Mustafa Elmas, 1944 doğumlu. Tekirdağ, Malkara nüfusuna kayıtlı.
TÖB-DER’li öğretmen. Ailesinin geçimini sağlayabilmek için iki okulda çalışıyordu: Beyoğlu Hoca İshak Efendi İlkokulu ve Hasköy Ortaokulu.
Otopsi raporuna göre ölüm neden karın, göğüs tazyikine bağlı mekanik asfiksi. Vücudunda haricen tespit edilen sıyrıkların, olay esnasında yere düşmesi veya düşürülmesi sonucu meydana gelmiş olabileceği yazıyor.
Ailesine ulaşmak
Mustafa Elmas’ın eşine ulaşmamız, kızı Nazlı Bayraktar sayesinde oldu. Nazlı Hanım 1 Mayıs 1977 portrelerine henüz başladığımızda bianet’in kurumsal hesabından bize yazmıştı. Ancak araya giren salgın koşulları ve diğer nedenlerden ötürü görüşmemiz yeni gerçekleşebildi.
Böylelikle 1 Mayıs 1977’de öldürülen TÖB-DER’li altı öğretmenin hikâyesini de yayımlamış oluyoruz.
Nazlı Hanım, babası vefat ettiğinde henüz altı yaşında olduğu için annesinin anlattıkları kadarıyla tanıyor babasını. O nedenle bizi annesiyle konuşturmak için hayli çaba harcadı. Teşekkürlerimizle.
Mustafa Elmas’ın nasıl bir eş ve baba olduğunu, 1 Mayıs 1977’de neden Taksim’de olduğunu, cenaze törenini eşi Selme Elmas’tan dinliyoruz...
Eşi Selme Elmas anlatıyor
Birbirimizi severek evlendik, çok severek hatta. O okuyordu tanıştığımızda, dört yıl nişanlı kaldık. 1967’de evlendik. İki çocuğumuz oldu. Biri kız, biri erkek.
Evlenmedim ondan sonra. Bulamam da zaten onun gibisini. Ben onu unutsam…
İyi bir insandı Mustafa, çok iyiydi. Çocuklarını da çok severdi, beni de.
Beni gezdirmeyi, bir yerlere götürmeyi çok severdi. Hep sürpriz yapardı. Eve eli boş gelmezdi. Bir gün bir geldi elinde televizyon vardı, ben televizyon istiyorum, diye almıştı.
“Gazete almaya gidiyorum”
İstanbul’daydık o zaman, Halıcıoğlu’nda oturuyorduk.
Pazar gününe denk geliyordu o gün. Köprünün ayağında bir yer vardı, oraya pikniğe gidecektik ailecek. Çocuklar uçurtma uçurur diye onların uçurtmasını da hazır etmiştik.
Hoca İshak’a yakındı köprü. Mustafa sabah vakti gazete almaya gidiyorum diye çıktı evden. Ben bir sürü kek, kurabiye hazırlamıştım ama Mustafa bekle bekle gelmedi.
Bir arkadaşına sordum, “Mustafa gelmedi eve, gördünüz mü onu” diye. Görmedik dedi. Görmüşler halbuki. Belki de bana söylemek istemediler.
Camın önünde oturup yolunu gözlemeye başladım. Ezan okundu, hâlâ gelen giden yok. Yatsıya yakın başladım diğer öğretmen arkadaşlarına sormaya. Onlardan da haber çıkmadı. Sabaha kadar ha geldi ha gelecek diye bekledim o camın önünde.
Radyoyu fırlattım
Sabah namazından sonra aldım radyoyu elime, saat 6 haberlerinde diyeyim, Mustafa’nın ismini duydum. Ben dedim ismi aynı olan bir işçidir, Mustafa’nın orada işi ne? Bilmiyordum ki TÖB-DER’li olduğunu. "Malkara’nın Cumhuriyet Köyü’nden öğretmen Mustafa Elmas" dediler sonra.
Fırlattım radyoyu elimden.
Bağırmaya, ağlamaya başladım. Taksim İlkyardım Hastanesi’ndeymiş. Yan komşuyu kaldırdım, gidelim, bulalım Mustafa’yı dedim. Haberi duyunca o da fenalaştı.
Sonra arkadaşları geldi, aynı köyden bir polis arkadaşı da vardı yanlarında. Sen alamazsın, biz getiririz onu dediler.
Öğrencileri çok severmiş
Cenazesini aradılar morgda. Hasköy Okulu’nda da öğretmenlik yapıyordu, iki okulda çalışıyordu bize yetebilmek için. O ortaokuldan öğrencileri geldi ölüm haberini duyunca, doldurdular sokakları. “Mustafa Elmaslar ölmez” diye bağırdılar. Ertesi gün aldık cenazeyi, köye gittik. Mezarı köyde şu an.
Öğrencileri de çok seviyormuş onu. O gün anladım.
