* Fotoğraf: AA
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Marmara Denizi yüzeyinde Kasım 2020’de başlayıp giderek yoğunlaşan ve yayılan müsilaj yaz ortasında dibe çöküp gözlerden kayboldu.
Ağustos sonu itibariyle suyun yüzeyi berraklaştı aynı durum denizin dibi için maalesef söz konusu olmadı. Üstelik müsilajı ortaya çıkaran nedenler ortadan kalkmadığı için yine Kasım ayında yüzeye çıkacak şekilde yoğunlaşıp yayılacağı uyarıları da uzmanların sık sık dile getirdiği bir uyarı olarak karşımıza çıktı.
Öte yandan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın müsilajla mücadele kapsamında hazırladığı 22 maddelik Marmara Denizi Eylem Planının uygulaması da sadece yüzeydeki müsilajı temizleme girişimiyle sınırlı kaldı.
Bandırma 17 Eylül Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mustafa Sarı ile Marmara’da son durumu, Kasım ayında Marmara Denizi’ni nelerin beklediğini ve yapılması gerekenleri konuştuk.
“Müsilaj yüzeyde değil dipte”
Müsilajı artık yüzeyde görmüyoruz. Yapılan açıklamalar da Marmara Denizi’nin müsilajdan temizlendiği yönünde. Şu an denizde son durum nedir?
17 Ağustos itibariyle yüzeyle dip arasındaki müsilaj ortadan kalktı. Su kolonunda serbest yüzer halde veya suyun içerisinde askıda müsilaj kalmadı. Bunu hem kendi dalışlarımla hem de gönüllü ekibimin yaptığı dalışların gözlemleriyle gördük. Ancak en başından beri biz müsilajı yanlış anladık. Sadece yüzeye çıkan köpükleri gördük. 7 Temmuz’da o köpük görüntüsü gidince de müsilaj bitti zannettik fakat bitmedi, 17 Ağustos’a kadar su kolonunda müsilaj vardı. Şu anda hala suyun üstünde müsilaj yok ama dipte devam ediyor. 20-30 metre derinliklerde inanılmaz derecede büyük parçalar halinde müsilajlar vardı.
Yüzeydeki kocaman parçalar dibe çöktü. Dolayısıyla eğer şu an müsilaj bitti diyorsak yanlış bir şey söylüyor oluruz. Ben en son pazar günü 40 metreye dalış yaptım. 7 metreden itibaren artarak birikmiş müsilaj parçalanmaya devam ediyor. Bu sırada oksijeni tüketiyor ve dipte oksijensiz bir bölge oluşmasına neden oluyor. Diğer taraftan parçalanmayla bir geri beslemeye neden oluyor. Bu esnada da ortaya çıkan bazı organik bileşikler yeni bir müsilaj oluşumu için suda bir zemin hazırlaıyor. Buna istinaden de diyoruz ki geçmiş yıllarda bütünleştirdiğimizde Kasım ayında yeni bir müsilaj oluşumuyla karşılaşma olasılığımız çok yüksek.
“3 tetikleyici de ortadan kalkmadı”
Kasım ayında tekrar ortaya çıkması muhtemel müsilajın tekrar yüzeye çıkma olasılığı nedir? Marmara Denizi yine aynı görüntülerle karşılaşacak mı?
Müsilaj bir sonuç. Nedenleri ortadan kaldırmadan sonuçların değişmesini bekleyemeyiz. Müsilaja neden olan 3 temel tetikleyici var ve bunlar bir arada bulunmadığı sürece bu sene yaşadığımız müsilaj ortaya çıkmıyor. Bu tetikleyicilerden biri küresel iklim değişikliğine bağlı yüzey suyu sıcaklıklarının ortalamanın üstünde seyretmesi. Kasım 2021’de 2,5 derece daha sıcaktı Marmara Denizi ve şu an ne yazık ki su sıcaklığındaki bu yükseklik devam ediyor. Yani Maramara Denizi hala geçmiş yıllar ortalamasından daha sıcak.
İkincisi Marmara Denizinin durağan şartları. Marmara Denizinin orijinal yapısı gereği yüzeydeki sirkülasyon tamamen Karadeniz’den gelen suya bağlı. Oradan gelen suyun debisi arttığında sirkülasyon artıyor, azaldığında azalıyor. Ekim ayında Karadeniz’den gelen suyun etkisi minimuma iniyor, haziran ayında da maksimuma çıkıyor. Bizim müsilajı Ekim sonu, Kasım başı görmemizin nedeni de bu. Geçmiş yıllara göre bu sirkülasyonda da bir artış maalesef yok. Bilakis geçen yılın bir benzerinin seyrettiğini görüyoruz.
Üçüncü tetikleyici ise kirlilik yükü, yani Marmara Denizine bizim yüklediğimiz evsel, tarımsal, endüstriyel atıklar, gemicilik atıkları ve diğerleri. Bu atıkların miktarında müsilaj oluşumunu sınırlayacak kadar bir ilerleme de maalesef sağlayamadık. Yani 3 tetikleyici aynen devam ediyor. Nedenler ortadan kalkmadıkça sonuç değişmez. Bu yüzden diyoruz ki kasım ayında yeni bir müsilaj oranı oluşma olasılığı çok yüksek ve bu yüzden bugünkü şartları dikkate alarak diyoruz ki bahardan itibaren tekrar yüzeyde müsilajı görme ihtimalimiz de yüksek. Bu 3’lü tetikleyicideki şartlardan en az bir tanesi ortadan kalkarsa o zaman müsilaj oluşumu kırılır ve az miktarda uzun yıllardır gördüğümüz gibi diplerde görülür, balığı, balıkçılığı, ekosistemi etkiler ama yüzeyde müsilajı görmeyebiliriz.
