Bu yazı, Columbia Journalism Review’ın (CJR) web sitesinde “Photojournalism’s moment of reckoning” (Fotomuhabirliğinin Hesaplaşma Anı) başlığıyla ve Kristen Chick'in imzasıyla yayınlandı. Türkiyeli fotomuhabiri kadınların oluşturduğu #varızburadayız tarafından Türkçeye çevrildi. |
Vox, Ocak ayı sonlarında cinsel tacizle ilgili bir soruşturma sonrasında National Geographic dergisinin genel müdür yardımcısı Patrick Witty'nin National Geographic'ten ayrıldığını açıkladığında, uzun süredir gizliden gizliye tartışılan bir mesele açığa çıktı: Fotomuhabirliği mesleğinde cinsel taciz sorunu var.
Columbia Journalism Review’ın (CJR) beş aydan uzun süredir yürüttüğü, elliden fazla kişi ile görüştüğü araştırmasında fotomuhabirleri, işlerini yapmaya çalışırken istenmeyen cinsel yaklaşmalardan saldırılara, görünümleri ve vücutları hakkındaki yorumlara kadar editörleri ve meslektaşları tarafından maruz kaldıkları davranışları anlattılar. Ve şimdi #MeToo hareketinin Hollywood’dan yayıncılığa, sanata kadar bir dizi sektörde başlattığı değişimde olduğu gibi, fotomuhabirleri kendi hesaplaşma anlarını istiyorlar.
CJR’nin görüştüğü kadınlar, iki tanınmış fotoğrafçının -Antonin Kratochvil ve Christian Rodriguez- seri şekilde tacizde bulunduklarını; prestijli bir kolektif olan VII ve Eddie Adams Atölyesi'nin ise taciz şikayetlerini görmezden geldiğini söylüyor.
Sektördeki pek çok kadın, taciz yaygın olduğundan bu tavırları meslekte kadın olarak çalışmanın gerçekliği olarak gördüklerini söylüyor. Kadınlar, sorunun temelinde birkaç etken olduğunu belirtiyor: Bu alanın, tarih boyunca maçoluğu, aşırı maskülen davranışı yücelten bir kültürle erkek egemen olması; alanın gittikçe serbest çalışanlara daha fazla bel bağlamasının hesap verilebilirliği etkilemesi; genç fotoğrafçılar için düzenlenen atölye çalışmaları ve etkinliklerin genellikle eski, tanınmış fotomuhabirleri tarafından suistimal edilmesi.
Kadın fotomuhabirleri; yayınevlerinin, kurumların, ajansların ve sektörün önde gelenlerinin bu meseleyi görmezden geldiklerini söylüyor. Kadınlar, kimsenin umursamadığı taciz raporunu hazırlamanın amacı nedir, diye soruyor. New York'ta yaşayan belgesel fotomuhabiri Polina V. Yamshchikov, “Bu adamlar kötü davranıyorlar ama onları barındıran yayınevleri var. Bilinçli ya da değil, çalıştığımız alanda kimin değerli olup kimin olmadığını belirleyen bir hesap var” diyor.
Beyaz olmayan kadınlar taciz açısından bilhassa savunmasız hedefler; hem kadınların tacizciler hakkında birbirlerini uyarmak için kullandıklarını söyledikleri fısıltı ağlarına dahil olma olasılıkları düşük hem de nüfusun ötekileştirilmiş kısmı olarak açıkça konuştuklarında kaybedecekleri daha fazla. Fotoğrafçı Danielle Scruggs, “Bu hikayeler ortaya çıktığında, eğer beyaz bir kadın tarafından anlatılıyorsa, yaşananlara inanma isteği daha fazla oluyor çünkü beyazları koruma eğilimi, beyaz olmayan kadınları koruma eğilimden daha fazla” diyor. “İşte bu yüzden, özellikle bu sektörde çalışan beyaz olmayan kadın için daha fazla tehlike var çünkü çok azımız haber odalarında güçlü mevkilerdeyiz.”
Kadın fotomuhabirleri, tacizi durdurmak için kayıtsızlık kültürünün son bulması gerektiğini söylüyor. Fotomuhabiri Amanda Mustard, “Bazı çirkin gerçeklerle yüzleşmek zorundayız” diyor. “Rahatsız olacağız ve bu değişiklikleri yapmak için rahatsız olmaya istekli olmak zorundayız... Gerçek değişim, kapıyı tutanların bir bildiri yayımlayarak; ‘Burası korunaklı alan. Kadınlar, bize neyin yanlış olduğunu anlatın. Bunu size kimin yaptığını söyleyin…’ diyerek kapıyı açtıklarında olacak. Dürüst olmam gerekirse, pek çok insanın bunu yapmak istediğini sanmıyorum.”
Kadınlar artık National Geographic, The New York Times, Time ve The Washington Post gibi önde gelen yayınların fotoğraf servislerinde üst düzey mevkileri dolduruyorlar. Yine de bu alan dengeden hâlâ çok uzak. Son yıllarda World Press Photo (Dünya Basın Fotoğrafı) Ödülleri’ne -fotoğraf alanında en çok saygı duyulan yarışma- başvuruların yaklaşık yüzde 85'i erkekler tarafından yapılıyor. Associated Press'in (AP) kendi fotoğraf servisi ile ilgili hazırladığı yakın tarihli raporu, AP’nin ABD'deki fotoğrafçılarının yüzde 19’unun, diğer ülkelerdeki fotoğrafçılarının yüzde 11'inin ve toplamda sadece yüzde 14'ünün kadın olduğunu gösteriyor. Geçtiğimiz yıl serbest çalışan belgesel fotoğrafçı Daniella Zalcman'ın kadın görsel muhabirlerinin sesini yükseltmek için başlattığı girişim Women Photograph, 2017 yılı boyunca önde gelen sekiz uluslararası yayının manşette kullandıkları fotoğraf künyesinin cinsiyet çetelesini tuttu. 2017'de The Wall Street Journal’da manşetten yayımlanan fotoğrafların sadece yüzde 6,2’si kadınlar tarafından çekildi; bu, takibe alınan gazetelerin içinde en düşük oran. En yükseği ise 2017 yılında yayımlanan manşet fotoğraflarının yüzde 23,4'ünün kadınlar tarafından çekildiği San Francisco Chronicle oldu.
Kurumsal cinsiyetçilik ve taciz sektörde o kadar yaygın ki pek çok fotoğrafçı, erkek meslektaşlarının kötü davranışlara şahit olduklarını ama nadiren buna ses çıkardıklarını söylüyor. İstanbul’da serbest fotomuhabiri olarak çalışan Erin Trieb, 2008 yılında Cumhuriyetçi Ulusal Kongresi’ni takip ederken, bir lokantada çoğu yeni tanıştığı erkek gazetecilerden oluşan bir masada yaşadıklarını anlatıyor: “İçlerinden biri durup dururken masadaki herkesin önünde ‘Neden tişörtünü yukarı kaldırıp göğüslerini göstermiyorsun?’ gibi bir şey söyledi. Diğerlerinin hiçbiri ona tek söz etmedi.”
Anastasia Taylor-Lind, fotomuhabirliği kariyerinin başındayken Robert Capa ve James Nachtwey gibi ikonik isimler hakkında kitaplar okumaya ve belgeseller izlemeye başladı. Aldığı mesaj, başarılı olmak için erkek egemen sektörün tarzına uyum sağlaması gerektiğiydi. Fiziksel görünümünü, kadınlığını en aza indirgeyecek şekilde, uzun sarı saçlarını kesip kahverengiye boyatarak, makyajdan kaçınarak değiştirdi. Taylor-Lind mesleğinde yükselirken kulübe üye olmanın cinsel tacize katlanmak anlamına geldiğini öğrendi.
“Bu tür davranışlara katlanmak, ödemek zorunda olduğum bedeldi.”
* Antonin Kratochvil
Taylor-Lind nihayetinde üyelerine ait bir kolektif olan, sektördeki en prestijli fotoğraf ajanslarından birine, VII’a katıldı. Taylor-Lind, 2014 yılında ajans üyelerinin yıllık genel toplantısında, üç tane Dünya Basın Fotoğrafı birincilik ödülünü almış, tanınmış fotomuhabiri, kurucu üye Antonin Kratochvil’in ona yanaştığını anlatıyor. Taylor-Lind uzun bir etek giydiğini ve toplantı arasında bir grup insanla pencere yanında durduğunu söylüyor. O sırada Kratochvil’in hiçbir şey demeden elini kalçalarının arasına kaydırdığını ve kıyafeti üzerinden vajinasına dokunana kadar ileri ittiğini ve birkaç saniye tuttuğunu anlatıyor. Taylor-Lind, Kratochvil elini oradan çekinceye kadar donakaldığını ve sonra yürüyüp uzaklaştığını söylüyor.
Taylor- Lind, “Hiç tepki vermedim çünkü anladım ki bu tür davranışlara katlanmak, erkek egemen sektöre giren genç bir kadın olarak ödemek zorunda olduğum bedelin bir parçasıydı” diyor. “Bilirsiniz, her şeyden şikayet eden klişe histerik kadın olarak görünmek istemediğimden hiçbir şey söylemedim. Şikayet edebileceğim herkes o odadaydı, bu da hepsini suç ortağı yapıyordu, o yüzden de konuşmadım.”
Fotoğrafçı Tom Jamieson, Taylor-Lind'in Kratochvil'in kendisine elle sarkıntılık yaptığını toplantıdan döndükten sonra ona anlattığını söylüyor. Taylor-Lind, Kratochvil’in davranışının ajansın içinde bilindiğini, Kratochvil’le ilk kez karşılaştığında meslektaşlarının önünde Taylor-Lind’in göğüsleri ile ilgili müstehcen bir yorum yaptığını söylüyor. “Bunları her zaman VII’daki meslektaşlarımın ve arkadaşlarımın olduğu ortamda yapıyordu. Herkes bunu biliyordu ve ‘Ah, tipik Antonin işte’ gibi şeyler söylüyorlardı” diyor Taylor-Lind.
