* Manşet fotoğrafı: Pixabay
Almanya, Federal Meclis seçimleri için 26 Eylül'de sandık başına gidecek. Seçimler ülke için aynı zamanda bir devrin de sonu demek.
2005'te Almanya tarihinin ilk kadın şansölyesi olarak göreve başlayan Angela Merkel'in şansölyelik dönemi seçimlerin ardından yeni Federal Meclis'in kurulması ve yeni şansölyenin seçilmesiyle sona erecek.
Avrupa'nın en büyük ekonomisine 16 yıldır liderlik eden ve Helmut Kohl'den sonra Almanya'nın en uzun süre görevde kalan ikinci şansölyesi olan Merkel şüphesiz hem ülkesi hem de dünya için önemli bir figür.
Her ne kadar 2018 yılında Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisinin liderliğini bırakmış ve 2021 seçimlerinde aday olmayacağını açıklamış olsa da Merkel'in aldığı kararlarla ardında bıraktığı izler daha uzun yıllar Almanya ve dünya sahnesinden silinecekmiş gibi durmuyor.
O halde gelin dünyanın en güçlü kadınlarından Angela Merkel'in Doğu Almanya'da kuantum kimyagerliğinden Almanya Federal Cumhuriyeti'nde şansölyeliğe uzanan hayatına biraz daha yakından bakalım...
"Neredeyse görünmez gibiydi"
Angela Dorothea Kasner, bugün bilinen adıyla Angela Merkel, 17 Temmuz 1954 tarihinde o dönemde Batı Almanya'da bulunan Hamburg kentinde İngilizce ve Latince öğretmeni Herlind Kasner ve Berlinli Luteryen pastör Horst Kasner'in üç çocuğunun ilki olarak dünyaya geldi.
Dedesi Ludwig Kazmierczak, zamanında Alman İmparatorluğu'nun, günümüzde ise Polonya'nın bir şehri olan Poznań'da doğmuş, 1930'lu yıllarda Berlin'e göç edip evlendikten sonra ise Lehçe olan soyadını Germenleştirerek Kasner olarak değiştirmişti.
Kasner ailesinin Katolik kilisesinden ayrılarak Protestan kilisesine geçmesi de bu dönemde yaşanan bir diğer değişimdi.
Merkel doğduktan kısa bir süre sonra babası Horst Kasner Brandenburg'un Quitzow kasabasında bir pastörlük görevini kabul etti ve aile Almanya Demokratik Cumhuriyeti'ne, bilinen adıyla Doğu Almanya'ya taşındı.
Merkel hayatının ilk üç yılını bu küçük kasabada geçirecek, sonrasında ailesi Brandenburg'un başka bir küçük kasabası olan ve Merkel'in 1973 yılında lise eğitimini tamamlayacağı Templin'e taşınacaktı.
* Batı Almanya (BRD) ve Doğu Almanya (DDR). Kaynak: Pixabay
Angela Merkel'i 2015 yılında "Yılın Kişisi" seçen TIME dergisine konuşan Rusça öğretmeni Erika Benn sakladığı siyah-beyaz fotoğrafta en arkada oturan Merkel'i göstererek öğrencisini kısaca şöyle tarif ediyor:
O böyleydi işte: Arkadaki kız. Neredeyse görünmez gibiydi. Bu onun için o kadar tipik bir durumdu ki size anlatamam...
Kuantum kimyası alanında doktora
Angela Merkel dönemin Karl Marx Üniversitesi, bugünün Leipzig Üniversitesi'nde fizik okumak için 1973 yılında Leipzig'e gitti. Orada kendisi gibi Fizik bölümünde öğrenci olan Ulrich Merkel ile tanıştı.
1977 yılında evlenen Merkel çifti 1982 yılında boşandı, Angela Merkel boşandıktan sonra da Merkel soyadını kullanmaya devam etti.
