* Fotoğraf: AA
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca Marmara Denizi Eylem Planı çerçevesinde başlatılan "Müsilaj Temizleme Seferberliği" kapsamında iki günde yaklaşık 392 metreküp müsilaj toplandı.
Marmara Denizi Eylem Planı çerçevesinde 8 Haziran'da "Marmara hepimizin" sloganıyla deniz temizliği seferberliği başlatılarak, İstanbul, Kocaeli, Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Yalova ve Tekirdağ illerinde belirlenen 31 bölgede temizlik çalışması yapıldı.
Bu kapsamda ilk gün 15 bölgede denizden toplam 235,2 metreküp müsilaj toplandı. Çalışmaların ikinci gününde ise 16 bölgede denizden ve karadan toplama sistemi ile 156,6 metreküp müsilaj temizlendi.
İstanbul'da 103,8 metreküp müsilaj toplandı
Müsilaj temizliği seferberliği kapsamında, 48 saatte İstanbul'da 103,8, Balıkesir'de 79, Kocaeli'nde 56, Yalova'da 53, Bursa'da 50, Çanakkale'de 27 Tekirdağ'da ise 23 metreküp olmak üzere toplam 391,8 metreküp müsilaj, Marmara Denizi'nden temizlenmiş oldu.
Ayrıca "bariyer serme", "sorbent yayma", "yüzey sıyırma", "kıyıdan uzak noktalarda müsilaj biriktirme" gibi faaliyetler için de 27 tekne kullanıldı. Temizlik faaliyeti, denizden toplam 46 temizleme gemisi ile karada ise 3 noktada gerçekleştirildi.
Bakan Kurum’dan açıklama
Konuya ilişkin Anadolu Ajansı’na (AA) konuşan Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, geçen hafta sonu yapılan çalıştay sonrası 22 eylemin yer aldığı Marmara Denizi Koruma Eylem Planını açıkladıklarını belirterek, planın denizde biriken müsilaj tabakasının Marmara genelinde temizlenmesini de içerdiğini belirtti.
Bu kapsamda 8 Haziran Salı günü, Türkiye'nin en büyük deniz temizliği hareketini başlattıklarını anlatan Kurum, şu bilgileri verdi:
“31 bölgede, 1000 arkadaşımızla, denizden 46 temizleme gemisi, bariyer serme, sorbent yayma, yüzey sıyırma, kıyıdan uzak noktalarda müsilaj biriktirme gibi faaliyetler için 27 tekne ve karadan toplama sistemiyle süreci çok ileri bir noktaya taşıdık. 8-9 Haziran tarihlerinde toplam 392 metreküp müsilaj topladık, bertarafa gönderdik. Kapasiteyi daha da arttırarak çalışmamıza 7/24 devam ediyoruz.
"Bu çalışmayla hedefimiz, Marmara ve kıyılarındaki görüntü kirliliği ve koku gibi sorunları ortadan kaldırmak, yine güneş ışığının dip alanlara geçişini sağlamak. Bu balıklarımız, deniz canlılarımız için son derece önemli. Bu çalışmalar çok büyük faydalar sağlıyor, daha da sağlayacak.”
Temizlik işe yarayacak mı?
MAREM (Marmara Denizi'nin Değişen Oşinografik Şartlarının İzlenmesi) Proje Lideri ve hidrobiyolog Levent Artüz, bianet’e yaptığı açıklamada, müsilaj etkili olmaya başladığından beri temizleme çalışmalarının yapıldığını ancak gerek müsilajın 1272 metre kadar derinliğe ulaşması gerek de sorunu kökten çözmeyeceği gerekçesiyle bu çalışmaların etkili olmayacağını söylemişti:
“Temizlemek gibi bir şey mümkün değil, emeğe de yazık paraya da yazık. Dostlar alışverişte görsün gibi bir iş bu. Yani elinize süpürge alıp gidip kumsalda kumları süpürmekten bir farkı yok. Bu iş böyle halledilmez. Biz bir denizi el birliğiyle, planlayarak öldürdük. Şimdi bunun altından nasıl kalkacağımızı oturup planlıyor olmamız lazım. Bir önlem alınırsa şu anki halinden biraz daha iyi bir pozisyonda devam edecek, yani müsilaj her sene yerine 3 veya 5 senede bir gözükecek, insanları çok rahatsız etmeyecek halde olacak. Ancak eğer ciddi bir önlem alınmazsa, yani alıcı ortamı olarak kullanılmaya devam edilirse Marmara Denizi bundan çok daha kötü senaryolarla karşımıza çıkacak.”
Artüz konuşmasında Haliç’in temizlenmesi amacıyla 1989’da başlatılan seferberlik sürecini de hatırlatmış, Marmara Denizi’nin bu süreçle birlikte öldüğünü kaydetmişti. Marmara'nın sadece derin deşarj yönteminden kurtularak sıfır atık sistemiyle kurtarılabileceğini ifade etmişti.
1989’da ne oldu?
1983’te Belediye Başkanı Bedrettin Dalan, Haliç’in sularını temizlemek ve sahil şeridinde suyu kirleten tesisleri azaltmak için bir proje başlattı. Bugünkü Galata Köprüsü yerinde bulunan eski köprü, su akışını da kestiği için Haliç’e taze su girişini engelliyor ve kirlenmeyi besliyordu. Yine Dalan döneminde, köprünün orta bölümü açıldı. Haliç’teki koku ve kirlilik devam ettikçe, köprü traşlanmaya devam etti. Nihayetinde köprü, 2016’da tamamen söküldü. Ama kirlilik tartışmaları bitmedi. Çünkü uzmanlara göre, Haliç yıllar içinde hiçbir yerel yönetim tarafından gerçek anlamda temizlenmedi.
Haliç’te konutlar ve sanayi tesisleri nedeniyle oluşan kirlilik, 1989’daki temizleme çalışmaları sırasında Yenikapı üzerinden Marmara Denizi’ne aktarıldı. Artüz o dönem yaşananları Sabancı Üniversitesi’nin geçtiğimiz günlerde düzenlediği webinarda şöyle anlattı:
“1989’da birinci fazda tür çeşitliliğini erozyona uğrattık. Kirliliğin ikinci fazında ise tür çeşitliliğinin azaldığı ortamda mevcut türlerde artış oldu. Rekabet şartlarının değişmesinden dolayı mevcut türler arttı. Bu türlerden biri aradan sıyrılıp akla hayale gelmeyen kısa sürede bollaşıyor, sonra kırıma uğrayıp ölüyor.
“Bu tür ölünce hücre içi sıvıları ortama yayıldı. Bu sıvılar sudan farklı yoğunluğa sahip olduğu için bir bölümü çalkalanıp yüzdü, bir bölümü ortamdaki katı atıkları içine alarak derinlere indi.”
(TP)