Haberin İngilizcesi için tıklayın
"Birçok ölüme, yoksulluğa ve en önemlisi azınlıklar için Türkiye'de eşit yurttaşlığa dair umudun yok olmasına neden olan icraatlardan biri olan Varlık Vergisi, günümüzde hala araştırılmamış, azınlıkların bu uygulama sonucunda yaşadığı mağduriyetler ve ortaya çıkan adaletsizlikle yüzleşilmemiştir. Bu bağlamda, Varlık Vergisi nedeniyle oluşan hak ihlallerinin araştırılması ve adaletin sağlanarak Türkiye halklarının birlikte, adilce yaşama iradesinin ve umudunun tekrar canlanabilmesi için TBMM geç de olsa sorumluk almalıdır."
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, 79. yılında Varlık Vergisi Kanunu ile ilgili Meclis araştırılması açılması için bir kez daha önerge verdi.
Paylan verdiği araştırma önergesinde, Varlık Vergisi yasasını hazırlayan ve uygulayan kamu görevlilerinin belirlenmesini, yaşanan can ve mal kayıplarının tespit edilmesini, mağdur olan kişilerin maddi ve manevi kayıplarının tazmin edilmesini, bu sayede geçmişle yüzleşmenin sağlanması ve geç de olsa adaletin yerini bulmasını talep etti.
Paylan, Müslümanlardan farklı tarifeyle, Hristiyan ve Yahudilerden fahiş servet vergisi alınmasını düzenleyen Varlık Vergisi Kanunu tam 79 yıl önce, 11 Kasım 1942 tarihinde TBMM'de 350 milletvekilinin oybirliğiyle kabul edilip ve yürürlüğe girdiğini hatırlattı.
Saraçoğlu'nun "Türk burjuvazisi" oluşturma icraatı
Varlık Vergisi Kanunu'nun dönemin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu hükümetinin "Türk burjuvazisi" oluşturma yolundaki bir icraatı olduğunu savunan Paylan, Saraçoğlu'nun kanunun gerekçesini açıklarken kullandığı ırkçı ifadeleri hatırlattı:
"Bu kanun aynı zamanda bir devrim kanunudur. Bize ekonomik bağımsızlığımızı kazandıracak bir fırsat karşısındayız. Piyasamıza egemen olan yabancıları böylece ortadan kaldırarak, Türk piyasasını Türklerin eline vereceğiz. Bu memleket tarafından gösterilen misafirperverlikten faydalanarak zengin oldukları halde, ona karşı bu nazik anda vazifelerini yapmaktan kaçınacak kimseler hakkında bu kanun, bütün şiddetiyle uygulanacaktır."
Mükelleflerin yüzde 87'si Hristiyan ve Yahudi
Varlık Vergisi mükelleflerinin yüzde 87'sinin, nüfusun yüzde 3'ünü oluşturan Hristiyan ve Yahudi azınlıklardan oluştuğuna dikkat çeken Paylan, "Bu yurttaşlardan Müslümanlardan misliyle farklı olarak, yüzde 50 oranında vergi alınmaktaydı. Varlık Vergisi kapsamında 315 milyon TL vergi toplandığı, toplanan verginin 280 milyon TL'sinin ise Hristiyan ve Yahudi yurttaşlara ödetildiği bilinmektedir" dedi.
Vergiyi ödeyemeyenler çalışma kamplarına gönderildi
Paylan, yıkıcı vergiyi ödeyemeyenler arasında; Türkiye'yi terk etmek zorunda kalanlar, vergiyi ödemek için mallarını yok pahasına haraç-mezat satanlar, işlerini, tüm varlıklarını, hatta hayatlarını kaybedenler olduğunu belirterek önergesinin gerekçesinde özetle şu bilgilere yer verdi:
- Vergiyi ödeyebilecek güce sahip olmayan Hristiyanlar ve Yahudiler, 27 Ocak 1943 tarihinden itibaren Eskişehir'in Sivrihisar ve Erzurum'un Aşkale ilçelerindeki çalışma kamplarına gönderilmek üzere bazı merkezlerde toplandılar.
21 kişi hayatını kaybetti
- Dedem dahil binlerce yurttaşımız Aşkale'deki kamplara gönderilerek, mükellef tutuldukları Varlık Vergisi'ni ağır iklim şartlarında ve büyük baskılar altında bedenen çalışarak ödemek zorunda bırakıldı. Çalışmak için gönderilenler arasından bilinen 21 kişi yaşamını kaybetti. Sorumlu tutuldukları vergiyi çalışarak ödeme kuralı ise sadece Hristiyan ve Yahudiler için getirilmişti.
Hristiyan ve Yahudiler binde 1 seviyesine indi
- Vergilendirilen gruplar arasında en fazla vergi yükünün azınlıklara yüklenmiş olması, onların Türkiye Cumhuriyeti tarafından 'eşit yurttaş' olarak görülmediğinin en büyük işaretlerinden biridir. Bu acı ve adaletsiz durum, kendisini 13 yıl sonra 6-7 Eylül 1955 tarihinde tekrar göstermiştir. Türkiye'de tutunmaya çalışan son azınlıklar da, bu iki vahim olay ile yaşadıkları topraklarda eşit yurttaş olma umudunu yitirmiştir. 1914 yılında nüfusun yüzde 40'ını oluşturan Hristiyan ve Yahudi halklar, 1927 yılında yüzde 3, günümüzde ise binde 1 seviyesine inmiştir. (KÖ)