İkisi ajansın eski üyelerinden olan dört kişinin söylediğine göre Kratochvil, eski VII üyesi Stephanie Sinclair'i de taciz etmiş. Eski VII üyesi Lauren Greenfield, 2008'de Sinclair’in VII’a katılmasından hemen önce Sinclair New York’ta Kratochvil ile kahve içmek için buluştuğunda, Kratochvil’in Sinclair’e, “Bahse girerim arkadan becerilmeyi seviyorsundur” dediğini ve daha sonra, Sinclair’in rızası olmadan onu dudaklarından öptüğünü söylüyor. O dönemde üye olmak için oylamadan geçmek gerekiyordu ve Sinclair ajansa katılma sürecindeydi, bu yüzden olanlar hakkında şikayette bulunmak zordu. 2012 yılında Sinclair, Kratochvil’in bulunduğu Prag'da görevlendirildi ve onunla irtibata geçti. Yemek ve kahve içmek için buluştular. Greenfield’in anlattığına göre, Sinclair’in çalışmaları üzerine konuşurken Kratochvil’in onun vajinasına atıfta bulunarak “Bahse girerim... yalanmaktan hoşlanıyordur” diye müstehcen bir söz söylüyor. Greenfield, “Sinclair afallamış ve aşağılanmış olduğunu, Kratochvil’i yönetim kurulu üyelerine şikayet ettiğini ve üyelerin hiçbir şey yapmadıklarını söyledi” diyor.
Greenfield, Sinclair’in kendisine Ocak 2016’da Kratochvil ile ilgili bir dizi olay anlattığını söyledi. Sinclair, VII ile arasındaki ihtilafı gideren gizli bir uzlaşma anlaşması nedeniyle CJR’ye yorum yapmayı reddetti. Her ikisi de ajansta tam üye olarak zaman geçiren tek kadın fotoğrafçılardı. Greenfield, “Orada bulunduğum sırada kadın olarak benim için gerçekten düşmanca bir ortam vardı” diyor.
Belgesel fotoğrafçı Andrea Bruce, Sinclair'in kendisine o zaman Kratochvil’in yaptıklarını ve özellikle 2008 olayı dahil olmak üzere çok sayıda VII üyesi tarafından taciz edildiğini anlattığını söylüyor. Bruce, “Bence o süreç kafa karıştırıcıydı çünkü Sinclair’in gerçekten parçası olmak istediği bir gruptu ve bu mesele onu zor durumda bıraktı” diyor. Sinclair’in, tacizin profesyonel ortamlarda ve meslektaşlarının önünde gerçekleştiğini kendisine anlattığını söylüyor.
“Bence o da olan biteni anlamıyordu. Şu durumdaydı: ‘Böyle bir izlenim mi yaratıyorum? Bunu bana neden yapıyorlar? Benim hatam mı? Bu olanlar benim yüzümden mi?’” Bruce’un söylediğine göre Sinclair Kratochvil'e saygı duyuyordu, o yüzden Kratochvil’in tavırları onu daha da zor durumda bırakıyordu. “Bence ondan başka hiç kimsenin rahatsız olmaması, bunların kabul edilen bir kültür olması gerçeği de yıpratıcıydı onun için. Hem VII'da hem de genel olarak bu meslekte.”
fotomuhabiri Newsha Tavakolian, Temmuz 2016'da Kratochvil'in Prag'da Sinclair’e söylediği ahlaksız sözleri Sinclair’in kendisine anlattığını söylüyor. VII’ın eski üyesi Marcus Bleasdale de Sinclair'in Mayıs 2015'te Kratochvil ile ilgili meseleleri ona anlattığını söylüyor.
Anonim kalmayı isteyen bir başka fotomuhabiri, Kratochvil'in 2005 yılında, her ikisinin de konuşmacı olduğu bir fotoğraf festivalinde kendisini taciz ettiğini söylüyor. Fotoğrafçı, festival sonrasında, konferans salonunun dışında aralarında Kratochvil’in de olduğu küçük bir meslektaş grubu ile birlikte etkinlik hakkında konuştuklarını söylüyor. Fotoğrafçı, gruba katıldıktan kısa bir süre sonra Kratochvil'in onun dış görünüşüne gönderme yaparak “Bu kadınların yatakta çılgın olduklarını ve aynı anda birçok insanla seks yapmayı sevdiklerini pek çok kez duydum. Bu doğru mu?” dediğini belirtiyor. Sözlerini komik bulmasa da konuyu dağıtmak için güldüğünü söylüyor, “Ne söyleyeceğimi bilmiyordum... diğer yandan huysuz kadınlardan biri olarak görünmek istemedim” diyor fotoğrafçı. Gruptaki hiçbir meslektaşı müdahale etmemiş.
Taylor-Lind’e göre, taciz ya da suistimale tanıklık eden ve kolaylıkla gözlerini kaçıran ya da gülen erkeklerin suç ortaklığı, meselenin en ümit kıran yanlarından biri. Taylor-Lind, “Bu sektörde bir kadın olarak, çalışma ortamında beni en çok zorlayan şey, vajinama dokunulmamasını sağlamak değil; ancak bedenime dokunmak için benlik algımın nerede olduğuna ve nerede bedenime dokunulmasına izin vereceğime saygı göstermeyen meslektaşlarımın olduğu bir toplulukta bulunduğumu bilmektir” diyor, “Beni en çok rencide eden, böyle davranan erkekler değil, olanlara sessiz kalıp suça ortaklık eden ve bunların yaşanmasına izin veren erkeklerin davranışlarıdır.”
Kratochvil, CJR'nin sorularını yanıtladığı bir e-postada kadınları taciz etmediğini söylüyor. “Size içtenlikle bütün bu suçlamaların yalan olduğunu söyleyebilirim” diye yazıyor. “Faal olarak çalıştığım yıllarda ajansımda bazı meslektaşlarımla anlaşmazlıklar yaşadık ama bu türden bir şey değildi.” 2012'de Sinclair’in Prag’a geldiğinde kendisini yemeğe davet etmesini, onu taciz etmediğinin kanıtı olarak gösteriyor. E-postada, “Geçmişte herhangi bir şekilde bir şeyden rahatsız olmuş olsaydı, profesyonel tavsiye almak için beni akşam yemeğine davet ETMEZDİ” diye yazıyor.
CJR, VII ile irtibata geçtikten sonra VII, Kratochvil’in web sitesindeki sayfasını ve adını fahri üyeler listesinden çıkardı. Ajans, CJR’ye verdiği demeçte, Kratochvil’in üyeliğinin askıya alındığını ve hakkında soruşturma başlatıldığını söyledi. “VII fotoğrafçıları, taciz ve tehditten uzak güvenli, yaratıcı, kucaklayıcı bir ortam sağlamayı taahhüt ederler. VII, yeni bilgiler ışığında Antonin Kratochvil'e karşı yapılan suçlamalar hakkında bağımsız bir soruşturma başlatmıştır” diye açıklama yayımladı.
Ajans, altısı kadın 12 yeni üyenin katılımıyla kadrosunda çeşitliliği arttırdığını not düştüğü Şubat 2018 bültenindeki açıklamasında şöyle diyor: “Mayıs 2017’de yeni bir yönetim altına giren VII, o tarihten bu yana medyadaki farklı seslere daha fazla fırsat yaratan, daha dinamik, üretken ve tacizden uzak bir ajans ortamı geliştirmek için yoğun çalışıyor… Aynı zamanda ajans içinde ya da sahada uygunsuz davranışların ihbarı için kullanılabilecek misillemeden muaf, kadınların öncülüğünde bir iç raporlama düzeneği hazırladık.” Ayrıca bültende ajansın danışmanlık ve atölye programları için yeni etik çalışma kurallarından bahsediliyor.
Fakat ajans bu açıklamada, üyelerin ve yönetim kurulunun Kratochvil'in davranışlarını uzun süredir bilmelerine rağmen hiçbir şey yapmadıkları yönündeki iddialardan bahsetmemiş. Ayrıca, Sinclair'in yalnızca Kratochvil tarafından değil, ajansın birden fazla üyesi tarafından taciz edildiği iddialarına da değinmemiş.
Şubat 2018'de Taylor-Lind, VII kurucu üyesi Christopher Morris ile ajanstaki cinsel taciz iddiaları hakkında mesajlaşmış. Morris, “Antonin’le birlikteyken hepimiz onun nasıl olduğunu [mesajda aynen böyle diyor] ve kullandığı dili biliyoruz” diyor. “Kalabalık sunumlarda bile. Ve evet bu çok yanlış bir şeydi.” Morris bu haber yazısı için yorum yapmayı reddetti.
fotomuhabirleri tacizin artmasına etki eden bir diğer faktörün, sektördeki işlerin azalmasıyla birlikte sektörün serbest çalışanlara bel bağlaması olduğunu söylüyor. Serbest çalışan fotomuhabirleri iş alabilmek için editörlere muhtaçlar; bu da editörlerle ilişki kurmayı çok önemli hale getiriyor. Bu durum, editörlere ve tanınmış fotoğrafçılara ciddi bir güç veriyor. Bu kapı bekçilerini kızdırmanın, genç bir fotomuhabirinin hayatını kazanmasına doğrudan bir etkisi olabilir. “Bu birçok genç gazeteci için çok ciddi bir mesele” diyor İstanbul’da yaşayan ve çoğu zaman çatışma bölgelerini fotoğraflayan fotomuhabiri Nicole Tung, “Bu insanlar, gözüne girmek istediğin insanlar çünkü onlardan iş alıyorsun.”
