* Manşet görseli: Pexels
"Kendi hanenizin dışından biriyle seks yapmak artık yasak."
Böyle bir cümleyi bugün dünyanın hangi ülkesinde okursak okuyalım şüphesiz şaşkınlıkla karışık bir öfke duymaktan kendimizi alamayız.
Fakat 1 Haziran 2020 tarihinde İngiltere'deki gazete ve haber sitelerinin belki de hemen hepsi bu ve buna benzer başlıklar atmak zorunda kaldı.
Çünkü Birleşik Krallık hükümeti artan yeni tip koronavirüs (Covid-19) vakaları karşısında çareyi kişilerin "makul bir mazeretleri olmadan geceyi yaşadıkları yer dışında bir yerde geçirmelerini" yasaklamakta buldu.
Diğer bir deyişle, hanenizden olmayan bir veya daha fazla kişiyle cinsel ilişkiye girmek İngiltere'de artık bir suçtu ve bu "suçu" işleyenlere 100 pound, yani yaklaşık 1000 lira ceza kesilebilecekti.
Hükümet tepkiler üzerine birkaç ay içinde söz konusu "seks yasağını" gevşetmek zorunda kaldı ve birlikte yaşamayan, ancak "yerleşik" ilişki içinde olan kişilerin buluşup seks yapmalarına izin verdi.
Kabul edelim ki, pandemi gibi küresel bir olağanüstü durumda dahi olsa insanların cinsel hayatını yasalarla kısıtlamak Türkiye'den bakıldığında bile halen uç bir örnek gibi görünüyor.
Fakat, diğer yandan, sizce de bu uç örnek korona günlerinde hal-i pür melalimizin başka bir boyutunu gözler önüne sermiyor mu?
Sahi, maske-mesafe-hijyen kuralının en az ikisini ihlal eden cinsel ilişki pandemi döneminde eskisi kadar hayatımızın bir parçası mı? Ya da bunun için de çoktan yaratıcı çözümler bulduk mu?
Diğer yandan, ne kadar önlem alırsak alalım aslında bulaş riskinin tamamen ortadan kalkmadığını düşünürsek bu riski neden alıyoruz?
Seks, sağlığımızdan, hatta hayatımızdan daha mı önemli? Yoksa korona günlerinde en azından akıl sağlığımızı koruyabilmenin bir yolu mu?
Bu sorulara birlikte cevap bulmaya çalışalım...
"Seks neydi? Galiba unuttum"
Cebimizde sorularımızla birlikte önce İstanbul'dan Sema'nın* kapısını çalıyoruz. 41 yaşındaki Sema halkla ilişkiler alanında çalışıyor ve yalnız yaşıyor. İlk sorumuzu duyar duymaz küçük bir kahkaha atmaktan kendisini alamıyor: "Cinsel hayat kaldı mı? Ya da seks neydi? Galiba unuttum."
Sonra da başlıyor korona günlerinde cinsel hayatının nasıl değiştiğini anlatmaya: "Tabii ki bulaşma korkusundan insanlarla daha az iletişim kurunca seks de azaldı. Sürekli bir ilişkim olmadığı için arada görüştüğüm insanlarla da görüşmeler seyrekleşti.
"Korkuyorsun tabii, şimdi seks uğruna korona olmayayım diye. Tabii bu bir tek sana da bağlı bir şey değil. Mesela ben yalnız yaşıyorum ama partnerim ailesiyle yaşıyor. Annesi babası 65 yaş üstü.
"'Biz genciz, bize bir şey olmaz,' denilecek bir durum yok ortada yani, başkalarına da bulaştırma riski var. O yüzden sekssizlik öldürmez ama korona öldürür deyip dizini kırıp oturuyorsun."
"Tam artık yalnızlıktan bunaldığım anda..."
Refik ise Sema'nın bahsettiği ve korona günlerinde çoğumuzun aklını kurcalayan kaygıyı birebir yaşamış olanlardan. Sevgilisi ile pandemi döneminde tanışıp yine aynı dönemde ondan ayrılan Refik o dönemde yaşadıklarını bizimle kısaca şu sözlerle paylaşıyor:
"Pandeminin bir kısmında partnerimin birlikte yaşadığı annesi ve babası sırayla hasta olup sonrasında iyileştiler ama temaslı olmasından dolayı bir aydan fazla bırakın seksi, görüşemedik bile."
