*Görsel: Gerd Altmann/Pixabay.
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Kasım ayında Glasgow'da yapılacak BM Zirvesi (COP) öncesinde taraf ülkelerin Ulusal Katkı Beyanları'nı (NDC) güncellemeleri için gereken süre geçen hafta doldu.
Paris Anlaşması'nı mecliste onaylamayan Türkiye'nin beklendiği gibi beyan yenilemediği listede sadece üç ülke (Climate Watch'a göre bu Surinam, Norveç ve Marshall Adaları küresel emisyonun sadece yüzde 0.1'inden sorumlu) taahhüt güncelledi.
Dünya çapında yapılan okul grevleri ve örgütlenmelere karşın hükümetlerin hedef belirlemede geç kalmakta ısrarcı olmasını iklim aktivisti ve bu konuda çalışan isimlerden Açık Radyo (94.9) genel yayın yönetmeni, programcısı, kurucusu, çevre aktivisti Ömer Madra, Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi'nde iklim krizi uzmanı olarak çalışan Ümit Şahin ve Yokoluş İsyanı hareketinin Türkiye'deki temsilcilerinden Elif Ünal'a sorduk.
"4 petrol şirketinin 30 yıllık karı 2 trilyon $"
Tek başına Türkiye'yi suçlamanın doğru olmayacağını belirten Ömer Madra, taahhüt veren üç ülkenin de "yarım yamalak" hedefler belirlediğini vurgularken, dünyanın dört büyük petrol şirketini ve karlarını aktardı:
"Dünyadaki dört büyük petrol şirketinin bir tanesi Exxon, biri Shell, biri Chebron, biri de BP. Bu şirketler geçtiğimiz günlerde otuz yıllık karlarını açıkladı, yani 1990 ve 2020 yılları arasındaki karlarını.
"Toplam karları 1 trilyon 991 milyar dolar, yani yaklaşık 2 trilyon.
"Bunun dökümünü Açık Radyo'da yaptık. Bu rakam saatte 7.7 milyon dolar ediyor. Dakikada 128 bin dolar, saniyede 2 bin küsur dolar, salisede ise yaklaşık 35 buçuk dolar.
"Sizce bundan vazgeçerler mi? İklim krizi konusunda hükümetleri etkilemezler mi? Ülkelerin taahhütte bulunmaları için tek çokar yol büyüklerin de katılımıyla Greta'nın başlattığı dünya çapında greve gitmek."
"Bu koşullarda 3.2 derece daha ısınacağız"
İstanbul Politikalar Merkezi'nden Ümit Şahin ise taahhüt artırımı konusunda gerçek anlamda bir hareket balamadığını vurgularken, bunun büyük olasılıkla Glasgow zirvesi sonrasına kalmasını beklediğini kaydetti ve ekledi:
"Paris'in onaylanmasına yönelik atılacak adımlara çok sayıda ülkenin engel olmasından kaynaklanıyor birincisi.
"İkincisi de ülkelerin şimdiye kadar verdikleri taahhütlerin dünyayı neredeyse 3.2 derece ısıtacağının ortaya çıkmasına rağmen taahhütlerini yenilememeleri.
"Amaç her zamanki gibi Paris'in işe yarar hale getirilmesi.
"Üç ülkenin vermiş olması şaka gibi bir şey tabii."
"Türkiye'nin gezegene ve vatandaşlarına sorumluluğu"
İngiltere'de kökenli ve tüm dünyada çevre aktivistlerinin iklim krizine karşı örgütlendikleri Yokoluş İsyanı hareketinin üyesi Elif Ünal, hayal kırıklıklarını ve Türkiye'nin Paris Anlaşması sürecine dair taleplerini şöyle özetliyor:
"BM zirvesinden altı ay önce ülkelerin bir beyan sunmaları gerekiyordu. Bunu sadece üç ülkenin yapması ve bu üç ülkenin de karbon emisyonu oranlarının zaten yüzde 0.1 oranında olması herkesi düşünmeye sevk etmeli.
"COP zirvesi yıllardır yapılıyor ve yıllardır hayal kırıklığıyla sonuçlanıyor. Sadece üç ülkenin adım atması tekrar bir hayal kırıklığı yaşayacağımızın habercisi.
"Bunun en büyük göstergesi de Birleşmiş Milletler'in ülkelere karşı bir yaptırımının olmaması. Aslında bunun da gözden geçirilmesi gerekiyor.
"Ancak o zaman iklim adaleti için ve iklim kriziyle mücadele için somut adımlar atılabilir.
"Türkiye'nin Paris Anlaşması ile ilişkisi de yılan hikayesine de döndü. Genel olarak baktığımızda Türkiye'nin anlaşmayı meclisten geçirmesi de yeterli değil.
"Karbon emisyonlarına yönelik azalmayı bağlayıcı olsun olmasın gezegene ve kendi vatandaşlarına sorumlulukları için hedeflemeliler ve uygulamaya geçirmeliler."
Paris Anlaşması hakkında2015'te Paris'te yapılan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi içinde bir anlaşması. Anlaşma küresel ısıtmayı 2°C altında kalacak şekilde durdurmak. Birleşmiş Milletler 2100 yılına kadar küresel ısınma ölçümlerinin 3.2 dereceye kadar çıkacağı uyarısında bulundu. Yani, öngörülenden de kötü durumdayız. |
(PT)