Belgesel fotoğrafçı Sara Hylton için bu güç dinamiği, tanınmış bir fotoğraf editörünün istenmeyen hareketlerini idare etmekte zorlanmak anlamına gelmişti. Hylton, kariyerinin başlarında, yaptığı işlere çok da fazla ilgi göstermeyen bir editörle tanıştı. Sonrasında, bu editör ona birlikte gün batımını izleyip içki içmeyi teklif etti ve WhatsApp üzerinden davetkar mesajlar yollamaya başladı. Hylton ilgisizliğini belli etmeye çalışsa da, “O noktada kariyerimde olası sonuçlar yüzünden ‘Bana mesaj atmayı kes’ diyebilecek kadar kendime güvenli hissetmiyordum.” diyor. Hylton, bu durumun sektöre yeni başlayan kişilerin başına sık sık geldiğinden bahsediyor: “Onlar kendilerine danışman arıyorlar. Hayranı oldukları kişilerle tanışmak istiyorlar ve bu kişiler de bu durumdan istifade ediyor.”
İsminin gizli kalmasını isteyen bir başka fotomuhabiri, aynı editörle 2016 yılında New York’taki bir fotoğraf etkinliğinde bir araya geldi. fotomuhabiri on yılı aşkın bir kariyere sahip olsa da, editör onu birkaç kez ofisine gelip çalışmalarını göstermesi için davet etti. fotomuhabiri ise ilgilenmediğini açıkça belirtti. Bir gün gece yarısını geçtikten sonra, ikisi bir grup sohbetinin içinde beraberlerdi. fotomuhabiri, bol bir ipek gömlek giymişti ve editör elini gömleğin içinden sokup “grup içinde hep beraber konuşurken sırtını gelişigüzel ovmaya başladı.” fotomuhabiri hemen rahatsız oldu ve editörün kendisine ulaşabileceği yerden uzaklaştı: “Bu tamamen uygunsuzdu. Bu, onun meslektaşları önünde rahatlıkla yapabileceği bir şeydi.” Eğer kariyerinde daha önceki bir dönemde olsaydı, bu durumu idare etmesi daha zor olabilirdi.
“Neden onların itibarları ve kariyerleri, iş arkadaşlarımın güvenliğinden daha önemli?”
Fakat tacizciler her zaman editörler değil. Bazen de serbest fotomuhabirlerinin kendileri. fotomuhabirleri, genç kadın meslektaşlarından istifade eden tanınmış erkek fotoğrafçı listesinin uzun olduğundan bahsediyorlar: “Bu sektörde problemli, yırtıcı ama aynı zamanda serbest fotomuhabirliği yapan birçok tanınmış isim var” diyor Zalcman.“Onları kim sorumlu tutuyor, yaptıkları davranışların sonuçları olmasını kim sağlıyor? Bir fotoğraf editörü ‘bu kişinin davranışını beğenmiyoruz, bu kişilerle çalışmak istemiyoruz’ dese de, muhtemelen bir başkası onlarla çalışmaya devam edecek.”
İki kadın, aynı tanınmış serbest savaş fotoğrafçısının kendilerini taciz ettiğini CJR’ye ayrı ayrı söyledi. Bir vakada Trieb, Fransa’da Perpignan’daki bir fotoğraf festivalinde bu fotoğrafçının kendisini fiziksel olarak taciz ettiğini, öpmeye çalıştığını söylüyor. Yamshchikov, başka bir fotoğraf festivalinde aynı fotomuhabirinin kendisinin ilgisizliğini belli etmesine rağmen onu takip ettiğini, bazı meslektaşlarının önünde ona dokunduğunu ve müstehcen yorumlarda bulunduğunu söylüyor. Daha sonrasında Yamshchikov bu fotoğrafçıya kariyeri konusunda danışmak amacıyla kendisiyle kahve içmek için buluştuğunda, fotoğrafçı onu öpmeye çalışmış. İki kadın da fotoğrafçının davranışını bildirmemişlerdi, kısmen bu durumu bildirebilecekleri kimse olmaması yüzünden.
* Christian Rodriguez
Sekiz kadın, serbest fotomuhabiri Christian Rodriguez’in kendilerine cinsel tacizde bulunduğunu söylüyor; birçok vakada onlara danışmanlık yapmayı ya da asistanları olmalarını teklif ettikten sonra tacizin yaşandığını söylüyorlar. Kadınlar tarafından tarif edilen davranışlar; istenmeyen cinsel adımlardan, onların çıplak ya da erotik fotoğraflarını istemeye ve hatta birçok vakada çıplak ya da erotik fotoğraflarını çekmek için onlara baskı yapmaya kadar çeşitlilik gösteriyor. Ayrı ayrı görüşülen kadınlar 2013’ten 2018’e kadar Rodriguez’in yırtıcı davranışlarını anlatan benzeri beyanlarda bulundular.
Mexico City’de yaşayan Uruguaylı fotoğrafçı Christian Rodriguez, Latin Amerika’daki reşit olmayan annelerle ilgili çektiği fotoğraflarla tanınıyor. 2015 yılında Latin Amerika yılın fotoğrafı ödülünü kazandı, geçen yıl da reşit olmayan annelerle ilgili projesi üzerine bir TED konuşması yaptı. Kurumun sitesinde, TED bursiyerlerinden biri olarak yer alıyor. Rodriguez’in çalışmaları birçok kez National Geographic tarafından yayımlandı. Ergen annelerle ilgili projesi derginin web sitesinde yer aldı ve derginin Instagram hesabından da fotoğrafları paylaşıldı. Çoğu Latin Amerika’dan fotomuhabiri olan kadınlar, Rodriguez’in National Geographic’le birlikte yaptığı çalışmalardan defalarca bahsettiğini ve onlara kariyerlerinde ilerlemelerinde yardımcı olmayı teklif ederken bir taraftan da istenmeyen hareketler yaptığını söylüyorlar. Bir gazeteci Rodriguez’in davranışlarıyla ilgili Ekim 2017’de National Geographic fotoğraf direktörü Sarah Leen’e mesaj attı. Leen bu yılın Şubat ayına kadar cevap vermedi; mesajı o zamana kadar görmediğini söylüyor. Rodriguez’in reşit olmayanların hamileliğiyle ilgili Kolombiya’da çektiği fotoğraflardan bir dizi görsel, o ay dergide yayınlanmıştı.
CJR’ye gönderdiği e-postalarda Rodriguez, cinsel tacizde bulunmadığını söyleyerek iddiaları reddetti. Hiç kimseye çıplak fotoğraflarını çekmek ya da kendi çıplak fotoğraflarını ona yollaması için baskıda bulunmadığını ve çıplak kadınların fotoğraflarını çektiği bir proje üzerinde çalıştığını söyledi.
Rodriguez’in uygunsuz davranışlarını bildiren kadınların çoğu, onun atölyelerine öğrenci olarak katıldıklarında, onun asistanı olarak çalışmaya başladıklarında ya da Instagram hesapları üzerinden onunla tanıştıklarını söylediler. Şubat 2016’da Lina Botero, Kolombiya’da Rodriguez tarafından yürütülen bir atölye çalışmasına yazıldı. O tarihte 25 yaşında olan Kolombiyalı fotoğrafçı Botero, Rodriguez’in çalışmalarına hayrandı fakat Rodriguez ondan kendi çalışmalarını sınıfta göstermesini istediği zaman çekindi. Ancak Rodriguez’e web sitesini gönderdi, Rodriguez de fotoğraflarını övdü. Botero’nun belirttiğine göre, iki günlük atölye çalışmasının sonunda Rodriguez sürpriz bir açıklama yaptı: Rodriguez, öğrencilerden birinin çalışmalarını geliştirebilmesi için ücretsiz olarak yıl boyunca ona rehberlik edecekti. Kazanan Botero’ydu.
O akşam, atölye katılımcılarının katıldığı partide Rodriguez, Botero’ya odanın diğer ucundan Facebook üzerinden mesajlar göndermeye başladı. CJR’ye gönderilen ekran görüntülerine göre Botero’ya yeni projesi için onun fotoğraflarını çekmeyi istediğini söyledi. İspanyolca olarak “Daha duyusal ve deneysel bir deneyimi aradığım yeni portreler üzerine çalışıyorum” diye yazdı. Bir sonraki gün onu fotoğraflamayı önerdi. “Senin eğitmenin olmak istiyorum...” diye yazdı, “ve sadece bu projeyi beraber yaparak sana yardım etmeyi değil ama aynı zamanda senin projelerini takip etmek istiyorum.” Kahve içmek için buluşmayı ve sonrasında bir otelde birkaç saatliğine bir oda kiralayıp onun fotoğraflarını çekmeyi önerdi. Projenin, portfolyosu boş iç mekanlarda çıplak ya da yarı çıplak kadınların portrelerini içeren fotoğrafçı Todd Hido’nun çalışmalarını andıracağını yazdı.
“Hey, dur bir dakika...” diye cevap yazdı Botero. Kendisine yaptığı öneriden rahatsızlık duyduğunu fakat hâlâ bahsettiği danışmanlık ile ilgilendiğini belirtti: “Çünkü bir kişisel projenin nasıl yapıldığını, çalışmalarıma ve kendime nasıl inanacağımı gerçekten anlamak istiyordum.”
