Barış İçin Akademisyenlerin "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisini imzaladığı için "Terör örgütü propagandası" suçlamasıyla yargılanan Şehir Üniversitesi Sosyoloji Bölümünden Prof. Dr. Mesut Yeğen'in 37. ACM'de Agos gazetesinde 2015'te yayınlanan röportajının sorulması üzerine mahkemeye sunduğu ek beyanını yayınlıyoruz.
Sayın Başkan, Sayın Heyet Üyeleri,
Hakkımda açılan davanın 27 Şubat 2019 tarihinde gerçekleştirilen ikinci oturumunda yaptığım savunmada “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı metni imzalama gerekçelerimi izah ettim.
Savunmamda, söz konusu metni Cizre, Silopi, Nusaybin, Sur ve Şırnak gibi yerleşim yerlerindeki çatışmalarda gerçekleşen vahim hukuk dışı fiillere son verilmesini ve 2015’te sona eren çözüm sürecine geri dönülmesini talep etmek amacıyla imzaladığımı ve barış talep etmenin ve devlet görevlilerince ifa edilen hukuk dışı fiilleri eleştirmenin suç sayılamayacağını belirttim.
Savunmamı tamamladıktan sonra heyetiniz tarafından 30 Aralık 2015 tarihli Agos gazetesinde yayımlanan mülakatımla ilgili sorular soruldu. Mülakatı tam olarak hatırlamamakla beraber, muhtemelen söylemiş olabileceklerim üzerinden sorularınıza yanıt vermeye çalıştım.
Söz konusu mülakatı duruşma sonrasında okudum. Şimdi mülakatla ilgili sorularınızı yanıtlamaya hazırım. Yanlış hatırlamıyorsam söz konusu mülakatı niye vermiş olduğum ve mülakatta ne demek istediğim sorulmuştu.
Şimdi, bu iki soruyu yanıtlamadan önce şunu belirtmek isterim: Önceki duruşmada da belirttiğim üzere akademik hayatımın önemli bir kısmını Türkiye’nin Kürt meselesini anlamaya ve anlatmaya hasrettim. Bu sebeple de Kürt meselesinin seyrine ve veçhelerine dair binlerce sayfa okudum, yüzlerce sayfa yazı yazdım, onlarca toplantıda sunuş yaptım ve yine onlarca televizyon programında konuşup, onlarca mülakat verdim.
Söylemek istediğim şu: Yargılandığım davayla nasıl bir ilgisi var bilemiyorum, lakin Agos’ta yayımlanan mülakat benzeri onlarca metnin müellifiyim.
Şimdi, “niye” ve “ne” sorularına cevap vermeye çalışayım. Az önce söylemiş olduklarım “niye” sorusunu kısmen cevaplıyor olsa gerek. Kürt meselesi üzerine çalışan bir üniversite mensubu olduğumdan olsa gerek, bir gazeteci benimle mülakat yapmak istemiş ve ben de defalarca yaptığım gibi Kürt meselesiyle ilgili bir mülakat vermişim. Niye sorusunun ilk cevabı bu.
Aynı sorunun ikinci cevabı ise mülakatın spesifik konusuyla ilgili. Belli ki, bu tarihte Demokratik Toplum Kongresi önemli bir toplantı yapmış ve bir gazeteci de bu toplantıyı haberleştirirken görüşümü almak istemiş, bu meseleleri bilen ve takip eden biri olarak ben de görüş bildirmişim.
“Niye” sorusuna cevap vermiş olduğumu varsayarak “ne demek istediğim” sorusunun cevabına geçeyim.
Bu sorunun kısa bir cevabı var. Cevabım şu: DTK toplantısı ve bu toplantının ardından DTK tarafından yayımlanan metinle ilgili bir analiz yapmış ve öngörülerde bulunmuşum. DTK’nın söz konusu toplantısı öncesinde ve sonrasında defalarca yaptığım gibi, Kürt meselesini ilgilendiren bir gelişmeyle ilgili analiz yapmış ve öngörüde bulunmuşum.
Söz konusu mülakatta ne söylediğimin kısa cevabı bu.
Sayın heyet üyeleri,
Agos mülakatımla ilgili sorularınıza cevaplarım bunlar. Başlarken belirttiğim üzere bu mülakatın yargılanmakta olduğum davayla nasıl bir ilgisi var bilmiyorum. Keza, önceki duruşmada belirttiğim üzere, Agos mülakatı vesilesiyle yaptığım analiz ve değerlendirmelerin benzerlerini Kürt meselesinin resmi ve sivil muhataplarının bulunduğu çok sayıda toplantıda yaptım.
Lakin, Agos mülakatı vesilesiyle tekrar etmiş olduğum bu analiz, öngörü ve değerlendirmeler 2015 öncesinde herhangi bir kovuşturmaya ya da suçlamaya konu olmamışken bugün olmuş görünüyor.
Söz konusu fiile dair bir yasa değişikliği olmadığı halde aynı fiilin farklı zamanlarda farklı muamelelerle karşı karşıya kalması, siyasi durumun değişmesiyle ya da devlet iktidarını icra edenlerin tutum değiştirmesiyle ilgili olsa gerek.
Türkiye siyasi tarihinde sık görülen bu durum karşısında söyleyeceğim şundan ibarettir: Neyi, nasıl düşündüğümü devleti idare edenlerin talimatları ya da konjonktür değişiklikleri değil, aklım, bilgim ve vicdanım belirliyor. (MY/TP)