Haberin İngilizcesi için tıklayın
Birleşmiş Milletler (BM) Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın 2 Ekim 2018'de Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda öldürülmesine ilişkin İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın adaletin sağlanması açısından önemli bir adım olduğunu söyledi.
Callamard, BM Cenevre Ofisi'nde düzenlediği basın toplantısında, 3 Haziran'da görülen duruşmayı takip için İstanbul'a gittiğini ifade etti.
Suudi Arabistan'daki yargılamayı "parodi" olarak nitelendiren Callamard, Türkiye'de görülmeye başlayan Kaşıkçı davasının ise adaletin yerini bulması adına önemli bir adım olduğunu vurguladı.
Callamard, duruşma sayesinde uluslararası toplumun Türkiye'nin topladığı delillerden haberdar olacağına işaret etti ve "Burası (Türkiye'deki mahkeme) resmi bir platform. Basın değil, ben değilim ama resmi bir platform. Bu çok önemli." dedi.
“Sivil toplum da unutmadı”
Kaşıkçı cinayetinin dünya gündeminden düşmediğini dile getiren Callamard, şöyle dedi:
"Medyanın, bir devletin 15 resmi görevlisinin, resmi amirlerinin emretmesiyle Kaşıkçı'yı parçalara ayırdığını, sonra da ortadan kaldırdığını unuttuğunu sanmıyorum. Medyanın yanı sıra sivil toplumun da bunu unuttuğunu sanmıyorum."
“Süleymani’nin öldürülmesi hukuksuz”
Callamard, İran Devrim Muhafızları bünyesindeki Kudüs Gücü eski komutanı Kasım Süleymani'nin Irak'ın başkenti Bağdat'ta ABD'nin hava saldırısında ölmesiyle ilgili hazırladığı rapora ilişkin de bilgi verdi.
Süleymani'nin, özellikle Irak'ta ABD çıkarlarına yönelik muhtemel bir saldırı hazırlığında olmadığını belirten Callamard, Süleymani'nin ABD tarafından öldürülmesinin "hukuksuz" olduğunu söyledi.
Suudi Arabistan'a "kadın aktivistleri serbest bırakın" çağrısı
Callamard, Cenevre'de devam eden BM İnsan Hakları Konseyinin 44. oturumunda üye ülkelere hitap ederken de Suudi Arabistan'daki kadın aktivistler ve insan hakları savunucularının Riyad'daki G20 zirvesi öncesi serbest bırakılması çağrısında bulundu.
Callamard, 3 Temmuz'da İstanbul'da yaptığı açıklamada da Kaşıkçı davasında Türkiye'nin üzerine düşeni yaptığını, Türkiye'deki davanın Suudi Arabistan'daki davadan çok daha şeffaf ve adil olduğunu belirtmişti.
Ne olmuştu?
2 Ekim 2018'de gittiği Levent'teki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu binasına girdikten sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Washington Post yazarı Cemal Kaşıkçı’yla ilgili 20 Ekim’de yazılı açıklama yapan Suudi Arabistan Krallığı, gazetecinin konsoloslukta öldürüldüğünü kabul etmişti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Kaşıkçı’nın öldürülmesine dair 31 Ekim’de yaptığı basın açıklamasında şu bilgileri verdi:
“Cemal Kaşıkçı 2 Ekim 2018 tarihinde evlilik işlemleri için girdiği Suudi Arabistan Krallığı İstanbul Başkonsolosluğu'nda daha önceden yapılan planlama doğrultusunda Başkonsolosluk binasına girer girmez boğularak öldürülmüştür. “Kaşıkçı’nın cesedi, boğularak öldürülmesini müteakip yine önceden yapılan planlama doğrultusunda parçalanarak yok edilmiştir.”
Kaşıkçı’nın cesedinin bulunması çalışmaları kapsamında Yalova’da kazı yapıldı ancak bir sonuca ulaşılmadı.
Cemal Kaşıkçı hakkında
Gazeteci, yazar. 59 yaşındaydı.
Suudi Arabistan’ın veliaht prensi Muhammed bin Selman’a karşı muhalif görüşleriyle biliniyor ve Washington Post’ta da bu konuda yazıyordu. Muhammed bin Selman’ın reform uygulamalarını eleştirip tepki çekmesinin ardından geçen yıl ülkesini terk edip ABD’ye yerleşti.
Daha önce de Al Arab Yayın Grubu'nun genel müdürlüğü ve genel yayın yönetmenliği görevinde bulundu. Okaz ve Saudi Gazette de dahil olmak üzere Suudi Arabistan merkezli olan Arapça ve İngilizce yayın yapan çok sayıda gazetede çalıştı. Bir dönem de İngiltere'deki Suudi Büyükelçiliği'nde medya danışmanlığı yaptı. (EMK)
*Haber ve fotoğraf: Anadolu Ajansı