1978 yılında Fizik bölümünden mezun olan Merkel mezun olduktan sonra 1990 yılına kadar Doğu Berlin'deki Bilim Akademisi'nin Fiziksel Kimya Merkezi Enstitüsü'nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1986 yılında kuantum kimyası alanında doktorasını tamamladı.
Britannica'nın aktardığı bilgilere göre, Angela Merkel de çocukluk ve gençlik yıllarında Doğu Almanya'daki pek çok yaşıtı gibi devletin gençlik örgütlerine katılmıştı. 1962 yılında "Genç Öncüler"e üye olan Merkel 1968 yılı itibari ile "Özgür Alman Gençliği" üyesiydi.
Bu ikinci gençlik örgütü ile olan ilişkisi ilerleyen dönemde siyasi hayatında tartışmalara yol açacak, Doğu Berlin'deki Fiziksel Kimya Enstitüsü'nden bazı eski iş arkadaşları Merkel'in enstitüde "ajitasyon ve propaganda sekreteri" olarak etkin görev aldığını iddia edecekti.
Merkel bu iddiaları reddetti ve tiyatro biletleri temin etmek gibi kültürel işlerden sorumlu olduğunu söyledi. Buna göre, Merkel hiçbir zaman Sosyalist Birlik Partisi'ne üye olmamış ya da üye olmak için herhangi bir başvuruda bulunmamıştı. "Stasi" olarak da bilinen Devlet Güvenlik Bakanlığı personeli kendisine yaklaştığında da muhbirlik teklifini reddetmişti.
Berlin Duvarı yıkılıyor, Merkel siyasete giriyor
* Zamanında Berlin Duvarı'nın geçtiği yerleri işaretleyen bir taş. Kaynak: Pixabay
Doğu ve Batı Berlin'i 28 yıl boyunca birbirinden ayıran Berlin Duvarı yıkıldığında Angela Merkel Doğu Berlin'deydi. Bundan yıllar sonra duvarın yıkıldığı 9 Kasım 1989 gününü kısaca şöyle anlatacaktı:
"Perşembe günüydü ve ben her perşembe bir kız arkadaşımla saunaya giderdim. O gün de saunaya gittim. Sauna çantamla birlikte Bornholmer Sokağı'nın hemen yanındaki Schönhauser Bulvarı'na geldiğimde insanların koşturduğunu gördüm. O anı asla unutmayacağım. Saat sanırım 11 veya 11 buçuktu. Belki daha geç... Ben de insanların peşine takıldım.
"Yalnızdım ama peşlerinden gitmeye devam ettim. Orada bir şekilde bir grup insan bir araya gelmişti; biz de Batı Berlin tarafındaki bir eve girerek telefon etmek istedik. Ben teyzemi aramak istedim, herkes bir şeyler yapmak istiyordu. Bazıları ise devam etmek istedi.
"Ertesi sabah erkenden işe gitmem gerekiyordu ve ben düzenli bir insandım. İlk Batı biramı içtikten sonra saat bir-bir buçuk gibi eve gittim. Hâlâ hatırlıyorum, bizim pek alışık olmadığımız kutu biralardandı."
Berlin Duvarı'nın yıkılışı sadece Almanya tarihi için değil, Angela Merkel'in kişisel tarihi için de bir dönüm noktasıydı.
Merkel aynı yıl yeni kurulan "Demokratik Uyanış" partisine katıldı, Şubat 1990'da da partinin basın sözcüsü oldu. Parti, sonrasında Alman Sosyal Birlik (DSU) ve Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partilerinin kurduğu "Almanya için İttifak" koalisyonuna katıldı.
Mart 1990'da Doğu Almanya'daki "ilk ve tek özgür seçim"den önce Demokratik Uyanış lideri Wolfgang Schnur'un yıllardır Stasi muhbiri olarak çalıştığı ortaya çıksa da koalisyon seçimleri kazandı ve Angela Merkel Lothar de Maizière (CDU) hükümetinin sözcü vekili seçildi.
