Dicle Nehrinin Doğu yakasında Kâhbî köyünün nehre nazır eteklerinde hafif bir meyil üzerine kurulu 1600'lü yıllarda bazalt taştan yapılmış bir köşktür Qaws ya da diğer adıyla Çarbax Köşkü.
Rumî Şeyhi olarak bilinen Nakşibendi Aziz Mahmud Urmevi'nin köşküdür. Hikâyesini 2001 yılında yayınlanan "Sırrını Surlarına Fısıldayan Şehir Diyarbakır" kitabımda yazıp anlatmıştım.
Dördüncü Murad (1612-1640) 1638 yılında 197 gün süren Bağdat seferine giderken yaz sonunda ulaşır Diyarbekir'e. Ününü daha önceden duyduğu Şeyh Aziz Mahmud Urmevî'nin köşkünün ikinci kattaki odasında konuk olur. Padişah konuk olunca o oda "Cihannuma" odası olarak dillendirilir. Sahiden de kent halkının şehirlerine yakıştırdığı "dünya dedikleri yer, burasıdır" namlı cihana nazır bir manzaradır. Dicle Nehrinin yarattığı kavis, Hewsel Bahçeleri ve kadim şehrin muhteşem sur burçları uzaktan ben buradayım demektedirler.
Ama bu güzellik kanla boğulacaktır. Henüz 25 yaşında olan ve bütün yönetiminde anası Kösem Sultan ile birlikte olmadık sertlikleri tebaaya reva görmüş Murad padişah Diyarbekir'de de kendini gösterecektir.
Şeyhe bir akşam yemeğinde sorar padişah, "14 senedir Safeviler'in elinde olan Bağdat'ı alabilecek miyim? Bağdat Seferi nasıl olacak!"
Urmevi; "Çok kan dökülecek, ama sefer zaferle sonuçlanacak xwînkârım" der.
Padişah; "Neden hünkâr yerine 'xwînkâr' dedin" diye sorunca... "Çünkü çok kan dökecek ve öyle anılacaksınız" der Aziz Mahmud Urmevi.
Hemen sonrasında zaten tetikte bekleyenler "Çok müridi var, tehlikelidir. Bir gün baş kaldırabilir" deyince gereğini yaptırır 4. Murad. İşte o Qaws Köşkünün sahibi; IV. Murad döneminin etkili Nakşibendi şeyhlerinden biri olan Aziz Mahmud Urmevi, 4.Murad'ın emri üzerine idam edilir.
1638 yılının Aralık sonunda sahiden çokça kan dökülerek Bağdat'ı ele geçirir Murad Han ve dönüş yolunda yeniden Çarbağ Köşkünün cihannumasında konaklar "Şu geleceği gören ve kıydığımız şeyhin çocuklarını çağırın da gönüllerini alalım" der. Oğlunu bulurlar. Oğlu huzura çıkarken biri yolda kulağına fısıldar ve der ki; "Bak bu padişah babanı astı, senin gönlünü almak için 'Dile benden ne dilersen' diye sorarsa onu zora sokmak için 'Kâbe'yi istiyorum' de" der. Öyle der Urmevi'nin oğlu huzurda. Sorar padişah yanındaki vezir û vüzera'ya ne ister diye! "Padişahım ne olacak hemen bu köşkün arkasında Kâhbî isminde bir köy var orayı ister" derler. "Senin ve ailenizindir" der 4. Murad...
İfade edildiği üzere Mahmud Urmevi'nin 40.000 kadar müridinin bulunduğu kaynaklarda yer alır. "Rumiyye şeyhi" olarak da bilinen Aziz Mahmud Urmevi, Evliya Çelebi'nin "Seyahatnamesi"nde şöyle geçer: "Murad Han Diyarbakır'a geldiğinde Kimyacı Maanoğlu kızını ve Rumiyye şeyhi Aziz hazretlerini bir günde şehit edip İstanbul'a hicri 1048 tarihinde girdi ve yedi gün yedi gece şenlikler oldu."
Qaws Köşkünü 1960'lı yıllarda ailece pikniğe gittiğimiz çocukluk günlerinden hatırlarım. Ayakta sapasağlam ve avlusunda havuzu, havuzun etrafında envai çeşit güllere bezeli, dağdan küçük mağara ağzı oyuk içinden gelen buz gibi kaynak suyu olan bir köşktü. *
Piknik günlerimizde köşke su almaya giderdik. Fötr şapkalı şık giyimli biraz da asabi bir sahibi vardı. Su almamıza izin verirken, güllere çiçeklere zarar vermememiz konusunda da mutlaka uyarıda bulunurdu. Köşkün dışındaki yamaçlarda yabani melengiç ağaçları vardı. Üzüm salkımı şeklinde yeşil ekşi melengiç toplar yerdik.
Tam elli yıl sonra önceki gün bir daha gidip gördüm. Sadece nehre bakan tarafında köşkün batı duvarından kalma bir parça, sağında ve solunda en fazla yarım metre yüksekliğinde iki temel parçası kalmıştı geriye.
Duvarın üzerinde bir kaplumbağa vardı. Sordum, "O fötr şapkalı adam çekip gitti bu dünyadan, ben sırtımdaki evimle kaldım burada. Felaketi yaşadım gördüm. Cüce eller, koca bir değeri zaman içinde harap ettiler. Ben ne yapabilirdim ki!" dedi.
*Qaws-Çarbax-Cihannuma Köşkü ile ilgili "Sırrını Surlarına Fısıldayan Şehir Diyarbakır" (İletişim Yayınları) ve "Amida Ana" (Can Çocuk Yayınları) kitaplarımda uzun uzun yazılıdır.
(ŞD/AÖ)