Türkiye'nin başka bir şehrinden sorularımızı cevaplayan Mirto için ise bu "sekssizlik" durumu biraz daha uzun sürmüşe benziyor.
Mirto da Sema gibi tek başına yaşayan 40'larının başında bekar bir kadın. "Tam artık yalnız olmaktan bunaldım dediğim anda pandemi başladı," diye yakınıyor ve ekliyor: "Zaten çok 'bombastik' olmayan birebir etli, canlı cinsel hayatım pandemi ile tamamen son buldu."
"Neşe yerini tam zıttı duygulara bıraktı"
Fakat tüm bu anlatımlardan alelacele bir sonuca varmamak da gerekiyor. Partneriyle aynı evi paylaşan İstanbullu Goncagül'ün söyledikleri korona günlerinin getirdiği kapanma sürecini aslında herkesin aynı şekilde deneyimlemediğini bize bir kez daha hatırlatmış oluyor.
"Salgının ilk başlarında ikimiz de evde olduğumuz için 'münasebetimizin' sıklığı artacak diye düşünmüş, sevinmiştim. Nitekim ilk bir-iki hafta öyle de olmuştu," diyor Goncagül ve sonrasında yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
"Ancak iki ay geçtikten sonra neşe yerini tam zıttı duygulara bıraktı, evin tavanı başıma düşecek gibi hissetmeye başladım.
"Her şeyden ve herkesten sıkılmaya başladım. Yalnız kalmak istedim, kalamadım. Haliyle partnerimle temastan da kaçındım."
Diğer bir deyişle, insanlarla olmak ya da olmamak... Konu seks de olsa korona günlerinde de bütün mesele biraz buymuş gibi görünüyor.
Peki, diyelim ki yine de insanlarla olmayı seçtik, ama bir yandan da virüsü kapmak istemiyoruz. O zaman ne yapmak gerek? Ya da insanlar ne yapıyor?
"Bu iş neredeyse rus ruleti haline geldi"
"Bu dönemde kendinizi ve partnerinizi virüsü kapma riskinden korumak için ne yapıyorsunuz," diye sormak için bu sefer başka birinin, 50 yaşındaki Meryem'in kapısını çalıyoruz. Meryem virüsü kapma riskini tamamen ortadan kaldırmanın mümkün olmadığını düşünüyor.
"İş neredeyse -seks yapmak sadece bir ayrıntı- rus ruleti haline geldi. Yani mümkünler ölçüsünde en yüksek dikkati, korumayı sağlasanız bile kapma olasılığınız var," diyor ve şakayla karışık ekliyor: "Bu tıpkı prezervatif kullanmak gibi. Şansınız ters dönebilir."
"Peki, siz özellikle nelere dikkat ediyorsunuz," diye üsteliyoruz. Meryem yine espirili bir dille yanıtlıyor sorumuzu:
"Tamamen güven duyduğum partnerlerle karşılıklı birbirimizi tartarak yelteniyoruz cinsel ilişkiye. Riskli ortamlarda bulundu isek görüşmemeyi yeğliyoruz ya da doğru zamanı kolluyoruz. Ayrıca, korona geçirmiş ve hafif atlatmış bir partner tercih edilebiliyor."
"Acaba öpüşmesek mi diye konuşmuştuk"
Meryem'in yanından bir süreliğine ayrılıp yeniden Sema'nın yanında alıyoruz soluğu. Onun anlattıkları da aslında bir yandan hepimize ne yapılabileceği ile ilgili bir fikir vermiş oluyor. Kendisinden dinleyelim:
"İlk başlarda, yani geceleri ve hafta sonları sokağa çıkma yasaklarının olmadığı zamanlarda partnerimle anlaşmıştık, ikimiz de evden çıkmıyorduk belli bir süre. Diyelim ki 10 gün... 10 günün sonunda buluşuyorduk. O da ben de evden çalışıyorduk çünkü.
"Mesela bana gelirken araba kullanıyordu, asla toplu taşıma vs. kullanmıyordu, bu konuda o da ben de ısrarcıydık. Bir de tabii ikimiz de hijyene çok dikkat ediyorduk. Evden çıkmıyor da olsak önce duş alıyorduk, üzerimizde virüs varsa gitsin diye.
