Atölye BİA'nın 28 Nisan - 2 Mayıs tarihleri arasında düzenlediği beş günlük İklim Haberciliği Atölyesi’nin dördüncü gününde akademisyen Ece Baykal Fide, gazeteci Özer Akdemir, gazeteci Pelin Cengiz bizlerleydi. Atölyenin son gününde ise akademisyen Ali Alper Akyüz, gazeteci Elif Ünal ve bianet kadın-LGBTİ+ editörü Evrim Kepenek aramızdaydı.
Farklı şehir, üniversite ve mesleklerden 15 kişinin katıldığı İklim Haberciliği Atölyesi’nin 1 Mayıs oturumunda; iklim ve medya, iklim ve medyada sahadan deneyimler, yeşil yıkama ve medyanın rolü, 2 Mayıs oturumunda ise iklim iletişimi, iklim haberlerinde görsel, toplumsal cinsiyet ve iklim krizi üzerine konuşuldu.
İklim krizi medyada nasıl yer alıyor?
Atölyenin dördüncü gününde, akademisyen Ece Baykal Fide, "İklim krizi haber medyasında nasıl yer alıyor?, Nasıl olmalı?" soruları üzerinde durarak, Türkiye ve dünya medyasında en iyi ve en kötü iklim haberleri örneklerinden bahsetti.
*Ece Baykal Fide
İklim politikalarını anlatarak başlayan Ece Baykal Fide, IPCC’den, Kopenhang Zirvesi’nden, Paris Antlaşması sürecinden, Kyoto Protokolü’nden ve Türkiye’nin iklim politikalarından bahsetti.
"Bazı haberlerde, dünyanın sonunun geldiğini onarılmaz bir dille haberleştirildiliğini görüyoruz" diyen Fide, iklim krizinin medyada nasıl haberleştirildiğine dair şunları aktardı:
- İklim haberleri medyada, onarılmaz bir dille sunuluyor.
- İklim krizini dramatikleştirip, iklim krizinden bir felaket habercisi, bir yıkım gibi bahsediyoruz.
- İklim krizi haberleri, okumak istemediğimiz ve okunmaktan kaçınacağımız bir biçimde sunuluyor.
- İklim krizi haberlerinde ‘iklim krizi yoktur’ tarzı söylemlere de rastlıyoruz.
- Haberlerde iklim politikalarını beğenmeyen, politikaların uygulanamayacağını söyleyen yaklaşımlar görüyoruz.
- İklim krizine dair bir inkarcılık söz konusu.
- Doğal felaketler, iklim kriziyle ilişkilendirilmeden haberleştiriliyor.
- Haberlerde, iklim krizinin temel nedenlerinden biri olan fosil yakıt kullanımından bahsedilmiyor.
İklim adaleti ve iklim adaleti haberleri
İklim adaletinin, aslında eşitsizliği görünür kılma amacında olduğunu söyleyen Fide, iklim adaleti hareketinin oluşum süreçlerinden ve hareketin temel noktalarından bahsetti, haberlerde yer alan iklim adaleti anlatılarını da şöyle sıraladı:
* İklim adaleti haberlerinde mağdurların kırılganlığı öne çıkarılıyor.
* "Batılı" kahramanların müdahalesini "çözüm önerisi" olarak öne çıkaran anlatımlar var.
* Kamu yararının "seçkin gruplar" tarafından baskıcı ve "ötekiler"in direncine zarar verecek biçimde nitelendiğini gözler önüne seren ve çözümün aktörlerinin aslında bu "ötekiler" olduğunu vurgulayan bir çerçeve görüyoruz.
Fide, iklim krizi ile ilgili haber yaparken dikkat edilmesi gereken noktaları şöyle aktardı:
"İklim krizi ile ilgili haberler, hangi konuyla ilgili olursa olsun, iklim krizi ve fosil yakıt endüstrisi arasındaki bağ haberde mutlaka doğrudan verilmeli. Bilimsel veriler aktarırken gelecek zamana ve başka coğrafyalara etkisi yerine "şimdi oluyor", "hepimizi etkiliyor" mesajı verilmeli. Tehdit algısı yaratırken insaları harekete geçecek örgütlenmeler, kampanyalar, eylemler mutlaka referans verilerek yapılmalı. Haberler iklim adaleti çerçevesi öne çıkarılarak, ulusal, uluslararası ve ulusötesi boyutlarıyla verilmelidir."
Sahadan deneyimler
*Özer Akdemir
Fide'nin ardından gazeteci Özer Akdemir, çevre ve ekoloji haberciliğinde sahadan deneyimlerini aktardı, fikri takibin önemini aktardı. Gazetecilik hayatı boyunca karşılaştığı doğa tahribatlarından, hukuk mücadelelerinden ve ekoloji direnişlerinden bahsetti.
