Fotoğraf: AA
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Çocuğun iyi olma hali alanları olan "maddi durum", "sağlık", "eğitim", "ev ve çevre koşulları", "risk ve güvenlik"e artık "katılım", "ilişkiler" ve "öznel iyi olma hali" de ekleniyor. Çocuk alanında çalışan uzmanlar bu sayede çocuk haklarının bütüncül olarak ele alınabileceğinin altını çiziyor.
2020 yılının başlarında hayatımızı etkisi altına alan COVID-19 pandemisi de çocuklar açısından farklı durumları ortaya çıkardı. Özellikle Türkiye'de pandemiyle birlikte yaşa dayalı sokağa çıkma yasaklarından çocuklar etkilendi. Ekonomi, eğitime erişim, kapalı kalma, ev içindeki yaşantı, cinsiyet eşitsizliği gibi durumlar belirleyici oldu çocukların dünyasında.
COVID-19 pandemisi döneminde çocukların durumunu ortaya koymak amacıyla farklı ülkelerde eş zamanlı bir çalışma yürütüldü.
"COVID-19 ve Çocuğun İyi Olma Hali Araştırmaları"nın Türkiye bulgularını ise İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi (ÇOÇA) kamuoyuyla paylaştı.
Araştırmaya göre Türkiye çocukların pandemide en fazla kaygı duyduğu ikinci ülke. Birinci sırada ise Endonezya bulunuyor.
20 ülke katıldıAraştırma, 20 ülkede (Cezayir, Bangladeş Endonezya, Kolombiya, Arnavutluk, Güney Afrika, Türkiye, Tayvan, Şili, Almanya, Belçika, Romanya İspanya, İtalya, İsrail, Finlandiya, Rusya, Galler, Estonya, Güney Kore) 23 bin 803 çocuğun katılımıyla yapıldı. Türkiye saha çalışmaları 2021 yazında tamamlanan araştırmaya ağırlıklı olarak İstanbul'dan olmak üzere 10-12 yaş aralığında 804 çocuk katıldı. Uzaktan ve yüz yüze görüşmelerle yapılan araştırma, çocukların 20 ülkeden verilerle pandemi döneminde kendilerini birçok açıdan daha mutsuz hissettiklerini ortaya koyuyor. | |
"Üst üste binen krizler dönemi"
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci, Prof. Dr. Emre Erdoğan, Dr. Öğr. Üyesi Başak Akkan ile Çocuk Çalışmaları Birimi Koordinatörü Gözde Durmuş yürüttükleri araştırmaların sonuçlarını aktardı.
Üst üste binen krizler döneminden geçtiğimizi belirten Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci, pandeminin çok büyük bir etki yarattığını ama artık pandemi yokmuş gibi yaşamaya başladığımızı söyleyerek "Ve uzun dönemli etkisini hâlâ bilmiyoruz. Çocuklar açısından ne anlama geliyor bilmiyoruz" dedi.
Çocukların nefes almalarını imkansız hale getiren pandemi sırasında yapılan araştırma, hem mülakatlar hem anket çalışmalarıyla çocuğun iyi olma hali perspektifinden yapıldı.
Uyan-Semerci ortak temaları şöyle sıraladı: Okulların kapanması, sokağa çıkamamak, sıkılmak, kaygı/korku ve COVID'in bitmesine yönelik arzu.
"Bu süreçte evin koşulları çok belirleyiciydi. Evin içi siyasidir aslında, bunu çocukların anlatımlarında da görüyoruz. Özellikle ekonomik anlamda. Bunun yanında belirleyici olan başka bir nokta da anne-babanın çalışma koşulları oldu."
"Okula gitmek ev yüklerinin dışında olabilmek aynı zamanda"
Uyan-Semerci mülakat yaptıkları 11 yaşındaki Ayşe'nin anlatımını aktardı:
"Bağlantı zayıftı, önce anlaşılamadı. Sonrasında anlattıkları sürekli bebek kardeşine bakma haliydi. Öyle cümleler var ki, bulaşık yıkamak gibi... Kardeşi ağladığı için görüşmeyi sonlandırıp 5 dakika sonra tekrar başlatmak durumunda kaldık. Okula gitmek tüm o yüklerin dışanda olabilmek anlamına geliyor."
"Çocuklar daha uzun süre evlere kapandı"
Gözde Durmuş ise Türkiye'de ilk vakanın açıklandığı Mart 2020'de yaşa dayalı sokağa çıkma yasaklarının olduğunu ve bu süreçte okulların tatil edildiğini hatırlattı.
