Ayten Şenaşık ya da Bursalıların tanıdığı isimle “Deli Ayten”, Bursa’nın ünlü Roman mahallesi Kamberler kentsel dönüşümle parka çevrildiğinde heykeli dikilen bir Roman kadın. O parkta başka da hiçbir kadının heykeli yok.
Bursa’da çok ünlüdür “Deli Ayten”. Sokak sokak dolaşması, Kapalıçarşı esnafıyla diyalogları, kızdığında attığı taşları ama en çok da çantaları, davulu ve cümbüşüyle bilinir. Bilinir ama hikayesini anlatan azdır. İşte bu Ayten, 57 yaşında, 12 Mart 1992 günü Kızyakup Mahallesi’ndeki kulübesinde bir başına öldü.
Ayten’in heykeli 2009 yılında doğduğu, büyüdüğü ve öldüğü mahalle yıkıldıktan sonra yapılan parka dikildi. Gazeteler bu haberi “‘Deli Ayten’ Mahalleye Geri Döndü” başlığıyla verdi.
Bursa’da doğup büyümüş biri olarak yıllar sonra ufacık bir ajans haberinde “Deli Ayten Tiyatro’ya Uyarlanıyor” başlığını gördüğüm zaman işte bu yüzden çok heyecanlandım. Ama fark ettim ki bu heyecanımda pek yalnızım. Ben de sadece Bursalıların değil herkesin heyecanlanması için Ayten’in hikayesini dinlemeye Bursa’ya gittim.
Ayten'in bir deli aşk hikayesi
Celal Bıyıklı yönetmenliğindeki oyunu Bursa Kültür Sanat Derneği çıkarıyor. Henüz prova aşamasında olan oyun Haziran’da seyirciyle buluşacak. Ayten: Bir Deli Aşk Hikayesi’nin yazarı ve başrol oyuncularından biri de bu derneğin başkanı olan Arda Mat. Mat, Ayten’in kocası olan Cümbüş Hasan’ı oynuyor. Ama asıl başrol Ayten’e ve Ayten’i canlandıran Özlem Gültekin’e ait.
Dedim ya Ayten’i herkes bilir ama hikayesinden, neden delirdiğinden pek az kişi haberdardır. Mat önce bunu anlatmaya başlıyor.
“Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanı Recep Altepe Ayten’in heykelini diktiğinde birçok eleştiri aldı. ‘Neden bir delinin heykeli dikilir’ diye sordular. Bu benim de dikkatimi çekti. Gerçekten de Ayten neden delirdi? İşte o zaman bunun üzerine araştırmaya başladım. Ayten’in yaşadığı mahalleye gittim, insanlarla konuştum. Sonuçta ortaya trajik bir aşk hikayesi çıktı."
“Ayten çok ufak yaşta Cümbüş Hasan’a aşık olur. Hasan istese de annesi Ayten’in Cümbüş Hasan ile evlenmesine izin vermez. Alkoliktir Hasan. Altı yıl aşık kalırlar birbirlerine. Altı yıl sonra Ayten’in annesi rıza verir evlenmelerine. Ayten ile Hasan bir buçuk yıl evli kalırlar. Ama dönem 1950’ler, global kriz var. Hasan iş bulamaz, yine meyhaneye gitmeye başlar. Çok ayrılıp barışırlar ama bir gün Hasan meyhanede ölüverince Ayten delirir.”
Mat: Absürd değil, gerçekçi bir Roman Müzikali
Mat doğru düzgün bir Roman Müzikali yapmayı amaçladıklarını söylüyor. Önyargıların değil, Romanların gerçek yaşamlarının ortaya konacağı bir oyun yapmayı planlıyorlar.
“Müzikali gerçekçi bir Roman Müzikali olarak yapmaya çalışıyoruz. Olmayan davranışlar, olmayan kavgalardan sonra hayal ürünü dans etmeler falan yok. Olduğu gibi aktaracağız."
