oyuncak Kütüphanesi’’ ise Sur’ da yaşayan çocuklar için adeta bir masal yeri oldu.
Bir haftalık oyuncak
Oyuncağa erişimi olmayan çocuklar için kurulan; hayal gücünü, gelişimini ve becerilerini güçlendiren; şiddeti özendirmeyen, cinsiyetçiliği pekiştirmeyen ve ayrımcılığı çağrıştırmayan yeni ve ikinci el oyuncaklardan oluşan Oyuncak Kütüphanesi için sosyal medyadan oyuncak çağrısı yapıldı. Yurtiçi ve yurtdışından gelen dayanışmayla Sur içindeki birçok çocuğa ulaşıldı. Üyelik sistemiyle işleyen kütüphaneye çocuklar gelip istedikleri oyuncağı alıyor ve 1 hafta sonra yenisiyle değiştirmek üzere geri getiriyorlar.
Derneğin renkli kapısından içeri girdiğimizde bizi çocuklarla birlikte yeni dönem için bilgisayar başında çalışma yapan gönüllülerden Yeter Erel Tuma, Derya Akman, Bawer Arslan, Hüseyin İzgi ve Tuma’nın henüz bir yaşını doldurmamış mavi demir beşiğin içinde sallanan bebeği Ali karşılıyor.
Yeter Erel Tuma, Diyarbakır’daki özellikle çocuklara ilişkin çalışma yapan derneklerin çoğunun kapatıldığı ve çocuk oyun alanları da olmadığı için dernek kurma kararı aldıklarını söyleyerek, “Derneği kurarken hedefimiz çocuklara burada güvenli bir ortam oluşturmak, onların çocukluklarını yaşamalarını sağlamaktı. Ama bir taraftan da sessizliğe bürünmüş STK’lara da cevap olmaktı amacımız” şeklinde konuşuyor.
Dernekte 7-14 yaş grubuna yönelik sosyal ve kültürel atölye çalışmaları var. Çocukların sosyal gelişimini destekleyecek, akran zorbalığı yapmadıkları, toplumsal cinsiyet ve farklılıklara saygı gösteren bireyler olarak yetişmesini sağlayacak çeşitli atölyeler düzenlenmiş. Bunun için Shuder, Lotus, kapatılan PDR-Der, Önce Çocuklar Derneği, Hayata Destek Derneği, Kültür Bahçesi gibi kurumlarla ortaklaşa bir yıl içerisinde 14 atölye tamamlamışlar. 75 çocuk İngilizce, drama gibi çeşitli atölyelerden faydalanmış . Ayrıca sinema, tiyatro ve akvaryum gezileri yapmışlar.
"Gereksiz tüketimin önüne geçmeye çalışıyoruz"
Oyuncak kütüphanesi ise eş zamanlı olarak başlatılmış.
Kütüphanenin işleyişinden sorumlu olan dernek gönüllüsü Derya Akman; "Oyuncak Kütüphanesi ile Sur’ da oyuncağa erişemeyen yüzlerce çocuğun oyuncakla oynamasını sağladık. Kampanyaya başladığımızda herkes ‘oyuncağın kütüphanesi mi olurmuş? demişti ama kurduktan sonra ne kadar önemli bir iş yaptığımızın farkına vardılar.
"Oyun en temel çocuk hakkı. Fakat burada yaşayan çocuklar bir yandan yoksulluk içinde yaşıyor ve küçük yaşta çalışmaya başlıyorlar. Öte yandan ülkedeki politik gerilimden ilk önce etkilenen bir bölgede yaşadıkları için doğrudan onlar etkileniyor.
"Oyuncak kütüphanesinde çocuklara oyuncağı vermek yerine 1 hafta oynayıp getirmelerini isteyerek, hem yeni bir oyuncak almayıp gereksiz tüketimin önüne geçmeye çalışıyoruz hem de derneğimizin dayanışma ağını güçlendiriyoruz. Çünkü kütüphane sayesinde dünyanın her tarafından yüzlerce gönüllümüz oldu. Ayrıca oyuncak alan çocuklar kendilerinden sonraki çocuklar için 1 hafta boyunca ellerinden geldiği kadar oyuncaklarını temiz kullanıyorlar. Böylelikle çocuklar arasında görünmeyen bir dayanışma kurulmuş oldu” diyor.
Kurallar çocuklarla birlikte oluşturulmuş
Oyuncak Kütüphanesinin kuralları ise çocuklarla birlikte oluşturulmuş. Öncelikle oyuncağa zarar verilmemesi gerektiği olası bir bozulma, kırılma durumunda ise aileleri ile birlikte tamir etmeleri gerekiyor. Evde onarılamayan oyuncaklar için kütüphanenin bir bölümündeki masada “oyuncak hastanesi” oluşturulmuş. Burada çocuklar Derya Akman ile birlikte oyuncakları yeniden onarıyor.
