Gençlik yıllarında kendisi için çok yardımlarını desteklerini gördüğü 14 arkadaşını 2013 yılının Eylül ayında evine yemeğe davet eder George Clooney. Ve o yemekte çok farklı alışılmadık bir sürpriz yapar dostları, arkadaşlarına! (George Clooney Olmak)
Nibel Genç, bu ilk "ah" romanıyla yine bu romanın içinden yeni romanların çıkabileceği ipuçlarını hissettiriyor okura. Ortada bir sürü ah vardır, zamana yayılmış ahlar! İşte o ah'ların hikâyesidir "Mısır Koçanlarını Kızartan Koku" romanı. (Koku'nun Nibel Genç'le Hikâyesi)
Kürdün de, Ermeninin de, yoksul Türk Anadolu fukarasının da ve dahi bütün mazlumiyetlerin çektiği onca eza, cefa; muktedirlerin sınıfsal ihtiraslarının, açgözlülüklerinin, zalimliklerinin çıplak tezahürü... (Topuğundan Vurulmuş Adaletin Adıdır Hrant)
İşte! Tam da böylesi "Tuhaf zamanlar"da; kelimenin tam anlamıyla hükmünü yitirmiş kelimelerle "dil dökmek" ya da çok konuşmak, sanki onca meramı derdi "eksik anlatmak"tan daha ürkütücü mü, ne! (Söz Deyince)
Bütün bunlar Benazir Butto gibi dünyanın birçok bölgesindeki "diren(g)en" kadınların kendinden bir şeyler bulduklarına inandıkları bir politik aktör kadının hayatından enstantaneler tabii ki. (Benazir'i Yazmak)
Dengbêjlik yazı ile alakalı bir "iş" değil. Hafıza ve gelenek işi. Bu sebeple Kürtlerde dengbêjliğin çok özel bir yeri var. (Bir Hafıza Daha Yitti)
Sêva Mêxekrêj üzerinde yapılan kimi araştırmalarda bu geleneğin Zerdüştilik döneminden beri var olan bir "aşk geleneği" olduğu ve "aşk" ile "barış" üzerinden yılın herhangi bir gününde dile getirilebileceği dillendiriliyor. (Kürd'ün İlan-ı Aşkı; Karanfilli Elma)
6-7 Eylül 1955 öncesinin İstanbul'unun Pera'sının Pera olduğu günlerinin şapkacı Madam Marin'inin etrafında gelişen olaylar zinciri. (Kilitli Kapıları Açmak)
Kadim şehirlerin bölgesel metropol kimlikleri nedeniyle aslında bölgenin mutfağına da ev sahipliği yapma gibi bir ayrıcalıkları oluyor ister istemez. (Gezmania Dergisi Üzerine)
O andan itibaren sadece rüzgargülüne kilitlendim. Yaşar Baba, edebiyatı boyunca rüzgarın sesini dinlemiş, dillendirmiş biriydi. (Yaşar Kemal'in Rüzgar Gülü)
Sadece Diyarbekir vekili olmuş(tu), ilk kadın Diyarbekir vekili. Vekillik adıyla anılan şehre ne gelmiş, ne de gitmişti. Gelip gitmeyi bir yana bırakın da, ona dair şehirde hiçbir izin olmaması hayatın ve yakın tarihin tuhaf tecellisiydi. (Diyarbekir'in İlk Kadın Vekili)
Diyarbakır TSO bir prestij kurumu: Bu açıdan kurumsal kimliği her daim güçlü ve Ankara ile bölgesel politikalarda karar öncesi hazırlık süreçlerine ve karar alma süreçlerine aktif katılım yanında "referans" olmayı da beraberinde getirmeyi ilke saymak durumunda... (Diyarbakır'ı Birlikte Planlamak)
Albert Camus der ki; "Aslında, alacakaranlıktan konuşmak, bizi güneşin ta kendisine götürecektir." İşte, tam da buydu aslında göze değen iki fotoğraf karesi, çeyrek asır evvelinden hayata çentik atan! (Ahmet Türk'ün Kırmızı Ceketi)