Yeşil yıkama ve medyanın rolü
Akdemir'in ardından gazeteci Pelin Cengiz ise, "Yeşil yıkama nedir? Bir işletmenin veya kampanyanın yeşil yıkama olup olmadığı nasıl anlaşılır?" soruları üzerinde durarak, mevcut kapitalist sistem içerisinde yeşil yıkamanın hiçbir zaman sona ermeyeceğini söyledi ve şöyle devam etti:
"Yeşil yıkama, şirketlerin çevre duyarlılığını ön plana çıkararak yaptıkları pazarlama faaliyetleridir. Tüketiciler, çevre duyarlılığı konusunda kendilerini sorguladı. Sonrasında yeşil pazarlama faaliyeti, bu sorgulamadan faydalanarak ortaya çıktı. Bu bir PR faaliyetidir. Eğer çevre duyarlılığından bahsediyorsak, pazarlama boyutu da aslında gerçekten çevreye odaklanmalı, faaliyetin kendisine değil.
*Pelin Cengiz
"Bu pazarlamanın arka planına bakmak lazım. Şirketler, ürettiği ürün için diyelim ki 'zehirli maddelerden üretmedik' diyorsa nasıl ürettiniz diye sormalıyız. Yani o üründe ne kadar enerji kullandı ya da bir ürünü dönüştürürken ne kadar su kullandı, bunları sorgulamaktan bahsediyoruz.
"Üretim süreçlerinin sorgulanmadığı, üretim arka planının önümüze sunulmadığı bir ortamda ürünü değil, üretimi sorgulamamız gerekiyor. Bu yeşil yıkamayı sadece şirketler mi yapıyor peki? Ağırlıklı olarak şirketler evet ama buna çok boyutlu bakmamız gerekiyor. Yerel yönetimlerden de böyle uygulamalar görüyoruz. Belediyelerin, pandemi başında sokakları sabunlu sularla yıkaması ve o suların yer sularına karışması örneğindeki gibi. Yeşil yıkamada "tırnak içinde cehaletin kullanılması" durumu var. İnsanlar, 'iklim krizi var, ben buna karşı ne yapabilirim' diye düşünüp, bu yeşil pazarlamalarla kendini rahatlatma yoluna gidiyor.
"Yeşil yıkamada medyanın rolü de önemli. Yani yeşil yıkama faaliyetlerini medya ne kadar sorguluyor? Tabii ki çok sorgulamıyor, dolayısıyla aslında bizlerin ekolojik okuryazarlık edinmesi gerekiyor. Kendi altyapımızı ne kadar doldurursak, insanların da yanlış bilgilerine, yeşil pazarlamalarına karşı o kadar sorgulayıcı oluruz."
Korku mu umut mu?
Atölyenin 2 Mayıs günü gerçekleşen oturumu, Ali Alper Akyüz'le devam etti. Akyüz, iklim haberlerinde kuracağımız dili belirlemeden önce "Okuyucuda hangi etkiyi amaçlıyoruz?" sorusunun sorulması gerektiğini belirtti.
İklim değişikliği konusunun karamsar ve karmaşık yapısı nedeniyle eko-anksiyeteye, iklim felaketlerine maruz kalan kişilerde ise travma sonrası strese neden olduğunu belirten Akyüz, haberlerin dilinin beklenmeyen etkilere yol açabileceğini söyledi.
"İnsanları korkutmamız mı gerekiyor yoksa çözümlere odaklanarak insanları umutlandırmamız mı gerekiyor?” sorusu üzerine odaklanan Akyüz, korkutan haberlerin bir kesimi iklim konusunda harekete geçirirken bir kesimi ise duyarsızlaşmaya itebileceğini anlattı.
Korku ve umut ikileminin ötesine geçerek ikisini birlikte kullanmanın çözüm olabileceğini aktaran Akyüz’e göre kullanılabilecek diğer yöntemler ise bilim iletişimi ve sanat. Atölyenin devamında ise bilimin yalın ve olgusal yapısının kullanımı ve sanatın etkileyici ve yaratıcı yanının kullanımı örnekler üzerinden değerlendirildi.
"İklim krizi hayatımızın içinde"
Akyüz'ün ardından Yeşil Gazete editörü Elif Ünal iklim haberlerinde görsel kullanımına ilişkin bir sunum gerçekleştirdi.
* Fotoğraf: Sergey Gorshkov
İklim haberleri denilince akla ilk kutup ayısı ve buzul görsellerinin geldiğini belirten Ünal, “İklim krizine bir çözüm bulmak istiyorsak, standart düşünme kalıplarını da kırmamız gerek. Artık kutup ayıları şehre iniyor, yiyecek bulmak için çöpleri karıştırıyor. Onlar da aynı iklim krizi gibi kutuplarda değil, hayatımızın içinde" dedi.
