Haberin İngilizcesi için tıklayın
Barış İçin Akademisyenlerin “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzaladıkları için "Terör örgütü propagandası" ile suçlamasıyla yargılanan akademisyenlerden Prof. Dr. Nesrin Sungur – Çakmak’a yerel mahkemenin verdiği ertelemesiz 1 yıl 3 aylık hapis cezasını, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (istinaf) bozdu.
TIKLAYIN - Üç Akademisyenin İkinci Duruşmaları Görüldü
Terörle Mücadele Kanunu 7/2 Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın ve yayın organlarının suçun işlenmesine iştirak etmemiş olan yayın sorumluları hakkında da bin günden beş bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. |
Anayasa Mahkemesi, Temmuz 2019'da Anayasa Mahkemesi, barış akademisyenlerinin "silahlı terör örgütü propagandası yapmak" suçundan cezalandırılması nedeniyle ifade özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar vermişti.
Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar sonrasında ağır ceza mahkemelerinde devam eden davalar beraat kararları ile sonuçlanmıştı.
40 akademisyen hakkında verilen hapis cezaları, yargılanan akademisyenlerin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmemesi nedeniyle ertelenmemişti.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (istinaf) yaz aylarından beri beklenen kararını nihayet verdi ve Prof. Dr. Nesrin Sungur – Çakmak'a yerel mahkemenin verdiği 1 yıl 3 aylık hapis cezasını istinaf mahkemesi bozdu.
"Derhat beraat kararı verilmeli"
Prof. Dr. Nesrin Sungur – Çakmak'ın avukatı Oya Meriç Eyüboğlu, istinafın bozma kararını bianet’e şöyle değerlendirdi:
"Bu suca ortak olmayacagiz" bildirisi nedeniyle 800’den fazla dava açılmıştı. Anayasa Mahkemesi genel kurul kararı öncesinde istisnasız tüm mahkemeler tarafından hapis cezaları verildi.
"Bunların bir bölümünde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar verilmiş, bir kısmi hakkında ise verilen cezalar geri birikilmemişti. HAGB'yi kabul etmeyen ya da verilen cezaların yüksekliği nedeniyle ertelenmesi teknik olarak mümkün olmayan bu hocalarımızın dosyası istinaf mahkemesi önünde bekliyordu.
"Hatırlanacağı gibi Füsun Üstel hakkında verilen hapis cezası İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi tarafından onanmış ve maalesef bu nedenle hocamız 80 gün hapishaneye girmişti. Ancak Anayasa Mahkemesi genel kurul kararı sonrasında istinafta bekleyen bu dosyaların da beraat kararı ile sonuçlanması gerekir. Bu konuda istinaf ceza daireleri ile hem sözlü görüşmeler yürüttük hem defalarca dilekçeler sunduk; derhal beraat kararı ile sonuçlanması gereken bu davaların bir tek gün bile uzaması, adil yargılanma hakkini ihlal etmektedir.
“Zira davanın sürüncemede bırakılması, kişilerin üzerindeki hapis tehditlinin sürdürülmesi hukuka aykırı olduğu gibi derhal beraat kararı verilmemesi lekelenmeme hakkini da ihlal etmektedir, dedik. Bu vesileyle bir kez daha tüm dosyaların ivedilikle sonlandırılması gerektiğini aksinin hak ihlali olduğunu yineleyelim. Bu istinaftan dönen 3. dosyamız.
