Diyarbakır Sanayici ve İşadamları Derneği (DİSİAD) Başkanı Raif Türk ve Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Selçuk Mızraklı, Barış Grupları'nın Türkiye'ye gelişini ve bu süreçte yaşananları olumlu buluyor.
İkisi de bu sürecin aslında bir "samimiyet testi" niteliği taşıdığını, tarafların birbirine güven verici karşılıklı adımlar attığını söylüyor.
Türk ve Mızraklı, Mahmur ve Kandil'den gelen Barış Grubu'nun Türkiye'ye girişi, yasal işlemlerden sonra serbest bırakılmaları, Silopi'den Diyarbakır'a gelişlerinde düzenlenen karşılama törenlerini, "Şov yapıyorlar" denmesi gibi tepkileri değerlendirdi.
Türk, barış umudunun doğduğunu, sürecin sabote edilmesine fırsat verilmemesi gerektiğini vurguluyor. Mızraklı'ysa, karşılama törenleri için "Coşkunun, sözün merkezinde barış var. Bunu unutmamak gerek" diyor.
Saptama ve değerlendirmeleri şöyle.
Mızraklı: Diyarbakır'da barışın iklimi var
Diyarbakır'da hava da, insanlar da güneşli. Barışın iklimi farklıdır, güneşlidir, ılımandır. İnsanları incitmez. Herkesin kaygısı, "Acaba barış grupları gelince olaylar mı çıkacak"tı.
Bu aşamalar geçildikçe, gerek hükümetin, devletin tutumu, gerekse DTP'nin çizdiği portre, uzlaşmayı öne çıkaran, kalıcı barışı sağlamlaştırabilecek, güven verici adımların atılması için önemliydi.
Bundan sonra, toplumun farklı kesimlerinin demokratik taleplerinin karşılanması gerek. Bu hem insanların özgür yurttaşlar olarak kendini ifade etmesi için gerekli hem de Türkiye'nin ileriye dönük programlarını yapmasını sağlayacak.
İster 12 Eylül sonrasında sürgün yaşamak zorunda olanlar, ister Mahmur'dakiler, ister dağdakiler olsun... Bu ülkede barışı kurmak istiyorsak, sisteme küskünlüğün olmayacağı demokratik sistemi kurmak zorundayız.
Karşılamalardaki hava, pekmezin, ayranın kabarması gibi. Bana hep "Toplum olarak ölçülü sevinmeyi, ağlamayı biliyor muyuz" sorusunu sorduruyor. Ama barışın bu kadar engellendiği bir coğrafyada taleplerin ve coşkunun merkezinde barış varsa, abartılmaması, kusur aranmaması gerekiyor. Sözün özünde barış, kardeşliğin pekiştirilmesi var.
Türk: Karşılıklı güvele barış ortamı oluşabilir
Gelişmeler sevindi rici. Ancak herkesin dikkatli olması gerek. Bir sevinç yaşanıyor, bu sevinç, Kürt sorununun çözüm yoluna gireceği umudundan kaynaklanıyor. Ama bazen yanlış anlamalara neden verecek şekilde gelişiyor. Başta DTP olmak üzere herkes dikkatli olmalı.
Bu soruna kuşkuyla yaklaşanlara, önerilen çözüm yoluna inanmayanlara veya engellemek isteyenlere koz vermemek gerek.
Karşılamalar ve gösterilen tepkilerde birbirinin ne hissettiğini bilmeme durumu var. İşin içinde siyaset de var. DTP belki de biraz dozu kaçırdı. Yolun başındayız. Çok rahat sabote edilebilecek bir konu bu. Dikkatli, sağduyulu, olgun olmak gerekir.
Hükümetin, devletin çözümden yana önemli bir adım atmış olduğunu düşünüyorum. "Bana güvenin" diyor.
Barış Grupları'nın taleplerinde bir aşırılık yok. Büyük ölçüde makul. Kopenhag kriterleriyle çoğu sağlanabilir. Demokrasisi gelişmiş bir Türkiye için fırsattır. Karşılıklı güven tesis edilirse, hepimizin arzuladığı barış ortamı yaratılabilir. Hiçbir şey kolay olmuyor, ama güven için Barış Grupları'nın Meclis'te görüşmeler yapması da çok önemli. (TK)