Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Diyarbakır’da 25 Nisan’da 10 gazeteciyle birlikte gözaltına alındıktan sonra tutuklanan Mezopotamya Ajansı muhabiri Mehmet Şah Oruç hakkında savcılık iddianame hazırladı.
63 sayfadan oluşan iddianamede savcılık Oruç’un örgüt üyeliği ve örgüt propagandasıyla suçlayarak 22 yıl 6 aya kadar hapsini istedi. Oruç’un 35 imzalı haberi ile gözaltına alınmasına dair yapılan haberleri ‘delil’ gösterdi.
Savcılık iddianamenin ilk 5 sayfasında PKK/KCK tanımlaması yaptı. İddianamenin diğer bölümlerinde de açık tanık Ümit Akbıyık'ın ifadelerine yer verdi. Oruç’un çalıştığı Mezopotamya Ajansı’nın “PKK’ya ait legal basın organı” olduğunu savundu.
Savcılık ayrıca PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride dair haberleri, tecridin kaldırılması talebiyle 2019’da açlık grevine giren Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven’in eylemine dair kendisiyle yapılan röportajı, Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski milletvekillerinden alınan demeçleri suçlama konusu yaptı.
İddianamede Diyarbakır’da atanmış belediye başkanının organize ettiği "Sur Yolu Festivali’ne" dair milletvekili ve kent sakinleriyle yapılan haberler, Sur’daki çatışmalarda yaşamını yitiren Hakan Arslan'ın kemiklerinin 7 yıl sonra ailesine verilmesine dair baba Ali Rıza Aslan ile yapılan röportaj, Rusya’nın 27 Şubat 2020'de düzenlediği hava saldırısında 34 askerin öldürülmesi sonrası Rusya ile Türkiye arasına imzalanan “İdlip Mutabakatı”na dair Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz ile yapılan röportajlar da yer aldı.
Savcılık Lice’de sokağa çıkma yasağı döneminde Oruç’un yaptığı “Yasak ve operasyonlar hayatlarını kâbusa çevirdi” başlıklı haberi de suç saydı. Haberlerin örgüt üyeliğinin kanıtı olduğunu iddia etti.
Gözaltı haberi de delil
Gazetecilerin gözaltına alınmasıyla ilgili Mezopotamya Ajansı’nda yapılan "Beş gazeteci yedi gündür keyfi olarak gözaltında" ve "Mardin’de gözaltına alınan gazeteciler serbest bırakıldı" haberlerini Oruç’un Mezopotamya Ajansı’nda çalıştığının "kanıtı" olarak gösterildi.
Oruç'un aynı büroda çalıştığı arkadaşlarıyla yaptığı telefon görüşmeleri de suç unsuru olarak iddianameye eklendi. Ancak görüşmelerin HTS kayıtları iddianamede yer almadı.
Savcılık Oruç’un sosyal medya paylaşımlarıyla da “örgüt propagandası yaptığını” iddia etti. İddianamede, Oruç’un savunmasına dair ‘suçtan kurtulmaya yönelik’ değerlendirmesi yaptı.
Savcılık iddianameyi Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesine gönderdi ancak mahkeme, ‘yetkisizlik’ kararı vererek, dosyayı Oruç’un ikamet ettiği Bitlis’e gönderdi. Bitlis 2. Ağır Ceza Mahkemesi de iddianameyi kabul etti.
Mahkeme heyeti tensip zaptı düzenleyerek duruşma tarihi belirleyecek.
(HA)