"Bir de acaba öpüşmesek mi diye kendi aramızda konuşmuştuk, sonra da 'Ya öyle şey mi olur, o ne öyle' deyip vazgeçmiştik."
Goncagül ise bu konuda biraz daha tedirgin görünüyor:
"Evde yaşıyorum, dışarı çok az çıkıyorum. Temastan kaçınıyorum. Ancak partnerim sağolsun (!) iş seyahatlerine başladı. Havaalanından eve her dönüşü kuşku bulutlarını getiriyor eve. 'Yok yahu, kapmamıştır herhalde' diyor, kendimi şansın bilinmezliğine bırakıyorum."
Şansın bilinmezliği... Aslında ne kadar önlem alırsak alalım hiçbirimizin peşini bırakmayan ve bir süre de bırakacak gibi görünmeyen kuşku bulutları... Ve aklımızda iki soru: Bu büyük bir risk değil mi? Bu riski neden alıyoruz?
"Evlilerinki risk değil mi sanki?"
Konuştuğumuz herkesin hemfikir olduğu iki konudan biri de bu: Evet, korona günlerinde seks pekâlâ bir risk olarak görülebilir.
O zaman, bu riski neden alıyoruz?
Bu noktada Sema'nın söyledikleri dolaylı da olsa İngiltere'deki "seks yasağının" da ne kadar anlamsız, hatta ayrımcı olduğunu bize hissettiriyor.
"Evet, buna risk denebilir," diyor Sema ve başlıyor anlatmaya:
"Düşünün ki, evde beraber yaşayanlar seks hayatlarına devam edebiliyor. Üstelik, dediğim gibi, partnerim de ben de evden çalışıyorduk. Ama, mesela, Türkiye için diyelim ki 'evliler' dışarıda çalışıp evlerinde cinsel yaşamlarına devam edebiliyor. Onlarınki risk değil mi sanki?
"Bu tabii ki 'atın ölümü arpadan olsun' boş vermişliği değil, ama insan olarak konuşmaya, iyi söz duymaya, sosyalleşmeye, temasa ve evet, sekse de ihtiyaç duyuyorsunuz. Kime iyi gelmez ki keyifli bir seks?
"İnsani birçok bilgimizi kaybettik zaten bu dönemde, iyi gelecek minicik bir şeyi yaparken de suçlu hissetmek istemiyorum gerçekten."
"Bunun yanında korona neymiş ki?"
Sorularımıza diğer herkes gibi Türkiye'den yanıt veren Meryem'in bu soruya verdiği cevap ise bize bir süreliğine de olsa unutmaya çalıştığımız Türkiye gerçeklerini yeniden hatırlatır cinsten:
"Neden risk aldığıma gelince... Hayatta bundan bin beter risklerle neredeyse her an burun buruna olduğumuz fikrindeyim.
"Zaten daima bu duygu ile yaşamıyor muyuz? Diğerlerinden -çok daha ağırlarından- kimse muaf değil bence. Bir gece, sadece bir arkadaş toplantısında hükümete küfürler ettiğiniz için gece yarısı evinizden derdest edilebilirsiniz. Bunun yanında korona neymiş ki?"
"Bir şekilde yaşamaya devam edecektik"
Goncagül ise bu sorunun kendisi için geçersiz olduğunu söylüyor, çünkü onun için bu riski almamak demek partnerini de eve almamak demek. "Ki bu imkânsız, insan kıyamıyor," diyor muzip bir ifadeyle.
Refik de "Bu bir risk" diyerek benzer bir düşünceyi dile getiriyor: "Evet, bu bir risk ve bu riski alabileceğim bir ilişki düzeyim olsa alırdım.
"Tabi ki belirti gösteren bir partnerim olsaydı durum farklı olurdu ve temastan kaçınırdık. Sağlığımızı riske atacak bir durum oluşmasına imkân vermemeye çalışırdık. Marketten aldığımız şeylerden bile bulaşma ihtimalini konuştuğumuz bir dünyada yaşamaya bir şekilde devam edecektik..."