Fakat Botero’nun işleri hakkında konuşmak için her buluştuklarında, o ilgilenmese de Rodriguez’in onun fotoğraflarını çekmek için baskı yapmaya devam ettiğini anlatıyor Botero. Botero’nun belirttiğine göre, Ne zaman bu konuyu açsa, aynı zamanda Botero’nun nasıl harika bir fotoğrafçı olabileceğinden ve onun asistanı olarak çalışabileceğinden de bahsediyordu. Botero’nun evindeki üçüncü buluşmalarında, onun fotoğraflarını çekmeye başladı: “Eğer evet demezsem danışmanlık alamayacağımı düşündüm. Karşılığında bir şey olacağını düşündüm. Benden bir şey istiyordu ve o dönemde bunun o kadar da önemli bir mesele olduğunu düşünmedim, o yüzden kendime dedim ki, tamam belki de bunu yaparsam iyi bir fotoğrafçı olabilirim.”
Onu yatak odasında fotoğraflamak istediğinde kabul ettiğini fakat kendini gergin hissettiğini belirtiyor Botero. Sonrasında “bana yaklaşmaya başladı. Beni yatağa attı ve ‘senin daha şehvetli ve seksi olmana ihtiyacım var’ dedi.... Yatağa atladı, benim üzerimdeydi, fotoğraf çekiyordu. Gerçekten rahatsız olmaya başladım. Biraz ağlamaya başladım, sadece biraz göz yaşı ve gerçekten durmaya ihtiyacım vardı. Ben de ‘lütfen üzerimden çekil’ dedim.”
Botero, Rodriguez’den gitmesini istediğini söylüyor. Sonrasında Rodriguez’in onu rahatsız ettiği için özür dilediğini ve ona para ödemeyi teklif ettiğini söylüyor. Botero, onun mesajlarına cevap vermeyi kestiğini ve kimseye ne olduğunu anlatmadığını söylüyor. Utandığını ve Rodriguez’in kariyerine zarar verebileceğinden korktuğunu söylüyor. Çalışmalarına olan güveninin sarsıldığını söylüyor: “Gerçekten mahvolmuştum çünkü bu fotoğraflarımla ilgili değildi, bu benimle ilgiliydi. Bu gerçekten bana kendimi çok kötü hissettirdi”.
Rodriguez, ona dokunduğunu ya da onun fotoğraflarını çekmek için baskı yaptığını reddediyor. CJR’ye yazdığı e-postada şöyle diyor: “Birçok Güney Amerikalı fotoğrafçının danışmanlığını yaptım, hiçbir zaman bir şartım ya da karşılığında bir beklentim olmadı.”
Diğer kadınlar da Rodriguez’le ilgili benzer deneyimler anlatıyorlar. Kadınların çoğu kariyerlerinin başlarındaydılar. Baco Raton’da yaşayan yirmi beş yaşındaki fotomuhabiri Andrea Sarcos, Christian Rodriguez’in çalışmalarını Instagram’da takip ettiğini ve Ekim 2017’de Mexico City’e seyahat ettiği zaman buluşmak için mesaj attığını söylüyor. Ona “Ben bütün kalbimle size hayranım ve yakın gelecekte benzer bir yolda ilerlemeyi arzuluyorum” diye yazdı. Sarcos’un anlattığına göre, kahve içmek için buluştular ve Rodriguez, Sarcos’un portfolyosu hakkında dikkatlice eleştirilerde bulundu. Sarcos’a National Geographic için yaptığı çekimlerin seyahatlerinde kendisine eşlik edebilecek bir asistan tutmayı istediğini söyledi ve “Bu işi ister misin?” diye sordu. Ayrıca onu kendisinin bağlantıda olduğu bir fotoğraf festivaline davet etti ve orada portfolyo görüşmesi için ona bir yer ayarlayacağını söyledi.
Ardından Sarcos’a bir sonraki gün eski bir Mexico City otelinde onu fotoğraflayıp fotoğraflayamayacağını sordu ve çıplak olacağını ima etti. Sarcos bu istek karşısında şok oldu: “Bu noktada gerçekten rahatsız hissetmeye başladım” diye anlatıyor, “Özellikle de beni birçok şeyle kandırmaya çalışması yüzünden -fotoğraf festivali, National Geographic, benim asistanım olabilirsin, sana bir tavsiye.” Sektörde yeni biri olarak, bir National Geographic fotoğrafçısıyla çalışma imkanı cezbediciydi. “Bunu yapmak istemesem de bu fotoğraf çekimine evet demek zorunda hissettim” diye anlatıyor. Tavsiye almak için diğer fotoğrafçılara danıştıktan sonra, Rodriguez’e hayır dedi.
Rodriguez, Sarcos’a çıplak poz vermesini “bana çıplak fotoğraflarını gösterdikten ve diğer fotoğrafçılar için çıplak poz verdiğini söyledikten sonra” sorduğunu söylüyor. Sarcos Rodriguez’e kendisinin hiçbir fotoğrafını göstermediğini fakat kadın fotoğrafçı arkadaşlarıyla yaptığı üstsüz bir fotoğraf çekiminden bahsettiğini söylüyor. Rodriguez’le buluşmasından sonra ona WhatsApp üzerinden attığı mesajda Sarcos şöyle yazdı: “Ben bir model değilim. Çok iyi tanıdığım ve güvendiğim kız arkadaşlarıma kameranın önünde poz verdim, onlara iyilik olsun diye ve benim için eğlenceli ve rahat bir şey diye. Seninle daha yeni tanıştım. Asistanın olmamı, festivaline katılmamı ve benzeri bütün çok güzel tekliflerinin ardından senin fotoğraflarının konusu olmamı istemen beni çok rahatsız ediyor. Bana teklif ettiğin her şeyden ötürü sana borçlandığımı ve evet demem gerektiğini hissettim. Umarım bu sektörde seninle asistanın olarak çalışmak isteyen hiçbir başka profesyonel kadından aynı zamanda senin için hassas bir çekimde modellik yapmasını istemezsin.” Sarcos, beyanını destekleyen metin mesajlarının ekran görüntüleriyle CJR'yle paylaştı.
Ekvador'da yaşayan fotomuhabiri Isadora Romero, Mayıs 2016'da Quito'da Rodriguez tarafından verilen bir atölyeye katıldığını söyledi. Bir akşam, Rodriguez’in diğerleriyle beraber içki içtiği barın önünden geçiyordu, onlara katıldı. Kısa bir süreliğine yalnız kaldıklarında Rodriguez, Romero’ya onun çalışmalarını sevdiğini “ve bir sonraki projesinde tam olarak ihtiyacı olduğu tarzda bir kız olduğumu söyledi. Bana yaklaşmaya başladı. Gerçekten rahatsız hissettim. Sonra, onunla çalışırsam, benim projelerimi dergilere gönderebileceğini söylemeye başladı.”
Romero oradan ayrıldığını söylüyor. Ama o gece eve geldiğinde, Rodriguez ona mesaj attı ve kaldığı daireye gelmesini istedi. Romero duraksadı fakat Rodriguez ısrar etti. Ekran görüntülerine göre ona “Uykulu musun?” diye yazdı, “Bir şeyler içebiliriz ve seni uyandırır… ve sonra uyuyabilirsin!!!!” Bu cümleyi sırıtan bir emoji takip etti.
Romero, “Donakaldım, sanırım projelerimle ilgili söz verdiği için.” diyor. “Tekrar cevap vermedim ve atölyesine hiçbir zaman geri dönmedim”.
Rodriguez, atölyelerine katılan bütün öğrencilere kendi çalışmalarıyla ilgili yardım teklif ettiğini söylüyor. Gece geç saatlerdeki içki teklifi için, “diğer katılımcıları davet ettiğim şekilde” onu da evine davet ettiğini söylüyor.
Arjantinli fotoğrafçı Federica Gonzalez, Rodriguez’le 2016 yılında Buenos Aires’te tanıştı. Reşit olmayan annelere fotoğraf eğitimi vermeye yönelik bir projede Rodriguez’in asistanlığını yapması için bir arkadaşı tavsiyede bulunmuştu. Gonzalez, bir National Geographic fotoğrafçısıyla çalışma olasılığından büyük heyecan duyduğunu söylüyor. Asistan adaylarının tümünün katıldığı bir toplantıda, tüm adayların kadın olduğunu fark etti. Daha sonra Rodriguez, Gonzalez’e finale kaldığını bildirdi ve finale kalan diğer kadın fotoğrafçıyla birlikte onu öğle yemeğine davet etti. Rodriguez, toplantıya iki şişe şarap getirdi ve Gonzalez’in söylediğine göre içmeleri için ısrar etti. Daha sonra, Gonzalez’in ifadesiyle, Rodriguez onu eve bırakırken elini Gonzalez’in dizine koydu ve dairesine çıkıp portrelerini çekip çekemeyeceğini sordu. Gonzalez, “Gerçekten, gerçekten çok rahatsız oldum. Ne diyeceğimi bilemedim” diyor. Dairesinde başka insanlar olduğunu söyleyerek teklifi geri çevirdi.
Gonzalez işi aldı ve iki ay çalıştı. Bir noktada, Gonzalez’in belirttiğine göre Rodriguez, Gonzalez’in büyüdüğü kasabadan ona çıplak poz verecek kadınlar bulup bulamayacağını sordu ve Gonzalez bunu reddetti. Gonzalez, Rodriguez’in davranışlarından çok rahatsız olduğu halde kimse ona inanmadığı için hislerini gizlemeye karar verdi. 2016 yılının Aralık ayında Gonzalez, yeni yayımlanan bir çalışması hakkında Rodriguez’e yazarak geribildirim istedi ve Rodriguez’le çalışma deneyiminden olumlu şekilde bahsetti.
Rodriguez, Gonzalez’in dizine elini koyduğunu reddediyor ve Gonzalez’in fotoğrafını çekmeyi daha sonraki bir tarihte, atölyenin başlamasını beklerken gerçekleştirdikleri “hoş bir sohbet” sırasında teklif ettiğini söylüyor. Rodriguez’e göre, Gonzalez’in kendisine son mesajı, hikayesinin tutarsızlığını gösteriyor.