Haberlerde iklim krizinin sonuçlarına, sorumlularına, yarattığı değişime ve toplumsal iklim hareketlerine ilişkin fotoğrafların nasıl etkin bir şekilde kullanılabileceğine değindi. Sunumun devamında yurtdışındaki ve Türkiye’deki örnek görsel kullanımları ile görsel bulmak için kullanılabilecek kaynaklar konuşuldu.
"Sıcaklıkların artması kadına yönelik şiddeti artırıyor"
İklim Haberciliği Atölyesi’nin son oturumunda ise bianet kadın-LGBTİ+ haberleri editörü Evrim Kepenek, iklim krizi ve toplumsal cinsiyet ilişkisi üzerine bir sunum gerçekleştirdi.
Evrim Kepenek, "Pandemide gördüğümüz gibi iklim krizinde de krizin en büyük olumsuz etkisini kadınlar ve LGBTİ+’lar yaşıyor. Krizler toplumdaki eşitsizlikleri daha da derinleştiriyor" ifadelerini kullandı.
İklim krizinin kadınlar ve LGBTİ+'lar için ne ifade ettiğini anlatan Kepenek, bu konuda yapılmış araştırmalara değindi. Artan sıcaklıklarda kadınların daha çok yaşamını yitirdiğini aktaran Kepenek, kadınlara yönelik şiddetin de sıcaklıklarla birlikte arttığını söyledi.
Ekolojik mücadelede kadınların en ön saflarda yer aldığını belirten Evrim Kepenek, "Önemli olan bu mücadeleleri haberleştirmek ve görünürlüklerini sağlamak" tavsiyesinde bulundu.
İklim Haberciliği Atölyesi katılımcıların atölyelere yönelik görüşlerini sunmasıyla sona erdi.
(EÜ/SO)
Atölye BİA hakkında |
IPS İletişim Vakfı/bianet'in Atölye BİA adıyla düzenlediği habercilik seminerleri medyanın farklı birimlerinden gazetecilere, işsiz bırakılmış gazetecilere, iletişim fakültesi öğrencilerine ve gazetecilik yapmak isteyen herkese açık. Atölye BİA programları hak, toplumsal cinsiyet ve çocuk odaklı habercilikle barış gazeteciliği perspektifi ve tercihiyle temel gazetecilik, haber fotoğrafçılığı, yargı haberciliği, araştırmacı gazetecilik, yeni medya, görselleştirme araçları, dijital güvenlik gibi alan ve temalar üzerinden kuruluyor. Atölye BİA ile birlikte IPS İletişim Vakfı’nın 2002-2007 aralığında düzenlediği temel gazetecilik, kadın, çocuk, insan hakları odaklı habercilik eğitimleri ve 2008-2017 aralığında gerçekleştirilen Okuldan Haber Odası programları yıl içine yayıldı ve gazetecilere ve ilgilenen herkese açık hale geldi. Haziran 2018'de başlayan Atölye BİA programında, Aralık sonu itibariyle 8 atölye (7-13 Haziran Gazeteciler İçin Yeni Medya, 16-25 Temmuz Gazeteciler İçin Haber, 2 Eylül Kürtçe Habercilik ve Çeviri, 7-9 Eylül Haber Fotoğrafçılığı ve Fotoröportaj, 17-26 Eylül Çevre ve Kent Haberciliği, 1-8 Ekim Yargı Haberciliği, 15-23 ve 8-16 Kasım Gazeteciler için Haber Atölyeleri) 101 kişinin katılımıyla gerçekleştirildi. 2019 yılında ise farklı tarihlerde (11-18 Şubat, 20-27 Şubat, 14-21 Haziran, 22-29 Temmuz, 2-10 Eylül, 5-13 Aralık) altı "Temel Gazetecilik Atölyesi", yine farklı tarihlerde (27-28 Nisan Kürtçe Habercilik ve Çeviri, 4-5 Mayıs Dijital Güvenlik, 10-12 Mayıs Haber Fotoğrafçılığı, 13-20 Mayıs Gazeteciler Yeni Medya, 21-25 Ekim İklim Haberciliği, 11-15 Kasım Kadın-LGBTİ+ ve Yargı Haberciliği) altı tematik atölye düzenlendi. 2020 yılında düzenlenen atölyeler de şöyle; 24-28 Şubat Uygulamalı Haber Atölyesi, 29 Şubat - 1 Mart Podcast Atölyesi, 11-26 Nisan Online Kürtçe Medya Atölyesi, 16-17 Mayıs Online Podcast Atölyesi, 27-31 Mayıs ve 13-17 Haziran Online Haber Fotoğrafçılığı Atölyesi, 4-12 Ağustos ve 8-16 Ekim Toplumsal Cinsiyet Odaklı Online Haber Fotoğrafçılığı Atölyesi, 19 Ekim-2 Kasım, 16-30 Kasım ve 14-28 Aralık Temel Gazetecilik Atölyesi. Bu proje İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı (SIDA) desteğiyle gerçekleştiriliyor. |
* Atölye BİA haberleri için tıklayın.