Aslında her şey tam da Refik'in söylediği gibi: Her gün onlarca insanın hayatını kaybettiği, binlercesinin hastalığı kaptığı bu şartlar altında hepimiz bir şekilde yaşamaya devam ediyoruz. Ama nasıl?
O zaman belki de ricamızı kırmayıp bizimle korona günlerinde cinsel hayatlarının nasıl değiştiğini paylaşan dostlarımızın kapısını son bir kez çalıp onlara son sorumuzu yöneltmenin zamanı gelmiştir: Bu süreçte yaşadığınız tüm bu değişimler psikolojinizi nasıl etkiledi?
"Teşekkürler Covid-19, bize çok şey öğrettin"
Bu soruya aldığımız cevaplar konuştuğumuz hemen herkesin hemfikir olduğu iki konudan bir diğerinin de bu olduğunu gösteriyor:
Korona günleriyle birlikte adım adım hayatımızın üzerine çöreklenen bir bunalım hali ve ona eşlik eden, en azından sağlığımız ve işimiz yerinde olduğu için duyduğumuz buruk bir mutluluk...
Örneğin Goncagül bu süreçteki değişimlerin psikolojisini nasıl etkilediğini anlatmaya başlamadan önce, "Ben bu sürecin şanslılarından olduğumu düşünüyorum" diyerek benzer bir noktanın altını çiziyor.
Ardından söyledikleri de aslında bir o kadar tanıdık:
"Bence bu süreç her birimize çok büyük zarar verdi. Duygu dünyamıza doğrudan olumsuz etkisi oldu.
"Yalnızlığı ve evde olma halini çok seven biri olarak söylüyorum bunu. Yaşam enerjim kalmadı. Seks benim için epey elzemdi bu arada. Bir gün bu münasebetten zevk almayacaksın deseler inanmazdım. Ya da bu kadar sevdiğin partnerini görmek istemeyeceksin deseler, buna da inanmazdım.
"Belki de normal olan, hayatının merkezine hiçbir şeyi koymamaktır. Teşekkürler Covid-19, bize çok şey öğrettin..."
"Psikolojik olarak her şey hep eksik"
Şimdi de son bir kez Sema'nın kapısını çalıp aynı soruyu ona da yöneltiyoruz: Peki ya psikolojiniz? O, bu süreçten nasıl etkilendi?
Özellikle gece ve haftasonu yasakları sebebiyle partneriyle neredeyse hiç görüşemediğinden dert yanan Sema, "Belki de bu yüzden daha çok telefonda seksting gibi küçük oyunlar oynanıyor" diyor ve hemen ekliyor: "Ama tabii ki bunlar da insan teması gibi olmuyor."
O zaman, korona günlerinde hal-i pür melalimizin başka bir boyutunu anlatmaya çalıştığımız bu yazıyı Sema'nın aslında hepimize içten içe tanıdık gelecek sözleriyle sonlandıralım:
"Psikolojik olarak da zaten pandemi, her gün duyduğumuz yakınımızdaki ya da uzağımızdaki ölümler, yoğun bakım hikayeleri, bir yıla yakındır evde kalmak, kendinize ve sevdiklerinize bir şey olursa kaygısı ve üzerine kısıtlamalar derken, psikolojimiz altüst olmuştu çoktan.
"Bir de tabii belki günlük hayatın sıkıntılarından koptuğun, sadece partnerine ve keyif almaya yoğunlaştığın seks saatleri de ortadan kalkınca daha da tatsız oldu her şey.
"Sevilmek, sevmek, dokunmak, dokunulmak, iyi sözler duymak, iyi sözler söylemek, seviştikten sonra artan hormonlar, mutluluk hissi vs. artık hiçbir şey yok. Gerçek duygular olmayınca, elbette hiçbir şey 'tam hissettirmiyor', öyle diyebilirim. Psikolojik olarak her şey hep eksik.
"Ama şunu da söyleyeyim: Korona olacağıma ya da birine korona bulaştıracağıma bir süre daha seks olmadan idare edebilirim. Diğeri korkunç bir ihtimal çünkü..." (SD/EMK)
* Bu yazı için bize konuşan kişilerin ismi mahremiyetlerini korumak adına kendi bilgileri dahilinde değiştirildi.