Modellik yapan Carmela Perez, Rodriguez’in kendisiyle 2013 yılında Montevideo, Uruguay’da bir çıplak fotoğraf çekimi için anlaştığını belirtiyor. Rodriguez, Perez’i fotoğraflamaya başladıktan sonra Perez’in poz verdiği yatağa çıkarak, Perez’in belirttiğine göre rızası olmaksızın bacakları, kalçaları, karnı ve göğsüne dokunmaya başladı. Ayrıca fotoğraf makinesinin yanı sıra cep telefonuyla da fotoğraflar çekti ve bu, Perez’in fotoğrafların profesyonel değil kişisel kullanıma yönelik olduğunu düşünmesine yol açtı. Bu deneyim Perez’i çok sarstı. Perez’in bir arkadaşı, olaydan sonra Perez’in kendisine olayın ayrıntılarını anlattığını söylüyor. Rodriguez, Perez’e dokunduğunu inkar ediyor ve “Çıplak fotoğraflarımın asla cinsel bir amacı yoktur” diye yazıyor.
Yalnızca ilk adı Kirra’nın yayımlanmasını ve soyadının kullanılmamasını isteyen başka bir kadın, Rodriguez’in Dominik Cumhuriyeti’ne bir haber gezisinde asistanlığını yapması için kendisiyle Ocak ayında anlaştığını söylüyor. Kirra’nın görevleri arasında Rodriguez’in 149 bin takipçiye sahip olduğu Instagram’da paylaştığı fotoğrafların altyazılarını yazmak da bulunuyordu. Yolculuktan önce Rodriguez, Kirra’ya bütçe düşük olduğu için aynı odada ve aynı yatakta yatmaları gerekebileceğini söyledi. Kirra, Rodriguez’e gönderdiği ve CJR ile paylaştığı mesajlarda net bir şekilde aynı odada kalmak istemediğini ve ilişkilerinin tamamen profesyonel olması gerektiğini yazdı. Dominik Cumhuriyeti’ne vardıklarında, Kirra’nın belirttiğine göre, Rodriguez kaldıkları otelde yalnızca bir boş oda olduğunu ve odadaki tek yatağı paylaşmaları gerektiğini söyledi. Daha sonra Kirra’nın belirttiğine göre yatakta pozlarını çekmek için ona baskı yaptı ve Kirra kabul etmediğinde öfkelendi. Kirra, cebinde çok az parayla kimseyi tanımadığı yabancı bir ülkede olduğu için kendini savunmasız hissetti ve belirttiğine göre Rodriguez’in taleplerini reddetmekte zorlandı. Birkaç gün sonra, görevi tamamlamadan tek başına Meksika’ya döndü. İfadesini desteklemek için, arkadaşlarıyla o sıralardaki yazışmalarını bizimle paylaştı.
Rodriguez, Kirra’nın otel odasını paylaşmayı kabul ettiğini söylüyor. “Kendisine rahatsız oluyorsa bu seferlik seyahat etmemesini tercih ettiğimi defalarca söyledim. Bu koşullarda seyahat etmeyi istediği konusunda ısrarcı oldu.” Fotoğrafının çekilmesini kabul etmesi için Kirra’ya asla baskı yapmadığını ve Kirra istediği zaman fotoğraf çekmeyi bıraktığını da sözlerine ekliyor.
Buenos Aires’te yaşayan Alman fotomuhabiri Sarah Pabst, 2015 yılında Rodriguez’in yürüttüğü bir atölyeye katıldı ve atölyede, o sırada üzerinde çalıştığı, kendisiyle partnerine odaklanan ve samimi bazı fotoğraflar da içeren kişisel projesini sundu. Atölye bittikten sonra Rodriguez, Pabst’a bir mesaj göndererek Pabst’ın katılmasını istediği bir proje düşündüğünü söyledi. Bir e-postada, “sosyal ağlarda cinselliğin keşfedilmesi hakkında çift yönlü bir fotoğraflı hikaye” üzerinde çalıştığını ve bunun çevrimiçi bir ilişki hakkında bir “kurgu belgesel” olacağını belirtti. İkisinin birbirine fotoğraflar göndermesinin iyi olacağını yazdı. Bu fotoğraflar, Rodriguez’in yazdığına göre, “sanal seks, meme, vajina, kıç, ayrıntılar, vb.”nin “müstehcen” fotoğraflarını içerecekti. Pabst’ın yüzünün görünmesi gerekmiyordu ve fotoğraflar yayımlandığında sahte isim kullanabilirdi. Rodriguez, “Bence eğlenceli bir fikir; belirli çalışma kılavuzlarıyla görsel bir deney olacak” diye yazdı ve Pabst’ın kimseye projeden bahsetmemesini istedi.
Pabst, “Okuduğumda donup kaldım. Böyle bir şey okuduğuma inanamıyordum” diyor. “Kendimi çok kötü hissettiğimi hatırlıyorum. O kadar klasik ki, kadın fotoğrafçıysan birinin çalışmalarınla ilgilendiğini düşünürsün ve sonra aslında ilgilendiklerinin çalışmaların falan olmadığını fark edersin. ‘Yine mi?’ diye düşündüm ve sildim gitti.” Bunun “tuhaf bir proje” olduğuna inanmaya karar verdi ve Rodriguez’le arkadaş kalıp onun düzenlediği birkaç festivale katıldı. Pabst, “Rodriguez, sanat ile taciz arasındaki o ince çizgide hareket ediyor” diyor.
Rodriguez, Pabst’ın atölyede sunduğu fotoğrafların doğası nedeniyle Pabst’a müstehcen fotoğraflar içeren bir “fotoğraf ve sanat projesine” katılmasını önerdiğini söylüyor. Rodriguez ayrıca Pabst’ın Güney Amerika’da bir Avrupalı olarak ayrıcalıklı bir konuma sahipken nasıl olup da kendini “taciz edilmiş ve savunmasız” hissedebildiğini sorguluyor.
Kadınların çoğu, utandıkları, suçlanacaklarından korktukları veya tanınmış bir fotoğrafçı aleyhinde konuşmak kariyerlerine zarar vereceği için deneyimleri hakkında açıkça konuşmadıklarını söyledi. Ancak Şubat ayında, Arjantinli fotoğrafçı Violeta Capasso, Instagram’da bir otoportresini yayımladı. Fotoğrafın altında, adını vermeden Rodriguez ile yaşadığı deneyimi anlattı.
Capasso, CJR’ye Rodriguez’in çalışmalarına hayran olduğu için Instagram’da onu takip ettiğini ve fotoğraflarını çoğunlukla beğendiğini söyledi. 2016 yılında Rodriguez de Capasso’yu takip etmeye başladı ve Instagram platformu aracılığıyla ona mesaj göndererek çalışmalarını beğendiğini, Buenos Aires’te olduğunu ve tanışmak istediğini yazdı. Capasso, 21 yaşındaki genç bir fotoğrafçı olarak bunu heyecan verici bulduğunu söylüyor. Rodriguez ve Capasso, Capasso’nun çalıştığı ofiste buluştu ve kahve içerlerken Rodriguez fotoğraf çekmek için yabancı ülkelere seyahat ederken kendisine eşlik etmek görevi de dahil olmak üzere Capasso’yu asistanı olarak işe almak istediğini söyledi. Rodriguez ayrıca Capasso’nun fotoğraflarını da çekmek istediğini söyledi. Capasso’nun belirttiğine göre, “Duygusal hallerimin fotoğrafını çekmek istiyordu. Özellikle şöyle dedi: ‘Örneğin azmışsan, azgın fotoğraflarını çekmek istiyorum.’” Capasso, bundan rahatsız olduğu halde zamanı geldiğinde hayır diyebileceğine karar vererek teklifi kabul etti. Söylediğine göre, çalışmalarına böylesine hayran olduğu bir fotoğrafçıyla çalışmaya can atıyordu.
Capasso, “Her şeyi kabul ettim çünkü işin içinde seyahat etmek ve onun asistanı olmak vardı, ayrıca çalışmalarımı düzenlemeye, fotoğraflarımı seçip derlemeye başlamak istiyordu. Üstelik o sırada National Geographic için Buenos Aires’te reşit olmayan anneler hikayesini çekiyordu ve gerçekten buna dahil olmayı istiyordum” diyor.
Capasso, el sıkışıp ayrıldıklarını söylüyor. Ertesi gün Rodriguez, Capasso’ya yatakta çekilmiş iki fotoğrafını gönderdi. “Nasılsın? Ne yapıyorsun?” yazdı. “Bu otelin iyi yanı, yatağın kocaman olması!! Geceleri burası çok soğuk...”
Capasso, öfkeli bir şekilde yanıt yazarak onunla yatmayı değil sadece çalışmayı istediğini söyledi. Rodriguez, Capasso’ya kendisini yanlış anladığını ve milenyum kuşağından olan Capasso’yla bağ kurabilmek için ona “selfie” gönderdiğini yazdı. Capasso, yanıt vermediğini ve Şubat ayındaki Instagram gönderisine kadar bu konu hakkında hiç konuşmadığını söylüyor. O zaman bile, onu teşhir etmeyi değil, diğer kadın fotoğrafçıları dikkatli olmaları konusunda uyarmayı amaçladığını belirtiyor. Ancak Rodriguez’in taciz ettiği diğer kadınlar, hikayenin Rodriguez hakkında olduğunu anladı ve Capasso, benzer deneyimler yaşamış kadınlar tarafından mesaj yağmuruna tutuldu. Gonzalez de bu kadınlardan biriydi ve onlarca başka kadının adına, Rodriguez’i taciz ve finansal sömürüyle suçlayan bir Facebook gönderisi oluşturdu.
