Başbakan Recep Tayyip Erdoğan TEKEL işçilerinin ve onlara destek verenlerinin basın açıklamasını engellenmek için polisin Ankara'yı abluka altına almasını "Yasal olmayan eylemlere izin vermeyiz" diye açıklıyor. Bu açıklamanın pratik sonuçlarından biri şu: Başbakan kamuoyunu yanıltmaya çalışıyor, sonuna kadar yasal olan bir eylemi "yasadışı" göstermeye çalışıyor.
Bir başka sonuç da, aynı gerekçeyle polise işçileri TÜRK-İŞ'in önüne yaklaştırmama emri veren Ankara Valisi Kemal Önal'ın bu yetkiyi, aynı kamuoyunu yanıltma cüretini nereden aldığını gösteriyor.
Eylem yasal
Anayasa 34. maddede "Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir" diyor. Bu hakkın kısıtlanabilmesinin yegane ölçütü, milli güvenliği, kamu düzenini, genel sağlığı korumak. Kimse çıkıp eylemin "kamu düzenini" bozacağını iddia etmeye kalkmasın, zira hak kullanımının sınırlanması demokrasi gereklerine uygun olmak, uygulaması da hakların ve özgürlüklerin özüne zarar vermeyecek şekilde olmak zorunda.
Erdoğan ve valiler, bu sözler ve uygulamalarıyla, hem toplanma ve gösteri özgürlüğünü hem de ifade özgürlüğünü ihlal ediyor.
Başbakan ve valileri bunu hep yapıyor
Başbakan aynı sözü direnişteki TEKEL işçilerine destek için düzenlenen 4 Şubat genel eyleminin öncesinde de söylemişti.
Erdoğan, memurların 25 Kasım 2009'daki toplu sözleşme ve grev hakkı eyleminin öncesinde de, "yasadışı" diyerek emekçilere gözdağı vermeye çalışmıştı.
İstanbul Valisi Muammer Güler, yıllardır neredeyse her 1 Mayıs öncesi, Taksim'de buluşma çağrısı yapan sendikalar hakkında "yasadışı eyleme çağrı yapıyorlar" diye açıklama yapıyor, bir de suç duyurusunda bulunuyor.
Erdoğan'ın yasakçı valilerine şimdi de Önal eklendi.
Mahkemeler de "yasal" diyor
Erdoğan ve valiler, "yasadışı" derken, darbecilerden kalan Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'nın "gösterilen yerlerde gösteri yapılması" ibaresine dayanıyor. Ama bu yasanın Anayasa'ya aykırılığı defalarca yargı kararlarıyla saptandı. Örneğin 2004 1 Mayıs'ındaki Saraçhane mitingi. Saraçhane de gösteri için belirlenen alanlardan değildi. Yaklaşık 40 bin kişi Yenikapı'ya yürüdü. Savcılık Anayasa'ya dayanarak takipsizlik kararı verdi. Yargıtay bu yasayla ilgili birçok davada beraat kararı verdi.
Başbakan özgürlüğü "izin verilen" sanıyor
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Hukuk Danışmanı Oya Aydın, Erdoğan'ın TEKEL direnişini yasadışı ilan etmesi üzerine bianet'le görüşmesinde, şunları söylemişti:
"TEKEL direnişi elbette yasadışı değildir. Anayasa'da ve insan hakları sözleşmelerinde, herkesin toplanma, gösteri düzenleme, düşüncelerini birlikte ya da tek başına açıklama hakkı vardır. Bunun tek sınırlanması Anayasa'nın 13. maddesinde. "Açıkça kamu güvenliğini tehlikeye düşürme" şartı var. Ankara'da böyle bir durum yok. Hiçbir şekilde kamu güvenliğini tehlikeye düşürmediler. Tersine, demokratik toplumun işleyişinin örneği olarak eylem yapıyor, anayasal haklarını kullanıyorlar.
"Başbakan'In anlamadığı bir şey var, o da özgürlük anlayışını gösteriyor: O, izin verilenin özgürlük olduğunu sanıyor. Oysa asıl kural hakkın kullanımıdır, istisna sınırlanmasıdır. Toplanmak, bir araya gelmek kişilerin hakkıdır. Asıl, sınırlamayı yapanın haklı gerekçesinin olması gerek." (TK)