17.01.2002 tarihli 24643 sayılı Resmi Gazetede yayınlandı. Böylece Sözleşme iç hukukumuza "yasa" olarak katıldı ve içselleştirilmiş oldu. Birleşmiş Milletler özellikle 1994 yılından itibaren uluslararası terörizmin ortadan kaldırılmasını hedefleyen metinler üretmek konusunda etkindir.
9.12.1999 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda kabul edilen Terörizmin Finansmanının Önlenmesi hakkındaki Sözleşme 10.01.2000 tarihinde imzaya açıldı. Sözleşmeyi 2002 yılı itibariyle 57 devlet imzaladı.
Ancak 4 devlet tarafından onaylandı.. Türkiye bu Sözleşme'yi 27.9.2001 tarihinde imzalamış ve 2002 yılında onay yasasını Meclisten geçirmiştir.
Sözleşmenin temel amacı terörizmin finansmanının engellenmesidir. Terörizme malî destek sağlamanın suç sayılması ve bu suçun ağır cezalara tâbi tutulması ile Sözleşmeye taraf devletler arasında işbirliğinin sağlanması amaçlanmıştır.
Terörizmin finansmanı konusunun günümüzde tüm ulusları ciddi biçimde kaygılandıran bir sorun oluşturduğu kabul edilmektedir. Ayrıca uluslararası bir çok belgede ve sözleşmelerde aslında "münhasıran terörizmin finansmanı konusuna" eğilmedikleri Sözleşmenin girişinde yer almaktadır. Terörizmle mücadelede "etkili" olabilmek için en önemli yöntemlerinden birisi de terörizmi besleyen mali kaynakların ortadan kaldırılmasıdır.
Örneğin bazen yardım kampanyaları kültürel veya sosyal amaçlarla veya bu iddialarla düzenlenerek terörist faaliyetlerin finansmanı için kullanılmaktadır.
Bazen silâh ya da uyuşturucu kaçakçılığı ya da haraç toplama gibi yasadışı eylemlerle elde edilen paralar finans kaynağı olarak kullanılmaktadır. Dolayısıyla bu saptamalar dünyanın hiçbir yerinde "silah tüccarlarını" memnun eden gerçekler değildir.
Silahtan ve ölümden kazanç elde edenlerin ticaretini engelleyen bu tür Sözleşmeler, "meşru sermayenin" uluslararası dolaşımında engel oluşturmazlar. Aslında bu Sözleşme ile terörizme mali destek sağlamayı ayrı bir suç haline getirmek için önemli bir adım atılmıştır.
Devletler kendi toprakları üzerinde veya diğer ülkelerde de "terörizmin finansmanı suçunun" işlenmesine ve bu suçun önlenmesine yönelik işbirliğine girmek zorundadırlar. Türkiye, Sözleşmenin uygulanmasından veya yorumlanmasından doğacak uyuşmazlıkların iradesi dışında tahkime ve Uluslararası Adalet Divanına götürülmesini yaptığı beyanla kabul etmemektedir.
Bu Sözleşmenin amacı çerçevesinde; (1) maddede " her ne suretle edinilmiş olursa olsun, maddî veya gayrî maddî, menkul veya gayrimenkul, her türlü kıymeti ve bu kıymetler üzerinde bir mülkiyet hakkı veya çıkarı kanıtlayan, elektronik veya dijital şekilleri dahil olmak üzere, her türlü görünüşteki belge ve yasal araçları ve bu çerçevede banka kredilerini, seyahat çeklerini, para havalelerini, hisse senetlerini, teminatları, tahvilleri, kredi mektuplarını, işbu tadat sınırlayıcı olmaksızın kapsar" deyiminden "Fon" anlaşılmalıdır.
Herhangi bir kişi, her ne suretle olursa olsun, tümüyle veya kısmen, Sözleşmenin (2) inci maddesinde sayılan eylemlerin gerçekleştirilmesinde kullanılması niyetiyle veya kullanılacağını bilerek, doğrudan veya dolaylı olarak, yasa dışı bir şekilde ve kasten, fon sağlamakta veya toplamakta ise, bu Sözleşmeyi ihlâl eder.
Sözleşmenin ihlal edilmiş sayılacağı hallerin neler olduğu ise şöyle sıralanmaktadır:
2. a) Sözleşmenin ekinde bulunan ve aşağıda sayılan:
1. Uçakların Yasadışı Ele Geçirilmesinin Önlenmesi Sözleşmesi (16.12. 970. Lahey) -ICAO
2. Sivil Havacılık Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesi Sözleşmesi (23.9. 1971, Montreal) - ICAO
3. Diplomatik Ajanlar Dahil Uluslararası Korunan Kişilere Karşı Suçların Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi (14.12.1973, New York) -BMGK
4. Rehin Almalara Karşı Uluslararası Sözleşme (17.12. 1979, New York) -BMGK
5. Nükleer Maddelerin Fiziki Korunması Sözleşmesi (3.3.1980, Viyana)
6. Uluslararası Sivil Havacılığa Hizmet veren Havalimanlarında Yasadışı Şiddet Eylemlerinin Önlenmesi Protokolü, Sivil Havacılık Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesi Sözleşmesine Ek Protokol (24.2.1988, Montreal) -ICAO,
7. Denizcilik Seferyollarının Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesi Sözleşmesi (10.3.1988, Roma) -IMO,
8. Kıta Sahanlığında Kurulu Sabit Platformların Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesi Hakkında Protokol (10.3. 1988, Roma) -IMO,
9. Terörist Bombalamaların Önlenmesi Sözleşmesi (15.12.1997, New York) -BMGK antlaşmaların herhangi biri kapsamında ve vazettiği tanım çerçevesinde suç teşkil eden eylem,
2. b) Niteliği veya kapsamı itibariyle, bir halkı korkutmak, ya da bir hükümeti veya uluslararası örgütü herhangi bir eylemi gerçekleştirmeye veya gerçekleştirmekten kaçınmaya zorlamak amacını gütmesi halinde, bir sivilin ya da bir silâhlı çatışma durumunda muhasamata (düşmanlığa) doğrudan katılmayan herhangi başka bir kişiyi öldürmeye veya ağır şekilde yaralamaya yönelik diğer tüm eylemler.
Türkiye'nin bazı çekincelerle imzalayarak onayladığı bu Sözleşmenin dışında "uluslararası terör" ile ilgili imzaladığı ondan fazla Sözleşme vardır. Önümüzdeki günlerde terörü önleme amacıyla kamuoyunda tartışılmayacağı anlaşılan ve bu durumda "gizlice" hazırlanıp Meclis'e sevk edilecek yasa tasarısının gerekçesinde bu tür sözleşmelere sıkça atıf yapılacaktır.
Terör nedeniyle "güvenlik mi özgürlük mü" seçeneğini demokratik hukuk devleti ilkeleriyle nasıl bağdaştıracaklarını önümüzdeki günlerde hep birlikte göreceğiz. (Fİ/BA)