Rodriguez de gönderiyi görüp Capasso’ya Instagram aracılığıyla doğrudan mesaj yazdı. “Öncelikle, uygunsuz davranışım için özür dilemek isterim. Kendini kötü hissetmeni istemezdim ve davranışım yanlıştı” diye yazdı. Ardından, toplumsal cinsiyet eşitliğine önem verdiğini ve kadın fotoğrafçılara fırsatlar sunmak için çalıştığını yazdı. Rodriguez, CJR’ye gönderdiği e-postada, Capasso’ya “selfie”yi “sarhoşken” gönderdiğini ve o sırada aralarındaki mesafenin 2500 kilometre olduğunu söylüyor. Bunun “aptalca” bir davranış olduğunu ancak Capasso’yu taciz etme niyetinin olmadığını ifade ediyor.
Kadınların çoğu, Rodriguez’in sıklıkla fotoğrafladığı genç ve savunmasız kadınların güvenliğinden endişe ettiğini söyledi. Rodriguez, CJR’ye gönderdiği e-postada şöyle yazıyor: “Hayatımda hiçbir zaman, bırakın her hangi bir cinsel istismarda bulunmayı, bir kadını taciz etmeye de kalkışmadım. Eylemlerimin bir kadının kendini savunmasız hissetmesine neden olmuş olması fikri bile saatlerce düşünmeme ve davranışlarımı analiz etmeme neden oldu. Bu nedenle, herhangi birini üzdüysem çok pişmanım ve eylemlerimden dolayı incinmiş olan herkesten tüm içtenliğimle özür diliyorum. Herkes gibi ben de hayatımda hatalar yaptım ve bunları telafi etmek isterim. Çalışma arkadaşlarımın bazılarıyla karşılıklı anlaşmaya dayalı ilişkiler sürdürmem veya böyle ilişkiler kurmaya çalışmam doğru değildi.”
Rodriguez, fotomuhabirliğinin yanı sıra moda ve sanat fotoğrafçılığı alanında çalıştığını ve İspanya’da fotoğrafçılık okuduğu okulda, “Hocaların öğrencilerden çıplak poz vermelerini istemelerinin ve öğrencilerin sınıf arkadaşlarının çıplak portrelerini çekmelerinin çok yaygın” olduğunu söylüyor.
E-postasında, “Projelerimin bazıları çıplak veya çıplaklıkla ilgili fotoğraflar içeriyor. Çoğu zaman normal insanlar, arkadaşlar ve yakın tanıdıklarımla çalıştım. Birine çıplak fotoğrafını çekip çekemeyeceğimi sormanın yanlış bir tarafını görmüyorum. Kişi fotoğrafının çekilmesini isteyip istemediğine kendisi karar vermekte özgürdür. Kimseyi portresini çekmek için zorlamadım. Her zaman rızaya dayalı ve model sözleşmesi imzalayarak çalışırım. Kimseye fotoğraf çektirmesi için baskı yapmadım” diye yazıyor.
Rodriguez, geçen yıla kadar yedi fotoğrafçıdan oluşan dünya çapında bir kolektif olan Prime’ın üyesiydi. Prime üyeleri, Rodriguez’in Sarcos ile iletişiminden haberdar olunca Kasım 2017’de onu sessizce kovdu. Mart ayında, Gonzalez’in Facebook gönderisinden sonra Prime, Rodriguez’in ihraç edildiğini beyan etti. Beyanda, “Prime, Christian Rodriguez ile yaşadıkları deneyimler hakkında cesurca konuşan kadınların yanındadır, onları desteklemekte ve takdir etmektedir. Prime işveren olmamakla birlikte, Rodriguez’i ve çalışmalarını yükselten fotoğrafçılardan oluşan bir kolektif olarak biz, kendisiyle ilişkimizin fotoğraf camiasındaki şöhretini artırarak sektördeki kadınlara erişimine katkıda bulunmuş olmamız olasılığından dolayı pişmanız. Bu kaygılandırıcı yeni açıklamaların ışığında, Rodriguez’i ihraç ettiğimiz sırada bunu açıklamadığımız için de artık pişmanız” deniyordu.
Mexico City’de yaşayan yazar, video prodüktörü ve gazeteci Alice Driver, Rodriguez’in Sarcos’a yönelik davranışlarından Ekim ayında haberdar oldu. National Geographic’in fotoğraf direktörü Leen’e Facebook Messenger üzerinden yazarak şikayetler konusunda Leen’i bilgilendirdi çünkü Rodriguez, dergiyle çalışıyor olmasını kadınlarla etkileşiminde bir koz olarak kullanıyordu. Leen, Şubat ayında yanıt verdi. Aynı ay, Rodriguez’in Kolombiya’da reşit olmayanların hamileliğiyle mücadeleye ilişkin fotoğrafları dergide yayımlandı. Driver’ın paylaştığı ekran resmine göre, mesajında Leen şöyle yazıyordu: “Paylaşım için teşekkür ederim. Bunu daha önce görmediğim için özür dilerim. Ancak şu anda bununla uğraştıklarını [mesajda aynen böyle yazıyor] size bildirmek istedim. Çok talihsiz bir durum. Ayrıca Rodriguez bizimle ilişkisini abartıyor ve ilişkiyi bu şekilde karakterize ettiğini öğrenmek beni üzdü.”
Röportaj talebine yanıt olarak National Geographic, CJR’ye şu ifadeyi gönderdi: “National Geographic her türlü cinsel taciz şikayetini ciddiye almakta ve incelemektedir. Christian Rodriguez’e gelince, artık bizimle çalışmıyor.” Medyaya konuşmasına izin verilmeyen bir dergi çalışanı, editörlerin Rodriguez’e yönelik suçlamalardan Ocak ayında haberdar olduğunu ve fotoğraflarının derginin Instagram hesabında yayımlanmasını durdurup derginin ona verdiği başka bir işi iptal ettiğini söylüyor. Ancak çalışana göre, Rodriguez’in fotoğraflarını Şubat sayısından çekmek için artık çok geçti. Rodriguez’in kendilerini taciz ettiğini söyleyen kadınların bazıları, National Geographic adına Rodriguez’i soruşturan bir kadının kendileriyle iletişime geçtiğini söyledi.
Atölye çalışmaları ve portfolyo incelemeleri, genç fotoğrafçılar için önemli etkinliklerdir; hem yeteneklerin tanınmasını hem de sektördeki en iyi fotoğrafçıların ve editörlerin bir kısmı ile bağlantı kurma ve onlardan öğrenme fırsatı elde etmelerini sağlar. Ancak genç fotoğrafçılar, bu etkinliklerin çoğunun, eğitmenlik yapan ve değerli danışmanlar olabilmiş sabit bazı erkek fotoğrafçılar ve editörlerin cinsel yaklaşımlarından ve uygunsuz yorumlarından kaçınmak için mücadele eden genç kadın katılımcılar açısından mayın tarlaları olduğunu söylüyorlar.
Eddie Adams Atölyesi en prestijli atölyelerden biridir. Birçok genç fotomuhabiri, katılmak için seçilmeyi sektörde başarı için bir ön koşul olarak hissedebilir ve bu onlar için kariyer değiştiren bir deneyim olabilir. Bununla birlikte bu atölye, böyle etkinliklerin kadın fotoğrafçılar için ortaya çıkardığı problemlere de bir örnektir. Altı kadın fotomuhabiri, atölyeye eğitmen olarak katılan fotoğrafçı ve editörlerin uygun olmayan davranışlarına maruz kaldıklarını veya şahit olduklarını söylüyor. Bazıları, şikayet ederek kariyerlerine zarar vermekten çok korktuklarını söylüyor, diğerleri ise şikayetlerinin cevaplanmadığını belirtiyor.
Hepsinin söylediği ise, atölye düzenleyicilerinin, uygunsuz davranışlar hakkındaki şikayet başvurularına ilişkin hiçbir işlem yapmadığı. Birçoğu, atölyelerde ağır içkiler içilen ve gece geç saatlere kadar yapılan parti kültürünün görevi kötüye kullanmaya yol açan, profesyonel olmayan bir atmosfer yarattığını söylüyor. Katılımcılar -hem eğitmenler hem de öğrenciler- sıklıkla akşamları beraber içiyorlar ve portfolyo incelemeleri akşam 11:30 için planlanıyor. Katılımcılar, portfolyo incelemelerinden gecenin geç saatlerine kadar içkinin su gibi aktığı gürültülü partiler olarak bahsediyor.
Amanda Mustard, Eddie Adams Atölyesine 2013 yılında katıldı. Ancak Bangkok’ta çalışan fotomuhabiri, bunun heyecan verici olması gerekirken bir hayal kırıklığı olduğunu söylüyor: “Her şeyden çok bir erkek partisine benzeyen şekilde son buldu. Maçoluk, delice içki içme ve tüyler ürpertici danışmanların birleşimi, profesyonel olmamanın şok edici seviyesiydi ve ben bir kadın katılımcı olarak kendimi çok savunmasız hissettim.”
İsminin açıklanmasını istemeyen bir fotoğrafçı, 2013 yılında atölyeye gönüllü olarak katıldı. Bir gece portfolyo incelemeleri yapılırken, Eddie Adams Atölyesinin uzun zamandır demirbaşlarından olan yaşlı bir fotoğrafçı, ona çalışmalarından bazılarını göstermek istedi. Portfolyo incelemeleri, katılımcıların kaldığı otelin barında yapılıyordu ve fotoğrafçı onu, kamerasının olduğu, bardan birkaç kapı aşağıdaki odasına yönlendirdi. “Çantasından kamerasını aldı ve çıplak bir öğrencinin ağaçlıkta çekilmiş fotoğraflarını bana göstermeye başladı” diye ifade ediyor. Katılımcı, öğrenciyi, o hafta atölyeye katılan bir kadın olarak tanıdı. “Ve [erkek fotoğrafçı] bana şöyle dedi: ‘Ve senin bana model olmanı istiyorum şimdi, yatakta.’” Katılımcı, fotoğrafçıya hayır dediğini ve odadan çıkmaya davrandığını söylüyor. “Beni yere doğru itmeye ve öpmeye başladı. Hayır diyerek onunla boğuşmaya başladım ve odadan çıkmak için onu üzerimden ittim” şeklinde anlatıyor.