Ahmed Hamdi Tanpınar, Bursa'da Hüznün bir dizesinde; "Bir rüyadan arta kalmanın hüznü" vurgusunu yapar. Bu vurgu bir anlamda geçmişle bugünün hüzünkâr ruh haline işarettir aslında. (Bursa'da Hüzün'den Ötesi)
Alışıldık bir öyküden yola çıkarak farkındalık yaratmaya çalışan bir hikayesi var Çukur'un. (Çukur, Evimiz Oldu)
İstanbul, üzerine o kadar çok yazılmış ve söylenmiş ki; her kim İstanbul'a dair bir şeyler dillendirmeye yeltense kendine dair olanı, yani kendi İstanbul'unu dillendirmiş olur. Bu dillendirmenin çoğu da İstanbul'un çarpıcı, efsunlu güzelliğine dairdir. (İstanbuli İstanbul Nobel'e Doğru)
Bu muhterem zatlar devletin valileri, alkışlamaya değil, alkışlanmaya alışmışlar. Siz oyununuzu aynı tempoyla bitirin" der. Üçüncü perde biter. Oyuncular sahnedeki yerlerini ip gibi dizilerek alırlar. Ve ardından izleyici valileri alkışlarlar. (Alkışla(ma)mak)
"Anam, her kışın en karanlık noktasında, eve girerken bir nar atardı yere, bütün gücüyle; parçalanıp iyice dağılsın diye. Evin beti bereketi niyetine..." (Nar Kesilmezi Kırılır)
Kentin kendi dışındaki alanlarda görünür olma ve albeni sunma ilişkilenmeleri açısından bu tür ödüller elbette anlamlı ve kıymetli. (Kenti Turzim Oskarıyla Taçlandırmak)
Üstelik konuşurken de, şiirlerini okurken de, mektuplarında da böyle. İçinden geldiği gibi, ağzını doldurduğu gibi dile gelen bir adam Ahmed Arif... (Arif'in Cemo'ya Mektupları)
Kimilerine göre adı "baskın" olarak telaffuz edilse de en azından son bir yıldır adeta bağırarak "ben geliyorum" diyen bir erken seçim sürecine girdik. (Seçim Demek İçin)
Siyasetçilerin görünür manada dillendirdikleri ekonomi dahil bütün hâli pür melalin sıkıntılarına rağmen belirleyici olan ve beklenti içinde olunan Demokratik Siyaset içinde Kürt Meselesinin Çözümünün nereye yürüyeceği konusu... (Kürdün Bir Kez Daha Seçimle İmtihanı)
Her ne kadar da bizim buralarda; "heft û heşt edeceğinize, oturup insan gibi konuşun, meselenizi çözün" dense de! Pratikte böyle olmuyordu. Yani insanlar kolayına kaçıp hırlaşarak, kapışarak, çatışarak sonuca gitme(me)yi deniyorlar. Sonuç da kötü oluyordu tabi. (Heyf Almak)
Geriye dönüp baktığımda ne çok "Behice" adı konulmuş meğerse Behice Boran'dan sonra. (Behice Boran Kitabı, Destansı Hayat)
Bütün hikâye insan dediğimiz eşref-i mahlukat'ın işini, hayatını kolaylaştırmak üzerine değil mi? Tabii ki böyle. Nanoteknoloji denilen bir saç telinden onbinkat daha ince olan bir parçacıktan söz ediyor bugünün teknolojisi. (Kıraathanelerden Nanoteknolojiye)
Hiçbir seçimde olmadığı kadar; heyecandan, duygudan ve de gelecek konusunda şahsıma umut vaat edecek akılcılıktan hayli uzak bir seçim süreci yaşadığımı ifade etmeliyim. (Sandığa Mecburi İstikamet)
Evet, seçim bitti. Artık mevcut Başkan Recep Tayyip Erdoğan, resmi olarak da seçilmiş başkan. Ve ülke artık Başkanlık Sistemine geçmiş bulunuyor. (Seçimlerle Gelen Yeni Düzen)
