Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Gezi Parkı eylemleri nedeniyle 708 gündür Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala dün İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen üçüncü duruşmada da tahliye edilmedi.
Kavala’nın avukatları Köksal Bayraktar, Tolga Aytöre ve İlkan Koyuncu bugün Cezayir Konferans Salonu’nda bir değerlendirme toplantısı yaptı.
TIKLAYIN - Mahkeme Osman Kavala'nın Tutukluluk Halinin Devamına Karar Verdi
TIKLAYIN - "AİHM Başvurumuz Hızlandırılmış Prosedürle Yürüyor"
Bayraktar: Davaya şu ana kadar üç ayrı hakim başkanlık yaptı
Toplantıda konuşan Köksal Bayraktar, mahkeme başkanının üçüncü kez değiştiğini ifade ederek şunları söyledi:
"Kavala’nın tutukluluğu devam ederken, duruşma safhasından önceki süreç farklı bir başkan tarafından yürütülüyordu. Silivri’de iki gün arka arkaya duruşma yapıldı. Burada gördük ki başkan değişmiş. Önceki duruşmalarda ve tahliye duruşmasında bulunmayan üçüncü bir başkan getirilmiş. Sonraki duruşmalarda da başkanların değiştiğini gördük.
"Gezi davasına şu ana kadar üç ayrı hakim başkanlık yaptı. İkinci duruşmaya başkanlık yapan hakim Kavala için ara kararına tahliye edilmesi yönünde şerh düşmüştü. Lehinde karar vermesini istemişti. Fakat üye iki hakim tahliyeye karşı çıktığı için Osman Kavala tahliye edilmedi. Daha sonra bu hakim de değişti.
"Bir tek üye hakim değişmedi"
"Süreç içerisinde sadece bir üye hakimin sabit kaldığını gördük. O da Kavala’nın tutukluluğuna devam edilmesi yönünde oy kullanan hakimdi.
"Ayrıca dün görülen duruşmada mahkeme başkanının iddianamedeki konu başlıklarını soru haline getirerek müvekkilimize yönelttiğini gördük. Gezi olayları sırasında iletişimin denetlenmesi yönünde açık bir yüküm yokken, telefon konuşmalarını dinlemek yasal değilken iddianamede bu dinleme kayıtlarına yer verilmiş.
"Yasaya aykırı bu kayıtları mahkeme başkanı müvekkilimize yönetti. Bir avukat arkadaşımızın uyarısına rağmen mahkeme başkanı sorularına devam etti. Mahkeme Başkanı Kavala’ya ‘Sizi Amerikalılar, Almanlar gelip buluyor. Türkiye’de başka kişi kalmadı da size mi gelip soruyorlar’ şeklinde bir soru bile yöneltti. Bu sorunun somut delillerle ne alakası var?
"Savunmamız engellendi"
"Son safhada Tolga Aytöre tahliye taleplerini ve gerekçelerini sıralarken Mahkeme Başkanı sürekli ‘Kısa kesin’ diye telkinde bulundu. Savunma yapmamız engellendi.
"Biz 707 gündür tutuklu kalan bir kişinin artık makul tutukluluk süresini doldurduğunu ifade etmeye çalıştık. Bunun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ihlali olduğunu belirttik.
"Savunmalarımız dikkate alınmıyor"
"Suç için öngörülen cezanın ağırlığının kaçma şüphesi doğurabileceği bahanesiyle Kavala’nın tutukluluk süresi üç ay daha uzatılmış oldu. Kavala'nın üç ay daha tutuklu kalması durumunda 30 ayını cezavinde geçiren bir kişi konumuna gelecek.
"Ama maalesef söylediklerimiz ve savunmamız mahkeme tarafından hiç dikkate alınmıyor."
Koyuncu: Dosya yasadışı dinlemelerden ibaret
Köksal Bayraktar'ın ardından söz alan İlkan Koyuncu üç farklı celsede üç farklı hakim beklemediklerini dile getirerek “Özellikle tahliye edilmesi gerektiğini söyleyen başkanın değişmesi son derece düşündürücü” diye konuştu. Koyuncu şöyle devam etti:
"Tutukluluk süresinin en başında yargılamaya inandığımızı yargılamadan umudumuz olduğunu söylemiştik. Şu an dava şöyle bir konuma geldi. 17-25 Aralık soruşturması kapsamında serbest bırakılanlar, delillerin hukuksuz şekilde toplanması nedeniyle bırakıldılar. O deliller şimdi Gezi Davasının dosyasında.
"Yasalar sahte delil toplamanın delil olarak değerlendirilemeyeceğini söylüyor. 17 -25 Aralık soruşturmasında imzası olan kişilerin topladıkları deliller Gezi iddianamesinin tamamını oluşturuyor. Tüm dosya yasadışı dinlemelerden ibaret.