Merkel Ağustos 1990'da bundan yıllar sonra liderliğini üstleneceği CDU'ya katılacak, Doğu Almanya'daki CDU ise iki Almanya'nın birleştiği 3 Ekim'den iki gün önce Batı Almanya'daki CDU ile birleşecekti.
"Kohl'ün kızı"ndan CDU'nun ilk kadın liderine
* Angela Merkel'in yıllar sonra CDU'da yaptığı bir konuşmadan. Kaynak: bianet - Arşiv
Angela Merkel CDU'daki siyasi kariyerinin başladığı 1990 yılında Almanya'nın birleşmesinden sonra gerçekleştirilen ilk Federal Meclis seçimine katıldı ve CDU Stralsund-Rügen-Grimmen vekili seçildi.
Ocak 1991'de henüz 36 yaşındayken Şansölye Helmut Kohl tarafından Kadın ve Gençlik Bakanı olarak atanan Merkel, Kohl'ün kendisini "mein Mädchen" (kızım) diye çağırmasından hareketle o dönemde Almanya basınında da "Kohls Mädchen" (Kohl'ün kızı) takma adıyla anılıyordu.
Fakat Angela Merkel kısa süre içinde bu cinsiyetçi takma addan çok daha fazlası olduğunu gösterdi.
Önce Stasi için çalışmakla suçlanmasının ardından istifa eden Lothar de Maizière'in yerine Aralık 1991'de CDU Genel Başkan Yardımcısı seçildi, ardından da 1994 seçimlerinden sonra Çevre, Doğayı Koruma ve Nükleer Güvenlik Bakanı olup Mart-Nisan 1995'te başkent Berlin'de gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler İklim Konferansı'na (COP 1) başkanlık etti.
Kasım 1998'de CDU Genel Sekreteri seçilen Merkel aynı yılın 30 Aralık günü şimdiki eşi kimya profesörü Joachim Sauer ile evlendi.
CDU Onursal Başkanı Helmut Kohl'ün adının bir bağış skandalına karışmasıyla birlikte hem Kohl'ün hem de parti başkanı Wolfgang Schäuble'nin görevinden istifa etmesi ise Angela Merkel'e 10 Nisan 2000 tarihinde CDU genel başkanlığını getirdi. Merkel böylece CDU'yu yöneten ilk kadın ve ilk Katolik olmayan lider olarak parti ve ülke tarihine geçti.
Angela Merkel: İlklerin şansölyesi
* Angela Merkel ile özdeşleşen el hareketini temsil eden bir illüstrasyon. Kaynak: Pixabay
TIME dergisinin de altını çizdiği üzere, Almanya'nın erkek siyasetçileri Merkel'i hafife alma hatasına düşmüştü. 1998-2005 yılları arasında Almanya Şansölyesi olan Sosyal Demokrat Partisi (SPD) lideri Gerhard Schröder Çevre Bakanı Merkel'i "acınası" bulduğundan dem vuruyordu.
Merkel'in cevabı ise net ve karalıydı: "Onu aynı bana yaptığı gibi köşeye sıkıştıracağım... Hâlâ zamana ihtiyacım var ama bir gün bunun zamanı gelecek. Ve ben şimdiden dört gözle o günü bekliyorum."
Dediğini de yaptı. Merkel'in partisi CDU ve kardeş parti Hristiyan Sosyal Birliği (CSU) ile Şansölye Schröder'in partisi SPD her ne kadar 2015 yılındaki erken seçimi başa baş bitirmiş olsa da iki parti sonunda "büyük koalisyon" hükümetini kurarak Angela Merkel'i Şansölye seçti.
Göreve geldiği 22 Kasım 2005 tarihinde 51 yaşında olan Merkel artık Almanya'nın ilk kadın, ilk Doğu Alman ve en genç Şansölyesi'ydi.
Merkel'in 2005-2009 yılları arasındaki ilk şansölyelik döneminden en akılda kalan karelerden biri ise Almanya iç siyasetinden değil, 2007 yılında Rusya'ya yaptığı bir resmi ziyaretten geliyordu.
