Görsel:csgorselarsiv.org/Hale Güliz Kızılaslan
Cinsel şiddetle ilgili yanlış inanç ve mitler cinsel şiddetin tanımlanması, adlandırılması, cinsel şiddete maruz kalanların bunu açıklaması ve hak araması konusunda en önemli engellerdendir.
Cinsel şiddete ilişkin mitler cinsel saldırılarda failin mazur görülmesine, korunmasına, ceza almamasına ya da cezasının indirime uğramasına yol açar. Bu mitlerde saldırıya uğrayan kişinin buna sebep olabilecek davranışlar sergilediği için saldırıya uğradığı ima ya da iddia edilir. Cinsel şiddetle ilgili en yaygın yanlış inançları şöyle sıralayabiliriz:
1. Mit: Mağduru suçlama: Olayın failini/şiddet uygulayanı değil, ‘mağduru suçlama’ (victim-blaming) yaygın bir tutumdur. Burada kadının giyimi, bakışı, davranışlarının cinsel şiddete yol açtığı iddia edilir; geçmişi, cinsel hayatı, yaşam tarzı sorgulanır (1).
"Açık giyinmişti", "Gece vakti orada ne işi vardı", "O saatte oraya tek başına gittiyse aranıyordur", "Karısı değil mi istediğini yapar", "Hayır dedi ama o da istiyordu" gibi ataerkil ve cinsel saldırıyı meşrulaştıran söylemler, kadınlara yönelik cinsel şiddetin gizli kalmasına ve sürmesine neden olur. Zaten cinsel saldırıda bulunan kişiler, tecavüzcüler kadınların susmalarını bekler ve fiillerini devam ettirirler. Oysa haklı şiddet ve cinsel saldırı yoktur (2).
Cinsel şiddet nedeniyle fiziksel ve ruhsal olarak etkilenmiş kişiler açıklama, ifşa ve hak arama hallerinde aile içinde, hastanelerde ya da adli süreçlerde yaşadıkları şiddeti tekrar tekrar anlatmak durumunda kalırlar. Sorgulayıcı, inanmayan, şiddete uğrayanı suçlayan yaklaşımlarla karşılaşmak tekrar travmatize olmalarına neden olur.
2. Mit: Cinsel şiddet faili cinsel dürtülerini kontrol edemez: Diğer bir yanlış inanç cinsel şiddet failinin cinsel arzusunu kontrol edemediğine yönelik düşüncedir. Cinsel şiddet, kontrol edilemeyen cinsel dürtülerden, cinsel arzulardan değil güç ilişkilerinin kötüye kullanımından kaynaklanır (3). Cinsel şiddet çoğunlukla bir başkasının tanık olamayacağı, tanık olsa dahi "mağdurun suçlanacağı"nı bildiği durumlarda gerçekleşir. Fail, toplumsal ve kişisel güç ilişkilerini kullanır. Ataerkil toplum yapısında birçok erkek cinsel bir söz ve davranış için karşılıklılık değil kendi rızasının yeterli olduğunu, bunun için kadının onayının gerekmediğini düşünür. Kadın "hayır" dediğinde ısrar etmeye, gücünü ve konumunu kullanarak zorlamaya hakkı olduğunu düşünür. Oysa ki "hayır, hayır demektir". Kişiler arası ilişkilerde cinsel davranışların karşılıklı rıza ve onay ile gerçekleşmesini ancak onay kültürünün yerleşmesi ile mümkündür.
3. Mit: Tecavüzcüler hastadır: Tecavüzcülerin toplumda "sapık" ya da "hasta" olarak gösterilmesi sık rastlanan bir durum. Ancak tecavüzcülerin çok büyük çoğunluğu sıradan insanlardır. Başka bir deyişle, yaşamlarının diğer alanlarında dürtülerini kontrol edebilen, kişilerdir. Kaldı ki, cinsel istismarı ve cinsel sınır aşan davranışlarını başkalarının görmeyeceği, tanık olmayan durumlarda yaparlar. Herkes fail olabilir. Araştırmalarda faillerin yalnızca yüzde 5’lik bir oranın ciddi ruhsal bozukluğu vardır (4). Bu mit, failin işlediği suçun sorumluluğundan kaçınmasına neden olur (3).
