Garajının duvarında yüksekçe bir noktaya asılmış Vladimir Putin portresiyle konuşmaktadır çakırkeyif hurdacı İlja K.: "Sahip olduğum tek kardeş sensin, herkes gitti... Sen burada durup mütemadiyen bakıyorsun ve hiçbir zaman gülümsemiyorsun, hep ciddisin, iyi bir arkadaşsın, çoban, çoban..."
Ardından, liderine olan bağlılığı hakkında kimsenin kuşkusu kalmasın diye de: "Garajımıza haysiyet katıyorsun!" der.
Garajını atölye olarak kullanan Pavel ahşap ikonalar üretmektedir. Bir sipariş vermek isteyen papaza itirafta bulunur: "Ateist değilim, ama gerçek bir inanç sahibi de sayılmam..." Başta gerilmiş gibi görünen rahip bunun üzerine rahatlar.
Akabinde din adamının ikonayı ne amaçla istediği anlaşılır. Sabırla hazırlanan oyma ikona bölgenin tek işvereni konumundaki madenin CEO'su, kilisenin de en büyük maddi destekçisi olan oligarka hediye edilecektir.
Victor 27 yaşından itibaren garajının altını oymuş, yerin dört kat dibine inmiştir ama 73 yaşında olmasına rağmen bunu niçin yaptığını hiçbir zaman bilememiştir: "Bu sayede hayatta kaldım, arkadaşlarım votka içmekten başka bir şey yapmadılar, şimdi ölüler!"
Filmin sonunda Victor da girdiği depresif hâlden çıkamayarak vefat eder.
Rusya'nın taşrasında, dağlar arasındaki bir vadide yaşayanların kameraya yansıyan portreleri, garajlarına rağmen yalnızlıklarını, mutsuzluk ve umutsuzluklarını layıkıyla betimliyor.
Natalija Yefimkina'nın yönettiği Almanya yapımı "Garagenvolk" (Garage People - Garaj Ahalisi) başlıklı belgesel 95 dakika boyunca seyirciyi kasvetli bir diyara sürükleyip Rusya hakkında epeyce düşündürüyor.
Geçenlerde 2020 Berlinale Alman Sineması Perspektifi Heiner Carow ödülünü kazanan film, seyirciyi fotografik yaklaşımlı sinematografisiyle, estetik açıdan da tatmin ediyor.
Rusya kasveti
Eski askerî üniformalara meraklı iki kafadar garajlarına gelip bir kıyafet balosuna gidercesine asker kılığına bürünürler, takıp takıştırırlar ve sonra birer izci ruhuyla dağlarda, tepelerde dolaşmaya koyulurlar. Askerlik oynayan çocuklar gibidir iki koca adam, fakat terk edilmiş bir binaya girip makineli tüfekle talim yapmaya başladıklarında vaziyetlerinin çok daha vahim olduğu anlaşılır.
İlja K. ve Vitalik ise bazen garaj mıntıkasına zar zor taşıdıkları hurda bir minibüsü, bazen de terk edilmiş bir teleskinin madenî aksamını söküp eriterek ekmek parası çıkarmaya çalışan hurdacılardır. İçkiye ikisi de meraklıdır, hatta İlja K. iş sırasında Vitalik'in alkol yüzünden anlamsız çıkışlarını eleştirir, onu sertçe uyarır. Filmin sonunda uzun zamandır kayıp olan Vitelik'in ne yazık ki 36 yaşında ölmüş olduğunu öğreniriz.
Garaj mıntıkasının bir diğer renkli siması, sinirsek Sergej'in parkinsondan muzdarip olduğunu öğreniriz bir ara. Hastalığının yıllar boyunca madende çalışmaktan dolayı tetiklendiği düşünülmektedir.
Beton bloklarla örülmüş, çirkin olduğu kadar kasvetli kasabanın biraz ilerisindeki garajlarda, rock müziği icra etmeye çalışan gençleri, bıldırcın ve tezek üreticisi Roman'ı, kısa bir sekansla da olsa vücut geliştirme meraklılarını da ziyaret ediyoruz. Bir grup çocuk, bitişik düzende sıralanmış garajların damlarında koşuşturmaktadır. Yetişkinlerden müteşekkil bir diğer grup ise yine bol votka eşliğinde mangal partisine teşrif etmiştir.
Genelde durgun ve dingin bir atmosferde ilerleyen filmin sonunda alkol sınırı iyice aşıldığında kıyamet kopar, arkadaşlar arasında bile şiddet eğilimi dizginlenemez.
İbretlik belgesel
1983 Kiev doğumlu yönetmen Natalija Yefimkina, Rusya ve Ukrayna kökenli ebeveyne sahip. 1995 yılında ailece Almanya'ya taşınmışlar. Natalija Berlin'de tarih ve edebiyat okumuş, ardından birçok uzun metrajlı filmde yönetmen ve prodüktör asistanlığı yapmaya başlamış. Çeşitli kısa filmler çekmiş olan Yefimkina'nın yönetmen olarak başarıyla kotardığı ilk film "Garagenvolk."
Filmin Sovyet tecrübesinin etkilerinin fazlasıyla hissedildiği bir dünyayı zarafetle betimlediğini söyleyebiliriz.
Halkın kendini nispeten hür hissettiği, kendini ifade etmeye çabaladığı, hobilerini geliştirmeye çalıştığı alan olarak garaj çok isabetli bir ayna vazifesi görüyor. Fakat ortaya çıkan tablo bazen sevimli olabiliyorken genelde karanlık, kasvetli ve ümitsiz.
Kendine zarar vermekten başka çaresi yokmuşçasına alkole bağımlı olmuş insanlar silsilesini sabırla izliyoruz. Bir madende yıllarca çalıştıktan sonra ömrünü patronların para kazanması için feda etmiş olduğunun farkına varıp örselenmişliğe kapılmamak zaten işten değil.
Memlekette din, mafyatik iş dünyası ve çürümüş siyasal düzen arasında yoğun bağlar vardır.
Putin'in Rusya'sında gençlerin vaziyeti de bu yüzden hiç parlak değildir. Rock grubunda solistliğe soyunmuş genç kadın aslında detonedir, fakat hırsları ve hayalleri bu mühim engeli görmesine mani olur; ne de olsa özgüveni fazlasıyla yüksektir.
Genelde içine kapanık gençler arasında iletişim bozukluğu da had safhadadır. Şarkıcılığa soyunmuş kadınla ona hayran genç adam arasında bir türlü bir ilişki yaşanamaz.
Gruptaki diğer bir müzisyen büyük ümitlerle kasabayı bir süre sonra terk eder; taşındığı kentte hayatını dövmecilik yaparak kazanmaya çalıştığı haberi gelir.
Belirsiz bir istikbalde sanki hiçbirinin hayallerini gerçekleştirme imkânı yok gibidir; diğer yandan yaşlı nesil hızla geçmiş bir ömrün hissettirdiği boşluğun içinde adeta kaybolmuştur... (MT/AÖ)