Dönemin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i Soçi'deki yazlığında ziyaret eden Merkel ile Putin'in görüşmeleri sürerken kapı açıldı ve içeri devasa siyah bir Labrador cinsi köpek girdi. Putin köpeği "Konni"yi kast ederek "Köpeğin sizi korkutacağını sanmıyorum" dedi.
Fakat bilmediği – ya da çok iyi bildiği – bir şey vardı: Merkel'i zamanında köpek ısırmıştı ve Merkel'in o günden beri köpek korkusu vardı.
Merkel'e göre, "Rus devlet başkanı köpeğiyle tanışmak için çok istekli olmadığını bildiği halde köpeğini yanında getirmişti." Almanya'nın Süddeutsche gazetesine konuşan Şansölye, "Köpeğe değil, Putin'e doğru bakarak nasıl cesur kalmaya çalıştığımı görüyorsunuz" dedi.
Almanya'nın BILD gazetesinin sorularını yanıtlayan Vladimir Putin ise Merkel'in köpeklerden korktuğunu bilip bilmediğine ilişkin soruyu şöyle cevapladı: "Hayır, bilmiyordum. Arkadaş olmalarını istemiştim. Köpeklerden hoşlanmadığını öğrendiğimde ise tabii ki özür diledim."
Warum Putin Merkel mit seinem Hund erschreckte. https://t.co/9FJXsil5YH pic.twitter.com/jsVyQYJWNC
— BILD (@BILD) January 11, 2016
"Avrupa'nın fiili lideri" ve Euro krizi
Avrupa'nın en kalabalık ülkesi ve en büyük ekonomisini yöneterek uluslararası arenada da "Avrupa'nın fiili lideri" olarak yerini her geçen gün sağlamlaştıran CDU Genel Başkanı ve Şansölye Angela Merkel 2005 yılından bugüne toplam dört dönem boyunca şansölyelik yaptı.
2009-2013 döneminde liberal Hür Demokratik Parti (FDP) ile koalisyon hükümeti kuran CDU/CSU, onu takip eden 2013-2017 ve 2017-2021 dönemlerinde ise sosyal demokrat SPD ile koalisyon kurdu.
Merkel'in şansölyelik döneminde Almanya'da pek çok önemli karar alındı. Ülke zorunlu askerliği kaldırarak 2011'de gönüllü askerlik uygulamasına geçti ve aynı yıl Japonya'daki Fukuşima Nükleer Santrali'nde meydana gelen radyasyon sızıntısı sonrasında nükleer enerjiden vazgeçti. Her ne kadar Merkel "hayır" anlamına gelen kırmızı kartı sandığa atarken görüntülenmiş olsa da evlilik eşitliği de yine onun döneminde yasalaştı.
* 2019 AB Liderler Zirvesi'nden bir kare. Kaynak: Anadolu Ajansı (AA)
Şansölye Angela Merkel dış siyasette, özellikle Avrupa Birliği (AB) çatısı altında da milyonlarca insanın hayatını etkileyen kararların alınmasında önemli rol oynadı ve zaman zaman fazlasıyla eleştirildi.
Hem karar verici olarak gözlerin hem de övgü ve eleştiri oklarının Merkel'i göstermesine sebep olan konulardan biri şüphesiz 2009 yılı itibariyle yaşanan "Avrupa borç krizi" ya da "Euro bölgesi krizi"ydi.
Başta Yunanistan olmak üzere Portekiz, İrlanda, İspanya ve Kıbrıs gibi Euro bölgesi ülkeleri o dönemde başka bir AB ülkesi, Avrupa Merkez Bankası ya da Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi üçüncü bir tarafın mali desteği olmadan borçlarını ödeyemeyecek duruma gelmiş, Merkel'in "Büyük Buhrandan bu yana Avrupa'nın yaşadığı en kötü mali kriz" olarak tanımladığı bu durum ise Almanya dahil tüm Euro bölgesi ülkelerinin ekonomisini olumsuz etkilemişti.
