Bir süredir İsveç’te yaşayan besteci, udi ve yazar Yinon Muallem, 20 yıl yaşadığı İstanbul’a konser vermek için geliyor. 8 Nisan akşamı, İstanbul Harbiye’deki Cemal Reşit Rey Konser Salonunda gerçekleşecek konserin konsepti “İstanbul – Tel Aviv”. Mualleme sahnede Ladino müziğinin tanınmış ismi İsrailli Mor Karbasi eşlik edecek. Konserde ayrıca Türkiye’den ChanCé de konuk sanatçı olarak sahnede yer alacak.
Muallem İsveç’e taşındıktan sonra ilk kez İstanbul’a konser vermeye geliyor. İstanbul’un ve Türkiye’nin, Tel Aviv ve İsrail ile birlikte kendisi için çok anlamlı olduğunu söylüyor: “Bazen İstanbul’da bazen Tel Aviv’de konser verdik. Bazen İsrailliler ve Türklerle beraber İstanbul'da çalıyoruz. Bazen İsrailli, Yahudi ve başka müzisyenler ve Türklerle beraber Kudüs'te çalıyoruz.”
Bu yüzden iki şehri anlatan bir konseptle söz konusu konseri düzenliyor. Muallem’in aynı adla bir de kitap yayınlandı.
Yinon Muallem ile konserin konseptini, İstanbul ve Tel Aviv’in kendisi açısından önemi, uzak kaldığı süre zarfında İstanbul’un yaşadığı değişimi ve ona etkilerini, Iraklı olan ailesini ve Kürtlerle ilişkilerini konuştuk.
Uzun yıllar Türkiye’de yaşadıktan sonra İsveç’e taşındınız. Taşındıktan sonra Türkiye’de vereceğiniz ilk konseriniz olacak 8 Nisan’daki konser. Hem deprem hem de önümüzdeki seçimler dolayısıyla zorlu bir süreçte geliyorsunuz Türkiye’ye. Böylesi bir atmosferde vereceğiniz bu konserle ilgili duygularınızı merak ediyorum?
İstanbul'da yirmi yıl yaşadım. Türkiye'de uzun bir dönem yaşadığım için Türkiye benim evim gibi. İsrail'de doğdum ama otuz dört yaşında, otuz üç yaşında, yirmi sene Türkiye'deyim. Burada müzik yaptım, albüm çıkartım, arkadaşlarım oldu. Konserler oldu. Çok müzisyenle iş birliği yaptım. Evlendim. O yüzden benim için çok anlamlı Türkiye. Tabii ki herkese gibi, bu olaylar, politik olaylar ve deprem bizim için çok üzücü. Tabii bizim konser de etkilendi. Her şey geç oldu, her şey zor şartlar altında. Ama şimdi Türkiye'ye gelmekten çok memnunum. İstanbul'a dönmekten... Umut ediyorum ki bizim konserimiz, insanlara biraz mutluluk verecek. Biraz umut olacak. Biliyorsun müzik böyle yapar, müzik yapabilir.
*Mor Karbasi, Yinon Muallem, ChanCé
İnsanlar gibi şehirler ve toplumlar da değişime uğruyor. Olduğu gibi kalmıyorlar. Sizin için iki şehrin yaşadığı değişimleri siz nasıl yorumluyorsunuz?
Bu 20 sene içinde İstanbul çok değişti. Tel Aviv de çok değişti. İsrail ve Türkiye çok değişti. İki farklı dünyada yaşıyorsun yani. Hayatını bölüyorsun. Hayatımın bir kısmı Türkiye'de, bir kısmı Tel Aviv’de. Kalbim Tel Aviv, İsrail ve Türkiye'yle. Bu iki şehir arasında yaşamak, benim sanatıma ilham veren, yaratıcılıkla ilgili etkilendiğim şey, bu dualiti. Bir de İstanbul'dan çok etkilendim yani. Müziğim, İstanbul hayatından, İstanbul seslerinden, İstanbul tatlarındın, her şeyden etkilendi. Çünkü seviyorum. Müziğimin içinde hayat ve hikaye var.
