*Ekim 2020 İzmir depremi, Fotoğraf:Mehmet Emin Mengüarslan-AA
Haberin İngilizcesi için tıklayın
1-7 Mart Deprem Haftası dolayısıyla Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nde (KRDAE) düzenlenen basın toplantısında, Türkiye'deki depremlerle ilgili güncel veriler paylaşıldı.
Tekirdağ-Silivri açıklarındaki sismik enerjinin yarısının akıp gittiği tespit edilirken, odaklanılması gereken noktanın depremin zamanından çok, yaratacağı olası hasar olması gerektiği vurgulandı. Toplantıda ayrıca İstanbul'da yaşanabilecek büyük bir depremin yaratacağı olası hasarlar konusunda güncel bir çalışmaya ihtiyaç olduğu da belirtildi.
Türkiye'deki deprem hareketlerine dair genel bir panorama sunan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE) Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener Dünyada 1900-2021 yılları arasında 1470 tane 7'den büyük deprem olduğuna ve bu depremlerde iki milyondan fazla insanın hayatını kaybettiğine dikkati çekti.
"Büyük depremin habercisi olmayabilir"
Prof. Dr. Özener, içinde bulunduğumuz coğrafyada 2021 yılı sonuna kadar büyüklüğü 4'ün üzerinde 11 bin 302 deprem olduğunu söyledi. "Deprem sürpriz değil, bu coğrafya çok aktif, neredeyse her gün 3.0-3.9 arasında bir deprem oluyor" diyen Prof. Dr. Özener, deprem sayısının artmasının büyük bir depremin habercisi olmayabileceğini belirtti.
Marmara'daki fay hatlarının özelliklerini çok iyi bildiklerini ise şu şekilde ifade etti:
"Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinden kırılmamış iki parça bulunuyor ve bu parçalarda enerji birikmeye devam ediyor. Enerji biriktikçe olası bir depremden beklediğimiz yıkıcı etki artıyor. Marmara Denizi'nde kurmuş olduğumuz deprem istasyonları var. Bu istasyonlarda anlık olarak Marmara'nın kalbini dinliyoruz, çok küçük depremleri bile takip edebiliyoruz."
"Rasathane" adı verilen yeni mobil uygulamayı da tanıtan Prof. Dr. Haluk Özener, Türkiye'de gerçekleşen son depremlerle ilgili bilgilerin, 1900'den beri kaydedilen depremlerin harita seçenekleriyle erişilebilir olduğunu söyledi.
"Sismik enerjinin yarısı akıp gitti"
KRDAE Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Ali Pınar ise "Rasathane" uygulamasından elde edilen verilerin ileriye dönük olarak, özellikle deprem zararlarını azaltmaya yönelik çalışmalara çok büyük bir faydası olacağını vurguladı. Prof. Dr. Pınar, sunumundan Marmara Denizi'nde gerçekleşen depremler hakkında şu tespitleri yaptı:
"Açılım ölçerler sayesinde elde ettiğimiz verilere göre Tekirdağ-Silivri açıklarındaki sırt üzerindeki sismik enerjinin yarısının akıp gittiği tespit edildi. Normalde 20 milimetrelik bir enerji birikimi olması gerekirken yalnızca 10 milimetre birikmiş, bu iyi bir bulgu. Aynı şekilde bu açılım ölçerler Marmara Bölgesi'nin biraz daha doğusunda kullanılıyor, umarız buradan da benzer bir sonuç alırız."
"Bilgi kirliliği var"
KRDAE Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi Müdürü Doç. Dr. Doğan Kalafat ise deprem konusunda basında gereksiz bilgi kirliliği olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
"Herkes birtakım verilerden yola çıkarak deprem tahminleri yapabilir, ama bunlar asla o depremin olacağına dair bir kanıt sayılamaz. Bizim basından ricamız bu tür haberlere çok itibar edilmemesi ve halkın telaşa sürüklenmemesi. Neredeyse her 4 ve üzeri deprem sonrası 'Büyük deprem geliyor' söylentisi gündeme geliyor. Marmara Denizi, tabanından geçen faydan dolayı çok aktif bir bölge, bu yüzden burada sürekli depremlerin meydana gelmesi çok doğal. Tabii ki yine de biriken enerjiyi görmezden gelmemek gerek, tedbiri de elden bırakmamalıyız. Önemli olan 'Deprem ne zaman gelecek?' sorusu değil, 'Biz hazır olacak mıyız?' sorusudur."
(AÖ)