4. Mit: Cinsel şiddet uygulayan kişiler tanımadık yabancı kişilerdir: Cinsel şiddet uygulayanların tanımadık, yabancı kişilerdir olduğuna dair mit de çoğunlukla gerçeği yansıtmıyor. Kimi zaman böyle olsa da gerçekte cinsel şiddet eylemlerinin pek çoğunda fail kişinin tanıdığı, güvendiği biridir. Failler; sevgili, eş, akraba ve bakım sağlayan kişiler olabilir. Failin tanıdık olması, cinsel şiddetin açıklanmasını güçleştirir. Failin aileden biri olması şiddetin açığa çıkması halinde kişiye inanılmaması, ailenin olayı inkâr etmesi ya da kapatmasına yol açabilir. Olay aile içi bağların ve dinamiklerin bozulması tehdidiyle toplu bir suskunlukla sonuçlanabilir. Cinsel şiddete maruz kalan kişi, fail tarafından kendisine ve sevdiklerine zarar verileceği ile ilgili tehdit ediliyor olabilir. Fail kişinin patronu, iş arkadaşı, öğretmeni ya da hiyerarşik olarak üst konumda biri olabilir. Şiddeti açıklamak kişinin okulunu bırakmasına, dışlanmasına, suçlanmasına, iş kaybına, akademik kayıplara sebep olabileceğinden cinsel şiddeti açıklamak daha da güçleşir.
5. Mit: Cinsel şiddete maruz kalan kişi fiziksel zarar görmediyse şiddetin etkilerini kısa sürede atlatır: Cinsel şiddet, fiziksel zorlama olsun ya da olmasın her şekilde kişiyi ruhsal olarak etkiler. Cinsel saldırılarda çoğunlukla fiziksel bir bulguya rastlanmaz. Cinsel şiddet yaşayan kişi ruhsal olarak çok çeşitli şekillerde etkilenebilir; uykusuzluk, şaşkınlık, korku, donukluk, depresyon, kaygı gibi stres ve travma belirtileri yaşayabilir. Güvenlik kaybı, suçluluk, utanç duyguları ve intihar düşünceleri gelişebilir. Süreğen şiddet hallerinde bu belirtiler çok daha şiddetlidir.
6. Mit: Cinsel şiddete maruz kaldığını söyleyen kişiler öç almak için ya da yaşadıkları cinsellikten pişman oldukları için yalan söyler: Bu iddia da yanlış bir inancı yansıtır. Cinsel şiddete maruz bırakılan bir kişi için bunu dile getirmek oldukça zordur. Cinsel şiddete uğrayan kişilerin çok azı bunu açıklar ve yardım arar. Yanlış bildirim oranları başka suçlardaki yanlış bildirim oranlarından farklı değildir. Cinsel şiddetle ilgili sessizliği kırmak, atılması gereken en önemli adımdır.
7. Mit: Sadece kadınlar ve çocuklar cinsel şiddete maruz kalır: Sadece kadınlar değil oranı daha düşük olmakla birlikte erkekler de cinsel şiddete maruz kalabilirler. Trans bireylerin cinsel şiddete maruz kalma oranları da oldukça yüksektir (3).
8. Mit: Cinsel şiddete maruz kalan kişi şikayette bulunmuyorsa yaşadığı şiddet yeterince ciddi değildir: Cinsel şiddete maruz kalan kişiler şok, donma, şaşkınlık, utanç, suçluluk gibi ruhsal nedenlerden ya da destek alabileceği hizmetleri ve o hizmetlere nasıl ulaşacağını bilemediklerinden şikayetçi olamayabilirler. En yakınlarına bile bunu anlatamayabilirler. Failin tekrar şiddet uygulama riski, tehdidi, failin konumu, faille bir arada yaşamak veya çalışmak zorunda olmak başvuru yapmayı zorlaştırır. Cinsel şiddetle ilgili başvuru merkezleri, sosyal ve hukuki destek mekanizmalarını güçlendirmek bu nedenle çok önemlidir.
(ÖA/EMK/NÖ)
DİZİ: Cinsel şiddet ve beyanı
1- Cinsel şiddet nedir, ne değildir?/ Ebru Toprak
2- Cinsel şiddete ilişkin yanlış inançlar/ Özlem Altuntaş
Kaynaklar
1) Belma Gölge, Z. (2013) Cinsel Saldırıda Bulunan Erkekler. Kadınların Yaşamı ve Kadın Ruh Sağlığı. Türkiye Psikiyatri Derneği Yayınları
2) Yüksel ve Saner, - Cinsel Şiddeti Açıklamak- Açıklamayı Geri Çekmek, Hak Aramak Ve Bariyerler. 2019. Bianet https://m.bianet.org/biamag/toplumsal-cinsiyet/209422-cinsel-siddeti-aciklamak-aciklamayi-geri-cekmek-hak-aramak-ve-bariyerler
3) Mitler Cinsel Şiddeti Besler; Hadi Gerçekleri Konuşalım. (2017) Cinsel Şiddetler Mücadele Derneği (CŞMD) https://cinselsiddetlemucadele.org/wp-content/uploads/2018/10/CSMD_Mitler-Gercekler_GAIA-Ocak-2017-.pdf
4) Scully, D. (2016) Cinsel Şiddeti Anlamak. Metis Yayınları