Haberin İngilizcesi için tıklayın
S-400 Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi malzemelerinin sevkiyatı bugün itibarıyla dördüncü gününde.
Bu kapsamda, sekizinci ve dokuzuncu uçaklar Mürted Hava Meydanı'na indi.
S-400, F-35, Türkiye, ABD, Rusya, siber savaşlar, 2019 dünyası, silah ticaretleri konusunda ise kafalar karışık. Mevzuyu madde madde derledik.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, Oliver Stone ile yaptığı ve belgesel dizi olarak yayınlanan "The Putin Interviews" serisinde de altı çizildiği gibi zaman 'siber savaş' zamanı ve her yazılım 'casusluk' ve 'karşı casusluk' amacıyla kullanılabiliyor.
Hal böyle olunca bilim-kurgu senaryolarını aratmayan ama bir yandan da eski dünya anlayışının silah ticareti mantığıyla ilerleyen bir döngünün içindeyiz. S-400 meselesine ne olduğuyla başladık.
S-400 nedir? Hangi ülkelerde var?
Rusya yapımı bir kısa-orta-uzun menzilli hava savunma füze sistemi ki, bu model S-300'den sonraki ikinci nesil hava savunma sistemi.
S-400'ler taktik ve stratejik uçaklar, balistik füzeler ve hipersonik hedefler de dâhil olmak üzere tüm modern hava silahlarını yok edebiliyor. Sistem aynı anda 300 hedefi takip edebiliyor ve füzeleri üç dakika içinde atışa hazır hale getirebiliyor.
Rus Silahlı Kuvvetleri hizmetine 2007 yılında giren S-400'ler Çin ve Belarus tarafından da kendi savunma sistemlerine entegre etti.
Türkiye ise adı geçen ülkelerden sonra S-400 Hava Savunma Sistemi'ne sahip dördüncü ülke.
S-400'ün alt modeli S-300 ise Yunanistan tarafından 1997'de Girit Adası'na konuşlandırılmıştı. Ancak Girit, bu modeli depoda tutuyor.
Hindistan ve Suudi Arabistan ise Rusya ile S-400 anlaşması imzalayan ancak henüz teslim almayan ülkeler arasında.
Yanı sıra Güney Kore, Pakistan, Katar, Irak ve Mısır'ın da S-400 almak isteyen ülkeler arasında olduğu ancak anlaşma koşullarının sürdüğü biliniyor.
Füze savunma sistemi gerekli mi?
Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü'nün (SIPRI) uluslararası silah ticareti trendi 2018 raporuna göre Dünya üzerindeki küresel silah ticareti 2014-18 döneminde önceki dört yıla göre yüzde 7,8, 2004-2008 dönemine göreyse yüzde 23 yükseldi.
Bu dönemde en büyük silah ihracatçıları sırasıyla Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Rusya, Fransa, Almanya ve Çin.
Türkiye, savunma sanayi ihracatını 2014-2018 döneminde 2009-2013 dönemine göre yüzde 170 arttırdı.
Dünya üzerindeki bütün silah anlaşmalarını bu verileri unutmadan değerlendirirsek silah ticareti silah ticaretini gerekli kılıyor.
Emekli Büyükelçi ve Türkiye'nin NATO Eski Temsilcisi Fatih Ceylan, EDAM internet sitesinde yazdığı yazıda "gereklilik" konusunu özetle şöyle açıklıyor:
"Sekiz yıl süren İran-Irak savaşında iki ülke arasındaki karşılıklı füze saldırılarının yol açtığı beşerî ve maddi zararlar hafızalarda yer almış, bölgenin adeta füzelerle kaynadığı açıkça görülmüştür.
"O günlerden bu yana ülkemizin füze savunma sistemi açığı sürmektedir ve bu açığın kapatılması zorunludur."
Birçok uzman Suriye'deki durum ve bölgedeki tansiyon sebebiyle Türkiye'nin jeopolitik konum olarak savunma sistemine ihtiyaç duyduğu görüşünde.
Karşıt görüşler ise Türkiye'nin dış politikasını eleştirerek, tüm bölgesel tansiyonlarda taraf olmasına tepki gösteriyor.
Türkiye'nin S-400 macerası nasıl başladı?
