*Fotoğraf: Ozan Acıdere
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Boğaziçi Üniversitesi'nin atanmış rektörü Melih Bulu'ya yönelik protestolar kapsamında Güney Kampüs'te düzenlenen bir sergide yer alan bir resimde Kabe görseli ve LGBTİ+ bayraklarının bir arada kullanılması ve bu görselin "yere serilmesi" gerekçesiyle yedi öğrenci hakkında açılan davanın ikinci duruşması Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde yapıldı.
TIKLAYIN- Hakim: LGBTİ üyesi misin?
Duruşmayı Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi'nden avukatlar, Esra Mungan ile Boğaziçi Üniversitesi'nden 12 akademisyen ve arkadaşlarına destek olmak için gelen öğrenciler de takip etti.
Davanın avukatları Özge Tokgöz, Mümtaz Yurtsever, Levent Pişkin, Doğuşcan Aydın Aygün, Burçin Şahan, Hatice Demir, Onur Sezen, Arkın Hürtaş, Ayşe Özdemir, Ezgi Önalan ve Oğuz Mescioğlu salondaki yerlerini aldı. Duruşma 15:30'da başladı.
İlk tanık olan Boğaziçi Üniversitesi Güvenlik Şube Müdür Vekili ve Türk Eğitim-Sen Şube Başkan Yardımcısı A.Ç., ifadesinde resmin asıldığını görmediğini anlattı. Ancak A.Ç., resmi asan kişileri gördüğüne dair tutanağa tanık olarak imza atmıştı.
A.Ç. , "Eseri kimin astığını bilmiyorum, orada değildim" dedi. avukat Levent Pişkin ise "Görmediğiniz bir olay hakkında tutanak imzalamanın suç olduğunu bilmiyor musunuz?" diye sordu.
Avukatlar, resmi panoya asan güvenlik görevlisinin fotoğrafını mahkemeye sundu. A.Ç. , resmi kendilerinin astığına ilişkin delili reddetti.
Usulsüz teşhis yaptırıldı
Hakim, ikinci tanık F. K.'den sanık öğrencileri teşhis etmesini istedi. Avukatlar, bu durumu usulsüz olduğu gerekçesiyle reddetti.
Buna rağmen teşhis devam ettirildi. F. K., sanıklardan D.D.'nin ve S.C.U.'nun resmi asan kişiler olduğunu öne sürdü.
F. K. ayrıca, sanıklar H.K ve S.B'nin "Resmi kaldırmıyoruz, sorumluluk bizde. Şikayet eden varsa bize yönlendirebilirsiniz" dediğini belirtti.
Avukatlar, dava dosyasına eklenen teşhis tutanağının usulsüzce eklendiğini belirtti.
Mahkeme başkanı, avukatlar tanıklara soru sorarken sık sık müdahalede bulundu. Hakim, avukatlara bağırdı ve "parmak salladı."
Tanık: Resim beni rahatsız etti
Tanık F. K. "İslam dinine uygun olmadığı gerekçesiyle ve eser hakkında gelen şikayet üzerine duruma müdahale ettiğini" söyledi. Avukatların, bunu hangi görev tanımına göre yaptığı sorusuna ise cevap vermedi.
Avukatlar, "Ne hadle, ne cüretle, ne hakla siz İslama aykırı olduğunu düşünüp bunun kaldırılmasını istediniz?" diye sordu. F. K. de "İslamı yaşayan herkes bunu bilir. Beni rahatsız etti, yanlıştı. O yüzden kaldırılmasını istedik" dedi.
F. K., tutanağa eklediği "LGBT imzalı eser" ifadesine ilişkin soruya da yanıt vermedi.
Tutarsız ifadeler
Daha önceki ifadesinde eserleri gördüğünde panolara asılı olduklarını söyleyen F. K., bugünkü ifadesinde "resmi öğrencilerin astığını ve bunu gördüğünü" söyledi.
Duruşma esnasında avukat Levent Pişkin, savunmaya yüksek sesli bağırmaktan, parmak sallamaktan, tanığı yönlendirmekten ve kanuna aykırı teşhis yapmaktan reddi hakim talebinde bulundu.
Verilen aradan sonra devam eden duruşmada mahkeme heyeti, reddi hakim talebini reddetti. Dava, 17 Kasım'a ertelendi.
Avukat Akın Hürtaş, duruşma sonrası yaptığı açıklamada "Bugün 21. Asliye Ceza Mahkemesi'nde iki güvenlik görevlisinin tanıklık yapması gerekiyordu. Hakimin yönlendirme ve duruşma disiplinini sağlamak konusunda avukatlara yönelik tepkileri yüzünden reddi hakim talebinde bulunduk. Bu talebimiz reddedildi. Şu anda dosya ağır cezaya gönderilecek" dedi.
"Biz suçlayanlar yargılanmalı"
Davada yargılanan Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi D.D. de şöyle konuştu:
"Davamızda bugün de sonuç çıkmadı. Altı aydır direnişimiz devam ediyor. Biz direnmeye devam edeceğiz. Direnişin başında hükümet tarafından bize 'terörist' denildi, 'sapkın' ilan edildik.
"Bu süreçte birisi çıkıp bu öğrenciler 'Vatan haini' deyip bizi vursa bunun sorumluluğunu kimsenin alabileceğini zannetmiyorum. Bize bu ithamları yapanlar suçlulardır, bu kişilerin yargılanması lazım.
TIKLAYIN - "Garip ve kaotik" bir film gibi: "LGBTİ'yi örgüt sanıyorlardı"
"Türkiye'de demokrasinin olmadığını biliyoruz. Eğer olsaydı ülkenin yüzde 70'i Boğaziçi direnişini desteklerken Melih Bulu giderdi.
"Ülkenin Yüzde 50'sinden fazlası erken seçim istiyor ama diktatörlük altında yaşıyoruz. Bunu demekten korkmuyoruz. Bunun için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Halkımızı bize destek vermeye çağırıyoruz."
(MEÖ/DŞ)