“Kirliliği süzen bütün sünger toplulukları öldü”
Bizler sadece yüzeydeki görüntü kirliliğini gördük fakat müsilaj denizin her yerindeydi. Deniz ekosistemi bu durumdan nasıl etkilendi?
Müsilaj gözümüzün önünde olduysa kötü ama gözümüzün önünde olmayınca ‘hay allah’ deyip geçiyoruz. Bu yanlış bir yaklaşım. Müsilaj ekosisteme geçen kasım ayından beri çok büyük zararlar verdi. Yaz aylarında olan orman yangınları neyse müsilaj da deniz de meydana gelen bir yangın. Aslında Marmara Denizinde ekosistem yandı, çok fena zarar gördü. Lakin ne görebildik bunu ne de anlayabildik. Marmara Denizinde kıyıdan başlayıp 30 metreye kadar olan bölgelerdeki bütün sünger toplulukları öldü.
Bunun anlamı şu: Bir taraftan biz denizi kirletiyorduk, denizin dibinde süngerler, istiridyeler, midyeler, pinaları, mercanlar bu kirliliği temizliyordu. Şu anda bu kirliliği temizleyecek olan suyu süzerek beslenen denizin dibinde sabit yaşayan organizmaların büyük bir kısmını kaybettik. Sünger topluluklarının neredeyse tamamı öldü. Mercan toplulukları çok büyük zarar gördü. Yine pinalar, midyeler, istiridyeler üzerlerini çok büyük zarar gördü.
Müsilajın yüzeyde yoğun olarak göründüğü dönem tam balıkların üreme sezonuydu. Müsilaj kümeleri balık yumurtalarını kapladı, onların üstünde çok büyük zararlar gördü. Önümüzdeki yıllarda göreceğiz bunun zararını. Sebebi, tabii ki geçmişte yanlış politikalar uyguladık ama bu yıl ortaya çıkan su yüzeyindeki müsilajın gelecek yıllara etkilerini çok göreceğiz. Yüzeyde gördüğümüz, kıyılarda zararını gözlemlediğimiz müsilajın etkisi birse; denizin dibinde, deniz ekosisteminde meydana gelen hasar en az bin katı.
“İyileştirmek elimizde”
Deniz ekosistemindeki bu çöküşe bakarsak Marmara Denizi kurtarılamayacak bir vaziyete geldi diyebilir miyiz?
Hayır, bütün ekosistemler canlı sistemlerdir. Nefes alan bir insanın nasıl ki vücut fonksiyonları çeşitli desteklerde bir şekilde yeniden toparlanabiliyorsa deniz ekosistemi de canlı ve yaşıyor. Bunlara ömür biçmek mümkün değil. Ekosistemlerle pazarlık edemezsiniz ama biz kirlilik yükünü azaltmaya başlarsak ekosistem kısa sürede tekrar eski haline dönecektir. Çünkü öz denetimli bir sistemdir. Sistemin içindeki çıktılar sistemin başka unsurları tarafından girdi olarak kullanılır.
Şu anda da Marmara Denizi yeni bir müsilaj oluşumu olmazsa eski haline dönmek için hızlı bir iyileşme sürecine girebilir. Ama bizim denize yardım etmemiz lazım. Yani, madem deniz kendi kendini toparlıyor deyip devam etmek yanlış olur. Denizin kendini toparlayabilmesi için bizim yardımımıza ihtiyacı var.
“Zaman kalmadı”
Bakanlığın müsilajla mücadele için hazırladığı bir eylem planı vardı, bunun ne kadar yardımı dokundu? Bizler bireysel olarak nasıl yardım edebiliriz?
Tüm tarafların katılımıyla bir koruma eylem planı yaptık ve ortaya çok güzel bir üst politika belgesi çıktı. Ama dedi ki politika belgeleri güçlerini yazıldıkları kağıdın altına imza atanlardan almaz. Belgeler, kararlar güçlerini uygulamadan alırlar, bunu uygulamamız lazım dedik. Onun için 8 Haziran’da yüzey temizliğiyle çok heyecanla ve dirayetle başladık ama gevşettik. Şimdi yapmamız gereken şey o zamandaki ciddiyete ve dirayete geri dönmek. Yani Marmara Denizi Eylem Planının uygulanmasını hiç hafife almamalıyız. Sanayi kuruluşlarına yönelik gevşeyen denetimler artırılmalı. 1 Eylül’de sanki hiç müsilaj olmamış gibi hasar görmüş denizde davulla zurnayla av sezonunu açtılar. Tabii ki açılacaktı ama 19. eylem olan sürdürülebilir balıkçılığa ilişkin tedbirler alınarak açılması gerekiyordu; alınmadı. Marmara Denizi, balıkçılık açısından Karadeniz ve Ege arasında bir koridor. Bu koridorun iki tane kapısı var ve eğer balığın bollaşmasını istiyorsak bu koridorların kapılarını açık tutmalıyız.
Diğer taraftan eylem planının bazı maddelerinin uygulanması zaman alacak. Örneğin Marmara Denizi çevresindeki bütün atık arıtma tesislerinin ileri atık arıtma sistemine dönüştürülmesi 3 yıl gibi bir zaman alacak ama denizin zamanı kalmadı.
Bizim şimdi Marmara Denizinin çevresinde yaşayan insanlar olarak 25 milyon insan el ele verip bireysel çabalarımızı birleştirmemiz lazım. Denize giden atıkları azaltmalıyız. Atık yağı lavabolarımıza dökmeyip biriktirmeliyiz. Evlerimizde kullandığımız deterjan miktarını azaltmalıyız. Deniz iyileşecek ümit var ama bizim desteğimize, yardımımıza ihtiyacı var.
(TP)