“Müzikleri mahallenin çalgıcıları yapacak. Konuşmalarından tutun hareketlerinden, kavgalarına, danslarına kadar her şeyi olduğu gibi yapmaya özen gösteriyoruz. Sulu ya da absürd değil, Ağır Roman tadında olsun istiyoruz. Bu insanların hayatlarını nasıl yaşadıklarını göstermek istiyoruz.”
Oyunda yetmiş kişilik bir kadro çalışacak. Dansçılar ve tiyatrocuların yanı sıra müzikalde Roman müzisyenler de yer alıyor. Ayten’in kardeşi Bayram Şenpınar’ın bestelediği müzikler oyunda Çalgıcı Mektebi’nde kadrolu Roman müzisyenler tarafından kendi enstrümanlarıyla seslendirilecek. Danslar da yine Kamberler’in sokaklarında dans edildiği gibi doğal olacak.
İki perdelik oyun hem komedi hem de dram. Ayten’i canlandıran Özlem Gültekin oyunda Romanların yaşadıkları ayrımcılığı, Ayten’in hikayesi üzerinden anlattıklarını söylüyor.
“Ayten küçükken menenjit hastalığı geçiriyor ama ilaç bulunamadığı için konuşma engelli oluyor. Bu yüzden yalnızlaştırılmış bir karakter. Oyunda Ayten’in yalnızlığı üzerinden Romanların toplumda nasıl yalnızlaştırıldıklarını izliyoruz aslında.”
Bıyıklı: Bugün kim aşkı için delirir ki?
Oyunun yönetmeni Celal Bıyıklı Ayten’e “Deli” demediklerini, bu oyundan sonra da kimsenin diyemeyeceğini söylüyor.
“Ayten’e toplum deli gözüyle baktı. Aşkı için delirecek kim var ki aramızda? Ayten deli değildi, onu bir şey deli etti, aşkı için hayatını feda etti. Ayten divane gibi Bursa sokaklarında dolaşıyor ama aslında Hasan’ını arıyor. Seyirci bu oyunu izlediği zaman artık ‘Deli Ayten’ demeyecek, ‘Ayten’ ya da ‘Ayten Abla’ diyecek.”
Ayten, Hasan öldükten sonra Bursa sokaklarında beyaz elbisesi, Hasan’ın ona hediye ettiği çantalar ile Hasan’ın cümbüşü ve davuluyla gezmeye başlıyor. Kapalıçarşı ve Uzunçarşı esnafı Ayten’i hem seviyor hem de birazcık korkuyor. Çünkü kızdığı zaman çantasında taşıdığı taşlarla indiriveriyor camı Ayten. Kimse de bir şey diyemiyor.
Kamberler'de bir Roman kadın heykeli
Bursa Kültür Sanat Derneği’nin tiyatro ekibin yanından ayrıldıktan sonra teyzemle Ayten’i ziyarete Kamberler’de Romanlar’ın evlerinin yıkılıp yerine yapılan parka gittim. Yolda teyzem anlattı. Yıllarca çarşıda çalıştığı için tanıyormuş Ayten’i.
“Sabahları aynı saatte gelirdi. Esnaf çok severdi Ayten’i. Sabah ona poğaça alırlar ardından Ayten de yola düşerdi. Akşam da hep aynı saatte geri dönerdi. Her gün böyleydi. Sonra bir gün gelmemeye başladı. Öğrendik ki evinde bir başına ölmüş.”
Ayten 1935’te Kamberler’de geldi dünyaya, 1992’de Kamberler’de göçtü bu dünyadan. Öldükten sonra da mezarı Bursa esnafı tarafından yapıldı. Pınarbaşı’ndan kaldırılan cenazesine üç bin kişi katıldı.
Ayten’in doğup büyüdüğü yerler hep park oldu şimdi. Bakımsız, terk edilmiş bir park. Ayten de bir başına o parkta Bursa’ya bakıyor. Ama tahtalar çürüse de ufak bir yeşil alanı yeni çapalamışlar. Sevindik teyzemle. (EA)