Kriz yönetiminde etkin rol oynayan Merkel'in stratejisi ise sonrasında "Euro'nun altta yatan kusurlarına değil, kısa vadeli krize yönelik olmakla" eleştirildi. Dahası, Jürgen Habermas da dahil pek çok kişinin "katılık" ile suçladığı kemer sıkma politikası Yunanistan'da binlerce kişi tarafından protesto edildi. O dönemde bir kamuoyu araştırması Yunanistanlıların yüzde 76'sının Almanya'yı "düşman ülke" olarak gördüğünü göstermişti.
Diğer yandan, Euro krizi iç siyasette Merkel hükümetini olumsuz etkilemedi. Aksine, The Guardian'ın aktardığına göre, bu dönemde Euro bölgesindeki 17 ülkenin 12'sinde hükümetler düşmüş, Merkel ise Euro krizini yaşayıp yeniden seçilen tek Avrupalı lider olmuştu.
"Bunu başarabiliriz" ve siyasi sonuçları
* 2015 yılında Sırbistan-Macaristan sınırındaki mülteciler. Kaynak: bianet - Arşiv
Angela Merkel'in şansölyelik döneminin bir diğer kırılma noktası ise şüphesiz 2015 yılında Avrupa'da yaşanan "mülteci krizi"ydi.
Çoğunluğu Suriye, Afganistan ve Irak'taki çatışmalardan kaçan bir milyondan fazla göçmen 2015'de Avrupa'ya ulaşmış, binlerce mülteci Başbakan Viktor Orbán liderliğindeki Macaristan'ın sınırlarını kapatmasıyla başkent Budapeşte'deki tren istasyonunda mahsur kalmıştı.
Bunun üzerine Merkel dönemin Avusturya Şansölyesi Werner Faymann'ı aradı ve iki ülke Eylül 2015'te mültecilere sınırlarını açtı. Britannica, Merkel'in "Bunu başarabiliriz" (Wir schaffen das) cümlesiyle özdeşleşen "açık kapı" siyasetinin siyasi sonuçlarını şöyle özetliyor:
"2015'te bir milyondan fazla göçmen Almanya'ya giriş yaptı ve Merkel'in partisi mülteciler konusundaki duruşu sebebiyle büyük bir siyasi bedel ödedi. Göçmenlere tepki sokak protestolarında ve seçim sandığında kendisini gösterirken sağcı Almanya için Alternatif (AfD) Avrupa'daki yükselen popülizm ve yabancı düşmanlığı dalgasından nemalanan partilerdendi.
"AfD, Eylül 2016'da Merkel'in memleketi Mecklenburg-Vorpommern eyaletindeki yerel seçimlerde CDU'yu geride bırakarak ikinci geldi. CDU bundan iki hafta sonra başkent Berlin'deki en kötü seçim performansını göstererek yerel yönetim koalisyonunun dışında bırakıldı."
Diğer yandan, pek çok kişiye göre Merkel'in "mülteci dostu" yaklaşımı aslında o kadar da mülteci dostu değildi. Göç Araştırmaları Derneği'nden (GAR) Ekin Ürgen'in de altını çizdiği gibi, "Almanya gibi 'mülteci dostu' ülkeler de dahil olmak üzere, Avrupa'da göç karşıtı hava ve akabinde göçmenlerin ülkelere girişlerini engellemeye yönelik politika arayışları yaygınlaştı."
AB ve Türkiye'nin Mart 2016'da vardığı "mülteci mutabakatı" da şüphesiz bu politika arayışlarının bir parçasıydı.
"Ben böyleyim işte..."
* İllüstrasyon: Pixabay
Angela Merkel önce ülkesi Almanya'da, ardından Avrupa ve dünyada siyaset sahnesine çıktığından bu yana siyasetin ciddi yüzlerinden biri olageldi.
