Haberin İngilizcesi için tıklayın
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü'ne atanan Prof. Dr. Melih Bulu, atanmasına yönelik eleştirilerin ardından açıklama yaptı.
Twitter hesabından "Merhaba Boğaziçi" başlığıyla paylaştığı mesajda Bulu, "Boğaziçi'nin taraf olmadığı problemlere malzeme yapılması en çok Boğaziçi'ne zarar verir. Unutmayalım ki hepimiz aynı gemideyiz" dedi.
Öğrenciler ve öğretim üyeleri tarafından tepkiyle karşılanan Bulu'nun sosyal medya hesabından yaptığı açıklama şöyle:
Merhaba Boğaziçi,
Hayatımın en güzel 8 yılını geçirdiğim Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmam vesilesi ile hepinizi sevgiyle selamlıyorum.
"Gerek özel sektör gerek sivil toplum kuruluşlarında 30 yıllık tecrübemin beni getirdiği noktada, ülkemizin dünyada ilk 10’da olma hedefinin, belki de en önemli bileşenin üst seviye eğitim olduğunu yürekten hissediyorum.
"Boğaziçi'ni hak ettiği yere getireceğim"
"O sebeple ülkemizin önde gelen üniversitelerinden Boğaziçi’ne dönüş beni her bir zerreme kadar heyecanlandırıyor. Bu kapsamda beni bu göreve layık gören Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Sayın YÖK Başkanımıza içtenlikle teşekkür ediyorum.
"Boğaziçi’nde yönetim ve strateji yoğun eğitimim sonrası özel sektörde pratik yapma fırsatı bulmam sonrasında farklı üniversitelerde bölüm başkanlığı, dekanlık ve rektörlük süreçlerinde tecrübe kazanmamın, beni bugünlere hazırlayan güzel tesadüfler olduğunu düşünüyorum.
"Şu ana kadar elde ettiğim tecrübe ile yaptığım analizde sîzlerle Boğaziçi'nin hak ettiği yere gelmesi için üzerinde çalışılması gereken başlıklarından birkaç tanesini paylaşmak isterim: 1- Dünyadaki Yerimiz: Uluslararası Üniversite sıralamalarında en etkin iki kuruluş olan THE ve QS'in verilerine baktığımızda, Boğaziçi'nin artık ilk 500'ün dışına düştüğünü görüyoruz. Bunun en önemli sebeplerinin başında gerileyen uluslararası yayın performansımız var maalesef. Benim hedefim 4 yıl içerisinde Boğaziçi'nin ilk 100'e giren ve orada kalabilen ilk Türk üniversitesi olmasıdır. 2- Sektörle İşbirliği: Boğaziçi'nin kamu ve özel sektörle olan yakınlığı alan kaybetmiş ve boşluğu farklı üniversiteler doldurmuştur maalesef. Bu yarışta yeniden aktif olarak çok çalışmamız ve özellikle mezunlarımızın "network"ünü kullanarak avantaj sağlamalıyız diye düşünüyorum. Bu sayede Boğaziçi öğrencilerinin, iş ve staj bulmaları çok daha kolaylaşacak, yapılan projelerle üniversitemize ek gelir sağlanacak, ve akademik araştırmalar için de gerçek problem alanları saptanacaktır. 3- Girişimcilik: Ülkemizde, son yıllarda hızla yükselen girişimcilik ekosisteminde Boğaziçi'nin hak ettiği yerde olmadığını düşünüyorum. Sadece öğrencilerimizin değil, hocalarımızın da ürettikleri yeni bilgiyi ticarileştirecek ekosistemin geliştirilmesi, önümüzdeki 4 yılda önem vereceğim bir konu olacaktır. Boğaziçi adresli "startup'ların önünü açacak bir ortamı oluşturmak için elimden geleni yapacağımdan emin olabilirsiniz. 4- înovasyon Ekosistemi: Routledge tarafından basılan ve editörlüğünü yaptığım "Urban Knowledge and Innovation Spaces" başlıklı kitabımda, inovasyonun mekan ile ilişkisinin çok önemli olduğunu bilen biri olarak Üniversitemizdeki mekanların, bizleri sürekli inovasyon yapmaya teşvik edecek hale gelmesini çok önemsiyorum. Bu bakışla mekanların yeniden gözden geçirilmesi ile sîzlerin artık Boğaziçi'ne girdiğinizde içinde olmaktan çok daha bütük mutluluk hissedeceğiniz bir hale gelmesi yönünde çalışacağımı belirtiyorum. Sîzlerin önerilerinizle bu listeyi geliştirmek ve birlikte gerçekleştirmek, gelecek günlerde ajandamızın başlıca maddelerini oluşturacaktır." |
(RT)