"Bom! Bom!"
Nurcan Baysal “O Sesler” kitabına böyle başlamıştı. “O sesler”den kastı Diyarbakır’ın merkezine, kalbine günler boyu yapılan bombardıman sesleriydi.
Bir kent saldırı altındaydı, açıktan, vahşice, umarsız, hesap vermezce…
“Hendeklere” karşı, “hendekleri açanlara” karşı amansız bir savaştı. Kime karşı sorusunun yanıtı çok genel anlamıyla “Onlara” diye yanıtlanıyordu. Sokağa çıkma yasakları dönemiydi. Sadece Sur’da değil Cizre’den Şırnak’a, Batman’dan Lice’ye ülkenin doğu ve güneydoğusunda kentler yıkılıyordu.
O günlerde bir iddia vardı, kentsel dönüşüm için zemin hazırlanıyor deniyordu: Sur'daki Çatışmalar, Kentsel Dönüşüme Zemin mi Hazırlıyor?
Kentsel dönüşüm denilen saldırı şiddetini çeşitli biçimlerde gösteriyordu son yıllarda. Acele kamulaştırma, yerinden etme, AVM’leştirme, tarihi dokuyu hiçe sayma, hafriyat kamyonları, sokağa çıkma yasakları, aşırı betonlaşma, sel baskınları, ağır vardiyalar, taşeronlaştırma, kimliksizleştirme, hafızasızlaştırma…
Özden Demir’in “Otoportre, Diğer Portreler ve Şeyler” isimli video çalışmasını izlerken tüm bunlar akıp gidiyor kafamdan. Derinden derine "Bom! Bom!" sesleri.
Bir yanda Cizre’de bu seslerin ölüm demek olduğunu düşünüyorum. Mesela İstanbul’da Tarlabaşı’nda sürgün… Peki Bahçelievler’de ne anlama gelir?
Bence Özden Demir’in yanıtı “hafıza”…
Video çalışması Özden Demir’in kurguladığı serginin* merkezinde yer alıyor. Şiir, enstalasyon ve fotoğraf çalışmaları, video ile bağlantılı -ya da paslaşıyorlar demek daha doğru.
Anne evinin arka penceresinden görünen bir evin yıkım sürecine eşlik eden etrafında dolanan, bir anlatı var videoda. Bir çocukluk anısının sesleri var arka planda “Pat! Pat!” ve bir de kalp çarpıntısı "Küt! Küt!". Yıkım çok gerçek ama rüya gibi, hafızanın derinliklerinden el yordamıyla, uğraşılarak, didinerek çıkarılmış görüntüler gibi. Geçmişe bakma geleceği görme ya da bir eşikte durmak gibi –ki o eşik sergide bir enstalasyonla somutlanıyor.
Serginin şiir bölümü de düşle gerçek arasında olanı anlatıyor. Şöyle:
asbestle iştigallere karşı
odada dev bir dalga çıkardı fırtına
masal bu ya, ciğerlere su serpildi
fiiüüüüüüü füüuüuuüuüuüuüuüuuuüuüüuuü
cam çözüldü, kum toprağa sızdı
üzerinde tavuskuşları
ruhumuza el fatiha fısıldadı
denizdi cam/camdı çıplak/çıplaktı hakikat
bir mavi damla idi kırılganlığımız
ihtiyaç halinde kırıldı içimizdeki deniz
Muhafaza çok katmanlı bir sergi. Özden Demir ise serginin merkezine koyduğu video çalışması için şöyle bir cümle kuruyor:
“Rüya-kurgu arasında kaybolmuş bu hatıra ve çekim anında gerçekleşen bir kaza, yeni karşılaşmalar, tesadüflerle beraber bir içe bakma hali…”
Yani “Bom! Bom! ve "Pat! Pat!" bir de kalp çarpıntısı... (HK)
Özden Demir hakkındaSanatçı ve mimar. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ndeki mimarlık eğitimine, Bilgi Üniversitesi’nde Mimari Tasarım yüksek lisans programı ile devam etti. İlk kısa filmi Net17950 (2012) 1. İstanbul Tasarım Bienali ve ZKM-Karlsruhe Sanat ve Medya Merkezi’nde gösterildi; Akbank Kısa, Avustralya Uluslararası Deneysel, Adana Altın Koza ve Ankara Uluslararası Film Festivali gibi mecralarda dolaşıma girerek çeşitli ödüller aldı. İşlerinde kent ve bellek okumalarına yer veren Demir, Mef Üniversitesi Sanat Tasarım ve Mimarlık Fakültesi’nde Sanat ve Mekân, Fragmanlar dersini veriyor ve bazen şiir yazıyor. |
* Sergi 6 Haziran – 23 Haziran 2018 tarihlere arasında, 11:00 - 19:00 saatleri arasında izlenebilir.
Adres: Adahan İstanbul / -1 Galeri, Asmalı Mescit Mahallesi General Yazgan Sokak No: 14 Beyoğlu