15 Temmuz darbe girişiminin ardından ekonomik bağlarını güçlendirmeyi hedefleyen Rusya ve Türkiye, görüşmelere başlamış, Nisan 2017'de bir açıklama yapan dönemin Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Türkiye'nin "acilen" hava savunma sistemine ihtiyacı olduğunu söyledi.
Suriye'deki gelişmeler de hava savunma sisteminin gündeme gelmesinde etkili olmuştu.
Ardından, Rusya-Türkiye anlaşması açıklandı. Mayıs 2017'de Putin ve Erdoğan ilgili anlaşmayı Rusya'nın Soçi kentinde imzalamıştı.
Rusya savunma sanayi şirketi Rostec anlaşmanının bedelinin 2,5 milyar dolar olduğunu belirtti.
Dönemin Savunma Bakanı Nurettin Canikli Rusya'dan iki sistem ve dört batarya alınacağını açıkladı.
ABD ve NATO tepkileriyle 2019 yazına kadar gelinen sürecin ardından ilk teslimat 12 Temmuz'da Ankara'daki Mürted Hava Üssü'nden başladı.
NATO neden karşı çıkıyor?
NATO ülkesi Yunanistan'ın S-400'ün bir alt modeli S-300'ü 1997'de Girit adasına konuşlandırması o dönüm büyük sorun yaratmadı, zaten S-300'ler de Girit adasındaki bir depodan çıkarılmadı.
Bunun temel nedeni uzmanlara göre 1990'lı yılların üretimi olan S-300'ün yazılımsal olarak güncel verileri toplayıp, başka savunma/silah sistemlerinde 'sorun teşkil edebilecek' teknolojiye sahip değil.
S-400'ün teknolojik anlamda "tehdit olabilecek" özelliklerine gelirsek, NATO açısından en büyük itiraz 'stratejik veri bağlantısı'ndan doğabilecek sorunlar.
NATO ülkeleri tarafından kullanılan gemiler, askeri uçaklar ve sahadaki ordular, gerektiğinde ortak görüntü ve istihbarat paylaşımı için Link 16 sistemi kullanıyor.
Link 16, kolektif bir veri bağlantısı olarak tanımlanabilir. Yanı sıra yine NATO ülkelerine bağlı hava kuvvetleri Integrated Air Defense System (IADS/Entegre Hava Savunma Sistemi) kullanıyor.
Sisteme farklı bir savunma sistemi girmesi, yazılımsal anlamda 'casusluk' yapabileceği için istenmiyor. Bunun yanı sıra silah ihracatı ve sistem uyumluluğu da problem olarak görülüyor.
ABD tepkilerinin kaynağı ne?
Dünyada Rusya'dan sonra silah ihracatının başını çeken ABD'nin Rusya-Türkiye anlaşması ile ilgili tepki gösterecek çok kalemi var.
İlk sebeplerden biri yukarıda saydığımız silah ihracatında tekel olma konusu.
Yanı sıra, Defence.com'a konuşan savunma uzmanları S-400 hava savunma sistemleri ve F-35 uçaklarının bir arada kullanılmasının Rusya'nın sistemler üzerinden elde edeceği verilerle F-35'lerin zayıf yönlerini öğrenmesine neden olacağını söylüyor.
Dolayısıyla ABD, S-400 ile Türkiye olasılığı gündeme geldiğinden beri karşı açıklamalarak yaparak 'yaptırım' sözcüğünü telaffuz ediyor.
Rusya'nın devlet askeri ihracat şirketi Rosoboronexport'un yöneticisi Aleksandr Miheyev, 21 Ağustos 2018 Salı günü Türkiye'ye S-400 füze savunma sisteminin teslimatının yapılmasını öngören anlaşmanın planlandığı gibi 2019'da hayata geçirileceğini açıklamıştı.
O tarihten beri açıklamaları keskinleştiren ABD tarafından 6 Haziran'da Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'a 'ikinci Johnson mektubu' olarak nitelendirilen yaptırım uyarısı geldi.
Dışişleri Bakanı Pompeo ise son olarak Washington Post'a verdiği demeçte "ABD kanunlarına göre yaptırım uygulanması gerektiğini, Başkan Trump'ın da buna uyacağını" kaydetti. (PT)
*Kaynak: Defence.com, Sputnik, EDAM, Foreign Policy.