“Bölge adliye mahkemesi kendisi beraat kararı vermek yerine, bozma kararı verip dosyayı kararı veren mahkemeye göndermiş. Oysa kendisi geri göndermeden ele alıp bitirebilirdi, bu yetkiye sahip. Tekrarlayayım hukuka aykırı olduğu anayasa mahkemesi tarafından da saptanmış bu konudaki yargılamaları isteseniz de sürdüremezsiniz, sündüremezsiniz, uzatamazsınız vazgeçin”
"En baştan bu davaların açılmaması gerekirdi"
Sungur – Çakmak bianet’e yaptığı açıklamada, AYM’nin ihlal kararının ardından istinaftan bu sonucu beklediklerini belirti ve şunları söyledi:
“Benimle birlikte aynı davada yargılanan iki akademisyen arkadaşımız daha var. Onlar için de benzer bir karar çıkmasını bekliyoruz. Kuşkusuz bu davaların hiç açılmaması gerekirdi. Bizi, sevindirdiler ama zaten baştan olmaması gerekiyordu.
“Biz emekli olmuş insanlarız. Bizim için bu davalar sadece yorgunluktu, adliyeye gidip gelme mesaisiydi. Ama birçok genç arkadaşımızın hayatı karardı. Yaşamına son veren meslektaşlarımız oldu. Telafisi olmayan durumlar yaşandı. Keşke en başından bu davalar hiç açılmasa ve bu durum yaşanmasaydı.”
Akademisyen yargılamaları haberlerinin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Dava sürecine dair detaylı bilgiler 1128 akademisyen, 10 Ocak 2016'da "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi" adına "Bu Suça Ortak Olmayacağız" başlıklı bildiriyi yayınlamıştı. Bildiriye imza koyan akademisyenlerin sayısı kısa sürede 2212'ye ulaşmıştı. Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya ve Doç. Dr. Kıvanç Ersoy ve Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı, Barış İçin Akademisyenler/İstanbul grubu adına "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisi kapsamında yaşananları 10 Mart 2016'da basın toplantısıyla paylaştı. Camcı dışındaki üç akademisyen 15 Mart 2016'da; tutuklama kararı çıktığında yurtdışında olan Camcı ise Türkiye'ye döndüğünde 31 Mart 2016'da "örgüt propagandası" suçlamasıyla tutuklandı. TIKLAYIN - Tutuklanan 3 Akademisyen Kimdir? Dört akademisyen 22 Nisan 2016'daki ilk duruşmada serbest bırakıldı. İlk duruşmada savcı suçlamayı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 301. maddesinde belirlenen "Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama" şeklinde değiştirmesiyle yargılama izni için Adalet Bakanlığı'na başvuruldu. Ekim 2017'de en az 148 imzacı akademisyen hakkında da iddianame hazırlandı. Savcı İsmet Bozkurt'un hazırladığı iddianamede imzacı akademisyenler 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 7/2 maddesinde yer alan "Terör örgütü propagandası" ile suçlandı. İlk duruşmalar 5 Aralık 2017'de görüldü. Sungur-Çakmak' "Terör örgütü propagandası" suçlamasıyla açılan davanın ilk duruşması, 30 Ocak 2018'de görüldü. Aynı gün 12 akademisyen daha Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısındaydı. Sungur-Çakmak'ın ikinci duruşması 21 Şubat 2019'da görüldü. TIKLAYIN - Nesrin Sungur Çakmak'ın Beyanı Sungur-Çakmak ikinci duruşmada, savunmasını yaptı. Avukatlar Oya Öznur ve Meriç Eyüboğlu'nun ilk iki duruşmadaki taleplerini yinelemelerinin ardından Prof. Dr. Sungur Çakmak, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını istemediğini söyledi. Mahkeme ilk iki duruşmadaki gerekçelerle bir sonraki duruşmanın 6 Nisan'a erteledi. Davanın, 12 Aralık 2018'deki karar duruşmasında mahkeme heyeti, HAGB'yi kabul etmeyen Ayşe Erzan, Nesrin Sungur Çakmak ve Özdemir Aktan'a 1 yıl 3 ay hapis cezası vermişti. Cezalarında ertelemeye gitmemişti. 26 Temmuz 2019'da Anayasa Mahkemesi, barış akademisyenlerinin "silahlı terör örgütü propagandası yapmak" suçundan cezalandırılması nedeniyle ifade özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar vermişti. |
(EMK)