"Ya savcının 17-25 Aralık dosyasını tekrar açması lazım ya da bu davanın düşmesi. Burada bunlar delil derken diğer tarafta bunlar değildir demek en basit anlatımla ikiyüzlülüktür."
Aytöre: Durumu hukuki boyutlar içerisinde açıklayamıyoruz
Koyuncu’nun ardından söz alan Tolga Aytöre ise sözlerine “Eğer bir davanın ilk günü siyasiler kalkıp konuşuyorsa, eğer sürekli başkan değişiyorsa, eğer tahliye kararı veren hakim göreve atandıktan 15 gün sonra görevden alınıyorsa bize kalkıp konuşacak bir şey kalmıyor” diyerek başladı.
Yaptıkları açıklamaların, duruşmalardaki tavırlarının hukuki zemin içerisinde bir çözüm arayışı içerdiğini dile getiren Aytöre “Fakat bu dava böyle yürümüyor” dedi. Bu durumun hukuki boyutlar içerisinde açıklanamayacağını dile getiren Aytöre şöyle devam etti:
“Türkiye 3 milyon kişi katılmış Gezi Parkı Eylemlerine. Ama tek tutuklu Osman Kavala. Bunu hangi hukukla açıklayacaksınız. 17-25 Aralık sanıklarının serbest bırakılma gerekçelerine bakın Osman Kavala’nın tutuklanma gerekçesini göreceksiniz.
"Dosyada sadece FETÖ’nün delilleri var. Türkiye’den kaçanların delilleri yeniden kıymetlendirilmiş.
"Gezi dosyası Osman Kavala'ya kenar süsü yapılıyor"
"Türk aydınını, solcusunu, entelektüelini bir torbaya atıp sindirme çalışması bitmedi mi hala? Böyle bir durumda hangi hukuki uygulamalardan bahsedelim.
"Özgürlüğünü, bağımsızlığını kaybeden Osman Kavala değil Türkiye yargı sistemidir. Osman Kavala’nın gün be gün içeride kaldığı her saat yargı tükeniyor Türkiye’de. Gezi dosyası Osman Kavala’ya kenar süsü yapılıyor.
"Sanıyorum ki, Kavala’nın demokrat, özgürlükçü ve eşitlikçi anlayışı devam ettikçe tutukluluğu da devam edecek. Açıkçası ben barış yanlısı, naif bir adamın hukuksuz bir şekilde içeride tutulmasını sindiremiyorum.
"Önümüze her celse bir şeyler çıkartıyorlar. Bugün delilleri aşıyorsunuz, yarın hakim değişiyor. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) muhalefet şerhi koyduğu bir dosyaya tutuklama gerekçesi olarak AYM’nin kararı konuluyor. Ben burada nasıl hukuki yorum yapayım?
"Hukuken açıklayacak çok fazla bir şey bulamıyorum. Ben bu dosyadan endişeliyim. Hukuktan uzaklaştığımız için endişeliyim. Osman Kavala’nın tahliye edilip bu dosyanın bir an önce kapatılması gerekiyor.”
"Başkanın bilinçaltı taraflılığını gösteriyor"
Basın mensuplarının Mahkeme Başkanı'nın Gezi Olayları'ndan "Vandallık" diye bahsetmesini sorması üzerine söz alan Tolga Aytöre "Refleks olarak ve şuur altında bulundurduğu kelimeleri, cümleleri başkanın dünya görüşünü gösteriyor. Polis şiddetinden bahseden bir sanığa karşı polisin şiddetiyle ilgili olarak dilekçe yazıp yazmadığını sordu. Başka bir sanığa karşı da 'Özgürlüğün ifadesi bu şekilde mi olur?' gibi çıkarımlar yaptı. Mahkeme başkanının bilinçaltında yer alan bu imaj taraflılığını gösteriyor" dedi.
Ayşe Buğra: Hukuka olan güvenimi kaybettim
Avukatların ardından söz alan Osman Kavala'nın eşi Prof. Dr. Ayşe Buğra Kavala ise "Çok zor iki sene yaşadık. Osman Kavala'nın 90 yaşında bir annesi var, o bekliyor. Oğlu var, bekliyor. Eşimin gözaltına alındığı günden beri hukuki süreci bekleme taraftarı oldum. Hukuka inandım. Şimdi benim için bu davanın daha üzücü bir tarafı var. Artık Türkiye'de bağımsız yargıya, uluslararası hukuk normlarına olan güvenimi kaybettim. Yaşadığım şeyin ağırlığı da biraz bu yüzden" diye konuştu.
(HA)