* Fotoğraf: Halil Sağırkaya - Ankara / AA
Haberin İngilizcesi için tıklayın
AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Memur-Sen Genel Merkezinde Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesiyle ortaklaşa düzenlenen Aile Kongresi’nde konuştu.
Kurtulmuş, “kök hücre” olarak nitelediği ailenin sağlam tutulmasıyla “toplumsal hastalıkların onarılabileceğini” söyledi:
“Biz aileyi sağlam tutabilirsek, kök hücre olan aileyi sağlam tutabilir, koruyabilir, iyileştirebilirsek diğer toplumsal hastalıkları da onararak şu fani toplumun içerisinde canlı tutmuş olabiliriz.”
Kurtulmuş, bu metafora dair ayrıca şunları söyledi:
“Türkiye’de aile yapısını bozmaya yönelik bazı sinsi ideolojik ve sapkın davranışlara rağmen, sistematik olarak çalışan bazı çevrelerin küresel eylemliliğine rağmen Türk toplumunun kök hücresi sağlamdır.”
"Marjinal fikirlere karşı dikkatli olacağız"
Kurtulmuş, yalnız yaşayanları da eleştirdi:
“Aşırı bireyciliğin getirmiş olduğu ve bununla eşzamanlı olarak gelişen ve ideolojiler haline dönen aşırı hazcılık akımları ailenin köküne dinamit koymaktadır. Yalnızlaşmış olan bireyin, insanların evliliği gereksiz görmesi, insanların tek başına yaşamaları gibi bir anlayışın geliştirilmesi aileyle ilgili yaşadığımız sıkıntıların önemli kaynaklarındandır.”
“Aile değerlerini berhava edecek marjinal, sıradışı, bize ait olan bütün fikirlere, ideolojilere karşı sonuna kadar dikkatli olacağız. Buna karşı uyanık olacağız, ekinlerin ve nesillerin mahvedilmesine karşı uyanık olacağız.”
“Kadın ve erkeği rakip gören hastalıklı bir zihniyet”
Kurtulmuş, ailenin aynı zamanda geleceğin de aynısı ve teminatı olduğunun altını çizerek, ailenin bir şekilde yıpranması, yıpratılması, aile üzerinde spekülasyon yapılması ya da aileye alternatif bazı yeni arayışların ortaya konulmaması gerektiğini söyledi.
Anadolu Ajansı’nın haberine göre Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Aile içerisinde kadın ve erkeğin birbirlerine karşı rakibi, düşmanı, birbirlerinin hasmı olmadığı bir geleneği taşıyan bir milletiz. Kadın ve erkek birbirlerine rakip ve düşman olarak değil, cinsiyet rolleri üzerindeki farklılıkları tartışan bireyler olarak değil, birbirini tamamlayan, sevgiyi, muhabbeti oluştursunlar diye bir araya gelmiş Allah'ın iki değerli yaratığıdır.
“Kadının erkeğe, erkeğin de kadına zerre miktar üstünlüğü yoktur. Birileri eğer kadın ve erkeğin yaradılıştan ya da insan olmak özellikleri bakımından üstünlük ve ayrıcalık üzerinde konuşuyorlarsa bunun yanlış olduğunu ifade etmek isterim. Kadın ve erkeği birbirine düşman ve rakip hale getiren hastalıklı bir zihniyettir. Bunlara karşı uyanık olmak ve ailemizi korumak durumundayız.”
“Kadına şiddet gösteren, değil adam, insan değildir”
Kurtulmuş, geleneksel Türk aile yapısının korunması ve geliştirilmesi üzerinde çalışması gerektiğini ifade etti:
“Kadın haklarını sonuna kadar savunmak, kadına karşı şiddete sonuna kadar karşı çıkmak, kadına karşı şiddet gösteren birisini değil, bir adam, bir insan bile olmadığı bilinciyle kadına karşı şiddetin bütün yollarını kapatmak mecburiyetindeyiz. Kadına karşı şiddetin, Türk toplumunun bir özelliğiymiş gibi gösterilmesini şiddetle kınadığımı ifade etmek istiyorum. Kadına karşı şiddet bir insanlık suçudur.”
“İstanbul Sözleşmesi'nde aile kriminal bir mekan”
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın da şunları söyledi:
“Örneğin, ailenin temel unsuru nikah akdi değersizleştiriliyor. Sapkın birliktelikler ve nikahsız ilişkilerle oluşturulan gayrimeşru yapılar geleneksel ailenin yerine 'yeni aile formları' olarak ikame ediliyor.
“Yanı sıra başta İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Kanun'un dilinde aile, kadının ezildiği, şiddetin merkezi 'kriminal bir mekan', bir 'olay yeri' olarak negatif çağrışımların yıkıcılığı ile ele alınıyor.
“Medeniyet müktesebatımız bize büyük bir miras bıraktığı halde, aileyi toplumsal, dini, kültürel yapımıza yabancılaşmış fikirleri taşıyan düzenlemelerle koruyamayacağımız artık görülmelidir. Bu noktada bütüncül bir perspektifle olaylara ve olgulara yaklaşmak zorundayız.” (AS)