Savaştan etkilenen çocuklar
Yeter Erel Tuma çocukların yaşadığı travmayı ise şöyle anlatıyor:
“Burası savaştan doğrudan etkilendi ve bu mahallede de çatışmalar oldu. Buradaki aileler de evlerini terk etmek zorunda kaldılar. Yine bu mahalleye evleri yıkılan ailelerin yerleştikleri de oldu. Biz doğrudan bu çocuklarla çalışıyoruz. Bir şekilde savaştan etkilenmiş durumdalar ve aradan üç yıl geçmesine rağmen maalesef halen o travmayı atlatamamışlar. Kapatılan PDR Derneği’ndeki psikolog arkadaşlarımız hafta sonları desteğe ihtiyacı olan çocuklarla görüşme yapıyorlar. Bazılarının durumu onları da aşıyor. O zaman da anne ve çocuğun eş zamanlı destek alması için TİHV’e yönlendiriyoruz.”
Eğitmen skalası geniş
Dernekte üniversite öğrencisinden, inşaat işçisine varana dek çeşitli meslek gruplarına mensup geniş bir skalada gönüllü eğitmenler var. Hüseyin İzgi, “ana kadro olarak 30 eğitmen var ama kayıt altına alınmayan sosyal hizmet uzmanları, drama eğitmenleri ve ayrıca dışarıdan gelen ve beraber çalıştığımız ekipler var. Alan bulamayan, çocuklara ulaşamayan tüm STK’lere kapımız açık. Gelip çalışma yapabiliyorlar” diyor.
Hikayelerini kitaplaştıracaklar
Sosyal medyadaki kampanyayı yürüten aktivistlerden Bawer Arslan, yeni dönem çalışmalarını şu şekilde anlatıyor:
“Çocuk hakları ve ayrımcılık, halk oyunları gibi ek atölyeler yapacağız. Ayrıca çocuklardaki travmanın etkilerini azaltmak için hikaye yazım ve çizim atölyeleri oluşturacağız ve dönemin sonunda çocukların kendi çizdikleri ve yazdıkları bir kitaba dönüştüreceğiz. Bir sonraki kitap fuarında belki de çocuklar kitaplarını imzalayacak. Kitap kütüphanesine de ağırlık vereceğiz. Çok dilli bir kütüphane oluşturarak çocukların faydalanacağı bir sistem oluşturacağız. Bunun için de yayınevlerinden destek bekliyoruz.”
Oyuncak Kütüphanesi yenileniyor
Oyuncak Kütüphanesi’ni yenilediklerini belirten Yeter Erel Tuma, “Çocuklar ne kadar temiz kullansalar da elbette çokça oyuncak kırıldı, kullanılamaz hale geldi. Bundan dolayı kütüphaneyi yenileme kararı aldık. Eğer evinde kullanılacak halde oyuncağı olan varsa cinsiyetçiliği ve şiddeti özendirmeyen oyuncakları bizimle paylaşırlarsa çok seviniriz.’’ diyor.
Daha çok çocuğun zeka gelişimini destekleyen grup oyuncakları tercih ediliyor. Yeter Erel Tuma, “Çok nitelikli bir oyuncak kütüphanesi olmadı ama ona rağmen Diyarbakır’da ilk olması ve bu derece ihtiyaç duyulması açısından başarılı bir kütüphane oluşturduk. Toplamda 200 çocuğa doğrudan ulaştık. Grup oyuncaklarıyla dolaylı olarak ulaştığımız çocuk sayısı elbette daha fazla”
7 Ekim’de dernekteki tüm çalışmalar eş zamanlı olarak devam edecek. Daha önce sadece hafta sonu gelen çocuklar talep fazlalığı nedeniyle perşembe ve cuma günü de gelebilecek.
Dernekteki aktivitelerin okul hayatlarına da olumlu yönde etki yapan bu çocuklar için ‘Çorbada bizim de tuzumuz olsun” diyorsanız derneğin çalışmalarını sosyal medya hesaplarından takip edebilirsiniz. (BD/HK)
Adres: Ziya Gökalp Mah. Lale Sok. No:14 Sur/ Diyarbakır
Telefon: (541) 542 36 20
Mail: [email protected],
Instagram: rengarenkumutlardernegi
Twitter: @rengarenkumutla
Facebook: Rengarenk Umutlar Derneği