Herkese karşı iyi bir insandı çünkü rahmetli, niye sevmesinler?
Öğrencisi Faruk Eren anlatıyor
Hasköy Ortaokulu'nda Ticaret dersine giren hocamız Mustafa Elmas ölenler arasındaydı. Aynı zamanda bir ilkokulda da öğretmenlik yapıyordu. Katıldığım ilk cenaze töreniydi Mustafa Elmas’ınki.
Ondan sonra cenaze törenleri hayatımızın bir parçası oldu sanki, hep cenaze törenlerine katıldık. (Bir sabah kızımı okula hazırlarken televizyondaki son dakika bandında gördüm Berkin Elvan’ın öldüğünü. Hemen Okmeydanı hastanesine koştum. Aradan on yıllar geçti, hala öldürülen insanlarımızın cenaze törenlerine gidiyoruz.)
1 Mayıs’ta ölenlerin bulunduğu afişlerde Mustafa Elmas’ın fotoğrafını göremedim. Ama yüzü hâlâ gözümün önünde. Hafif çekik gözlü bir Anadolu delikanlısıydı diye hatırlıyorum. TÖB-DER’liydi. Sanırım Sovyetik bir harekettendi. Ortaokulda bir tartışmamız sırasında bana “Sen Maocu musun?” diye sertçe sorduğunu hatırlıyorum.
[Gazeteci Faruk Eren'in "Kayıp Bir Devrimin Hikayesi" kitabından]
(TY/APA)
* Faruk Eren, “Kayıp Bir Devrimin Hikâyesi”, 2019, İletişim Yayınları, İstanbul.
Bu metin Etkiniz AB Programı kapsamında Avrupa Birliği finansal desteği ile üretilmiştir. Bu yayının içeriğinden yalnızca "İPS İletişim Vakfı" sorumludur ve hiçbir şekilde Avrupa Birliği'nin görüşlerini yansıtmamaktadır. |
TIKLAYIN - bianet'ten 1 Mayıs 77 Kayıplarının Yakınlarına Çağrı: Bizi Arayın
|
1 Mayıs 1977 Kayıplarını Yakınları Anlatıyor/Tuğçe Yılmaz
Sinema Emekçisi Rasim Elmas 41 Yaşında Taksim'de Öldü
İnşaat İşçisi Bayram Eyi 50 Yaşında Taksim'de
Öğretmen Bayram Çıtak 37 Yaşında Taksim'de Öldü
Liseli Jale Yeşilnil 17 Yaşında Taksim’de Öldü
Öğretmen Kenan Çatak 31 Yaşında Taksim'de Öldü
Öğretmen Ahmet Gözükara 33 yaşında Taksim’de öldü
Öğretmen Hikmet Özkürkçü 39 yaşında Taksim’de öldü
Öğrenci-işçi Niyazi Darı 24 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Nazan Ünaldı 19 yaşında Taksim’de öldü
Öğretmen Ömer Narman 31 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Ali Sidal 18 yaşında Taksim’de öldü
Hemşire Kıymet Kocamış 25 yaşında Taksim’de öldü
Tezgâhtar Kadir Balcı 35 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Hacer İpek Saman 24 yaşında Taksim'de öldü
İşçi Kahraman Alsancak 29 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Hüseyin Kırkın 23 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Ercüment Gürkut 26 yaşında Taksim’de öldü
Polis Nazmi Arı 26 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Mahmut Atilla Özbelen 26 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Hasan Yıldırım 31 Yaşında Taksim’de Öldü
Seyyar Satıcı Hamdi Toka 35 yaşında Taksim’de öldü
Bekçi Mehmet Ali Genç 60 Yaşında Taksim’de Öldü
İşçi Ziya Baki 30 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Mürtezim Oltulu 42 yaşında Taksim’de öldü
Öğretmen Mustafa Elmas 33 yaşında Taksim’de öldü
Üniversiteli Sibel Açıkalın 18 yaşında Taksim’de öldü
İşçi Diran Nigiz 34 yaşında Taksim’de öldü
1 Mayıs 1977 & Cezasızlık
Fehmi Işıklar: 1 Mayıs'77 12 Eylül için bir hazırlıktı
Kani Beko: “Katilleri bulamazsanız, şaibeyi ortadan kaldıramazsınız”
Süleyman Çelebi: "1 Mayıs 1977 Katliamı yapanların yanına kâr kaldı”
Emel Ataktürk: Haysiyet meselesi olarak hatırlamak ve cezasızlıkla mücadele
Nejla Kurul: Gerçekler neden ve kimlerce gizleniyor?
Tuğçe Yılmaz: 43 yıl önceki katliamın izini sürmek
Arzu Çerkezoğlu: Unutmamak, unutturmamak yaşamsal bir mücadele alanı
Tuğçe Yılmaz: Yargılanamayan 1 Mayıs 1977’nin mahkeme yılları