Aynı hafta, önde gelen bir yayının fotoğraf direktörü onun çalışmalarını görmek istediği zaman çok mutlu oldu. Atölyenin final gecesindeki partide, fotoğraf direktörü odasının anahtarını eline tutuşturup ona: “Beni nerede bulacağını biliyorsun” dedi. Bu etkileşimden katılımcının çıkardığı sonuç, kendi ifadesiyle, editörün gerçekten onun çalışmasıyla ilgilenmemiş olduğudur.
“Her şeyden çok bir erkek partisine benzeyen şekilde son buldu... Ben bir kadın katılımcı olarak kendimi çok savunmasız hissettim.”
Kadın fotoğrafçı, Eddie Adams Atölyesinin ana finansal sponsoru Nikon’un iki temsilcisine atölyede saldırıya uğradığını anlattığını ve onların, çıplak fotoğrafı çekilen öğrenciden haberdar olduklarını belirtiyor. Nikon, CJR’nin kendilerinden talep ettiği yorumları yanıtlamadı.
Vox, Witty’nin 2015’te koçluk yaptığı Eddie Adams Atölyesinde birçok öğrenciyi taciz ettiğini bildirdi. Ve 2014’te, tanınmış bir fotoğrafçı olan fotomuhabiri Melissa Golden, çok iyi bilinen bir fotoğraf editörü –Hylton’a davetkâr mesajlar gönderen ve New York’ta bir fotoğrafçı ile istenmeyen fiziksel kontak kuran editörle aynı editör- ona yaklaştığında ve ünlü bir fotoğrafçının otel odasına gitmesini istediğinde atölyede gönüllü olarak çalışıyordu. “Temelde, beni arkadaşına vermeye çalıştı ki bu aşağılayıcı ve sersemleticiydi” şeklinde ifade ediyor. Fotoğrafçı bu olayı hemen bildirmedi ve bunun için atölyeyi suçlamıyor. Golden, editörün etkinliğe bir takım lideri olarak hâlâ dahil olduğunu gördüğünde, uzun zamandır atölyede olan bir eğitmene bu davranışı geçtiğimiz güz bildirdi. Eğitmen, Golden’ın adını kullanmadan, bu deneyimle ilgili atölyenin idari yapımcısı Mirjam Evers’a ve kurucu ortağı, yönetim kurulu üyesi Alyssa Adams’a Ocak ayında bir e-posta gönderdi. Adams 30 Ocak’ta yanıt verdi, “Bizi bu diyaloğa dâhil ettiğiniz için teşekkür ederiz” yazdı. “Bu noktada bu bilgiyle ne yapacağımızdan emin olmamakla birlikte dâhil ettiğiniz için teşekkür ederiz.”
Mart ayında editör, atölyenin danışma kuruluna üye oldu. Editör, şu anda atölyenin web sitesinde ve eğitmenler sayfasında kurulun bir üyesi olarak görünüyor.
Atölyelerin seri tacizcilerle baş etmelerinin yollarından biri; bu bireylerin gelecekteki etkinliklere katılımlarını sessizce reddetmektir. Eddie Adams Atölyesinin düzenleyicileri, Witty hakkındaki şikayetleri duyduktan sonra onu atölyeye davet etmediler. Fakat Women Photograph’ın kurucusu Zalcman, bu uygulamanın basitçe faillerin istismarlarına diğer alanlarda devam etmelerine izin verdiğini söylüyor. Zalcman, “İnsanları korumanın toplum çapında daha iyi yollarını bulmalıyız” diyor; “Uygun olmayan insanları yasaklamak için önlemler almak harika, bu gerçekten önemli; ancak böyle bireylerin ve bu davranışın karşısında toplumsal bir duruş sergileyemiyorsanız o zaman ne anlamı var?”
Geçen sene, atölye ilk defa tüm katılımcıların, “istenmeyen cinsel yaklaşımlar, cinsel içerikli ricalar ve diğer fiziksel veya sözlü tacizleri” de içeren, cinsel tacize sıfır tolerans politikasını deklare eden etik çalışma kurallarını imzalamalarını şart koştu. Tacize maruz kalan veya şahit olan herkesin bunu atölye personeline bildirmeleri istendi ve böyle bir davranışa kalkışan herhangi birinin atölyeden ayrılmasının isteneceği ve atölyeye geri davet edilmeyeceği bildirildi. Röportaj ve e-posta alışverişinde, Adams ve Evers, editörün kendisi hakkında bir şikayet alındıktan sonra danışma kuruluna niçin tayin edildiği ve şikâyeti soruşturup soruşturmadıkları hakkında yorum yapmayı reddetti. Fakat tacizi önlemek için çalıştıklarının kanıtı olarak yeni etik çalışma kurallarına işaret ettiler. “Tüm katılımcıların güvenliği ve iyi oluşuyla çok ilgiliyiz ve atölyede proaktif olmak için uğraşıyoruz.” Adams bir e-postada böyle yazıyor. Bir röportajda, Eddie Adams Atölyesinin taciz şikayetleriyle baş etmeye yönelik bir prosedürün olmamasını savunuyor ama Eddie Adams Atölyesinin bir prosedür geliştireceğini ve Ekim’de bu yılki atölyede bunun uygulanacağını söylüyor. Atölye personeline bildirilen önceki bir taciz vakası olduğunu ve halledildiğini söylüyor. “Geçmişte, [cinsel taciz] bir sorun olmadığında... insanlar, kimlerin destekleyici olduklarını az çok biliyorlar, destekleyen insanlarla konuşabiliyorlardı. Ama biliyorsunuz, artık bu gerçek bir sorun... etik çalışma kurallarımız var ve bu yıl bir prosedür seti uyguluyoruz.” Bunlar henüz geliştiriliyor. Adams, atölyenin geçen sene hiç şikayet almadığını ve gelecekte de almayı ummadığını söylüyor.
Evers, katılımcıların kariyerleri için olumsuz sonuçlanacağından korkmadan güven içinde tacizi bildirebileceklerini ekliyor. Şöyle ifade ediyor: “Umarım, insanlar bana, Alyssa’ya, diğer personel mensuplarına veya gönüllülere gelmek için kendilerini yeterince rahat hissedebilirler. Biliyorsunuz, açıkça kadınları korumak için her şeyi yapıyoruz -biz kendimiz kadınız... Şimdi etik çalışma kurallarımız da işlerlik kazandığına göre endişelenmemeleri gerektiğini düşünüyorum; kariyerleri veya bu durumun onları nasıl etkileyebileceği hakkında endişelenmemeliler çünkü... eğitmenin tanınmış olup olmaması önemli değil. Bir olay yaşanacak olsa biz hallederiz.”
Fakat Eddie Adams Atölyesinin bazı mezunlarına göre etik çalışma kuralları çok yetersiz ve çok geç. Atölye liderlerinin görevi kötüye kullanmaya ilişkin şikayetlere kamuoyu önünde cevap vermemiş olmaları yüzünden öfkeliler. Bu sessizliğin, şikayetlerin profesyonel alanda intikam alınmasına yol açmayacağına dair kendilerine güven vermediğini ifade ediyorlar.
Mustard, geçtiğimiz yıl atölyedeki deneyimiyle ilgili sosyal medyaya yorum yazdığında, kısa bir süre sonra, bir meslektaşı aracılığıyla dolaylı olarak atölye düzenleyicilerinden bunu sansürlemesini isteyen bir talep aldı. “Onlar beni korumazken neden ben bu dünyada onları koruyayım ki diye düşündüm. Böylece dürüst geri bildirimimi ve etkinlikte kadınları güvende tutmak için bazı önerilerimi email atma fırsatını kullandım” diyor. “Hiçbir zaman bir cevap almadım. Başından sonuna, Eddie Adams Atölyesi deneyimim, bu sektörü yaralayan çok fazla toksik kültürün bir örneği olması oldu.”
2007 yılında Eddie Adams Atölyesinin katılımcısı olan fotomuhabiri Justin Cook, atölyeye bu konu hakkında gönderdiği e-postaya ve Facebook üzerinden atölyeye yazdığı açık mektuba hiç ses gelmemesinden, onun deyimiyle “telsiz suskunluğu”ndan çok rahatsız olmuş. Bu mektupta Cook, yetkililerden kamuoyu önünde tacizi kınamalarını, eğitmenlere yönelik seçim süreçlerini gözden geçirmek için attıkları adımları özetlemelerini ve tacizcileri etkinlikten menetmelerini istedi. “Aşırı boyutlara varmış taciz hikayelerinden, cinsel zorlama, aşağılama ve genellikle bizim sektörün içinde, özellikle konferanslarımızda kadın fotoğrafçıların deneyimledikleri gücün kötüye kullanımından dehşete düştüm” şeklinde yazdı. “Yıkıcı davranışlara izin veren sessizlik kültürü ve kurumsal politikaların değişmesini talep ediyoruz. Erkekler, bu değişimin kendisi olmak zorundalar; bu, organizasyonlarımızı sorumlu tutmakla başlar. Genç fotoğrafçılar için güvenli bir öğrenme ortamı sağlamakta başarısız oldukları takdirde bu konferansları, seminerleri ve atölyeleri boykot etmelidirler.”
