Tülay Hatimoğulları, 24 Haziran seçimlerinde Hakların Demokratik Partisi (HDP) Adana 1. sıra milletvekili adayı.
Arap, Alevi, sosyalist ve feminist kimlerini, aday olma sürecini, vaatlerini, Ortdoğu’da kadın mücadelesini konuştuk.
“Dört kimliğimi bir arada taşıyorum”
Neden HDP’den aday oldunuz?
Ben Antakya Samandağ doğumluyum. İlk öğrendiğim dil anadilim olan Arapça’dır. Ötekiliği ilkokulda anadilimden dolayı hissettim.
Ortaokul yıllarımda zorunlu din derslerinde Alevi olduğumu fark ettim.
Lise yıllarımda emek mücadelesinin içinde yer alınca yoksulluğa, emek sömürüsüne, artı değere, sermayeye karşı sosyalist kimliğim oluştu.
Ve tabii cinsiyetçi baskılar, eşit ve özgür olmayan bir yaşam dayatması: Kadın kimliğim. Ben dört öteki kimliği (Arap, Alevi, sosyalist ve feminist) bir arada taşıyan, dilinden mahrum edilmiş, kimliğini söyleyemeyen, cinsiyetinden dolayı dışlanan, şiddet gören milyonlarca insandan biriyim.
İşte HDP’den milletvekili adayı oluşum, tüm bu ezilme ve öteki olma politikasına karşı özgürleşme yolunda birlikte üretebilme ve ortak irade koyabilme amacıyladır. Bizi güçlü kılan irade kadının örgütlü yaşamda yer almasıdır. Ben bu inançla HDP’den aday oldum.
Tüm bunların yanında, HDP kadınlar için eşit temsiliyeti ifade ediyor, Meclis’te kadın grubu oluşturmanın simgesi. Evde görünmeyen emeğin yükselen sesi, çalışma yaşamında güvencesiz, esnek, yarı zamanlı çalışma dayatmasına karşı çıkanların partisi. Şiddete, cinsiyetçiliğe, militarizme, homofobik tutumlara karşı sokaktaki barış, demokrasi, eşitlik ve özgürlük talebini örgütleyenlerin partisi. Bu nedenle 24 Haziran seçimlerinde HDP’den Adana milletvekili adayı oldum.
“Kadınların fıtratında isyan var”
HDP adayı olarak siz kadınlara ne vadediyorsunuz? Seçilirseniz Meclis’te ne gibi çalışmalar yapacaksınız?
Yıllardır sosyalist mücadele içinde ve feminist kimliğimle kadın hareketinin içinde bulundum. Bu mücadele içinde hem Halkların Demokratik Kongresi (HDK) hem de HDP’nin kuruluş sürecinde yer aldım. Emek, barış ve demokrasi mücadelesinin HDP’de bir arada yürütüldüğüne inanıyorum. Tabii biz kadınlar açısından da HDP önemli bir olanak.
Zir biz kadınlar tüm haklarımızı sokaklarda direnerek kazandık. Ataerkil sistemin yılmaz savunucusu AKP iktidarı, biz kadınların bu kazanımlarını tek tek elimizden almaya çalışırken bir yandan da bedenimiz ve emeğimiz üzerinde kurmak istediği tahakküm doğrultusunda bizlerin yaşam tarzını kendi ideolojik argümanlarıyla şekillendirmek istiyor. Cinsiyetçi söylem ve uygulamalarıyla kadınları, biat eden “makbul kadın” formuna sokmaya çalışıyorlar. Oysa biz, “kadınların fıtratında isyan var” diyoruz.
HDP salt bir seçim partisi değil. Sokakların, fabrikaların, evlerin, üniversitelerin…
Kısacası tüm yaşam alanlarının partisi. Dolayısıyla bizim seçim vaatlerimiz değil, yeni bir yaşamı birlikte kurma ideallerimiz var. HDP; aktivistleriyle, adaylarıyla, milletvekilleriyle tüm ötekilerin sesi. Ben, sokağın Meclis’e taşınan sesiyle, tüm farklılıkların kendi iradeleriyle ortak politika yapabilmesinin olanaklarını yaratabilmek için adayım. Elbette seçim bildirgemiz yol haritamız. Bildirgemizde yer alan taleplerin yaşam bulması da kadınların örgütlü gücü ile mümkün
“Kadınlar diktatörlere karşı mücadelenin ön saflarında”
Ortadoğu’da kadınların birlikte mücadelesinin örnekleri ve imkanları var mı?
Kadınlar yüzyıllardır erkek egemenliğine, emek sömürüsüne direndikleri gibi faşizme, diktatörlüklere karşı mücadelenin de hep en ön saflarında yer aldılar.