"İstanbul – Tel Aviv" konseptli bir projeyi sahnede uygulayacaksınız. Aynı adlı bir de kitabınız yayınlandı. Bu konseptin ana fikri nedir?
İstanbul-Tel Aviv konsepti çok doğal. Çünkü Tel Aviv'den geldim. İstanbul'da yaşadım. Ve bu yirmi yıllık zamanda hep bu iki şehir, iki ülke arasında gittim geldim, gittim geldim. Benim ne rahmetli babam Tel Aviv'de. Benim ailem ve benim işim, hayatım İstanbul'da. Bazen İstanbul'da bazen Tel Aviv'de konser verdik. Bazen İsrailliler ve Türklerle beraber İstanbul'da çalıyoruz. Bazen İsrailli, Yahudi ve başka müzisyenler ve Türklerle beraber Kudüs'te çalıyoruz. O yüzden İstanbul-Tel Aviv çok normal, anlamlı bir konsept. Benim bir de şarkım var. Ben kendi söz yazdım: İstanbul-Tel Aviv. O Funky Dervish albümümde var.
Çeşitli zamanlarda çok farklı sanatçılarla ortak projeler yapıyorsunuz. Bu projede de Mor Karbasi ve ChanCé ile sahne alacaksınız. Üçünüzü buluşturan şey nedir?
Ben Mor ile önce iş birliği yaptık. Kudüs'te konserver verdik. ChanCé kaç sene önce, pandemi zamanında galiba ya da pandemi başında bana geldi ve benle çalışmak istedi. Önce Mor Karbasi'nin “Shecharhoret” şarkısını gösterdi ve ‘acaba bunu Türkçe olarak yapabilir miyiz, sen benim için müzikal prodüksiyon yapabilir misin?’dedi. Sonra ChanCé ile çalışmaya başladık. Aslında dünya küçük. Dünya müziği küçük ve birbirimizi tanıyoruz. Sonra böyle bir şans doğdu. ChanCé ve Mor Karbasi hem benim sevdiğim hem de çalıştığım şarkıcılar. Benim beraber aynı sahneye olacaklar.
"İsrailler ve Kürtler birbirine çok yakın"
İsrail’de doğdunuz ve aileniz Irak’tan göç etmiş. Irak da çok çeşitli etnik, kültürel ve dini unsurların yaşadığı bir yer. Irak Kürdistan Bölgesi Yahudi toplumuna ev sahipliği yapan bir yer. Kürt bölgesindeki Yahudi toplumun müziği ile Kürt müziğinin etkileşimi için neler söylemek istersiniz?
Şimdi çok enteresan bir hikaye var. Babam ve annem Irak'ta yaşadılar. Tabii Irak Yahudileri, 1950 yılında İsrail'e geldiler. Irak'ta Kürtler de var. Ve şimdi benim en yakın arkadaşım Stockholm'de, bir Yahudi müzisyen. Kürt, Kürdistan'dan, Süleymaniye'den. Saman Alias. Onunla epey işbirliği yapıyoruz ve Saman benim yanımda sahnede olacak . İsrail'le ve Kürtler, yakınız birbirimize. O Kürdistan'dan bir Yahudi ve şimdi benimle beraber çalacak.
"Ud çok derin bir enstruman"
Ud Ortadoğu müziğinde özel bir yere sahip. Çok iyi ud sanatçıları çıktı Ortadoğu’dan. Siz bir udi olarak ud’un sizin için anlamı nedir?
Ud çok derin bir enstruman. Ben sadece perkusyon çalıyordum. Ama evde bir tane eski ud vardı, babamın uduydı. Onu hiç çalamadım. Hatta solağım. Sağ için nasıl çalacağım? Nasıl yapacağım? Bilemedim. Yavaş yavaş ders aldım. Öğrendim ve ve anladım ki ud benim için çok güzel bir enstruman. Çünkü o çok derin. Ve onun sesi de biraz huzurlu, biraz sakin. Biraz bas sesi var ve herkes biliyor udun ne kadar enteresan bir enstruman olduğunu. Ortadoğu'da epey temel bir müzik enstrumanıdır.
(FD)