Cook, bir yönetim kurulu üyesinin kendisine bu konuda konuşmayı önerdiği bir Facebook mesajı yazdığını ama onun hiç takip etmediğini ve Cook’un Facebook arkadaşlık isteğini görmezden geldiğini söylüyor. Evers ve Adams, Mustard veya Cook’a neden yanıt vermemiş oldukları hakkında yorum yapmayı reddettiler. Cook ve fotomuhabiri Daniel Sircar, “fotomuhabirliği alanındaki atölyeler, konferanslar ve bunları yöneten organizasyonlara” benzer bir açık mektup yazdılar ve erkek fotomuhabirlerini bunu imzalamaya davet ettiler. Bazı kadınların da dahil olduğu 450 kişi mektubu imzaladı.
Şubat ayında, onlar bu çabayı gösterdikten sonra, Eddie Adams Atölyesinde yönetim kurulu üyesi olan Jim Colton, Witty’ye karşı suçlamalardan üzgün ve öfkeli olduğunu belirten; erkekleri, bu gibi davranışlara karşı ses çıkarmaya, sektördeki insanları bu gibi suçlamalara hızlıca tepki vermeye çağıran bir blog yazısı yazdı. Bununla birlikte tacizin sektörde yayılmış olduğu fikrine karşı geri adım attı ve bu gibi suçlamaların, insanları tüm fotoğraf editörlerinin istismarcı olduğuna inandıracak olmasından endişe duyduğunu yazdı. Açık mektuba görünür bir şekilde referans olan insanları, “sosyal medyada, bu faillerin çalıştığı ya da katıldığı organizasyonların adıyla çağrı yaptığı ve bir açıklama istediği ve onları boykot etmekle tehdit ettiği” için eleştirdi. Bu, “kendi türünün tacizi olan siber zorbalık. Böylece faillerin çalıştıkları veya katıldıkları atölyelerin organizasyonlarını taciz etmek, çözümünüz bu mu? Gerçekten mi?” şeklinde yazdı. Bu mektup, “en iyi ihtimalle sembolik veya en kötüsü küçümseyici” diye ekledi.
“Eddie Adams Atölyesine gelirsek,” diye yazdı, “sözde saldırılardan birinin gerçekleştiği bu yerde son 27 yıldır kesintisiz olarak takım editörü ve son zamanlarda da moderatör oldum. Ve kesin surette belirtebilirim ki; eğitmenler, sadece bizim gemimizin avantajını değil, tüm katılanların güvenliğini sağlamayı burada, geçmişte ve her zaman taahhüt edecektir.”
2015’te Eddie Adams Atölyesine katılan Carter McCall, özel Facebook grubunda Witty hakkındaki Vox hikayesini paylaştı; Eddie Adams Atölyesinin 2015 mezunları için “bir tartışma açmayı” umduğunu söylüyor. “Yönetim kurulu üyeleri bu grupta ve ben belki bunun hakkında konuşabileceğimizi veya Eddie Adams Atölyesinden bir çeşit resmi yanıt alabileceğimizi düşündüm; ancak bu gerçekleşmedi.” McCall birçok yazı yayımladı ve hatta yazılarında kurul üyelerini etiketledi ama cevap vermediklerini söylüyor. Bu kurumsal sessizliğin -sadece Eddie Adams Atölyesinin değil, diğerlerinin de sessizliği- bir hayal kırıklığı olduğunu belirtiyor. “Bu konular ortaya çıktığında... güç sahiplerinin sizi yönlendirmesini beklersiniz” diye ifade ediyor. “Ve burada hiçbiri yokmuş. Diğer sektörlerde olduğu gibi açık bir tartışma olmadı.”
Cinsel tacizin etkileri geniş kapsamlıdır, bazı kadınları alandan uzaklaştırır ve diğerlerinin fotoğraf festivallerine, atölyelere veya ağ kurma etkinliklerine katılmamalarına sebep olur. Bazı kadınlar danışman aramayı bıraktıklarını söylüyor; çünkü çok fazla taciz deneyimi yaşamışlar, sahada kadın danışmanların sayıca yetersizliğini tanımladıklarında bile. Diğerleri ise, kendi sektörlerinde yırtıcıları korurken suistimallere veya dünyadaki yanlışlara ışık tuttuğunu iddia eden bir alanda çalışmanın ikiyüzlülüğünden iğrendiklerini söylüyorlar.
fotomuhabiri Melissa Golden, “Herkesin travma için eşik seviyesi farklıdır ve bazı travmalar önlenebilir” diye ifade ediyor. “Bazı kadınları cinsel tacize katlanacak kadar dayanıklı sandığımızdan fotomuhabirliğinde inanılmaz yetenekleri kaybettiğimizi düşünmekten nefret ediyorum. Kadınları suçlamayı bırakıp tacizcileri suçlamalı ve daha iyi davranış ve yaklaşımlar talep etmeliyiz.”
Ve çoğu, tacizcilerini bildirerek probleme son vermeleri için kadınların üzerindeki bu ispat zorunluluğundan yıldıklarını ifade ediyor. Zalcman, istismar hakkında bu kadar az kadının konuşmasının nedeninin, şikayetlerinin genellikle kendilerine zarar vermekten başka bir etkisinin olmaması olduğunu söylüyor. “İfşa etmeye çalıştığınız kişiye yönelik hiç sonuç alamadan kendinize ciddi bir profesyonel zarar verirsiniz.”
New York’taki bir fotoğraf editörü, yöneticisi tarafından yıllarca tacize ve zorbalığa maruz kaldığını, en sonunda şirketten ayrılmaya zorlandığını söylüyor. Bu kişinin davranışını iki kez bildirdi -bir kez yöneticisine, sonra ayrılış görüşmesinde tekrar insan kaynaklarına- ve hiçbir etkisi olmadı. “Yönetici, ‘Bunu rapor etmek zorundayız’ demek yerine, şuna benzer bir ifade kullandı: ‘Peki, seni onunla barıştırabilmenin yollarını bulmaya çalışalım’” diyor. “Bir editör olduğum ve hatta bir şeyleri bildirmek için uygun kanalları kullandığım halde hiçbir şey değişmedi.”
Bazı fotomuhabirleri, resmi kanallardan harekete geçmenin yerine, tacizle ilgili meselelerini sanal ortamda dile getirdiler. Fakat kapıları tutanların desteği olmadan, bu onları savunmasız bırakabilir.
Anonim kalmayı isteyen New Yorklu bir fotomuhabiri, yakın dönemde özel bir çevrimiçi forumda iki tacizcinin adını verdiğini söylüyor. “Bu adamları koruduğumuz gerçeğinden bıkmıştım. Hepimiz bizim sektörde kimlerin yırtıcı olduğunu biliyorduk ve yalnızca isimlerini fısıldıyorduk; fakat onların isimlerini fısıldamayı sürdürürsek bu böyle devam edip gidecek. Tırmıklarımız ve meşalelerimizle toplanıp kapılarını çalmayı savunmuyorum; sadece en azından açık olmamızı ve isimlerini kullanmamızı savunuyorum çünkü isimlerin anonim olması korumayla eşdeğerdir. Bu adamları niye koruyoruz? Neden itibarları ve kariyerleri, iş arkadaşlarımın güvenliğinden ve bu sektörde yükselmesinden daha önemli?” fotomuhabirinin bir arkadaşı daha sonra gönderisinin sektördeki tanınmış insanlara ulaştığı ve onları sinirlendirdiği konusunda onu uyardı ve fotomuhabiri, olumsuz sonuçlarla karşılaşacağı konusunda endişelendi.
“Bazı kadınları cinsel tacize katlanacak kadar dayanıklı sandığımızdan fotomuhabirliğinde inanılmaz yetenekleri kaybettiğimizi düşünmekten nefret ediyorum.”
Fotomuhabirleri, değişimin kurumlardan ve yetkili pozisyonlardaki insanlardan gelmek zorunda olduğunu söylüyor. “Bizim sektörün ayağa kalkması ve bu yönde davranan insanlar hakkında açıklama yapması gerekir” diye anlatıyor Bleasdale. “Ajanslar, bunların kim olduğunu, geçmişte kimlerin uygunsuz davrandığını ve kimlerin hâlâ uygunsuz davrandığını kesinlikle biliyorlar. Fakat sessiz kalıyorlar; bütün bunların onları es geçeceğini umarak, böyle insanları temsil etmenin kamusal utancını duymadan bunu atlatabileceklerini umarak...”
Bleasdale, ajansların temsil ettikleri fotoğrafçıları “denetlemeleri” ve pozisyonlarını istismar edenleri ihraç etmeleri gerekir, diyor; özellikle atölyelerde eğitim verenler gibi güçlü pozisyonda olanları. “Ajansların..., bu insanlar tarafından istismar edilmiş insanlara ‘Biz burada bazı şeylerin yanlış gitmekte olduğunu biliyoruz ve yeter artık diyerek cesur bir ifade kullanıyoruz’ deme sorumluluğu vardır. Ve ancak o zaman sektörümüzdeki diğer fotoğrafçılarla gelecekteki ilişkilerin gerçekleşebileceği yolları ve yöntemleri çizmek için onlara güvenilebilir. Birçok ajansın yaptığı gibi, bu fotoğrafçılar hâlâ ajansınızdayken davranış kuralları koyamazsınız. ”
Mustard, bu gibi değişiklikler yapılana kadar kadınların sonuçlara kendi başına katlanmak zorunda kalacağını söylüyor. “Bu meselenin yükü, onu çözme gücüne sahip olanlara yüklenmelidir. Fakat sessizlik kültürü sürdüğü ve güç sahiplerinin aynaya bakacak cesareti olmadığı sürece bu yük kadınların üzerindedir ve olmaya devam edecektir. Bir değişiklik yapmak için yeterince rahatsız olmaya istek duymayan her bir güç sahibinin yerine burada bir kadın bedel ödüyor.” (ÇT)