İspanya’da faşist General Franco’ya karşı direnişte “no pasaran” diye haykıran Dolares İborruri, Dominik Cumhuriyeti’nde Trujillo diktatörlüğüne direnen Mirabel Kardeşler, Tahrir Meydanı’nda, Gezi direnişinde meydanları dolduran on binlerce kadın, Rojova’da el Nusra- IŞİD vahşetine karşı mücadele edip, kendi Anayasalarını yapan direnişçi kadınlar…
Tarihin her aşaması kadınların, savaşa karşı barış, ölüme karşı yaşam talepleriyle eşitlik ve özgürlük mücadelelerine tanıklık etti. Yine ileriki günlerde bu döneme bakan kadınların da, bu coğrafyada AKP’ye karşı direnen birleşik bir kadın mücadelesini ve dayanışmasını göreceğine inanıyorum.
Adana’da sürdürdüğünüz çalışmalar nasıl gidiyor?
Çukurova bereketli toprağıyla, sarı sıcağıyla sizi saran, kucaklayan sanki doğup büyüdüğünüz yerdeymişsiniz gibi hissettirir size.
Ben sosyalist feminist kimliğim dışında Arap Alevi bir kadın olarak HDP’nin Adana 1.sıra adayı oldum. Eski Adana denilen şehrin güney kısmında Arap ve Kürt mahalleleri vardır. Bu mahallelerde yaptığımız halk buluşmalarında, faşizmin kurumsallaşmasına, laik, demokratik yaşama yapılmak istenen müdahaleye ve tek adam rejimine karşı halklar bir aradaydı. Halklar arasında oluşturmak istediğimiz kardeşlik köprüsüne, eşit yurttaşlık, eşit haklar temelinde bir arada barış içinde yaşamanın fotoğrafını çektik bu halk buluşmalarında. Arap, Kürt, Türk bir aradaydık, birlikteydik. Bu birliktelik barışçıl, kardeşliğe dayalı demokratik bir yaşamın geliştirilmesine hizmet edecektir.
Tülay Hatimoğulları kimdir?
Demokrasi İçin Birlik Hareketi (DBH), Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ve takiben Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kuruluş ve örgütlenme süreçlerinde yer aldı. HDP’nin kurucu bileşenlerinden olan Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi’nin Eş Genel Başkanlığını yürüttü.
Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollarla çözümüne katkı sunmak amacıyla Yaşar Kemal ve Hrant Dink’in de içinde yer aldığı 301 aydının çağrısıyla oluşturulan Türkiye Barış Meclisi’nin kuruluş ve örgütlenme çalışmalarını yürüttü.
Halkların kardeşliği, özgürlüğü ve eşitliğine katkı sunmak; Ortadoğu halklarının tarihi, etnik ve kültürel değerlerini araştırmak, yaşatmak ve korumak amacıyla Ortadoğu Arap Halkları Araştırma Enstitüsü'nün kuruluşunda yer aldı ve halen yöneticiliğini yapmaktadır.
Militarizme, cinsiyetçiliğe, homofobiye, kadına yönelik şiddet, taciz ve tecavüze karşı mücadelenin içinde. 2000 yılında kadın dayanışmasını büyütmek için AMARGİ Kadın Akademisi'nin kuruluş ve örgütlenme faaliyetlerini yürüttü. 2007 yılından bu yana kadın emeğini görünür kılmak, kadın bedeni ve kimliği üzerindeki her türlü denetim ve yok saymaya karşı kadın özgürlük mücadelesini yükseltmek amacıyla kurulan Kadın Emeği Kolektifi'nin örgütlenme çalışmalarında yer alıyor.
Ülkedeki sistematik hak ihlallerine karşı evrensel insan hakları ve değerleri için mücadele yürüten İnsan Hakları Derneği’nin Hatay Şubesi’nde yönetici ve genel merkez delegesi olarak görev yaptı.
Adana, Mersin ve Hatay illerini kapsayan güney bölgesine hitap eden; Arap halkının kimlik, kültür ve siyasi uyanışına destek olmak amacıyla çıkarılan Güney UYANIŞ Gazetesi’ne düzenli yazı ve makaleleriyle katkıda bulundu.
Arap halkı üzerindeki asimilasyona karşı, Arap kültürünün ve Arap dilinin canlanması için çeşitli faaliyetler sürdürdü. Bu amaçla 1995 yılında Arapça tiyatro ve müzik çalışmaları da yapan Çağdaş Sanat Atölyesi’nin kurucularından ve yürütücülerinden oldu.
1977 yılında Hatay'ın Samandağ ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Samandağ'da tamamladı. Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden mezun oldu. Lise yıllarından itibaren sol-sosyalist mücadele saflarında yer aldı. (MY/BK)