Haberin İngilizcesi için tıklayın
Anayasa Mahkemesi (AYM) Cahit Tamur, Eyyup Yaşar, Fuat Bor ve Hüseyin Duman’ın başvurusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) ihlal kararına rağmen yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul edilmemesi nedeniyle ‘adil yargılama hakkının ihlal’ edildiğine karar verdi.
Yüksek mahkeme kararında, "Hakim önünde doğrulanmayan, avukat olmadan alınan kolluk beyanlarının mahkumiyete esas alınmaması gerekir" vurgusu yaptı.
AİHM'ne yapılan başvuru 10 senede sonuçlandı
Tamur, Yaşar, Bor ve Duman Şubat 2007’de Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararıyla devlete karşı silahlı eylemde bulunma suçundan müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Karar Şubat 2008’de kesinleşince yargılama AİHM’ye taşındı.
Başvurucular mahkumiyet kararının gözaltındayken müdafi yardımı olmaksızın alınan ifadelere dayandırıldığını, bağımsız ve tarafsız bir yargılama yapılmadığını ve yargılamanın çok uzun sürdüğünü belirtti.
AİHM Kasım 2017’de verdiği kararda başvurucuların gözaltında tutulduğu sırada müdafi yardımından yararlanma hakkının ve makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Diğer iddiaları ise kabul edilemez bulan AİHM makul sürede yargılama hakkı yönünden de tazminat ödenmesine hükmetti.
Gözaltında avukat tarafından hukuki yardım sağlanmadığı iddiası yönündense başvurucuların talep etmesi halinde yeniden yargılama yapılmasının ihlalin giderimi için uygun bir yol olacağını belirtti.
Başvurucular da bunun üzerine Ocak 2018’de yargılanmanın yenilenmesi için başvuruda bulundu ancak Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi bu talebi reddetti. Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yapılan itiraz da kabul görmeyince başvurucular konuyu AYM’ye taşıdı.
AYM, Türkiye'nin yükümlülüklerini hatılattı
Başvuruyu karar bağlayan mahkeme AİHM’nin kararlarının bağlayıcılığına atıf yaptı. Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde bulunan temel hak ve özgürlükleri güvence altına alma yükümlülüğü olduğunu hatırlatan AYM, AİHM tarafından verilen ihlal kararlarının iç hukukta gereği gibi yerine getirilmesi gerektiğine belirtti.
Mahkeme kararında şu tespitlere yer verildi:
“Gözaltında avukata erişim imkanı sağlanmamasının mevzuata dayalı yerleşik bir uygulamadan kaynaklanması ve bu sırada elde edilen ifadelerin mahkumiyet kararına esas alınması müdafi yararlanma hakkının ihlali sonucunu doğurur.
“Hakim veya mahkeme önünde doğrulanmayan, müdafi yardımı sağlanmadan alınan kolluk beyanlarının mahkumiyete esas alınmaması gerekir.
“İncelenen başvuruda AİHM'in ihlal kararına rağmen yargılamanın yenilenmesi talebinin reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamındaki müdafi yardımından yararlanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla ihlalin mahkeme tarafından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
“Bu durumda müdafi yardımından yararlanma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır.
Yeniden yargılama yapılacak
AYM, müdafi yardımından yararlanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna, Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki müdafi yardımından yararlanma hakkının ihlal edildiğine hükmetti ve ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına karar verdi.
Kavala ve Demirtaş AİHM kararına rağmen tutuklu
AİHM'nin ayrı ayrı hak ihlali kararı vererek derhal serbest bırakın dediği Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş, yerel mahkemelerin AİHM kararını tanımamaları nedeniyle hala tutuklu.
(HA)