Son üç yıldır; 2015 sonbaharından bu yana felakete kurban gitti o mekânlar. Artık yok. Mıgırdiç Margosyan'ın evi de, adı verilip girişine tabelası çakılan sokağı da yok. Ez cümle kitaba ad olan Gâvur Mahallesi de yok. (Toza Sor Axparig)
Şiirin has ustası Ahmed Arif ağabeyin Ankara "Cebeci Asri Mezarlığı"ndaki ebedi mekânını ziyaret ettim. Yalnız değildim... (Ahmed Arif Ustaya Hürmeten)
İshak Alaton'u tanıyanlar bilir. O, sadece bir iş insanı değil. Aynı zamanda bir bilge kişidir de. Okumaya, öğrenmeye, hayata dair etrafındakilere, özellikle gençlere çok sözü, önerileri olmuştur. Yıllar evvel kendisiyle yapılan bir röportajda ceviz ağacından, hayalindeki ceviz ormanından söz etmişti. (Benim Ceviz Ağacım)
İlanlarda, panolarda dillendirilen davetli onlarca sanatçı, yazar içinde "bizim yaka"dan bir tek "Allah'ın kulu" yoktu. Niye yoktu ki, sahi! (Batı Yaka, Duyar Mı)
24 Haziran 2018 genel seçimleri öncesi partilerin ve potansiyel milletvekillerinin seçim dönemindeki iddialı sözlerini birkaç gündür düşünüyorum. (Sayın Vekilim Desek Mi)
Merak saikıyla yanaşınca kimi marka tekstil ürünlerinin seri sonu ya da ihraç fazlası olanlarının hayli düşük fiyatlarla tezgaha düştüğünü söylediler. (Yanlış İnsana Satma, Yak)
Doğal dere yatağına, toprak kayması (heyelan) ihtimali olan zemine rastgele yapılmış binaların sonunun hüsranla sonuçlandığına defalarca tanık olduk. (Temelsiz Yapının Sonu)
Sonra bir "Dere" vardır şehrin iki yakasını birbirinden ayıran bir dere... (Herkesin Yarası Kendine)
Yıllar evvel bir dostum paylaşmıştı "tersten" gazetecilik performansını! Haber şöyleymiş: "Pervari'de turizm patlaması, bir önceki yıla göre yüzde yüz..." Ödül de almış hatta haber! (Yaz Biterken)
Cemil Meriç; Doğu'nun ilim irfan kültürü ile uğraşanlarını vurgularken "Şarkiyatçı" kavramına karşılık gelen "Garbiyatçı"yı farklı yorumlayıp der ki: "Şaşakalan, şaşkın, tuhaflaşmış". Batı hayranı Doğuluları bundan daha tatminkâr bir başka kavram ifade edemez. (Kafelere Karşı Kitabiyat)
Coğrafyada önüne gelen siyaset yapıyor. Özgür Amed, bildiğimiz manada siyasetten uzak duruyor. Ama siyasetten beslenmeyi de asla ihmal etmiyor. Siyasetten beslenmesini de doğal karşılamak gerek. Zaten kitapta anlattığı "taş"a dair hikâyelerin sanığı olup üç yıl kadar "dar alan" konukluğu da var. (Kürdocul İşler'den Böbrek Davasına)
Evet TÜYAP DİYARBAKIR 6. Kitap Fuarı 25-30 Eylül tarihleri arasında altı gün süreyle Salı'dan Pazar akşamına kadar kapılarını okura açıyor. 120 yayınevi ve kurumun katılımıyla 60 etkinlik-söyleşi-panel ile 150 dolayında yazar kitaplarını imzalayıp okurlarıyla buluşacak. (Yeniden TÜYAP, Kitapla)
Kadim gelenekte neredeyse üç bin 500 yıl önce Zerdüştlük inancında hava ve toprak çok değerli olduğundan, Zerdüştiler ölülerini toprağı ve havayı kirletmemek için gömmezler ve yakmazlarmış. (Sessizlikten Kalabalıklara, TÜYAP)