"Gönüllü uzaktan eğitime geçildi ve eğitime erişemeyenler için pek bir şey yapılamadı aslında. Yaz dönemi kısmen çocuklar sokaktaydı. EBA sistemiyle beraber zorunlu uzaktan eğitim başladı. Seyreltilmiş sınıflar oldu. Kasım 2020'de çocukların tekrar sokağa çıkma kısıtlaması başladı. Yetişkinlerden çok daha uzun süre evlere kapandı çocuklar.
"Genelde sayılar konuşuyoruz, ama çocukların perspektifinden nasıl algılanıyor, bu da önemli. Çocuklar seslerini çok fazla duyuramıyorlar. Özellikle pandemide kapandıkları zaman. Çocuklar özne haline gelmeli. Pandemi gibi krizler olduğunda çocuklara erişim zor oluyor, bu nedenle çocuklar özne haline gelmeli."
Durmuş, araştırma sonuçlarının çocuklarla da paylaşılacağını söyledi.
"Okul, sosyalleşme süreçlerini destekliyor"
Başak Akkan ise pandeminin çocukların eğitim hayatındaki etkilerine ilişkin araştırma bulgularını paylaştı.
Akkan şuları söyledi:
"Yüz yüze eğitimin yerini uzaktan eğitimin alması, okulun mekân olarak erişilmezliği ve öğretmenler ve arkadaşlar ile ilişkilerin dijital ortama taşınması çocukların öznel iyi olma hallerinin üzerinde farklı etkiler yarattı. Çocukların anlatıları tüm çocukların uzaktan ders takibinde sıkıntı yaşadığını gösteriyor. Ancak, çocukların da anlatılarına yansıdığı gibi özellikle sosyo-ekonomik farklılıklar, yani çocukların ev koşulları, teknolojik araçlara sahip olup olmamaları, internet erişimleri uzaktan eğitime erişimde eşitsizlikler yaratıyor.
"Diğer yandan okul, çocukların eğitim aldığı bir mekân olmanın yanı sıra arkadaşları ve öğretmenleriyle ilişki kurduğu ve kendi iyi olma halini inşa ve müzakere ettiği bir alan. Çocuklar uzun süre buna erişemedi. Okul çocuklar için sadece bir eğitim kurumu olarak değil, gerek akranları ile gerekse öğretmenleri ile kurdukları dayanışma ilişkileri bağlamında, çocukların toplum ile kurdukları bağları güçlendiren, sosyalleşme süreçlerini destekleyen ve özgürleştirici bir rol oynayan bir ilişkisel mekân olarak önem taşıyor."
Nicel araştırma sonuçları
Nicel araştırmanın sonuçlarını paylaşan Emre Erdoğan, pandeminin düşük sosyoekonomik statüye sahip çocukları daha olumsuz etkilediğine dikkat çekti.
Erdoğan'ın açıkladığı bazı bulgular şöyle:
"Pandemi öncesine kıyasla çocukların öznel iyi olma hallerinde en fazla düşüş Bangladeş'te gözlemleniyor. Türkiye'de pandemi öncesinde on üzerinden 8.5 olan ortalama memnuniyet, 5.8 olarak hesaplandı, bu oranla Türkiye çocukların mutsuzluğu açısından dördüncü sırada yer aldı.
"Araştırma bulgularına göre görüşülen çocukların dörtte biri kendisini "çok yüksek" ya da "yüksek" düzeyde bir sosyal medya kullanıcısı olarak görüyor. Bu konuda ülkeler arasındaki farklılıklar çok yüksek, Şili'den katılan çocukların dörtte üçü, Galler'den katılanların üçte ikisi kendilerini bu şekilde tanımlarken; Türkiye yüzde 26'lık oranla Bangladeş'i takiben sondan ikinci sırada yer alıyor.
"Araştırma, saha çalışmasının yapıldığı dönemde çocukların önemli bir kesiminin koronavirüsten dolayı kaygılandığını ortaya koydu. Araştırmaya katılan çocukların yüzde 51'i koronavirüsü düşündüğünde ellerinin terlediğini, yüzde 44'ü koronavirüse yakalanmaktan korktuğunu söylerken; üçte birlik kesimse televizyon ve diğer medyada koronavirüsle ilgili haberler gördüğünde kaygılandığını belirtti. Türkiye çocukların duyduğu kaygılar açısından en yüksek ikinci ortalamaya sahip ülke.
"Bulgular, araştırmaya katılan en düşük sosyoekonomik statüye sahip çocukların daha düşük yaşamdan memnuniyete sahip olduklarını gösteriyor. Pandeminin bu çocukların iyi olma hali üzerindeki olumsuz etkisinin daha fazla olduğunu ortaya koyuyor."
Araştırma bulgularının detayları için burayı tıklayın.
(AÖ)