Peki, bu ciddiyetin arkasında nasıl bir insan vardı? Örneğin o da yaşıtları gibi gençken sarhoş olmamış, 'kötü' alışkanlıklar edinmemiş miydi? Ya da hayatta – köpekler dışında – korktuğu hiçbir şey olmamış mıydı?
Şansölye Merkel ile ilgili 18 gerçeği derleyen Almanya'nın Der Spiegel dergisi, okurlarıyla kısaca şu bilgileri paylaşıyor:
"Campino von den Toten Hosen 1994'te Merkel'den şunu öğrenmek istedi: 'Hiç gerçekten sarhoş oldunuz mu?' Cevabı şuydu: 'Bir kere bottan düşmüştüm. Sabaha karşı dörttü, lise bitirme sınavını kutlamıştık. Daha 18 yaşındaydım. O kadar çok kiraz viskisi içmiştim ki birdenbire gözlerim karardı. Bir anlığına yanımdaki kalktığında suya düşeceğimi unutmuşum.'
"Angela Merkel 1990'lı yıllarda henüz Aile ve Gençlik Bakanı iken düzenli olarak sigara kullanıyordu. Birkaç yıl önce 'Bunte' dergisine verdiği röportajda şöyle dedi: 'Her gün bir paket sigara içiyordum... Şiddetli bir soğuk algınlığı sonrasında sigara içmeyi bıraktım.'
"9 yaşındaki Merkel Templin'deki yüzme dersi sırasında 45 dakika boyunca tramplenin üzerinde beklemişti. En sonunda zil çalınca atlamaya karar verdi. Sonrasında şöyle diyecekti: 'Ben böyleyim işte, çok da cesur sayılmam... Riskleri ölçüp tartmam hep biraz zaman alır'."
"Derken bakarız, nerede ortaya çıkarım kim bilir?"
* Kaynak: bianet - Arşiv
Almanya Şansölyesi Angela Merkel partisinin Hessen eyaletindeki yerel seçimlerde yaşadığı oy kaybının ardından Ekim 2018'de bir açıklama yaparak CDU genel başkanlığına yeniden aday olmayacağını duyurdu.
Şansölyelik görevi 2021'de bitecek olan Merkel görevi sonuna kadar sürdürmek istediğini söylerken, "Bu, şansölye olarak son dönemim" dedi.
Merkel bundan bir sene kadar sonra kameralar önünde üst üste titreme nöbetleri geçirecek, Almanya ve dünya kamuoyunda endişe yaratan sağlık durumu hakkında pek çok spekülasyon ortaya atılacaktı.
Öyle veya böyle, şimdi Almanya'nın önünde üç şansölye adayı var: Armin Laschet (CDU/CSU), Olaf Scholz (SPD) ve Annalena Baerbock (Yeşiller).
Temmuz ayında Almanya'da yaşanan sel felaketi sonrası bölgede açıklama yapan Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier'in arkasında gülerken kameralara yansıyan ve bu tavrıyla tepki çeken Armin Laschet'in CDU'ya şansölyelik getirip getiremeyeceği ise bir hayli şüpheli.
Almanya ve CDU'nun geleceği belirsizliğini koruyadursun, Angela Merkel emekli olduktan sonra ne yapacağını çoktan açıkladı bile:
"Şimdiye kadar yaptığım işleri artık başkasının yapacağı gerçeğini kavramam gerek. Sanırım bu yeni durum çok hoşuma gidecek.
"Şansölyelik görevini bıraktıktan sonra oluşacak boş zamanda beni gerçekten neyin ilgilendirdiğine kafa yoracağım zira son 16 yılda buna pek vaktim olmadı.
"Biraz kitap okumayı deneyeceğim, okurken belki de gözlerim yavaşça kapanır çünkü yorulmuşumdur, belki de biraz kestiririm, derken bakarız, nerede ortaya çıkarım kim bilir?" (SD/EMK)