Ve işin tuhaf tarafı bunu doğal karşılayan, karşılığı olan bir siyaset anlayışı da var. İki kelime ile karşılığı şu: "Bedel Ödemiş". Ama akabinde şu soruya kapalı bir ifade: İyi de bedel ödeyen ilerde bir şeyler bekleyerek mi o bedeli ödemiş? (Siyasetin Aileye Değen Yüzü)
İşin doğrusu, kentin 2015-17 arasındaki üç yılının edebiyat, kültür, sanat açısından çok zor günleri yaşamasının hemen akabinde son bir yıldır iyi şeyler de oluyor kentte. (Karşılaştırmalı Edebiyat ve Mehmed Uzun)
O, Sapho'nun unutulmuşu değil, ulaşılamamış zirvedeki narıdır. Ruhu bir kez daha şad olsun... (Mehmed Uzun'a Vefa)
Anton Çehov "en tehlikeli insan tipi, az anlayan çok inanandır" der. (Az Anlayıp Çok İnanmak)
Çerniçevski'nin "Nasıl Yapmalı" dev eserinde muhteşem bir Roman Kahramanı tipi vardır; Rahmetov. Rahmetov, gerçek hayatta bir bütün olarak karşılığı olabilecek biri gibi yer etmez zihinlerde. Bir bütünün parçalarından biri / birkaçı olmakla yetinirsiniz en fazla Rahmetov ile yüzleşince. (Hikâyesi Olanın Yazdıkları)
Altmış yıl evvel Demokrat Parti ve Başbakan Adnan Menderes'in sloganıydı: Her mahallede bir milyoner yaratmak. (Milyoneriz Milyoner)
Mem û Zîn, Memê Alan destanından esinlenilerek Ehmedê Xanî'nin 1692 yılında yazdığı ve tarihten bu yana süregelen bir aşk ve vatan hikâyesi. (Devlet'in Tiyatrosu Ezberini Bozarken)
Kadının hak hukuk sahipliği yasal güvenceye alınmış gibi görünse de! Kadının gündelik hayatta, çarşıda pazarda görünmesi en fazla son kırk elli yılın işidir. Ezcümle iş hayatında varlıklarını hissettirmeleri de öyle. (Kadınların Yarattığı Marka; Güleçköy)
Dokunamadık ve yitirdik dün bizim olanı, bugün bizden alınanı. (Yitirdik Bizimkini ve Bizden Alınanı)
Yol gitmez! Yapılmış, açılmıştır. Daralır, genişler, onarılır ama hep yerinde durur. Sen, gidersin! Gideceğin yer belli ise, menziline. Değilse, kaderine... (Şehirden Yol Ağıdı)
Şu inanç işinde Tanrı ile teba arasına pek girmemek gerek. Oy için, yönetmek için, bir şeylere ikna ya da karşı yapmak için inanç pazarcılığı hiç iyi bir şey değil. Ummadığınız yerden boşa düşersiniz... (Lice'nin Ashabül Kehf'inin Çağrıştırdığı)
Latife Tekin dokuz yıllık yazılı suskunluktan sonra önceki ay iki romanıyla birlikte yeniden edebiyata merhaba dedi: Sürüklenme* ve Manves City**... (Latife Tekin'in Güçlü Dönüşü)
Tam elliüç yazı yazmışım 2018'de geriye dönüp baktım. Büyük çoğunluğu okumalardan süzülenler. Siyaset üzerine de yoksulluk-zenginlik antagonizması üzerine de, doğa, gündelik hayat üzerine de... Hemen hepsi edebiyattan beslenmiş. Belki de dar ve zor zamanlarda insan tekinin bir sığınağa ihtiyaca var. O da edebiyat mı?
2019'a üç gün kala'yı mı soruyorsunuz?
Ne siz sorun ne de ben söyleyeyim....
Not: 29 Aralık 2018 cumartesi saat:16.00 Ankara Mülkiyeliler Birliği Genel Merkezinde yılın son Söyleşisi; "Şehrin Şairi, Şairin Şehri: Ahmed Arif"
Aralık 2018 Diyarbekir
(ŞD/PT)