Haberin İngilizcesi ve Kürtçesi için tıklayın
Geleneksel aile normları, namus, ahlak ve öğretilen toplumsal cinsiyet rollerine inat translar her zaman toplumların, kültürlerin ve tarihin bir parçası olarak yaşamlarını sürdürebildiler, sürdürebiliyorlar.
Dünya genelinde mevcut olan tabulara ve toplumların nefretine karşı her zaman kimlik mücadelesi vermek zorunda kalan translar en temel yaşam haklarının sistemler tarafından engellenmesine karşı daha güçlü olabilmeyi öğrendiler.
Hep vardılar
Kimisi parlak sahne ışıkları altında uykusuz her gece soğuk sahnelerde, kimisi aç nefeslerin fantazilerinde çıplak bedenleriyle, kimisi kimsesiz kaldığı uçsuz bucaksız karanlık dipsiz kuyularda dolaplarda saklandı. Kimisi patriarkaya, aileye boyun eğdi, başka hayatlarda gizlendi ve kimisi de nefrete inat yaşamı, aşkı, mücadeleyi seçti.
Gökkuşağının bütün renkleriyle bir arada olabilmeyi başardı; geyler, lezbiyenler, biseksüeller, translar ve interseksler, LGBTİ'ler tarih boyunca hep vardı ve bugünden sonra da hep var olacaklar.
Geçmişten gelen bir alışkanlıkla geleneksel ahlak ve toplum kuralları başta translar olmak üzere bütün queer kimliklerin en temel yaşam haklarına erişimini engelledi. Barınma, çalışma, yaşama, eğitim, sağlık ve daha pek çok haktan mahrum bırakıldılar.
Polis, devlet ve medya
Türkiye’de 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle başlayan süreçte özellikle trans bireyler için hayat daha da zorlaştı. Özellikle daha çok görünür olan trans kadınlar için şiddet günlük yaşamın bir parçası haline geldi.
Ne sokakta her vatandaş gibi özgürce dolaşabiliyorlardı ne de hayatın her hangi bir alanında özgürce var olabiliyorlardı. Trans kadınlar polis, devlet ve medya üçgeninde sıkışıp kalmıştı.
Trans kadınlar çalışma hakları sistem tarafından engellendiği için otobanlarda zorunlu seks işçiliği yaparken maruz kaldıklari erkek ve polis şiddeti nedeniyle, karakollarda maruz kaldıkları işkence nedeniyle, ya da medyada yer alan “travestiler dehşet saçtı” manşetleri nedeniyle hayatlarını bile kaybettiler.
Herkes sustu
Trans cinayetlerine karşı politikacılar, gazeteciler, aydınlar, edebiyatçılar, devrimciler, kadınlar, erkekler yani herkes sustu. Zaman içinde trans kadınların sessiz çığlığı büyüdü, büyüdü ve Ülker Sokak direnişiyle bir isyana dönüştü.
O günden sonra translar hiç susmadı. Birlikte daha güçlü olduklarını keşfettiler, en temel yaşam hakları için sisteme, erkek şiddetine ve nefrete karşı örgütlü mücadele etmeyi öğrendiler.
Artık yüksek sesle haykırıyorlar: “Nefrete inat, yaşasın hayat”, “kadınlar birlikte güçlü”!
Hak ihlallerine, cinayetlere ve şiddete karşı verilen hukuk mücadelesi trans mücadelesini bir başka boyuta taşıdı. Her ne kadar mahkemelerde şiddetin öznesi erkeklere iyi hal indirimi verilse de translar zamanla anayasal haklarını sonuna kadar kullanmayı öğrendi.
Hande ve Eylül
Trans cinayetlerindeki katil zanlıları bazen yakalandı, bazen de dosyalar tozlu raflardaki faili meçhuller arasında yerini aldı.
Boğaziçi Köprüsü'den Boğaz'ın sularına atlayarak hayatını sonladıran Eylül Cansın'ın dosyasının kapandığı gibi. Yakılarak katledilen Hande Kader'in faillerinin bulunması amacıyla bir soruşturma açılamaması gibi.
Bazen soruşturmalar tamamlanır ve yargılama başlar ancak mahkemelerde yargıçlar transfobik kararların altına imza atarlar. Hak ihlallerini uluslararası kampanyaya dönüştüren bazı kişi ve veya kurumların aldığı neticeler de sevindirici olabiliyor. Onca suç duyurusu ve soruşturmalara rağmen adalet translar için bir dipsiz kuyu.
Üç transın hikayesi
"Translar" dosyasında üç trans kadının hayat hikayesini paylaşıyoruz. Birisi en iyi okullarda eğitim alarak kendine nasıl bir kariyer inşa ettiğini, birisi de erkek şiddeti ve toplum baskısı nedeniyle zorunlu seks işçiliğine nasıl itildiğini anlatıyor.
Bir diğeri ise trans kimliğini yanına bir de engelli kimliğini katarak şiddete ve nefrete karşı nasıl mücadele ettiğini ve politika içinde nasıl var olduğunu paylaşıyor.
Birbirinden ayrı iki kadın ve bir erkek transın ortak mesajı "önce insan hakları ve toplumsal barış" oluyor. Bu dosyayı erkek ve devlet şiddeti nedeniyle katledilen bütün translara adıyoruz. (MD-EU/NU/HK)
***
İŞSİZ GAZETECİLER HABERİNİN PEŞİNDE
1- Yeni "İşlerinde" Konuşuyorlarsa da Onlar Gazeteci
3- Almanya: Yeni Nesil Diaspora/Kopuntu
5- Arap Kızı Camdan Bakıyor'la Gelen Örgüt ve "Araplık"tan Kurtuluş
6- Nasıl Çalışıyor/Çalışamıyorlar; Kalıpyargıları Esnetmek
7- Ayrımcılıktan Kurtulmak İçin Beyazlarla Evleniyorlar
8- Özel Rehabilitasyon Merkezleri ve Sorunlar: Bingöl Örneği
9- İki Yönetici "Engelliye Eğitim Desteği" Uygulamasını Tartışıyor
10- "Engelli Eğitiminde Çözüm Kaynaştırma Sistemi"
11- Bingöllü Öğrenciler ve Veliler Anlatıyor
12- "Gavur"u Gitmiş Mahallesi Kalmıştı, Mahallesi de Gitti
13- Mıgırdıç Margosyan Yıkıntılar Arasındaki Sokağını Bulamadı
14- Nefrete İnat Yaşamı, Aşkı, Mücadeleyi Seçenler
15- Ece Devrim: Zorunlu Seks İşçiliğine Çok Direndim
16- Şahika: Sonradan Trans Kadın Olunmuyor Şahika,
17- Emirhan: Örgütlü Mücadele ve Yaşanana Kayıt Düşmek Şart
18- Sarmaşık Derneği Kapatıldı; Mağdurlar Ne Durumda?
19- Alternatif Bir Banka: Sarmaşık Gıda Bankası
20- Tarihi Dekorlu Bir Modern İstanbul Tasarısı: Balat
21- Kayyum Kıskacında Kalan Sanat
22- Sanatçılar ve Seyirciler Sahnesiz; Öğrenciler Konservatuvarsız Kaldı
23- Kayyum Kıskacında Sanatın Veri Haritası
24- Kürt Hareketlerinin Hapishane Kronolojisi
26- Hapishane: Genel Başkanlara Zorunlu Uğrak
* İşsiz Gazeteciler Haberinin Peşinde projesi Hollanda Kraliyeti Başkonsolosluğu'nun Matra-İnsan Hakları Programı mali desteğiyle gerçekleşti.